İSTANBUL (AA) - İlkokul mezunu minyatür sanatçısı Ayhan Kabaoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, iş hayatına tornacılıkla başladığını dile getirerek, resme olan kabiliyetini fark ettikten sonra minyatür sanatına yöneldiğini söyledi.
Kabaoğlu, 35 senedir kemikleri kesip biçip, geleneksel el sanatlarından gravür, minyatür ve tezhip sanatını işlediğini belirterek, "Kemik çok güzel bir malzeme. Böyle bir sanatı kağıt ya da tahta üstüne çizsem, herhalde bu kadar popüler olmazdı. Bu sanatı belli bir zümre için değil, herkesin alabileceği, günlük kullanabileceği, sehpasının üzerine, vitrine koyabileceği ve kendinden sonraki nesle bırakabilmesi için kemik üzerine çalıştım. Bu kutular 100-200 yıl dayanır. Bu resimler güzel bir yerde muhafaza edilirse 300-500 sene çıkıp gitmez." dedi.
Yaptığı tüm ürünlerin gelecekte antika olacağını kaydeden Kabaoğlu, "İnsanımıza, gravür sanatını sevdirmek amacıyla bir yola çıktım. Kutular yaptım. Kutuları da kendim yapıyorum. Kutular zanaat yönüm, minyatür ise sanatkar yönüm. Benim hiçbir hocam olmadı. Ne resimde ne de bu işte, işi nasıl yapacağımı gösteren oldu. Ben yapa boza bu işi bu hale getirdim." diye konuştu.
Ayhan Kabaoğlu, ilk başladığında Anadolu'da kesimhanelerden topladığı boynuzlardan küpe yaptığını ancak boynuz üzerine yapılan resim kendini göstermediği için, deve kemiğine yöneldiğini aktardı.
Deve kemiğini, Aydın ve Antalya'dan aldığını aktaran sanatçı, kemikleri aldıktan sonra, kesip, kaynatıp, işlem yapmaya hazır hale getirdiğini vurguladı. Kabaoğlu, kemik kutular tamamlandığında ise minyatür resimleri kendisinin çizdiğini, eşinin de vernikleme ve kadife ile kaplama işini yaptığını belirtti.
İstanbul'daki evinin bahçesini atölye olarak kullanan sanatçı, kendisinden sonra işini devam ettireceği kimse olmadığı sözlerine ekledi.
Kabaoğlu, 35 senedir kemikleri kesip biçip, geleneksel el sanatlarından gravür, minyatür ve tezhip sanatını işlediğini belirterek, "Kemik çok güzel bir malzeme. Böyle bir sanatı kağıt ya da tahta üstüne çizsem, herhalde bu kadar popüler olmazdı. Bu sanatı belli bir zümre için değil, herkesin alabileceği, günlük kullanabileceği, sehpasının üzerine, vitrine koyabileceği ve kendinden sonraki nesle bırakabilmesi için kemik üzerine çalıştım. Bu kutular 100-200 yıl dayanır. Bu resimler güzel bir yerde muhafaza edilirse 300-500 sene çıkıp gitmez." dedi.
Yaptığı tüm ürünlerin gelecekte antika olacağını kaydeden Kabaoğlu, "İnsanımıza, gravür sanatını sevdirmek amacıyla bir yola çıktım. Kutular yaptım. Kutuları da kendim yapıyorum. Kutular zanaat yönüm, minyatür ise sanatkar yönüm. Benim hiçbir hocam olmadı. Ne resimde ne de bu işte, işi nasıl yapacağımı gösteren oldu. Ben yapa boza bu işi bu hale getirdim." diye konuştu.
Ayhan Kabaoğlu, ilk başladığında Anadolu'da kesimhanelerden topladığı boynuzlardan küpe yaptığını ancak boynuz üzerine yapılan resim kendini göstermediği için, deve kemiğine yöneldiğini aktardı.
Deve kemiğini, Aydın ve Antalya'dan aldığını aktaran sanatçı, kemikleri aldıktan sonra, kesip, kaynatıp, işlem yapmaya hazır hale getirdiğini vurguladı. Kabaoğlu, kemik kutular tamamlandığında ise minyatür resimleri kendisinin çizdiğini, eşinin de vernikleme ve kadife ile kaplama işini yaptığını belirtti.
İstanbul'daki evinin bahçesini atölye olarak kullanan sanatçı, kendisinden sonra işini devam ettireceği kimse olmadığı sözlerine ekledi.