"Deliler ve Veliler Derneği" çatısı altında oluşturulan aşevi, kıyafet, kırtasiye, sanat atölyeleri ve pansiyon hizmetleriyle yardıma muhtaçlara kucak açan Ali Denizci ve gönüllü arkadaşları, 11 yıl önce başlattıkları çalışmaları sadece "delilerin" yapabileceğini belirtiyor.
Balat'ta gönüllülerin hazırladıkları yemeklerin ikram edildiği aşevinde günlük en az 200 kişiye yemek ikramında bulunan Ali Denizci ve gönüllü arkadaşları, her akşam saat 19.00'da, sokakta yaşayan insanları doyuruyor.
"Görüyorsak, duyuyorsak, sorumluyuz" sloganıyla 11 sene önce yola çıkan Denizci ve gönüllü arkadaşları, İstanbul'daki terkedilmiş, sokağa itilmiş ya da akli dengesi yerinde olmayan insanların kıyafet, yemek, barınma ve okul çağındaki çocukların kırtasiye, kitap ve oyuncak ihtiyaçlarını karşılamasının yanı sıra Adıyaman başta olmak üzere Doğu'daki yardıma muhtaçları da yalnız bırakmıyor.
Denizci ve gönüllü arkadaşlarının açtığı, "Deliler Kahvesi", "Deliler Aşevi" "Deliler Sanat Atölyesi", "Deliler Pansiyonu" ve "Deliler İhtiyaç Mağazası"nda, gönüllülük esasınca gelen yüzlerce kişilik ekiple çalışmalarını sürdürüyor.
Tasavvuf şiirinin en önemli temsilcileri arasında gösterilen Yunus Emre'nin "Yaratılanı seviyoruz, yaradandan ötürü" mısrasını kendilerine rehber edindiklerini belirten Denizci ve gönüllü arkadaşları, çalışmalarını, "Gönüllü olmak, hiçbir karşılık beklemeden gönlünü koyup hizmet etmektir. Bunu yapabilmek için de anca deli olmak gerekir. İşte tam da bu yüzden adımız Deliler Kahvesi'dir, biz deliyiz." sloganıyla gerçekleştirdiklerini belirtiyor.
"Gördüğüm, duyduğum her şeyden sorumluyum"Deliler ve Veliler Derneği'nin kurucusu Ali Denizci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Yolculuğum, ölene kadar da devam edecek ama en azında hedefimiz belli, Allah'a doğru gidiyoruz. Dünyada yaptığın işlerde ve düşüncelerde iki temel esas var. Bu esas ya rahmani ya şeytanidir, yani ya Allah'a doğru gidersin kurallar bellidir ya da kendini kandırır şeytana doğru gidersin yine kuralları bellidir." diye konuştu.
İyilik yolcularına rehber olmak istediğini belirten Denizci, şunları söyledi:
"İyi insan olmak için kural bellidir, iyi işler yapmak gerekir. İnsanlar, çok karmaşık olarak algılıyor fakat cevabı basittir. Allah'ın emirleri bellidir, ne yapman ve ne yapmaman gerektiğini çok net bir şekilde ortaya koymuştur. Hazreti peygamber demiş ki 'İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır.' Daha ben neyi düşüneceğim? Faydalı olmam gerekiyor. Gördüğüm, duyduğum her şeyden kendimi sorumlu tutuyorum."
Denizci, geceleri dışarı çıkıp, sokakta yaşayan insanlara uyku tulumu, battaniye dağıttıklarını ifade ederek, "Her gün parktan geçerken o insanların nasıl uyumaya çalıştıklarını görüyorum. Görüyorsam, Allah bunu bana gösteriyor, benim de bir şey yapmam gerekiyor. Sosyal medyayı, çevremi kullanıyorum, battaniye, uyku tulumu topluyor ve götürüp o insanlara teslim ediyoruz. Sokakta kalan insanların karnını doyurmak gerekiyor, bunun için aşevi kurduk. Bütün bunlar büyük şeyler değil, yapmak isteyen yapıyor. Gerçekten temiz niyetle yola çıkan herkes de yapabilir. İnsanlara iyilik etmeye 3 arkadaşla başladık ve işler bu hale geldi. Aşevi, butik, ayakkabıcı, kırtasiyeci, oyuncakçı, market var. Deliler kahvesi ve aşevinde herkes gönüllüdür. Amasya'dan kızını görmeye gelen ablalar, yemek pişiriyor veya diğeri Ankara'dan gelmiş burada hizmet ediyor. Yani sen doğru yola girdiğinde, Allah'a doğru yürümeye başladığında, aynı niyeti taşıyan bir çok kişi de sana katılıyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Görüyorsan, duyuyorsan, sorumlusun"Aşevinde iki senedir 3 gün en az 200 kişiye yemek pişiren gönüllü aşçı Yasemin Tezişler ise "Bazen yemek servisi için kalıyorum. Burada olmak beni çok mutlu ediyor çünkü insanlara dokunuyorum. Evde oturmak bana göre değil, burada büyük bir manevi haz alıyorum. Akşam, pişirdiğim yemekleri yiyen insanları düşündüğüm zaman çok mutlu oluyorum. Onların, 'Allah razı olsun' demesi, benim için çok büyük bir zenginliktir." dedi.
Tezişler, insanlara şu çağrıda bulundu:
"İnsanlar, maddi manevi hayatı paylaşsın. Hayat, paylaşınca güzel çünkü 5 veya 5 bin lira fark etmez, meblağ hiç önemli değil. Maddi olan hiçbir şeyiniz yoksa, buraya gelip 3-5 saat yemek pişirebilir, pişirilen yemekleri dağıtabilir veya kafemizde çalışabilirsiniz. Aslında insan ne yaparsa, kendine yapıyor. Her zaman diyorum, 'Görüyorsan, duyuyorsan, sorumlusun.' Çünkü bu hayatı iyilik ve sevginin kurtaracağına inanıyorum. Her şeyin para olmadığını düşünüyorum çünkü hepimiz midemizin ölçüsü kadar yemek yiyor ve vücudumuzun hacmi kadar yer kaplıyoruz. Kendi zamanınızı insanlarla paylaşmak bile inanılmaz güzel bir şey, insanlar evlerden, kafelerden çıksın çünkü yapılacak çok şey var."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com