Diyarbakır
Diyarbakır'da yaşayan Ayşe Çetinkaya, 6 Şubat'taki Kahramanmaraş merkezli depremlerde enkaz altında kalan oğlu, gelini ve 5 yaşındaki torununu, Şirin Ata da ablası, eniştesi, 4 yeğeni, ablasının gelini ile torununu kaybetti.
Depremde sevdiklerini kaybetmenin üzüntüsünü yaşayan kadınlar, sık sık yakınlarının mezarını ziyaret ederek gözyaşı döküyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesindeki ADEM'de verilen kurslarla yaşama tutunmaya çalışan Çetinkaya ve Ata, merkezde ayrıca psikolojik destek alıyor.
"Zor günlerim oldu, o acı paylaşılamaz ancak yaşayan bilir"
Çetinkaya, AA muhabirine, gelinin Kahramanmaraşlı olduğunu, oğlunun ailesiyle depremde kente gittiğini anımsattı.
"Oğlum ve ailesi o gece oraya misafirliğe gitti. Orada kalınca deprem oldu. Zor günlerim oldu, o acı paylaşılamaz ancak yaşayan bilir. Fotoğraflara bakınca üzülüyorum, ağlıyorum. Fotoğraflarını hep büyütüp duvarlara astım." diyen Çetinkaya, büyük bir acı yaşadığını söyledi.
ADEM'den bir ekibin evini ziyaret ettiğini ve merkeze gelmeye başladığını anlatan Çetinkaya, şöyle devam etti:
"İnsan buraya gelince stres atıyor, ferahlıyor. Bir şeylerle meşgul oluyorsun. Psikoloğumuz var. Arkadaşlarla her şeyi paylaşıyoruz. Herkes destek oluyor. İnsan arkadaşlarıyla derdini paylaşıyor. Burası bana iyi geliyor. Evde yalnızım, buraya gelince, arkadaşları görünce derdimi biraz unutuyorum."
"Burada işe daldığımda, konsantre olduğumda aklıma bir şey gelmiyor"
Şirin Ata da, Diyarbakır'da depremde yıkılan Hisami Apartmanı'nda ablası, eniştesi, 4 yeğeni, ablasının gelini ile torununu kaybettiğini dile getirerek, Irak'ta çalışan yeğeninin erken doğum yapan eşini ve kuvözde olduğu için göremediği bebeğini ilk defa görmek için deprem gecesi Diyarbakır'a geldiğini anlattı.
Bebeğin deprem gecesi kuvözden çıkarıldığını anımsatan Ata, şöyle konuştu:
"Yeğenim, gece geldi ve bebeğini 2 saat görebildi. Sabaha karşı deprem oldu. Depremde, ablam, eniştem, yeğenlerim, ablamın gelini ve torunu hepsini kaybettik. Deprem gecesi onlardan haber alamayınca üzerime montumu aldım, çıplak ayakla koştum. Yağmur yağıyordu, yolda düşe kalka oraya vardım. Binaya bakınca, o anı hiç bir zaman anlatamıyorum. Hepsi birlikte gitti ve o duyguyu hiçbir zaman anlatamam."
Deprem sonrası sıkıntılardan uzaklaşmak için merkeze gelmeye başladığını aktaran Ata, merkezin büyük faydasını gördüğünü kaydetti.
Ata, "Eğer bu merkeze gelemezsem yapamam, evden kaçıyorum. Kursa geliyorum. Burada işe daldığımda, konsantre olduğumda aklıma bir şey gelmiyor. Aklıma geldiğinde arkadaşlarla konuşuyorum, bir terapi gibi oluyor. Psikoloğumuz bize terapi yaptığında bana iyi geliyor, korkularım gidiyor." diye konuştu.
ADEM Koordinatörü Arzu Çetin ise, depremde kadınların zor bir süreç yaşadığını, onlara destek için çeşitli çalışmalar yaptıklarını bildirdi.
Deprem afetinden sonra evlerinden çıkmak istemeyen, depremde birinci derece yakınlarını kaybeden kadınların ellerinden tutarak, merkeze getirdiklerini ifade eden Çetin, eğitimlerin ve seminerlerin çok faydasının olduğunu söyledi.
"Hepimiz birlik olarak yüreklere dokunuyoruz"
Psikolojik danışman ve oyun terapisti Sena Nur Serengil de Bakanlığa bağlı olarak depremin ilk gününden bugüne kadar depremin izlerini taşıyan ve merkeze gelen tüm kadın ve çocuklara psikolojik destek verdiklerini dile getirdi.
Kursların ve sağlanan psikoloji desteğin depremzede kadınlar için çok olumlu sonuçları olduğunu aktaran Serengil, "Depremin yıl dönümü yaklaştığı için tekrardan yoğun bir talep var. Depremzedeler, 'Tekrar avize sallanıyor, sarsıntılar başlıyor, o günün gelmesini istemiyorum, çünkü kayıplarımı hatırlıyorum, acılarım tazeleniyor.' diyorlar. Bu normal bir süreç. Bu nedenle evde yalnız kalmamaları için merkez onlar için büyük bir fırsat. Buraya geldiklerinde herkesin kaybı farklı olsa da hepimizin acısı bir. Hepimiz birlik olarak yüreklere dokunuyoruz, yalnız olmadıklarını hissettiriyoruz. Onlara güven duygusunu veriyoruz." diye konuştu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com