MUSUL
Irak'ta terör örgütü DEAŞ'ın yaklaşık iki buçuk yıldır birbirinden ayırdığı aileler tekrar kavuşabilmek için cephe arkasında kurulan sığınmacı kamplarında buluşuyor.
Musul'un güneydoğusundaki Hazır bölgesinde Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kurulan geçici çadır kampına her gün Irak ordusu ve Peşmerge güçleri tarafından evlerini terk eden köy sakinleri sevk ediliyor.
DEAŞ'tan kaçabilen aileler güvenli bölgelere geçmeyi başarırken, bazı aileler ise çaresiz bir şekilde güvenlik güçleri tarafından kurtarılmayı bekliyor.
Örgütün 2014'teki ani saldırıları sonucu birbirinden ayrılan ailelerin bir kısmı Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) Erbil ve Duhok kentlerindeki sığınmacı kamplarında yaşam mücadelesi verirken, örgütün elindeki bölgelerde yaşayan aile bireyleri ise kurtulmanın yolunun gözleyip, kaybettikleri yakınlarını bir kez daha görebilme hasretiyle yaşadı.
Peşmerge cephelerinin gerisinde Musul kent merkezinden yaklaşık 40 kilometre mesafede yer alan BM'nin Hazır Çadır Kampı birçok ailenin tekrar birleşme noktası haline geldi. Birbirinden koparılan aileler, kampa sevk edilen kişilerin arasında yakınlarını bulmaya çalışıyor ancak güvenlik gerekçesiyle dışarıdan gelen bireylerin kampa girmesine izin verilmiyor.
Çadır Kamp'a giremeyen aile fertleri çareyi tellerin ardından görüşmekte buluyor. Kampın dört tarafını çevreleyen tel örgülerin ardından hasret gideren iç göçmenlerin göz yaşlarına hakim olamadığı, bazen ise tellerin üzerine çıkarak sarılmaya çalıştıkları görülüyor.
DEAŞ'ın elinden kısa bir süre önce geri alınan Hemdaniye ilçesine bağlı Topzava köyü sakinleri de söz konusu kampa sevk edilen sivillerin arasında yer alıyor. Topzavalıların bir kısmı güvenli bölgelerde yaşarken bir kısmı ise iki buçuk yıl örgütün hakimiyetinde yaşamak zorunda kaldıktan sonra kurtarılabildi.
"DEAŞ'tan kaçmamız mümkün değildi"
Yakınlarını gördüğünden dolayı sevinç gözyaşları döken Emvac Hüseyin adlı kadın, AA muhabirine tellerin ardından yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Köyümüze el koyan DEAŞ'tan kaçmamız mümkün değildi. Akrabalarımızın yarısı başka bölgelerde yaşıyordu ve onlardan haber alamıyorduk. Köyümüzün kurtarılması ve kampa sevk edilmemizden sonra, tellerin arkasında olmasına rağmen onları sağ salim görmek beni çok mutlu etti."
DEAŞ'ın elinde çok acılar çektiklerini aktaran Hüseyin, "Son dönemlerde kuru ekmek bulmakta bile zorluk çektik. Allah bizi kurtardı." dedi.
"Örgütün elinden kaçamadık"
Akrabalarını görmenin sevincini yaşayanlardan Topzavalı Mahmud Artılla ise "Bugünleri göreceğimi hiç düşünmemiştim. Kurtulduğum için ve yakınlarımı görmekten çok mutluyum." diye konuştu.
DEAŞ'ın ilk önce telefonu yasaklamadığını ancak daha sonra kimsenin kullanmasına izin vermediğini dile getiren Artılla, "Eşim ve bir çocuğum dışında geriye kalan tüm aile fertlerim Erbil'de yaşıyordu. Biz örgütün elinden kaçamadık. Telefon sayesinde irtibat kuruyorduk ancak örgütten korkumuzdan dolayı sadece 15 gün de bir konuşma fırsatım oluyordu." dedi.
Anne ve babasından ayrı kalıp eşi ve bir çocuğuyla köyde yaşamak zorunda kaldığını belirten bir başka kamp sakini Mırcid Hezar ise telefonla konuşmanın dışında iki buçuk yıl boyunca akrabaları ile hiçbir şekilde irtibat kuramadığını söyledi.
Telefon kullandığından dolayı DEAŞ tarafından iki gün boyunca ipe asılı vaziyette tutularak işkenceye maruz kaldığını da belirten Hezar, "Beni muhbir olmakla suçladılar. Peşmergeler'e istihbarat bilgileri verme ithamında bulundular. Bileklerimden bağlayıp, beni iple astılar. İki gün boyunca bu işkenceye maruz kaldım." ifadelerini kullandı.
Örgütün baskısından dolayı eğitimleri yarıda kalan çocuklarsa okul özlemlerini dile getirdi.
Muhabir: İdris Okuducu
dikGAZETE.com