İSTANBUL - MÜCAHİT TÜRETKEN
Devasa akvaryumlarda, köpek balığından orfoza, anakondadan kapibaraya birçok deniz ve kara canlısının beslenme, bakım ve tedavileriyle ilgilenen akvaryum sorumluları (akvarist), zorlu bir mesleği icra etseler de akvaryuma hayat vermenin mutluluğunu yaşıyor.
Her yıl yaklaşık 2 milyon kişi tarafından ziyaret edilen akvaryumlarda, yüzlerce çeşit canlının kontrol, beslenme, bakım ve tedavileri için ekipler büyük mesai harcıyor.
Akvaryumdaki canlıların sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdürebilmelerinde büyük katkıları olan akvaristler ise zorlu, zaman zaman da tehlikeli bir mesleği icra etseler de işlerini severek ve ilgiyle yapıyor.
Akvaristler, oluşturulan yapay alandaki canlıların, beslenmesi, sağlıklı yaşam ortamlarının oluşturulması ve korunması, tedavi edilmesi, kısacası her şeyiyle ilgileniyor.
İstanbul Akvaryum’da saat 08.00 itibarıyla mesailerine başlayan akvaristler, ziyaret saati öncesi balıkların ve diğer canlıların bulunduğu tank ve yaşam alanlarını kontrol ederek, beslenme ve suyun uygunluğuna bakıyor.
Köpek balıkları, dantelli müren, balon balığı, kartal ve inek burunlu vatoz, kırmızı aslan balığı, gentoo penguenleri, orfoz, anakonda, anavatanı Güney Amerika olan kapibaranın da aralarında bulunduğu binlerce deniz ve kara canlısının, günlük beslenme, bakım ve yaşam alanı kontrolleri yapılıyor.
"Penguenlerin sağlık durumlarını kontrol ediyoruz"Akvaryum çalışanlarından Mehmet Mutlu, uzun kuyruklu gentoo türünden olan 12 penguenin sorumluluğunu üstleniyor. Her sabah penguenlerin yaşam alanlarını temizleyip karları alana uygun şekilde yaydıklarını anlatan Mutlu, "Penguenlerin sağlık durumlarını kontrol ediyoruz. Fiziksel herhangi sorunu var mı, davranış olarak olumlu veya olumsuz bir durum var mı diye bakıyoruz. Daha sonra beslemeye geçiyoruz. Her gün penguenlere multivitamin kompleks veriyoruz. Bunun haricinde akrilik temizliklerini ve dipte olan atıkların temizliğini dalgıç arkadaşlar yapıyor." diye konuştu.
İki yıldır akvaryumda akvarist olarak çalışan Ayşenur Demir ise pasifik karantina bölümünde görev yapıyor.
Karantina alanında Akdeniz, okyanus gibi çeşitli bölmelerin bulunduğunu belirten Demir, "Biz burada öncelikle dışarıdan gelen yani akvaryuma alacağımız canlıları birtakım karantina protokollerinden geçirerek canlıların temizlenip daha sağlıklı hale gelmesine ve görsel alana daha sağlıklı bir şekilde gitmelerini sağlıyoruz. Hastalanan ya da yaralanan canlıları buraya alıp yaşam koşullarına uygun alanlara alıp gerekli tedavileri uyguluyoruz." şeklinde konuştu.
"Elimizi kapmasın diye koruyucu eldivenler kullanıyoruz"Akvarist Ali Uğur ise akvaryumdaki en büyük tank olan ve Atlas Okyanusu'nu temsil eden tankın sorumluluğunu üstleniyor.
Çeşitli cinste vatoz, köpek balığı, barakuda gibi tehlikeli türlerin de bulunduğu devasa tanka günlük olarak daldıklarını anlatan Uğur, "Vatozlarımızı elle besliyoruz. Vatozlarımız kuyruklarındaki iğnelerden dolayı tehlikeli canlılar. Sandbar denilen kum köpek balıklarımızı da aynı şekilde elle besliyoruz. Yine çok büyük olan kaplan köpek balıkları da var. Bunları haftada 2 defa, elle besliyoruz. Elimizi kapmasın diye koruyucu eldivenler ve ekipmanlar kullanıyoruz." dedi.
Herkesin böyle bir mesleği kolay kolay yapamayacağını ifade eden Uğur, "Açıkçası ben bu mesleği masabaşı bir işte çalışmayı sevmediğim için seçtim. Özverili olmak, mesleği ve hayvanları sevmek gerekiyor bu meslek için. Bu mesleğe başladığımda herkes, 'Çok zor bir meslek. Yapamazsın, üstesinden gelemezsin.' diyordu. Ancak ben çok sevdim. Mesleğim ve ekip arkadaşlarımız çok iyi burada. Böyle bir işte çalıştığım çok mutluyum." ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com