Başbakan Ahmet Davutoğlu, Sur ilçesinin restorasyonu için Toledo modelini örnek göstermesine getirilen eleştirilere işaret ederek, "Toledo’yu örnek göstererek o şehrin mimarisini koruyacağımızı söylediğimde, Unesco Kültür Mirası olarak Toledo’yu örnek verdiğimde, bugün baktım bunu faşizm ve Franko rejimiyle karşılaştırmaya çalışan bir takım ucuz yorumlar dile getirdiler. Biz Franko’yu da çok iyi biliriz, faşizmin zihniyetini de biliriz, Marksizm’den kaynalaknan Stalinist zihniyeti de biliriz" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri Kanaat Önderleri ve Sivil Toplum Kuruluşu temsilcileriyle Çankaya Köşkü’nde birararay geldi. Davutoğlu, "Son dönemde yaşadığımız acı olaylar ve tecrübeler ışığında bir taraftan tek tipçiliği dayatan her türlü anlayışa karşı mücadele ederken ve terör örgütlerine karşı en yoğun mücadeleyi verirken diğer taraftan da demokratikleşme üzerinden hem eşit yurttaşlık ilkesini egemen kılmaya hem de köklü kadim kültürü modern formlar içinde bir arada yaşatan büyük bir harman oluşturmaya çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.
Bugün aslında değişik terör örgütlerinin kendi tanımladıkları bir toplum hayatını dikte etmeye çalıştığına dikkati çeken Davutoğlu, "Bizim siyaset felsefemiz ise insanı odağa alan ve ondan sivil toplumu, ondan da devleti inşa eden bir anlayıştır. Onun için sizlerle istişare etmeye büyük önem veriyorum. Sizler, bütün bu sürecin sıradan nesneleri değilsiniz. 12 Eylül sizi nesneleştirmeye çalıştı, şimdi terör örgütü nesneleştirmeye çalışıyor. Her iki anlayış da ’biz ne dersek onu diyeceksiniz’ gibi bir dayatma içinde" dedi.
Dün akşam Doğu ve Güneydoğu bölgelerinden gelen temsilcilerle bir araya geldiğini hatırlatan Davutoğlu, "Önümüzdeki dönem için hazırlamakta olduğumuz eylem planına dönük olarak ortak zeminde buluşmak için çaba sarf ettik. Sizleri de dinleyeceğim, sizlerin de kanaatlerini de bütün politikalarımıza yansıtacağız" şeklinde konuştu.
Başbakan Davutoğlu, yarın öğleden sonra bütün istişareler üzerinde Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki valiler, mülki idare temsilcilerini Ankara’ya davet ettiğini belirterek, gerekli talimatların verileceğini ifade etti.
Mardin’de yapacağı temaslara değinen Davutoğlu, atılacak bütüncül adımların kamuoyunda paylaşılacağını dile getirdi. Davutoğlu, "Sizler her zaman ’bu meselede çare nasıl bulunur, akan kan nasıl durur, bu bölgede barış ve huzur nasıl yeniden egemen olur?’ hep bu sorulara cevaplar aradınız. Sizlerin terörle, şiddetle bağı olmadı" dedi.
"SİZLER SAĞDUYUNUN SESİ OLDUNUZ"
Başbakan Davutoğlu, "Sizler sağduyunun, aklı selimin sesi oldunuz. Gerektiğinde inisiyatif alarak, sorumluluk duygusuyla hareket ederek, ’Acaba çözüm yolunda neler yapılabilir?’sorusuna kafa yordunuz. Samimiyetle cevaplar aradınız. Bizler geçmişte milli birlik ve kardeşlik sürecini, çözüm sürecini başlatırken hep sizlerle istişare ettik. En büyük destekçimiz, en önemli dayanak ve güç odağımız sizler oldunuz. Çözüm yolunda gayret gösterirken bu yapıcı katkılarınızı vermeye devam ettiniz. Sizlerin çözüme verdiğiniz desteği unutmadık, unutmayacağız" diye konuştu.
NUH’UN GEMİSİNİ ÖRNEK VERDİ
Her insanın fikriyle güzel olduğunu düşündüklerini belirten Davutoğlu, "Farklılıklar anlaşmazlıklara ve hatta çatışmalara sebebiyet veriyorsa bu, insanlar olarak bizim yanlışımızdır. Bu toprakların irfanı bize bir olmayı, dost ve kardeş olmayı öğrettiler. Bu topraklarda söylenen türküler bize can olmayı, canan olmayı, candan olmayı öğrettiler. Hepimiz aynı gemideyiz ama bu gemi Nuh’un gemisi gibi yeni bir dirilişe, yeni bir yönelişe giden bir gemi. Etrafımızda ne kadar tufan koparsa kopsun, nice sular gemimizin içine sızmak ve gemiyi içeriden bir anlamda batırmak isterse istesin biz bu gemiyi salimen Cudi Dağı’na, o güzel Hz. Nuh’un efsanesinin kutlu serüveninin ister Cudi ister Ağrı Dağı’na salimen ulaştıracak, yepyeni bir insanlık dirilişi için bu geminin içinden çıkan fertler olarak bu kutlu yolcuğu devam ettireceğiz" dedi.
Başbakan Davutoğlu, "Hala birileri terörle yol almaya çalışıyorsa, şehirlerimizi silah yığınağına döndürüyorsa, bu özgürlük ortamını yok etmeye çalışıyorsa onlara da asla izin vermeyiz. İzin vermeyiz derken bunu sizler adına da 78 milyon adına da söylüyorum. Kim eline silah alıp bir başka kardeşimize yönelik bu silahı doğrultursa, kim şehirlerimizi harabeye çevirmek isterse, kim Fatih Paşa Camii gibi kutsal mekanlarımızı mermileriyle tahrip etmek isterse hep birlikte hepimiz ona karşı çıkacak, bu toprakların ortak sesi olacağız. Bizim mücadelemiz bu ülkenin birliğine, kardeşliğine kasteden cani şebekeler, insanlık dışı terör örgütleriyledir. Bu karanlık yapılar, dış odaklarla işbirliği içindeki yaptıkları dış temaslardan bunu çıkarabilirsiniz, huzurumuza, güvenimize, istikrarımıza yönelik saldırılarda bulunuyorlar" diye konuştu.
"Teröre karşı yürüttüğümüz kararlı mücadele sonunda Türkiye terörden arınacak, terörden kurtulacak, şehirlerimiz barikatlardan, çukurlardan ve silah deposu olmaktan arındırılacaktır" diyen Davutoğlu, "Yeni bir dönüm noktasındayız. Soğuk savaş yıllarından kalan bölücü terör örgütü ve onun uzantısı olan partinin sözcüleri bugün ısrarla kamuoyunu tahrik ediyor. Bugün dahi tahriklerine devam ettiler. Bununla yapmaya çalıştıkları Türkiye’yi yeniden eski Türkiye’nin kargaşaya, çatışmaya dayalı düzenine çekmektir. İstiyorlar ki, onların çatışmacı ortamına biz de ayak uyduralım, devlet eski devlet olsun ve terörü besleyen krizler yeniden yaşansın. Emin olunuz, 12 Eylül zihniyeti ile onun çıkardığı bölücü terör örgütünün zihniyeti temelde aynı faşizan zihniyettir" şeklinde konuştu.
"FRANKO’YU DA FAŞİZMİ DE İYİ BİLİRİZ"
Davutoğlu, Sur ilçesinin restorasyonu için Toledo modelini örnek göstermesine getirilen eleştirilere işaret ederek, "Toledo’yu örnek göstererek o şehrin mimarisini koruyacağımızı söylediğimde, Unesco Kültür Mirası olarak Toledo’yu örnek verdiğimde, bugün baktım bunu faşizm ve Franko rejimiyle karşılaştırmaya çalışan bir takım ucuz yorumlar dile getirdiler. Biz Franko’yu da çok iyi biliriz, faşizmin zihniyetini de biliriz, Marksizm’den kaynaklanan Stalinist zihniyeti de biliriz. Bu ülkeyi 12 Eylül faşizminin izlerinden kurtaran da AK Parti’dir. Ne Doğu’yu, Güneydoğu’yu ne de ülkemizi, bundan sonra da PKK’nın Stalinist zihniyetine karşı teslim etmeyecek olan da her bir vatandaşımızı, faşizme de Stalinizme karış koruyacak olan da AK Parti’nin özgürlükçü, demokratik anlayışıdır" ifadelerini kullandı.
Başbakan Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti: "Bulundukları yerlerde kendilerinden başka hiç kimseye hayat hakkı tanımayan, faşist anlayışı bugün bulunduğu bölgede yaşatan bu terör örgütünün faşizmden bahsetmeye hakkı yoktur. PKK, Stalinist bir anlayışın ürettiği yapıdır ve bugün Suriye’de çok övdükleri PYD’nin ilk yaptığı da kendisi gibi düşünmeyen KDP’li unsurları baskıyla oradan çıkarmak olmuştur. Şimdi de aynı baskıyı ülkemizde uygulamaya ve şehirlerimizde, ilçelerimizde tek tip bir anlayışı kılmaya, sizin gibi farklı düşünen STK’ların yan yana yaşamasını imkansız kılmaya çalışıyorlar."
Davutoğlu, "Biz ülkemizin, işçisi, aydını, sanatçısı bir sıkıntısını dile getiriyorsa ona kulak veriyoruz. Samimiyetle düşüncesini dile getiren herkese kulağımız açıktır. Bizim ülkemizin işçisi, aydını, akademisyeni, sanatçısı mahsun ise kırgın ise ben de onlarla birlikte mahsun ve kırgın olurum" dedi.
MAHSUN KIRMIZIGÜL’ÜN AÇIKLAMALARINI DEĞERLENDİRDİ
Başbakan Ahmet Davutoğlu, sanatçı Mahsun Kırmızıgül’ün ’zalimlik’ eleştirilerine değinerek, "Bugünlerde bir sanatçının bana doğru dönük olarak zalim gibi bir ifade kullanması üzerine döndüm gönül aynama baktım, ’Acaba dedim benim yüzümde, benim gönlümde zulüme bulaşmış insanın herhangi bir küçük lekesi var mı diye? Emin olun muhasebe ettim. Biliyorsunuz bir sanatçı zalim diye bize hitap ederek bir ithamda bulundu. Sonra bir iç muhasebe yaptım, şimdi o sanatçımızı da bir muhasebe yapmaya davet ediyorum. Hiç konuşmadan zulümle itham ettiği bu kişiyi anlamak istiyorsa Somalili başı okşanmış çocukların yanına gitsin, hiç kimsenin gitmediği Arakan’da evleri yanıp çıplak ayaklarla bataklıklar içine doluşan insanlarla kucaklaşan bir kişi olarak onlara sorsun bizi. Gazze’de bombalar altında mazlum Filistin halkıyla eşimle birlikte orada katledilen bir genç kızın başında yürek yüreğe verdiğimiz anı düşünsün. Aynaya tekrar tekrar baktım. Sonra Rabbime hamdettik. Dünyada bize zulümü yakıştırmayacak o kadar çok insan vardı ki bizim adaletimize, vicdanımıza şahitlik edecek o kadar insan vardı ki. Hamdettim Allah’a. Bizim elimizde tek bir masumun bırakın kanı gözyaşı dahi yoktur ama birileri birilerine gözyaşı döktürmek isterse, birileri İsrail’in ya da Esad rejiminin yaptığı gibi mazlumlara zulüm etmek isterse, birileri bugünü PKK terör örgütünün yaptığı gibi bu halka zulüm etmek isterse onun karşısında da sessiz kalacak kadar güçten ve Allah’ın, milletin bize lütfettiği iktidar gücünden nasipsiz değiliz" diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Şimdi ben o sanatçıya sesleniyorum, gelsin eğer bir zulüm görmek istiyorsa Dışkapı Hastanesi’nde birkaç gün önce ziyaret ettiğim Sait’in gözlerinin içine baksın. Babası ve küçük kardeşinin şehit olarak kaybetmiş Sait’in gözündeki hüznü, yüzü yanmış olan ama dudaklarından eksik olmayan o tebbüssüme baksın. Sonra eşini ve diğer çocuğunun yanıda bulunamayan annesi Meryem’i ziyaret etsin. Diyarbakır’da Çınar’da katledilen bu çocukların arkasında hangi zalimlerin olduğunu düşünsün, ondan sonra zalim kavramını kime kullanabilecekse o zaman kullansın. Bizim merhametimize, vicdanımıza milletimiz de tarih de şahittir."
(İHA)
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri Kanaat Önderleri ve Sivil Toplum Kuruluşu temsilcileriyle Çankaya Köşkü’nde birararay geldi. Davutoğlu, "Son dönemde yaşadığımız acı olaylar ve tecrübeler ışığında bir taraftan tek tipçiliği dayatan her türlü anlayışa karşı mücadele ederken ve terör örgütlerine karşı en yoğun mücadeleyi verirken diğer taraftan da demokratikleşme üzerinden hem eşit yurttaşlık ilkesini egemen kılmaya hem de köklü kadim kültürü modern formlar içinde bir arada yaşatan büyük bir harman oluşturmaya çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.
Bugün aslında değişik terör örgütlerinin kendi tanımladıkları bir toplum hayatını dikte etmeye çalıştığına dikkati çeken Davutoğlu, "Bizim siyaset felsefemiz ise insanı odağa alan ve ondan sivil toplumu, ondan da devleti inşa eden bir anlayıştır. Onun için sizlerle istişare etmeye büyük önem veriyorum. Sizler, bütün bu sürecin sıradan nesneleri değilsiniz. 12 Eylül sizi nesneleştirmeye çalıştı, şimdi terör örgütü nesneleştirmeye çalışıyor. Her iki anlayış da ’biz ne dersek onu diyeceksiniz’ gibi bir dayatma içinde" dedi.
Dün akşam Doğu ve Güneydoğu bölgelerinden gelen temsilcilerle bir araya geldiğini hatırlatan Davutoğlu, "Önümüzdeki dönem için hazırlamakta olduğumuz eylem planına dönük olarak ortak zeminde buluşmak için çaba sarf ettik. Sizleri de dinleyeceğim, sizlerin de kanaatlerini de bütün politikalarımıza yansıtacağız" şeklinde konuştu.
Başbakan Davutoğlu, yarın öğleden sonra bütün istişareler üzerinde Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki valiler, mülki idare temsilcilerini Ankara’ya davet ettiğini belirterek, gerekli talimatların verileceğini ifade etti.
Mardin’de yapacağı temaslara değinen Davutoğlu, atılacak bütüncül adımların kamuoyunda paylaşılacağını dile getirdi. Davutoğlu, "Sizler her zaman ’bu meselede çare nasıl bulunur, akan kan nasıl durur, bu bölgede barış ve huzur nasıl yeniden egemen olur?’ hep bu sorulara cevaplar aradınız. Sizlerin terörle, şiddetle bağı olmadı" dedi.
"SİZLER SAĞDUYUNUN SESİ OLDUNUZ"
Başbakan Davutoğlu, "Sizler sağduyunun, aklı selimin sesi oldunuz. Gerektiğinde inisiyatif alarak, sorumluluk duygusuyla hareket ederek, ’Acaba çözüm yolunda neler yapılabilir?’sorusuna kafa yordunuz. Samimiyetle cevaplar aradınız. Bizler geçmişte milli birlik ve kardeşlik sürecini, çözüm sürecini başlatırken hep sizlerle istişare ettik. En büyük destekçimiz, en önemli dayanak ve güç odağımız sizler oldunuz. Çözüm yolunda gayret gösterirken bu yapıcı katkılarınızı vermeye devam ettiniz. Sizlerin çözüme verdiğiniz desteği unutmadık, unutmayacağız" diye konuştu.
NUH’UN GEMİSİNİ ÖRNEK VERDİ
Her insanın fikriyle güzel olduğunu düşündüklerini belirten Davutoğlu, "Farklılıklar anlaşmazlıklara ve hatta çatışmalara sebebiyet veriyorsa bu, insanlar olarak bizim yanlışımızdır. Bu toprakların irfanı bize bir olmayı, dost ve kardeş olmayı öğrettiler. Bu topraklarda söylenen türküler bize can olmayı, canan olmayı, candan olmayı öğrettiler. Hepimiz aynı gemideyiz ama bu gemi Nuh’un gemisi gibi yeni bir dirilişe, yeni bir yönelişe giden bir gemi. Etrafımızda ne kadar tufan koparsa kopsun, nice sular gemimizin içine sızmak ve gemiyi içeriden bir anlamda batırmak isterse istesin biz bu gemiyi salimen Cudi Dağı’na, o güzel Hz. Nuh’un efsanesinin kutlu serüveninin ister Cudi ister Ağrı Dağı’na salimen ulaştıracak, yepyeni bir insanlık dirilişi için bu geminin içinden çıkan fertler olarak bu kutlu yolcuğu devam ettireceğiz" dedi.
Başbakan Davutoğlu, "Hala birileri terörle yol almaya çalışıyorsa, şehirlerimizi silah yığınağına döndürüyorsa, bu özgürlük ortamını yok etmeye çalışıyorsa onlara da asla izin vermeyiz. İzin vermeyiz derken bunu sizler adına da 78 milyon adına da söylüyorum. Kim eline silah alıp bir başka kardeşimize yönelik bu silahı doğrultursa, kim şehirlerimizi harabeye çevirmek isterse, kim Fatih Paşa Camii gibi kutsal mekanlarımızı mermileriyle tahrip etmek isterse hep birlikte hepimiz ona karşı çıkacak, bu toprakların ortak sesi olacağız. Bizim mücadelemiz bu ülkenin birliğine, kardeşliğine kasteden cani şebekeler, insanlık dışı terör örgütleriyledir. Bu karanlık yapılar, dış odaklarla işbirliği içindeki yaptıkları dış temaslardan bunu çıkarabilirsiniz, huzurumuza, güvenimize, istikrarımıza yönelik saldırılarda bulunuyorlar" diye konuştu.
"Teröre karşı yürüttüğümüz kararlı mücadele sonunda Türkiye terörden arınacak, terörden kurtulacak, şehirlerimiz barikatlardan, çukurlardan ve silah deposu olmaktan arındırılacaktır" diyen Davutoğlu, "Yeni bir dönüm noktasındayız. Soğuk savaş yıllarından kalan bölücü terör örgütü ve onun uzantısı olan partinin sözcüleri bugün ısrarla kamuoyunu tahrik ediyor. Bugün dahi tahriklerine devam ettiler. Bununla yapmaya çalıştıkları Türkiye’yi yeniden eski Türkiye’nin kargaşaya, çatışmaya dayalı düzenine çekmektir. İstiyorlar ki, onların çatışmacı ortamına biz de ayak uyduralım, devlet eski devlet olsun ve terörü besleyen krizler yeniden yaşansın. Emin olunuz, 12 Eylül zihniyeti ile onun çıkardığı bölücü terör örgütünün zihniyeti temelde aynı faşizan zihniyettir" şeklinde konuştu.
"FRANKO’YU DA FAŞİZMİ DE İYİ BİLİRİZ"
Davutoğlu, Sur ilçesinin restorasyonu için Toledo modelini örnek göstermesine getirilen eleştirilere işaret ederek, "Toledo’yu örnek göstererek o şehrin mimarisini koruyacağımızı söylediğimde, Unesco Kültür Mirası olarak Toledo’yu örnek verdiğimde, bugün baktım bunu faşizm ve Franko rejimiyle karşılaştırmaya çalışan bir takım ucuz yorumlar dile getirdiler. Biz Franko’yu da çok iyi biliriz, faşizmin zihniyetini de biliriz, Marksizm’den kaynaklanan Stalinist zihniyeti de biliriz. Bu ülkeyi 12 Eylül faşizminin izlerinden kurtaran da AK Parti’dir. Ne Doğu’yu, Güneydoğu’yu ne de ülkemizi, bundan sonra da PKK’nın Stalinist zihniyetine karşı teslim etmeyecek olan da her bir vatandaşımızı, faşizme de Stalinizme karış koruyacak olan da AK Parti’nin özgürlükçü, demokratik anlayışıdır" ifadelerini kullandı.
Başbakan Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti: "Bulundukları yerlerde kendilerinden başka hiç kimseye hayat hakkı tanımayan, faşist anlayışı bugün bulunduğu bölgede yaşatan bu terör örgütünün faşizmden bahsetmeye hakkı yoktur. PKK, Stalinist bir anlayışın ürettiği yapıdır ve bugün Suriye’de çok övdükleri PYD’nin ilk yaptığı da kendisi gibi düşünmeyen KDP’li unsurları baskıyla oradan çıkarmak olmuştur. Şimdi de aynı baskıyı ülkemizde uygulamaya ve şehirlerimizde, ilçelerimizde tek tip bir anlayışı kılmaya, sizin gibi farklı düşünen STK’ların yan yana yaşamasını imkansız kılmaya çalışıyorlar."
Davutoğlu, "Biz ülkemizin, işçisi, aydını, sanatçısı bir sıkıntısını dile getiriyorsa ona kulak veriyoruz. Samimiyetle düşüncesini dile getiren herkese kulağımız açıktır. Bizim ülkemizin işçisi, aydını, akademisyeni, sanatçısı mahsun ise kırgın ise ben de onlarla birlikte mahsun ve kırgın olurum" dedi.
MAHSUN KIRMIZIGÜL’ÜN AÇIKLAMALARINI DEĞERLENDİRDİ
Başbakan Ahmet Davutoğlu, sanatçı Mahsun Kırmızıgül’ün ’zalimlik’ eleştirilerine değinerek, "Bugünlerde bir sanatçının bana doğru dönük olarak zalim gibi bir ifade kullanması üzerine döndüm gönül aynama baktım, ’Acaba dedim benim yüzümde, benim gönlümde zulüme bulaşmış insanın herhangi bir küçük lekesi var mı diye? Emin olun muhasebe ettim. Biliyorsunuz bir sanatçı zalim diye bize hitap ederek bir ithamda bulundu. Sonra bir iç muhasebe yaptım, şimdi o sanatçımızı da bir muhasebe yapmaya davet ediyorum. Hiç konuşmadan zulümle itham ettiği bu kişiyi anlamak istiyorsa Somalili başı okşanmış çocukların yanına gitsin, hiç kimsenin gitmediği Arakan’da evleri yanıp çıplak ayaklarla bataklıklar içine doluşan insanlarla kucaklaşan bir kişi olarak onlara sorsun bizi. Gazze’de bombalar altında mazlum Filistin halkıyla eşimle birlikte orada katledilen bir genç kızın başında yürek yüreğe verdiğimiz anı düşünsün. Aynaya tekrar tekrar baktım. Sonra Rabbime hamdettik. Dünyada bize zulümü yakıştırmayacak o kadar çok insan vardı ki bizim adaletimize, vicdanımıza şahitlik edecek o kadar insan vardı ki. Hamdettim Allah’a. Bizim elimizde tek bir masumun bırakın kanı gözyaşı dahi yoktur ama birileri birilerine gözyaşı döktürmek isterse, birileri İsrail’in ya da Esad rejiminin yaptığı gibi mazlumlara zulüm etmek isterse, birileri bugünü PKK terör örgütünün yaptığı gibi bu halka zulüm etmek isterse onun karşısında da sessiz kalacak kadar güçten ve Allah’ın, milletin bize lütfettiği iktidar gücünden nasipsiz değiliz" diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Şimdi ben o sanatçıya sesleniyorum, gelsin eğer bir zulüm görmek istiyorsa Dışkapı Hastanesi’nde birkaç gün önce ziyaret ettiğim Sait’in gözlerinin içine baksın. Babası ve küçük kardeşinin şehit olarak kaybetmiş Sait’in gözündeki hüznü, yüzü yanmış olan ama dudaklarından eksik olmayan o tebbüssüme baksın. Sonra eşini ve diğer çocuğunun yanıda bulunamayan annesi Meryem’i ziyaret etsin. Diyarbakır’da Çınar’da katledilen bu çocukların arkasında hangi zalimlerin olduğunu düşünsün, ondan sonra zalim kavramını kime kullanabilecekse o zaman kullansın. Bizim merhametimize, vicdanımıza milletimiz de tarih de şahittir."
(İHA)