Başbakan Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "terör" ve "terörist" tanımıyla ilgili Türk Ceza Kanunu’nun değiştirilmesi gerektiği çağrısına ilişkin, "Yeni boyutlar dolayısıyla son Bakanlar Kurulumuzda da alınması gereken ek tedbirler bağlamında ne gerekiyorsa terörle mücadele için arkadaşlarıma da söyledim, ’gerekli çalışmaları yapın’ dedim" dedi.
Başbakan Davutoğlu, Brüksel ziyareti öncesi Esenboğa Havalimanı’nda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Yarın Belçika’nın başkenti Brüksel’de gerçekleştirilecek zirveye ilişkin Avrupa Birliği liderlerinden olumsuz açıklamaların geldiği hatırlatılarak, "Siz bunları nasıl değerlendiriyorsunuz? Paketin tamamının kabul edileceğini düşünüyor musunuz, olmazsa çantanızda sürpriz öneriler var mı?" sorusuna Davutoğlu, "Bugün muhalefete yaptığımız öneri gibi 10 gün önce biz Brüksel’e giderken, dün akşam muhalefet ve kamuoyu acaba AK Parti ne diyecek diye merak ediyordu, şimdi hepsi AK Parti’nin hamlesinden sonra ne yapacağız diye telaşa düştüler. Onu yapsalar bir türlü, bunu yapsalar bir türlü, kendilerince çelişkiye düşmeden bir yol arama içindeler" yanıtını verdi.
"BİZ YOLLAR TIKANDIĞINDA AÇMAK İÇİN SİYASET YAPIYORUZ"
Geçen zirveye giderken Avrupa kamuoyundaki genel havanın Türkiye’ye baskı yapılması olduğuna dikkat çeken Davutoğlu, "Bizim salona, Avrupa Birliği ile yapacağımız zirveye sanki üzerine düşeni yapmamış bir ülke gibi girmemizi tahayyül eden Avrupalı taraflar vardı. Sayın Merkel ya da bu konuda gerçekten çaba sarf eden liderleri kast etmiyorum, bazıları da bunu fırsat bilip ’Türkiye üzerine gelinsin’ diye bekleyenler vardı. Yine bunu fırsat bilip Avrupa’da Türkiye aleyhtarı bazı çevreler, paralel unsurların da etkisiyle ’fırsat bu fırsat Türkiye’yi köşeye sıkıştıralım’ diye başka konuları, ilgisiz konuları gündemin merkezine oturtmaya çalıştılar. Ama biz götürdüğümüz açık, net, dürüst teklifle oyunun bütün kuralını değiştirdik, gündemini değiştirdik ve olması gereken doğru yere parametreleri koyduk. Bakın o günden bugüne Avrupa, Türkiye’nin üzerine düşeni yapmadığı gibi bir kanaati değil Türkiye’nin götürdüğü teklifi konuşuyor. Aynen şimdi muhalefetin bizim bugün getirdiğimiz teklifi tartışması gibi. Biz yollar tıkandığından yolları açmak için siyaset yapıyoruz. Biz herkesin ’burada artık gidecek bir yer kalmadı’ dediği yerde, ’daha gidecek yol var, yer var’ demek için özgün fikirler geliştiriyoruz" ifadelerini kullandı.
"TEKLİF MASADA, TEKLİFİN BİR İÇ DİNAMİĞİ VAR"
"Geçen Pazar akşamı, Sayın Merkel’le, Sayın Rutte ile 6 saatlik görüşmemizde bu teklifleri kendisine verdim" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Ve gece boyu bunu müzakere ettik, ertesi gün de Avrupa liderlerine anlattım. Sonra da Avrupa liderleri yaklaşık 8-9 saat süren kendi aralarında süren toplantılarda bunu ele aldılar ayrıca bizimle ikili görüşmeler yaptılar. Şimdi o teklif masada, bu teklifin bir iç dinamiği var. Biz mülteciler sorununu istismar ederek bir şey yapmak niyetinde olmadık. Mültecilere zaten ne yaptığımız belli. Nasıl insani bir yöntemle onlara davrandığımıza dünya alem şahit. Dolayısıyla bu konuda kimsenin bir şüphesi olmasın. Öte taraftan Türkiye’yi bir açık göçmen hapishanesi haline getirecek hiçbir teklife de pabucu bırakmayız. Bunu da herkes bilmesi lazım. Üçüncü olarak da Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri eğer geliştirilmek isteniyorsa bunun da önünü açacak hamleler lazım. Bunları bir paket haline getirdiğimizde işte demin özetini verdiğim teklif ortaya çıktı. Ege Denizi’ni illegal göçlerin seyrettiği bir deniz olmaktan çıkarmak için oradaki insan kaçakçılarını engelleyecek, ortadan kaldıracak şekilde Türkiye’nin buradaki göçmenleri alması yani bundan sonra önceki göçmenlerle ilgili Avrupa’dan hiçbir sorumluluğumuz yok geri almak için. Bunun karşılığında düzenli göç ile aynı sayıda göçmenin Avrupa’ya gitmesi. Mekanizma bu. Bunun için de vize serbestiyetinin Haziran ayına çekilmesi, 3 milyar ek kaynak önümüzdeki 3 sene içinde 3+3 şeklinde tahsis edilmesi... Bunlar da zaten doğal olarak yapılması gereken hususlar. Ve yeni fasıllar açarak Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinin ivme kazandığının gösterilmesi. Bu konular da tabi Avrupa için de bazı zorluklar olduğunu görüyoruz."
"BU ZORLUKLARIN FARKINDAYIZ"
Başbakan Davutoğlu, Avrupa’nın bütün bunları yerine getirmesinde fasıllar açılmasından diğer hususlara kadar bir takım zorlukları olduğunu vurgulayarak, "Bunu da samimiyetle Sayın Merkel’le Pazar günü telefon ettiğinde konuştuk, Sayın Tusk’la geldiğinde de konuştuk. Biz bu zorlukların farkındayız ama onların da bizim zorluklarımızı anlaması ve birlikte bir yol yürümemiz lazım. Şimdi bu yaptığımız teklifleri kendi aralarında bir haftadır, 10 gündür değerlendiriyorlar. İnşallah bu sefer gittiğimizde tekrar onların kanaatlerini alacağız, bizim kanaatlerimizi paylaşacağız, ümit ederiz iyi bir netice hasıl olur, Türkiye için de Avrupa Birliği için de mülteciler için de uluslararası toplum bağlamında da en doğru kararları alacağımızı ümit ediyorum" diye konuştu.
TÜRK CEZA KANUNU DEĞİŞECEK Mİ?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "terör" ve "terörist" tanımına ilişkin Türk Ceza Kanunu’nun değişmesi çağrısı hatırlatılarak, "AK Parti içerisinde terörün, teröristin tanımının değişmesine ilişkin bir yasa hazırlığı, böyle bir çalışma var mı?" sorusu üzerine ise Davutoğlu, "Türkiye’nin bir hususiyeti var ve belki dünyada bu anlamda ikinci bir ülke yok. Terörü en yakın tehdit olarak yaşayan, aynı zamanda demokratik hukuk devletini yaşatan tek ülke Türkiye. Yani Fransa’da terör gözlendi ama Fransa en azından sınırları itibarıyla teröre ve terör tehdidine komşu durumunda değil ya da terör ve terör tehdidine komşu ülkeler var ama onlar da demokratik ülkeler değil. Başka ikinci bir ülke göremezsiniz ki hem terörle bu kadar yakından ve içeriden mücadele ediyor hem de demokratik hukuk devleti kurallarını yaşatıyor. AK Parti iktidarlarının alameti farikası, terörle mücadele ederken özgürlüklerden feragat etmemesidir" karşılığını verdi.
Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Çok yönlü terör tehdidiyle karşı karşıya kaldığımız durumdaki bizim açımızdan da bu terör tehdidi yeni boyutlar yaşıyor. Neden? Eskiden, diyelim 5 sene önce terörle mücadele ederken sadece Irak sınırındaki boşlukla mücadele ediyorduk, şimdi Suriye sınırı da var. Yine daha önceki dönemlerde terörle mücadele ederken PKK, bölücü terör örgütü ağırlıklı mücadele ediyorduk, şimdi DEAŞ var, tekrar hortlatılan ve daha da artırılmaya çalışılan DHKP-C ve işte Kandil’de 10 terör örgütünü bir araya getiren gizli bazı eller, güçler var. 10 terör örgütü PKK ile birlikte Türkiye’ye savaş ilan ettiler. Bu gizli ellerin arka planındaki bir takım zihinlerin piyonları olanlar bugün Türkiye’de kaosu derinleştirmek istiyorlar. Buna karşı bir bütün bu kritik süreçte 4 seçim yaptık, son derece objektif, özgürlüklerin yaşandığı, eleştiri kültürünün hakim olduğu 4 seçim yaptık; mahalli seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve iki genel seçim. Burada da ne demokratik standartlardan feragat ettik ne de terörle mücadeleden. Yeni boyutlar dolayısıyla son Bakanlar Kurulumuzda da alınması gereken ek tedbirler bağlamında ne gerekiyorsa terörle mücadele için arkadaşlarıma da söyledim, ’gerekli çalışmaları yapın’ dedim. Çünkü yeni bir takım boyutlar var. Ama şundan herkesin emin olması lazım, bu vurgulardan hareketle Türkiye’nin demokratik standartlardan geri adım atacağı gibi bir kanaati yaymaya çalışanlar açıkçası terörle mücadelemizi istismar etmek isteyenlerdir. Kesinlikle demokratik standartlardan vazgeçmeyiz, insan hak ve özgürlüklerinden vazgeçmeyiz ama terör ve terörist bu anlamda eğer yeni boyut kazanmışsa onları da tanımlarız."
BAŞBAKAN DAVUTOĞLU’NDAN ’SOSYAL MEDYA’ UYARISI
Başbakan Davutoğlu, söylentiler ve özellikle sosyal medya üzerinden halkı kaosa veya karamsarlığa düşürecek şekilde yapılacak yayınlara da kimsenin itibar etmemesi gerektiğini vurgulayarak, "Böyle bir hava yayılmaya çalışılan ciddi bir sosyal medya manipülasyonu da var. Bütün vatandaşlarımızın bu konuda ama tabiki alınacak güvenlik tedbirleri konusunda da hiç tereddüde düşmeksizin alacağımızdan da emin olarak günlük hayatı sürdürmeleri, teröre verilebilecek en güçlü cevaptır. Hep beraber, omuz omuza bu terör belasının üstesinden geleceğiz. Ben halkımızın basiretine, cesaretine ve bu ülkeye bağlılığına güveniyorum. En büyük gücümüz de yasalarımızdan değil halkımızın bu iradesinden, bu duyarlılığından gelir. Yasalar buna güç katar, bunu tahkim eder. Ama son günlerde yayılmaya çalışılan söylentilere hiçbir şekilde itibar etmemek gerekir. Terörle mücadele edeceğiz, uluslararası standartlarda da demokratik hak ve özgürlükleri sonuna kadar koruyacağız" ifadelerini kullandı.
(İHA)
Başbakan Davutoğlu, Brüksel ziyareti öncesi Esenboğa Havalimanı’nda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Yarın Belçika’nın başkenti Brüksel’de gerçekleştirilecek zirveye ilişkin Avrupa Birliği liderlerinden olumsuz açıklamaların geldiği hatırlatılarak, "Siz bunları nasıl değerlendiriyorsunuz? Paketin tamamının kabul edileceğini düşünüyor musunuz, olmazsa çantanızda sürpriz öneriler var mı?" sorusuna Davutoğlu, "Bugün muhalefete yaptığımız öneri gibi 10 gün önce biz Brüksel’e giderken, dün akşam muhalefet ve kamuoyu acaba AK Parti ne diyecek diye merak ediyordu, şimdi hepsi AK Parti’nin hamlesinden sonra ne yapacağız diye telaşa düştüler. Onu yapsalar bir türlü, bunu yapsalar bir türlü, kendilerince çelişkiye düşmeden bir yol arama içindeler" yanıtını verdi.
"BİZ YOLLAR TIKANDIĞINDA AÇMAK İÇİN SİYASET YAPIYORUZ"
Geçen zirveye giderken Avrupa kamuoyundaki genel havanın Türkiye’ye baskı yapılması olduğuna dikkat çeken Davutoğlu, "Bizim salona, Avrupa Birliği ile yapacağımız zirveye sanki üzerine düşeni yapmamış bir ülke gibi girmemizi tahayyül eden Avrupalı taraflar vardı. Sayın Merkel ya da bu konuda gerçekten çaba sarf eden liderleri kast etmiyorum, bazıları da bunu fırsat bilip ’Türkiye üzerine gelinsin’ diye bekleyenler vardı. Yine bunu fırsat bilip Avrupa’da Türkiye aleyhtarı bazı çevreler, paralel unsurların da etkisiyle ’fırsat bu fırsat Türkiye’yi köşeye sıkıştıralım’ diye başka konuları, ilgisiz konuları gündemin merkezine oturtmaya çalıştılar. Ama biz götürdüğümüz açık, net, dürüst teklifle oyunun bütün kuralını değiştirdik, gündemini değiştirdik ve olması gereken doğru yere parametreleri koyduk. Bakın o günden bugüne Avrupa, Türkiye’nin üzerine düşeni yapmadığı gibi bir kanaati değil Türkiye’nin götürdüğü teklifi konuşuyor. Aynen şimdi muhalefetin bizim bugün getirdiğimiz teklifi tartışması gibi. Biz yollar tıkandığından yolları açmak için siyaset yapıyoruz. Biz herkesin ’burada artık gidecek bir yer kalmadı’ dediği yerde, ’daha gidecek yol var, yer var’ demek için özgün fikirler geliştiriyoruz" ifadelerini kullandı.
"TEKLİF MASADA, TEKLİFİN BİR İÇ DİNAMİĞİ VAR"
"Geçen Pazar akşamı, Sayın Merkel’le, Sayın Rutte ile 6 saatlik görüşmemizde bu teklifleri kendisine verdim" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Ve gece boyu bunu müzakere ettik, ertesi gün de Avrupa liderlerine anlattım. Sonra da Avrupa liderleri yaklaşık 8-9 saat süren kendi aralarında süren toplantılarda bunu ele aldılar ayrıca bizimle ikili görüşmeler yaptılar. Şimdi o teklif masada, bu teklifin bir iç dinamiği var. Biz mülteciler sorununu istismar ederek bir şey yapmak niyetinde olmadık. Mültecilere zaten ne yaptığımız belli. Nasıl insani bir yöntemle onlara davrandığımıza dünya alem şahit. Dolayısıyla bu konuda kimsenin bir şüphesi olmasın. Öte taraftan Türkiye’yi bir açık göçmen hapishanesi haline getirecek hiçbir teklife de pabucu bırakmayız. Bunu da herkes bilmesi lazım. Üçüncü olarak da Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri eğer geliştirilmek isteniyorsa bunun da önünü açacak hamleler lazım. Bunları bir paket haline getirdiğimizde işte demin özetini verdiğim teklif ortaya çıktı. Ege Denizi’ni illegal göçlerin seyrettiği bir deniz olmaktan çıkarmak için oradaki insan kaçakçılarını engelleyecek, ortadan kaldıracak şekilde Türkiye’nin buradaki göçmenleri alması yani bundan sonra önceki göçmenlerle ilgili Avrupa’dan hiçbir sorumluluğumuz yok geri almak için. Bunun karşılığında düzenli göç ile aynı sayıda göçmenin Avrupa’ya gitmesi. Mekanizma bu. Bunun için de vize serbestiyetinin Haziran ayına çekilmesi, 3 milyar ek kaynak önümüzdeki 3 sene içinde 3+3 şeklinde tahsis edilmesi... Bunlar da zaten doğal olarak yapılması gereken hususlar. Ve yeni fasıllar açarak Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinin ivme kazandığının gösterilmesi. Bu konular da tabi Avrupa için de bazı zorluklar olduğunu görüyoruz."
"BU ZORLUKLARIN FARKINDAYIZ"
Başbakan Davutoğlu, Avrupa’nın bütün bunları yerine getirmesinde fasıllar açılmasından diğer hususlara kadar bir takım zorlukları olduğunu vurgulayarak, "Bunu da samimiyetle Sayın Merkel’le Pazar günü telefon ettiğinde konuştuk, Sayın Tusk’la geldiğinde de konuştuk. Biz bu zorlukların farkındayız ama onların da bizim zorluklarımızı anlaması ve birlikte bir yol yürümemiz lazım. Şimdi bu yaptığımız teklifleri kendi aralarında bir haftadır, 10 gündür değerlendiriyorlar. İnşallah bu sefer gittiğimizde tekrar onların kanaatlerini alacağız, bizim kanaatlerimizi paylaşacağız, ümit ederiz iyi bir netice hasıl olur, Türkiye için de Avrupa Birliği için de mülteciler için de uluslararası toplum bağlamında da en doğru kararları alacağımızı ümit ediyorum" diye konuştu.
TÜRK CEZA KANUNU DEĞİŞECEK Mİ?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "terör" ve "terörist" tanımına ilişkin Türk Ceza Kanunu’nun değişmesi çağrısı hatırlatılarak, "AK Parti içerisinde terörün, teröristin tanımının değişmesine ilişkin bir yasa hazırlığı, böyle bir çalışma var mı?" sorusu üzerine ise Davutoğlu, "Türkiye’nin bir hususiyeti var ve belki dünyada bu anlamda ikinci bir ülke yok. Terörü en yakın tehdit olarak yaşayan, aynı zamanda demokratik hukuk devletini yaşatan tek ülke Türkiye. Yani Fransa’da terör gözlendi ama Fransa en azından sınırları itibarıyla teröre ve terör tehdidine komşu durumunda değil ya da terör ve terör tehdidine komşu ülkeler var ama onlar da demokratik ülkeler değil. Başka ikinci bir ülke göremezsiniz ki hem terörle bu kadar yakından ve içeriden mücadele ediyor hem de demokratik hukuk devleti kurallarını yaşatıyor. AK Parti iktidarlarının alameti farikası, terörle mücadele ederken özgürlüklerden feragat etmemesidir" karşılığını verdi.
Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Çok yönlü terör tehdidiyle karşı karşıya kaldığımız durumdaki bizim açımızdan da bu terör tehdidi yeni boyutlar yaşıyor. Neden? Eskiden, diyelim 5 sene önce terörle mücadele ederken sadece Irak sınırındaki boşlukla mücadele ediyorduk, şimdi Suriye sınırı da var. Yine daha önceki dönemlerde terörle mücadele ederken PKK, bölücü terör örgütü ağırlıklı mücadele ediyorduk, şimdi DEAŞ var, tekrar hortlatılan ve daha da artırılmaya çalışılan DHKP-C ve işte Kandil’de 10 terör örgütünü bir araya getiren gizli bazı eller, güçler var. 10 terör örgütü PKK ile birlikte Türkiye’ye savaş ilan ettiler. Bu gizli ellerin arka planındaki bir takım zihinlerin piyonları olanlar bugün Türkiye’de kaosu derinleştirmek istiyorlar. Buna karşı bir bütün bu kritik süreçte 4 seçim yaptık, son derece objektif, özgürlüklerin yaşandığı, eleştiri kültürünün hakim olduğu 4 seçim yaptık; mahalli seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve iki genel seçim. Burada da ne demokratik standartlardan feragat ettik ne de terörle mücadeleden. Yeni boyutlar dolayısıyla son Bakanlar Kurulumuzda da alınması gereken ek tedbirler bağlamında ne gerekiyorsa terörle mücadele için arkadaşlarıma da söyledim, ’gerekli çalışmaları yapın’ dedim. Çünkü yeni bir takım boyutlar var. Ama şundan herkesin emin olması lazım, bu vurgulardan hareketle Türkiye’nin demokratik standartlardan geri adım atacağı gibi bir kanaati yaymaya çalışanlar açıkçası terörle mücadelemizi istismar etmek isteyenlerdir. Kesinlikle demokratik standartlardan vazgeçmeyiz, insan hak ve özgürlüklerinden vazgeçmeyiz ama terör ve terörist bu anlamda eğer yeni boyut kazanmışsa onları da tanımlarız."
BAŞBAKAN DAVUTOĞLU’NDAN ’SOSYAL MEDYA’ UYARISI
Başbakan Davutoğlu, söylentiler ve özellikle sosyal medya üzerinden halkı kaosa veya karamsarlığa düşürecek şekilde yapılacak yayınlara da kimsenin itibar etmemesi gerektiğini vurgulayarak, "Böyle bir hava yayılmaya çalışılan ciddi bir sosyal medya manipülasyonu da var. Bütün vatandaşlarımızın bu konuda ama tabiki alınacak güvenlik tedbirleri konusunda da hiç tereddüde düşmeksizin alacağımızdan da emin olarak günlük hayatı sürdürmeleri, teröre verilebilecek en güçlü cevaptır. Hep beraber, omuz omuza bu terör belasının üstesinden geleceğiz. Ben halkımızın basiretine, cesaretine ve bu ülkeye bağlılığına güveniyorum. En büyük gücümüz de yasalarımızdan değil halkımızın bu iradesinden, bu duyarlılığından gelir. Yasalar buna güç katar, bunu tahkim eder. Ama son günlerde yayılmaya çalışılan söylentilere hiçbir şekilde itibar etmemek gerekir. Terörle mücadele edeceğiz, uluslararası standartlarda da demokratik hak ve özgürlükleri sonuna kadar koruyacağız" ifadelerini kullandı.
(İHA)