Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Türkiye’de seçim bu şartlarda yapılamaz" sözlerine, "Seçim, Türkiye’de vaktinde ve uluslararası standartlarda, objektif hukuk kuralları içinde gerçekleşecektir. Bundan, kimsenin tereddüdü olmamalıdır" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, ATO Congresium’da düzenlenen ’B20 Toplantısı’nda yaptığı konuşmanın ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Davuoğlu, toplantıya bine aşkın iş adamının katıldığını belirterek, yarın G20 Toplantısı’nın bakanlar düzeyinde olanının gerçekleştirileceğini belirtti. Bugünlerde yaşanan göç olaylarının da dünya ekonomi bakımından önem taşıyan bir olgu olduğunu anlatan Davutoğlu, "Çevre ekonomiler çöktükçe, bir ülkede ekonomi çöktüğü zaman, o ülkede siyasi istikrarsızlık, baskı ya da terör saldırısı varsa insanlar ekonominin çökmediği, iş bulabilecekleri yerlere doğru hareket haline geçiyorlar. Biz, bunu 4 yıldır yaşıyoruz" dedi.
Suriye’den 2 milyona yakın mülteciyi Türkiye’nin mülteci ağırladığına dikkati çeken Davutoğlu, "Bu 4 yıl içinde Türkiye’nin tüm çağrılarına kulağını tıkayanlar, bu zulmün durması için yaptığımız girişimlere kayıtsız kalanlar, bu mültecilerin ümidini kaybetmiş insanların kendi ülkelerinde en azından hayat garantisi altında, güvenlik içinde yaşayacağı bölgeler oluşturalım çağrımıza sessiz kalanlar şimdi mülteciler kendi kapılarına dayandıklarında gerçekten insanlık adına bazen de utanç verici birtakım ırkçı yaklaşımlarla tepki gösteriyorlar. Bilelim ki bugün artık dünya tek bir kaderi paylaşan insanlığın hayat alanıdır. Kimsenin kaderi diğerinden bağımsız değil" şeklinde konuştu.
Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Dün hepimizin gözlerini yaşartan, donduran, kalbimizi bütün dünyada vicdan sahibi herkesin yüreğini burkan Aylan’ın o cansız bedeni aslında son uyarı mahiyetinde. Bu, insanlığın vicdanı anlamında bir kıyamettir. Sesimizi yükseltmenin vaktidir. Dün gece Aylan’ın babasıyla konuştum, telefonda yüreğindeki sızıyı, acıyı hissetmemek mümkün değil. Suriye’den bir aile olarak çıkan bir aile reisi, şimdi tek başına Suriye’ye dönüyor, iki oğlunu ve eşini kaybetmiş vaziyette. Bunun sorumlusu kim? Bunun sorumlusu sadece baskı yapan Suriye rejimi ya da bu rejimin zulmünü istismar ederek gayriinsani terör örgütleri olmakla birlikte bunlara kayıtsız kalan uluslararası toplum."
Ortadoğu’yu bir bataklık, Suriyelileri de bu bataklıkta yaşanan sivrisinekler olarak görüp kapıları kapatmamızı teklif edenler şimdi köşelerinde hayasızca yazılarla bunun sorumluluğunu da bizim üzerimize atmaya kalkıyorlar" diyen Davutoğlu, "Bu, sadece hükümetimize, Cumhurbaşkanımıza, bana değil bir insanlık dersi vererek evlerini yuvalarını, aşlarını, sofralarını, kalplerini Suriyelilere açan aziz milletimize de bir hakarettir. Diktatörleri, zulümleri, baskıları, terör örgütlerinin zulmünü görmeyenler demokratik yolla seçilmiş hükümetlerin idare ettiği Türkiye’yi bütün bu trajediden ve demokratik yolla seçilmiş hükümetleri bu olaylardan sorumlu tutanlar en küçük izana dahi sahip değiller. Bütün dünyaya çağrıda bulunuyoruz. Yüzlerce görüşme yaptık, Aylan’ın bu cansız bedeni görülmesin diye ama o görüldü ve dünyaya bir anlamda uyarı oldu. Ya, fotoğrafı çekilmesi imkanı bulamadan ölen, kimyasal silahlar altında ölen bedenler?" dedi.
SEÇİM GÜVENLİĞİ
Davutoğlu, açıklamaları sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, "1 Kasım’daki seçimlere az bir süre kaldı. Seçim güvenliğinin sağlanabilmesi için ne gibi tedbirler alınacak. HDP Eş Genel Başkanının bu konuda açıklaması vardı, ’Bölgede seçim yapılacak bir atmosfer yok’ diye. Bu açıklamayı nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuna Davutoğlu, "Türkiye, daha önce daha da zor şartlarda seçim gerçekleştirmiştir. Yani, 1990’lı yıllarda yapılan hiçbir seçim daha iyi şartlarda yapılmadı. 2011 yılında da benzer saldırılara da muhatap olduğumuzu herkes bilir. Terör, Türkiye’yi hiçbir zaman bütünüyle rahat ve huzur içinde seçim yapma imkanı vermeyecek şekilde tehdit altında tuttu.Türkiye, demokratik bir hukuk devleti olarak hem terörle mücadele edecek hem de demokratik hukuk kuralları içinde seçim gerçekleştirebilecek güce sahiptir. Şu anda bir seçim hükümeti, dolayısıyla tek parti hükümeti anlamında bir hükümet yok ama bilinsin ki seçim güvenliği ile ilgili sorumlu olan bir hükümet var" karşılığını verdi.
"SEÇİMİ EN GÜVENLİ ŞARTLARDA GERÇEKLEŞTİRMEYE KARARLIYIZ"
Herkesin anayasal sorumluluk üstlenen kimliklerle görevini yaptığını anlatan Davutoğlu, "Seçimin gerçekleşmesinin sağlamak durumundayız. Bu hükümet, her rengi temsil eden bir hükümettir. Bu bir icraat hükümetidir. Yapılması gereken işlerle ilgili de gerekeni yaparız. Dün, Mısır’la ilgili alım fiyatlarını ilan ettik. Hayırlı olsun üreticileri. Seçim güvenliği de bu bağlamda bizim üzerinde titizlikle çalışacağımız bir husustur. Kimse tereddüt etmesin. Terörle mücadele etmeye de kararlıyız, seçimi de en güvenli şartlarda gerçekleştirmeye kararlıyız. Eğer, bir Meclis’ten bir hükümet çıkabilmiş olsaydı, CHP ya da MHP seçim hükümeti bağlamında bizimle işbirliği yapmış olsaydı seçim güvenliğini teminat altına alıp Meclis’i birlikte çalıştırıp bazı yasal düzenlemeler yapma imkanı da bulacaktır. Taşımalı oy ile, yani herkesin Türikye’nin her yerinde oy verebilmesine imkan sağlayan bir düzenleme yapabilirdik.Seçim güvenliğini en fazla etkileyen husus belli köylerde az nüfuslu yerlerde terör örgütünün baskıyla gelip bu sandıkta yüzde yüz bu partiye oy vereceksiniz diye baskı yapması sebebiyle" ifadelerini kullandı.
DEMİRTAŞ’IN ’BÖYLE GİDERSE SEÇİM YAPILAMAYABİLİR’ AÇIKLAMASI
HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın ’Böyle giderse seçim yapılamayabilir’ açıklamalarını değerlendiren Davutoğlu, "Meclis’te dün çıkan tabloyla tekrar ülkeyi bloklaşmaya sevkedenler seçim güvenliğini en fazla tehdidi yapanlardır. Hiçkimse merak etmesin. Türkiye’nin her ilinde, her ilçesinde vatandaşlarımızın özgür iradesini yansıtabilecekleri şartların oluşturulması için gece gündüz çalışıyoruz. Bu seçim mutlaka yapılacaktır. Bazı, böyle artniyetli çevreler, HDP Eş Başkanı da anladığım kadarıyla bu tarz bir şeyde bulunmuş. Efendim, Türkiye’de seçim bu şartlarda yapılamaz ve bu süreç devam eder. Hayır, seçim Türkiye’de vaktinde ve uluslararası standartlarda, objektif hukuk kuralları içinde gerçekleşecektir. Bundan, kimsenin tereddüdü olmamalıdır" şeklinde konuştu.
3 DÖNEMLİKLERİN 26. DÖNEM İÇİN ADAYLIĞI
Başka bir gazetecinin, "12 Eylül’de kongre var. 3 dönemliklerin başvurmadığı bilgisi geliyor, bu isimlerle görüşecek misin?" sorusuna Davutoğlu, "Partimizin daha önce tüzüğünde söz konusu olan 3 dönemle ilgili husus oluşturduğumuz özel bir komisyonda, tüzük komisyonunda inceleniyor. Mehmet Ali Şahin başkanlığında. Dün, onlarla görüşme yaptım. Bu çerçevede neler yapılacağını ele aldık. 3 dönem kuralı kalmakla birlikte bütün arkadaşların aday olmasını temin edecek bir çerçeve hazırladık. Aday başvuruları önemlidir, o başvuruları aldık, çok sayıda başvuru olmasından memnuniyet duyuyoruz, 3 bini aşkın. Ayrıca, bu aday başvuruları dışında da 18 Ekim’e kadar oluşacak üst kurulda herkese adaylık teklifinde bulunabiliriz. Bugün de aday olarak da veya başka pozisyonlarda da bu davaya omuz verirler. Katkıda bulunmuş olan arkadaşlarımızla omuz omuza çalışacağımızdan emin olsun herkes. Hiçkimse, bu konuda farklı bir spekülasyona gitmesin" karşılığını verdi.
ESKİ MUSUL BAŞKONSOLOSU ÖZTÜRK YILMAZ’IN CHP’DEN ADAY OLMASI
Davutoğlu, "Eski Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz da CHP’den aday oldu, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu ise, "Herkesin aday olma hakkı var. Zor dönemde tabii ki ona Türkiye Cumhuriyeti’ni dışarıda temsil eden diplomatımız olarak gördük. Türkiye demokratik bir ülke. Herkes siyasete girme kararı alabilir, bunun belli çerçeveleri vardı. Bunlar söylenecek bir husus yok" cevabını verdi.
(İHA)
Başbakan Ahmet Davutoğlu, ATO Congresium’da düzenlenen ’B20 Toplantısı’nda yaptığı konuşmanın ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Davuoğlu, toplantıya bine aşkın iş adamının katıldığını belirterek, yarın G20 Toplantısı’nın bakanlar düzeyinde olanının gerçekleştirileceğini belirtti. Bugünlerde yaşanan göç olaylarının da dünya ekonomi bakımından önem taşıyan bir olgu olduğunu anlatan Davutoğlu, "Çevre ekonomiler çöktükçe, bir ülkede ekonomi çöktüğü zaman, o ülkede siyasi istikrarsızlık, baskı ya da terör saldırısı varsa insanlar ekonominin çökmediği, iş bulabilecekleri yerlere doğru hareket haline geçiyorlar. Biz, bunu 4 yıldır yaşıyoruz" dedi.
Suriye’den 2 milyona yakın mülteciyi Türkiye’nin mülteci ağırladığına dikkati çeken Davutoğlu, "Bu 4 yıl içinde Türkiye’nin tüm çağrılarına kulağını tıkayanlar, bu zulmün durması için yaptığımız girişimlere kayıtsız kalanlar, bu mültecilerin ümidini kaybetmiş insanların kendi ülkelerinde en azından hayat garantisi altında, güvenlik içinde yaşayacağı bölgeler oluşturalım çağrımıza sessiz kalanlar şimdi mülteciler kendi kapılarına dayandıklarında gerçekten insanlık adına bazen de utanç verici birtakım ırkçı yaklaşımlarla tepki gösteriyorlar. Bilelim ki bugün artık dünya tek bir kaderi paylaşan insanlığın hayat alanıdır. Kimsenin kaderi diğerinden bağımsız değil" şeklinde konuştu.
Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Dün hepimizin gözlerini yaşartan, donduran, kalbimizi bütün dünyada vicdan sahibi herkesin yüreğini burkan Aylan’ın o cansız bedeni aslında son uyarı mahiyetinde. Bu, insanlığın vicdanı anlamında bir kıyamettir. Sesimizi yükseltmenin vaktidir. Dün gece Aylan’ın babasıyla konuştum, telefonda yüreğindeki sızıyı, acıyı hissetmemek mümkün değil. Suriye’den bir aile olarak çıkan bir aile reisi, şimdi tek başına Suriye’ye dönüyor, iki oğlunu ve eşini kaybetmiş vaziyette. Bunun sorumlusu kim? Bunun sorumlusu sadece baskı yapan Suriye rejimi ya da bu rejimin zulmünü istismar ederek gayriinsani terör örgütleri olmakla birlikte bunlara kayıtsız kalan uluslararası toplum."
Ortadoğu’yu bir bataklık, Suriyelileri de bu bataklıkta yaşanan sivrisinekler olarak görüp kapıları kapatmamızı teklif edenler şimdi köşelerinde hayasızca yazılarla bunun sorumluluğunu da bizim üzerimize atmaya kalkıyorlar" diyen Davutoğlu, "Bu, sadece hükümetimize, Cumhurbaşkanımıza, bana değil bir insanlık dersi vererek evlerini yuvalarını, aşlarını, sofralarını, kalplerini Suriyelilere açan aziz milletimize de bir hakarettir. Diktatörleri, zulümleri, baskıları, terör örgütlerinin zulmünü görmeyenler demokratik yolla seçilmiş hükümetlerin idare ettiği Türkiye’yi bütün bu trajediden ve demokratik yolla seçilmiş hükümetleri bu olaylardan sorumlu tutanlar en küçük izana dahi sahip değiller. Bütün dünyaya çağrıda bulunuyoruz. Yüzlerce görüşme yaptık, Aylan’ın bu cansız bedeni görülmesin diye ama o görüldü ve dünyaya bir anlamda uyarı oldu. Ya, fotoğrafı çekilmesi imkanı bulamadan ölen, kimyasal silahlar altında ölen bedenler?" dedi.
SEÇİM GÜVENLİĞİ
Davutoğlu, açıklamaları sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, "1 Kasım’daki seçimlere az bir süre kaldı. Seçim güvenliğinin sağlanabilmesi için ne gibi tedbirler alınacak. HDP Eş Genel Başkanının bu konuda açıklaması vardı, ’Bölgede seçim yapılacak bir atmosfer yok’ diye. Bu açıklamayı nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuna Davutoğlu, "Türkiye, daha önce daha da zor şartlarda seçim gerçekleştirmiştir. Yani, 1990’lı yıllarda yapılan hiçbir seçim daha iyi şartlarda yapılmadı. 2011 yılında da benzer saldırılara da muhatap olduğumuzu herkes bilir. Terör, Türkiye’yi hiçbir zaman bütünüyle rahat ve huzur içinde seçim yapma imkanı vermeyecek şekilde tehdit altında tuttu.Türkiye, demokratik bir hukuk devleti olarak hem terörle mücadele edecek hem de demokratik hukuk kuralları içinde seçim gerçekleştirebilecek güce sahiptir. Şu anda bir seçim hükümeti, dolayısıyla tek parti hükümeti anlamında bir hükümet yok ama bilinsin ki seçim güvenliği ile ilgili sorumlu olan bir hükümet var" karşılığını verdi.
"SEÇİMİ EN GÜVENLİ ŞARTLARDA GERÇEKLEŞTİRMEYE KARARLIYIZ"
Herkesin anayasal sorumluluk üstlenen kimliklerle görevini yaptığını anlatan Davutoğlu, "Seçimin gerçekleşmesinin sağlamak durumundayız. Bu hükümet, her rengi temsil eden bir hükümettir. Bu bir icraat hükümetidir. Yapılması gereken işlerle ilgili de gerekeni yaparız. Dün, Mısır’la ilgili alım fiyatlarını ilan ettik. Hayırlı olsun üreticileri. Seçim güvenliği de bu bağlamda bizim üzerinde titizlikle çalışacağımız bir husustur. Kimse tereddüt etmesin. Terörle mücadele etmeye de kararlıyız, seçimi de en güvenli şartlarda gerçekleştirmeye kararlıyız. Eğer, bir Meclis’ten bir hükümet çıkabilmiş olsaydı, CHP ya da MHP seçim hükümeti bağlamında bizimle işbirliği yapmış olsaydı seçim güvenliğini teminat altına alıp Meclis’i birlikte çalıştırıp bazı yasal düzenlemeler yapma imkanı da bulacaktır. Taşımalı oy ile, yani herkesin Türikye’nin her yerinde oy verebilmesine imkan sağlayan bir düzenleme yapabilirdik.Seçim güvenliğini en fazla etkileyen husus belli köylerde az nüfuslu yerlerde terör örgütünün baskıyla gelip bu sandıkta yüzde yüz bu partiye oy vereceksiniz diye baskı yapması sebebiyle" ifadelerini kullandı.
DEMİRTAŞ’IN ’BÖYLE GİDERSE SEÇİM YAPILAMAYABİLİR’ AÇIKLAMASI
HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın ’Böyle giderse seçim yapılamayabilir’ açıklamalarını değerlendiren Davutoğlu, "Meclis’te dün çıkan tabloyla tekrar ülkeyi bloklaşmaya sevkedenler seçim güvenliğini en fazla tehdidi yapanlardır. Hiçkimse merak etmesin. Türkiye’nin her ilinde, her ilçesinde vatandaşlarımızın özgür iradesini yansıtabilecekleri şartların oluşturulması için gece gündüz çalışıyoruz. Bu seçim mutlaka yapılacaktır. Bazı, böyle artniyetli çevreler, HDP Eş Başkanı da anladığım kadarıyla bu tarz bir şeyde bulunmuş. Efendim, Türkiye’de seçim bu şartlarda yapılamaz ve bu süreç devam eder. Hayır, seçim Türkiye’de vaktinde ve uluslararası standartlarda, objektif hukuk kuralları içinde gerçekleşecektir. Bundan, kimsenin tereddüdü olmamalıdır" şeklinde konuştu.
3 DÖNEMLİKLERİN 26. DÖNEM İÇİN ADAYLIĞI
Başka bir gazetecinin, "12 Eylül’de kongre var. 3 dönemliklerin başvurmadığı bilgisi geliyor, bu isimlerle görüşecek misin?" sorusuna Davutoğlu, "Partimizin daha önce tüzüğünde söz konusu olan 3 dönemle ilgili husus oluşturduğumuz özel bir komisyonda, tüzük komisyonunda inceleniyor. Mehmet Ali Şahin başkanlığında. Dün, onlarla görüşme yaptım. Bu çerçevede neler yapılacağını ele aldık. 3 dönem kuralı kalmakla birlikte bütün arkadaşların aday olmasını temin edecek bir çerçeve hazırladık. Aday başvuruları önemlidir, o başvuruları aldık, çok sayıda başvuru olmasından memnuniyet duyuyoruz, 3 bini aşkın. Ayrıca, bu aday başvuruları dışında da 18 Ekim’e kadar oluşacak üst kurulda herkese adaylık teklifinde bulunabiliriz. Bugün de aday olarak da veya başka pozisyonlarda da bu davaya omuz verirler. Katkıda bulunmuş olan arkadaşlarımızla omuz omuza çalışacağımızdan emin olsun herkes. Hiçkimse, bu konuda farklı bir spekülasyona gitmesin" karşılığını verdi.
ESKİ MUSUL BAŞKONSOLOSU ÖZTÜRK YILMAZ’IN CHP’DEN ADAY OLMASI
Davutoğlu, "Eski Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz da CHP’den aday oldu, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu ise, "Herkesin aday olma hakkı var. Zor dönemde tabii ki ona Türkiye Cumhuriyeti’ni dışarıda temsil eden diplomatımız olarak gördük. Türkiye demokratik bir ülke. Herkes siyasete girme kararı alabilir, bunun belli çerçeveleri vardı. Bunlar söylenecek bir husus yok" cevabını verdi.
(İHA)