Havlucu, hastanın kendi kanından santrifüj yöntemiyle elde edilen trombositten zengin plazmanın kullanıldığı PRP yönteminin, akne, yara izi, leke, çatlak, göz altı torbaları ve saç dökülmesinin tedavisinde kullanıldığını dile getirdi.
İnsan kanında bulunan trombositin, hasarlı dokuların onarılması için büyüme faktörleri içerdiğini kaydeden Havlucu, “Hastanın kendi kanından elde ettiğimiz trombositten yoğun plazma mikroenjeksiyon yoluyla küçük miktarlarda ve yaygın olarak deriye uygulanıyor. PRP, hastanın kendi kanını içerdiği için risk taşımıyor ve tamamen doğal içerikte olduğu için de alerjik reaksiyon riski bulunmuyor. 2-4 haftada bir 5 seans uygulanması gerekiyor. 2 seanstan sonra uygulamanın etkilerini görmeye başlıyoruz. PRP uygulaması mutlaka uzmanlar tarafından yapılmalı” diye konuştu.
Herkese uygulanmıyor
PRP yönteminin uygulamasında herhangi bir yaş sınırı bulunmazken, bu yöntemin kemoterapi alan kanser hastaları, hamileler ve yüzünde enfeksiyon olan kişilerde uygulanmasının sakıncalı olduğunu vurgulandı.
Havlucu, PRP'nin mezoterapiyle birlikte uygulandığı zaman daha başarılı sonuçlar verdiğini de sözlerine ekledi.