Başbakan Ahmet Davutoğlu, ''O şehit ailesinin, şehit savcımızın yaşayan son resmini bu şekilde görmeleri onların ruh dünyalarında nasıl bir etki bıraktı? Kimsenin buna hakkı yok'' dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Etik komisyonu eğer o gün biz çok kararlı ve ilkeli bir duruş sergilememiş olsaydık belki de toplanmayacaktı. Yine o açıklamada demokrasi dersi vermeye kalkıyorlar. Eğer bir arşiv taraması yapılırsa önce kendi etik komisyonlarından geçemezler. Kimse bize demokrasi dersi veremez” dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti Genel Merkezi’nde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı.
Başbakan Davutoğlu, şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın resimlerini yayınlayan, ardından etik kurulunu toplayarak açıklama yapan bir medya kuruluşuna sert tepki gösterdi.
Kimsenin gerçeklerin üstünü örtemeye kalkışmaması ve olayı saptırmaması gerektiğini söyleyen Başbakan Davutoğlu, “Cenaze günü, cenaze merasiminin sonunda bu konuda gerekli açıklamayı yaptım. Orada iki hususa dikkatinizi çektim. Yine kamuoyumuzun dikkatini çekiyorum. Birisi insani duyarlılık, ikincisi toplumsal duyarlılık. İnsani duyarlılığın esası bu tür olaylarda bir trafik kazası da olsa yani daha bir suç unsuru olmadan mağdurun resmi açık bir şekilde verilmez. Mağdurun ailesi vardır, eşi vardır, babası, annesi, evladı vardır. Şimdi bu basın-yayın organları bize dönük eleştiri yapmadan önce vicdanlarına bir sorsunlar. O sabah şehit ailesi neler hissetti? O şehit ailesinin, şehit savcımızın yaşayan son resmini bu şekilde görmeleri onların ruh dünyalarında nasıl bir etki bıraktı? Kimsenin buna hakkı yok” dedi.
“TAM BİR SORUMSUZLUK ÖRNEĞİDİR”
Medya grubunun etik kurulu tarafından yapılan açıklamayı okuduğunu ve açıklamada insani boyutta bir atıf bulunmadığına dikkat çeken Başbakan Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“Önce kendi vicdani sorgulamalarını yapmak durumundalar. Yine çağrıda bulunuyorum, vicdanlarına sorsunlar ve kendi eşleri, çocukları, anneleri, babaları bu durumda olmuş olsalardı acaba ne tepki verirlerdi? Bizimi mahkemeye verip dava açarlardı yoksa o yayın organlarına mı dava açarlardı? İkincisi de toplumsal duyarlılık. Toplumsal duyarlılığın esası da terör söz konusu olduğunda dünyanın her yerinde teröristin propagandası mahiyetindeki bir resim, bir video gösterilmez. Çünkü ondan sonra bir sonraki eylem için teröristler teşvik edilmiş olur. Bu toplumsal duyarlılık da gösterilmemiştir. Teröristlerin propaganda malzemeleri açık bir şekilde yayınlanmıştır. Ben olayın olduğu gün yine burada, bu binada gece geç vakit yaptığım açıklamada herkesi bu konuda duyarlı olmaya çağırmışken toplumda da geniş bir duyarlılık oluşmuşken erkesi sabah bu gazetelerde bu resimlerin yayınlanması toplumsal duyarlılık ve insani duyarlılık bakımından tam bir sorumsuzluk örneğidir. Hiç kimse bu meselenin üstünü örtmeye, konuyu saptırmaya kalkışmasın.”
“KİMSE BİZE DEMOKRASİ DERSİ VEREMEZ”
Başbakan Davutoğlu, o gün yaptığı açıklamanın basın özgürlüğü ile ilgili olmadığını insanlık onurunu ile ilgili bir mesele olduğuna dikkat çekti.
İnsanlık onuruna herkesin saygı göstermesi gerektiğinin altını çizen Başbakan Davutoğlu, “Emniyet birimlerimizde, hükümetimiz de, yargı mensupları da ama en önemlisi de medya mensupları da bu saygıyı gösterecek. Hepimizin görevidir. Burada hiçbir şekilde müsamaha gösterilmeyecek bir duyarsızlık söz konusudur. Kendilerini de bu öz eleştiriyi yaptıklarını ifade ediyorlar ve bir karar aldıklarını. Dikkat edin bizim kararımızdan sonra etik komisyonunu topladılar. Etik komisyonu eğer o gün biz çok kararlı ve ilkeli bir duruş sergilememiş olsaydık belki de toplanmayacaktı. Yaptıkları açıklama sabahki bizim kararımızdan sonra yapılan açıklamadır. Yine o açıklamada demokrasi dersi vermeye kalkıyorlar. Kusura bakmasınlar bütün manşetlerini açsınlar 12 Eylül darbesini nasıl karşıladılar, 28 Şubat darbesinde hangi başlıkları attılar, e-muhtıra, 27 Nisan yaşandığında hangi başlıkları attılar. AK Parti kapatılmaya kalkıştığında hangi başlıklar atıldı. “411 el kaosa kalktı” diye hangi başlıklar atıldı. Ahmet Kaya hakkında hangi başlıklar atıldı. Eğer bir arşiv taraması yapılırsa önce kendi etik komisyonlarından geçemezler. Kimse bize demokrasi dersi veremez. Bakın 7 ay oldu. Herkesin önünde bir görev yürütüyoruz. Benim hakkımda, çocuklarım hakkında asılsız haberler yaptılar. Her biri mahkemeden de ceza yedi ama ben şimdiye kadar hiçbir şekilde basın mensupları ve basın hakkı bu şekilde bir açıklamada bulunmadım. Benimle ilgili bir eleştiriyi haksızda olsa sineye çekebilirim. Hatta ailemle ilgili yalan haberleri de yargıda hakkımı ararım ama kamuoyunda konuşmama. Onu da sineye çekebilirim. Ama şehit bir savcının resmini, şehit olduğu gün, cenazesinin kalkacağı gün yayınlamayı sürdüren bir tavrı sineye çekmeyiz. Kim nereye giderse gitsin hukuk önce vicdana dayanır, vicdani sorumluluğunu onların öncelikle yerine getirmeleri lazım. Bizim vicdanımızda bu anlamda sorumluluk duygumuz da açıktır ve eğer hesap sorulması gereken bir yer varsa o resmi basan kendi yayın organlarından hesap sormalıdırlar. Burada da bir ayrım yapılmamıştır. Şu veya bu grup diye bir ayrım söz konusu değildir. Kim resmi basmışsa o gün bu şekilde bir tedbire muhatap olmuştur. Bu sadece o günlük bir etik tedbirdir. Ayrıca orada olabilecek infiali de hesap ettiğinizde aslında o infiali de önlemeye yönelik bir tedbirdir” şeklinde konuştu.
“TEK TEK MÜLAKATLAR YAPILDI”
Seçim çalışmalarıyla ilgili de açıklamalarda bulunan Başbakan Davutoğlu, gece geç saatlere kadar, sabahın erken saatlerine kadar yoğun bir tempo ile çalıştıklarını söyledi.
4 yıl içerisinde Türkiye’nin kaderine sahip çıkacak bir kadroyu oluşturmaya çalıştıklarını ifade eden Başbakan Davutoğlu, “AK parti insan unsuru bakımından çok zengin bir parti. O sebeple var olan milletvekillerimiz hepsi birbirinden kıymetli milletvekillerimiz. Ancak yenilenme ihtiyacı da söz konusu. Tabi üç dönemini bitirmiş ve her biri büyük hizmet yapmış milletvekillerimiz var. 6 bin 220 başvuru var. En uygun, en temsil kabiliyeti yüksek kadroyu oluşturmaya çalışıyoruz. Yoğun bir tempoda yürüyor. Bunları yaparken tabi bir taraftan bütün bu adaylarla tek tek mülakatlar yapıldı. Ayrıca şimdiye kadar denenmemiş bir yöntem daha denendi. Kendi teşkilatımızda yaptığımız temayül yoklamaları dışında birde partimize oy vermiş olsa da olmasa da, üye olmuş olsa da olmasa da bütün sivil toplum kuruşlarına açık bir temayül yoklaması daha yaptık. Burada da kimse AK Parti üyesi misiniz diye bir soru yöneltmedi. 113 bin sivil toplum kuruluşu temsilcimiz bu oyla da oy kullandı. Önümüze bütün bu verileri alıyoruz. Bütün bu veriler ışığında temsil kabiliyeti yüksek ve bir çok alanda hem teşkilatı temsil, hem milleti temsil hem de mecliste görev itibariyle yoğun bir değerlendirme yapıyoruz. İnşallah 7 Nisan akşama bunu tamamlayacağız. Bu listede yer alsın almasın partimize adaylık için başvurmuş bütün aday adayları çok kıymetlidir. Hepsine buradan bir kez daha teşekkür ediyorum. Aday adaylığı başvurusunu yaptıktan itibaren de partimizin doğal üyeleridir ve doğal temsilcileridir. Eğer aday olmamışlarsa başka faaliyetlerde de değerlendirmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Başbakan Davutoğlu, seçim beyannamesi üzerinde çalışmalar ettiğini ve seçim beyannamesinin bir bölümünü bizzat kaleme aldığını dile getirdi.
dikGAZETE.com