Daha önce katıldığı TV programında, "Silahlar bırakılsın" şeklinde bir açıklaması da olan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Suruç'taki vahşi terör olayı üzerine, protesto bahanesiyle "Taşlı-molotoflu çeşitli sokak eylemleri"ne kalkışılan PKK'nın silahlı olarak yeniden kendini göstermeye çalıştığı bir günde, patlamanın meydana geldiği Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde mikrofonu eline alarak saldırıyı kınadı ve çeşitli açıklamalarda bulundu.
Demirtaş, patlamanın meydana geldiği Amara Kültür Merkezi’ndeki açıklamasında, "Sizler, burada bulunan, burada yaşayan değerli kardeşlerim, maalesef bu tür acılara yabancı değilsiniz, yabancı değiliz. Bütün tarihimiz buna benzer acılarla, ölümlerle, zulümlerle, katliamlarla, sürgünlerle geçiyor. Bu topraklarda yaşayan bütün halklara, herkese, hepimize dayatılan sadece ölüm oldu, zulüm oldu. Her birimiz kendi anavatanımızda, öz yurdumuzda neredeyse yüzyıllardır köle muamelesi görüyoruz. Başka amaçlar uğruna, kendi çıkarları uğruna, emperyal çıkarları uğruna, ekonomik çıkarları uğruna topraklarımızı yüzyıllardır zulüm mekanı haline getirdiler. Elbet bu yaşadığımız acı ilk değil. Dün burada patlatılan bomba bu halkın kalbinde patlatılmış ilk bomba değil. Korkumuz odur ki son da olmayacak çünkü insanlık düşmanları, insani değerlerin düşmanları hep var oldu, hep var olmaya devam edecektir. Onlardan beslenenler, onları destekleyenler, küçük çıkarları uğruna insani değerleri satanlar gencecik bedenleri paramparça edecek kadar vahşi olanları besleyenler hep var oldu, var olacaklar ama bizi ayakta tutan şey onlar var evet ama umut da var. Her zaman her daim kardeşlik de var, yoldaşlık da var. Omuz omuza, el ele durduğumuz için bu topraklarda her zaman zulüm kaybetmiştir. Zalimlerin kaleleri her daim yıkılmıştır. Tarihte zulmüyle yüzyıllarca başarılı olan hiç kimse görülmemiştir. Halk eninde sonunda birleşmiş, yürek yüreğe, omuz omuza, el ele vermiş ve zulüm kalelerini yıkmıştır. Şimdi yine etrafımıza bir zulüm kalesi örmeye çalışıyorlar" dedi.
"Bu topraklar bir tek kimliğin malı mülkü değildir" diyen Demirtaş, şöyle konuştu:
"Ne sadece Kürt’ündür, ne sadece Türk’ün, ne sadece Arap’ındır. Bu topraklardan gelmiş geçmiş, yaşamış yaşamaya devam eden herkesin ortak vatanıdır. Farklı inançlarımızla, farklı mezheplerimiz, farklı yaşam tarzlarımız var. Şimdi bizi her yerde kendimizi inkar dayatılıyor. IŞİD’in zihniyeti budur. Tekçi zihniyettir. Ya bana biat edeceksin ya da çoluk çocuk demeden, yaşlı, kadın, genç, bebek demeden seni paramparça edeceğim mesajı vermek istiyor. Bu tekçilik anlayışı siyasette de aynı. Maalesef Türkiye siyasetinde de bize tekçilik dayatılıyor. Ya tek dil olacaksınız, ya tek din olacaksınız, ya tek millet olacaksınız. Ya biat edeceksiniz ya da bu topraklarda yaşam şansı tanımayacağız diyor. Bütün bu zulüm anlayışları karşısında çaresiz değiliz. Çare nedir derseniz, çare tıpkı buraya gelip İstanbul’dan, Samsun’dan, Trabzon’dan, Ankara’dan yola çıkıp buraya gelip ’yalnız değilsiniz ey Kobani’de direnenler, yalnız değilsiniz ey Suruç’ta direnenler gençlerin yaptığını yapacağız.’ Çare budur. Bir yanda insanları diri diri yakan, kadınları köle pazarında tecavüzcü ruhla satan, pazarlayan, kelle kesen bu anlayış varken bir yanda da karınca kararınca yaptıkları yardım kampanyasıyla topladıkları oyuncakları, kitapları gönül dolusu sevgiyle otobüslerle buraya getirip insani değerleri yüceltmeye çalışanlar var. İşte umut bunlardadır. Burada ölen Türk müdür, Kürt müdür, Çerkez midir, Arap mıdır bakın bunun önemi yok. İnsandır insan, insani değerleriyle buraya selam getiren, buraya yoldaşlık mesajı getiren her insan bu topraklarda insanı yüceltmiştir. Kim olursa olsun. İşte sarılmamız gereken duygu budur. Bizi kurtaracak duygu budur. Bizi kurtaracak şey Kürtlüğümüz, Türklüğümüz, Araplığımız değil insanlığımızdır, insani değerlerimizdir. Biz bu nedenle yeni yaşamda insanı yücelterek, insani değerleri yücelterek, insanlığın ayaklar altına alındığı bu topraklarda insanlığı yeniden ayağa kaldırarak özgürleştireceğiz. Bunu da inşallah hep birlikte başaracağız."
"32 pırıl pırıl genç arkadaşımızı, kardeşimizi kaybettik" diyen Demirtaş, açıklamalarını şöyle devam ettirdi:
"Elbette buna gönül vermiş, mücadeleye inanmış her birimizin başına bunlar gelebilir. Burada dün katledilen arkadaşlarımızın bir kısmı doktor olacaktı, bir kısmı hukukçu, bir kısmı psikolog, sosyolog olacaktı. Belki meslekleriyle birlikte halkımıza, ezilenlere yardım etmeye devam edeceklerdi. Daha uzun yaşasalardı son nefeslerine kadar her zaman yan yana olacaktık fakat işleri yarım kalmadı. Getirmek istedikleri mesaj neyse işte o mesaj buraya öylesine güçlü bir şekilde yerleştirdiler ki, öylesine güçlü bir şekilde bu mesajı gönüllerde bir daha asla silinmeyecek bir şekilde nakşettiler ki işte o çocukların bize bıraktıkları emaneti bize bıraktıkları mirası, bize emanet ettikleri mesajı bundan sonra taşımak bizim boynumuzun borcudur. Zor günler bu günlerde Türkiye’nin, bütün Ortadoğu coğrafyasının maalesef ki kaçınılmaz kaderi olmuş durumda. Görünen o ki bu zor günlerden daha önümüzde çok var. O nedenle daha tedbirli, daha dikkatli olmamız gerekiyor. Bunlarda insanlık adına zerre kadar duygu kalmamış. Her yerde en vahşi, en barbarca saldırıları yapabilirler. O yüzden dayanışma içerisinde bu anlayışın bu topraklarda asla yer etmeyeceğini ortaya koyacağız. IŞİD, DAİŞ anlayışı, tekfirci, tekçi anlayış, ırkçı, katliamcı, tecavüzcü, faşist anlayış bu topraklarda yer bulamayacak. Defolup gidecek o zihniyet. Kardeşlik ve özgürlük bu topraklarda var olacak. Bu nedenle sizler, Suruç halkı, sınır bölgelerinde yaşayan bütün halkımız, Hatay’dan, Kilis’ten, Antep’ten, Urfa’dan, Mardin’den Şırnak’a kadar bütün bu sınır hattındaki herkesin çok dikkatli olması lazım. Örgütlü olması lazım. Bu tür saldırılara karşı kendi güvenliğini de kurumlarının da güvenliğini sağlaması lazım."
Demirtaş, konuşmasının ardından patlamanın olduğu ağacın yanına giderek karanfil bıraktı, daha sonra Suruç’tan ayrıldı.