Gündem

'DEAŞ'ın ortadan kalkması İran'ın bölgedeki etkisini sınırlayacaktır'

Küresel Araştırma Düşünce Merkezi'nin "İkinci Bin Yıl Söyleşileri" kapsamında düzenlediği "İran ne yapmak istiyor?" adlı çalıştayın sonuç bildirgesi açıklandı. - Anadolu Ajansı

'DEAŞ'ın ortadan kalkması İran'ın bölgedeki etkisini sınırlayacaktır'
21-02-2017 22:07

İSTANBUL

Küresel Araştırma Düşünce Merkezi'nin (GRTC) "İkinci Bin Yıl Söyleşileri" kapsamında düzenlediği "İran ne yapmak istiyor?" adlı çalıştayın sonuç bildirgesi açıklandı.

GRTC Genel Başkanı Mustafa Önsay, yaptığı yazılı açıklamada, düzenledikleri "İkinci Bin Yıl Söyleşileri"nin ikinci ayağında "İran Ne Yapmak İstiyor?" sorusuna cevap aradıklarını, Üsküdar Ofisinde gerçekleşen çalıştaya, Prof. Dr. Gülden Ayman, Prof. Dr. Hüsamettin İnaç, Prof. Dr. Özden Zeynep Oktav, Prof. Dr. Cengiz Tomar, Doç.Dr. Davut Hut, Yrd. Doç. Dr. Cantürk Caner, Yrd. Doç. Dr.Süleyman Elik, Yrd. Doç. Dr.Özlem Kayhan Pusane ve Dr. Bilgehan Alagöz'un katıldığını bildirdi.

Çalıştayda ortaya çıkan görüşlere değinen Önsay, İran'ın küresel sisteme entegre olmada ne Rusya’ya ne de Çin’e yaslandığını belirterek, şunları kaydetti:

"İran'ın bölgesel çapta etkisinin iki temel sebebi vardır. Birincisi, Ortadoğu'da bölgesel çapta oyun kurucu bir aktörün olmamasıdır. İkincisi, İran'ın büyük güçlerle ilişki kurmada pazarlık yapabilme imkanına sahip olmasıdır. Ortadoğu'da sömürgeci güçlerin arzuladıkları mezhep savaşlarının ne sosyolojik ne de siyasal temelleri bulunmaktadır. Her ne kadar İran Şii Bloku'nun neredeyse tek siyasal temsilcisi olsa da Şii dünyası zannedildiği gibi yekpare bir blok değildir, bilakis çoğulcu ideolojik ve sosyolojik bir yapıya sahiptir. İran'ın ağırlığından oldukça rahatsız olan Arap-Şii yapılanmalarının sayıları yadsınamaz derecede çoktur. Bundan dolayı, İran'ın Ortadoğu'da gücü abartılmamalıdır. Türkiye, bu gruplarla ilgili olarak doğal bir aracı ve barış kurucu bir rol üstlenebilir."

"DEAŞ'ın ortadan kalkması, İran'ın bölgedeki etkisini sınırlayacaktır"

İran'ın Ortadoğu'da etkinlik kurma mücadelesinin üç sebebinin olduğunu aktaran Önsay, çalıştaydan çıkan şu görüşleri paylaştı:

"Birincisi Batı kuşatmasını delmektir. Bunun için gerek Irak'ta gerekse Suriye ve Yemen'de ön cephe savaşları vermektedir. Bu savaşı da genelde Şii havzasından temin ettiği yerli ve yabancı araçsal unsurlar üzerinden yürütmektedir. İkincisi Pers milliyetçiliğine dayalı ulus devlet refleksi ile hareket ederek, Batı'ya karşı direniş cephesinin imkanlarını genişletme arzusudur. Üçüncüsü ise, İran'ın batıya doğru genişleme stratejisinin imkanlarının oluştuğunu görmesi ve bu imkanlar doğrultusunda kurumsal Şiiliği ya da İslam Devrimini ihraç etmeyi amaçlamasıdır.

DEAŞ'ın ortadan kalkması, İran'ın bölgedeki etkisini de sınırlayacaktır. Zira bu, İran'ın Şii milis güçlerini mobilize etmek için kullandığı siyasal propaganda aracını kaybetmesi anlamına gelmektedir. Türkiye'nin Ortadoğu'da izlemesi gereken politika, mezhep odaklı olmaktan ziyade, uluslararası toplumun bir üyesi olarak daha normatif hareket etme yönünde olmalıdır. Türkiye’nin Ortadoğu'ya müdahalesi kalıcı bir askeri amacı gütmemektedir. Bu sebeple Osmanlı bakiyesi topraklarda, uluslararası hukuktan doğan müdahale hakkını kullanması doğal olarak anlatılmalıdır. Bu bağlamda İran'ın uluslararası hukuktan doğan hakları bulunmamaktadır."

"İsrail olası bir Kürt devletini desteklemektedir"

Çalıştayda, Suriye'nin geleceği müzakere edilirken Trump ve Putin'in, İran’ın değil İsrail’in öncelikleri doğrultusunda müzakereler yapacakları görüşünün ortaya çıktığını aktaran Önsay, şunları kaydetti:

"Burada da dikkat edilmesi gereken husus Suriye'nin kuzeyinde kurulması düşünülen Kürt devletidir. İsrail olası bir Kürt devletini desteklemektedir. Trump döneminde ABD, Suriye sonrası düzende İsrail’in çıkarlarının kollanmasına dikkat edecek ve Türkiye'nin PYD/YPG’yi, PKK ile ilişkilendirmesine karşın bağımsız bir yapıya dönüştürmeye çalışacak, böylelikle, doğal müttefik yapabilme imkanı bulacaktır. Bu aşamada Türkiye, İran'ı tamamen karşısına alacak politikalar izlememeli, kendisinin İran için ne kadar önemli bir pazar olduğunu ve İran'ın da PJAK üzerinden PYD/YPG benzeri bir sorunla karşılaşabileceğini sık sık vurgulamalıdır. Musul ve Kerkük meseleleri, Kürt kantonları ve İran’ın YPG’ye verdiği destek, Türkiye ve İran arasında gelecek yıllarda da sorun oluşturmaya devam edecektir. Bu bağlamda Türkiye'nin şimdi olduğu gibi Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar’la ikili ilişkilerini iyi tutması ve Yemen konusuna çok fazla müdahil olmaması önem arz etmektedir."

Muhabir:Emin İleri

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER