Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ürdün’e gerçekleştireceği ziyaret öncesinde Atatürk Havalimanı’ndaki Devlet Konuk Evinde basın mensuplarının karşısına geçti. Ziyarete ilişkin değerlendirmelerde bulunan Başbakan Davutoğlu, “Tarihi bağlarla birbirimize bağlı, çok köklü ilişkilere sahip olduğumuz bir ülke. Biliyorsunuz 15-16 Mart’ta tarihleri arasında bu ziyareti planlamıştık ancak hain terör saldırısı sebebiyle bu ziyareti ertelemek zorunda kalmıştım. Sağolsunlar Kral Abdullah ve Başbakan Ensur bu durumu anlayışla karşıladılar. Telefonla ederek taziyelerini ilettiler ve ilk fırsatta bu ziyareti yapmam için ricada bulundular. Ben de bölgedeki hassas durumu da göz önüne alarak istişarelerimizde vakit kaybetmemek açısından bir an önce bu ziyareti gerçekleştirmek için arkadaşlarımla birlikte gerekli planlamaları yaptık” diye konuştu.
“ÜST TEĞMENİMİZİN ŞAHADETİNE SEBEBİYET VEREN BÜTÜN MEVZİLER TAHRİP EDİLDİ”
Davutoğlu gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da cevapladı. Başika Kampı’ndan gelen şehit haberinin sorulması üzerine kararlılık mesajı veren Başbakan Davutoğlu, “Maalesef DEAŞ terör örgütünün yaptığı saldırıda bir üst teğmenimizi kaybettik. Allah rahmet eylesin diyorum, ailesine taziyelerimi sunuyorum. Bu saldırı olduğunda Genel Kurmay Başkanımızla birkaç kez telefonla konuştuk. Önce durum tespiti yapıldı. Arkasından da yine angajman kuralları gereği Türk Hava Kuvvetlerimizin doğrudan müdahalesiyle üst teğmenimizin şahadetine sebebiyet veren bütün mevziler tahrip edildi. Koalisyon uçaklarının katıldığı bir başka hava harekatı daha yapıldı. Bu konudaki kararlılığımız ve Türkiye’nin yurtdışındaki askeri mevcudiyetine dönük olabilecek her türlü saldırılar karşısındaki güçlü irademiz ve gücümüz ortaya konmuş oldu” şeklinde konuştu.
“O UNSURLAR ORADA MEVCUT KALDIKÇA TÜRKİYE’DE ORADAKİ ASKERİ MEVCUDİYETİNİ SÜRDÜRECEK”
Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Çok açık bir şekilde ifade ediyorum. Musul-Halep hattının kuzeyindeki tüm bölgeler Türkiye için bir güvenlik kuşağı oluşturmaktadır. Güvenlik riski de oluşturmaktadır, güvenlik kuşağı da. Yani Irak’ta Musul, Suriye’de Halep’in kuzeyindeki her türlü boşluk ya DEAŞ terör örgütü ya da PKK terör örgütü tarafından dolduruluyor. Oralarda bu boşluğun oluşmaması için kahraman silahlı kuvvetlerimizin oradaki mevcudiyeti hem bu kardeş ülkenin halklarına verilen bir destektir, hem de Türkiye’nin güvenlik ihtiyaçlarını karşılamaya dönüktür. Bu hat üzerinde Türkiye’yi tehdit eden ne kadar unsur varsa o unsurlar orada mevcut kaldıkça Türkiye’de oradaki askeri mevcudiyetini sürdürecek ve sınırlarımıza yönelik muhtemel tehditleri çok daha güneyde karşılayabilecek kapasitemizi muhafaza edeceğiz. Bu saldırı bu konudaki kararlılığımızı herhangi bir şekilde değiştirmez. Irak halkına destek ve Türkiye’nin güvenlik ihtiyaçları söz konusu olduğunda gerekli adımları atarız.”
CANLI YAYINDA ŞEHİT ÜST TEĞMENİN AİLESİYLE GÖRÜŞTÜ
Bir gazetecinin Başbakan Davutoğlu’na soru yönelttiği esnada, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım Davutoğlu’na telefonu uzattı. Bunun üzerine Davutoğlu "Bir dakika müsaade ederseniz, tam şehit üsteğmenimizin ailesi arıyormuş. Canlı yayında olacak ama beklediğim bir telefondu” dedi. Davutoğlu, şehit Üsteğmen İsmail Cazgır'ın babası Haluk Cazgır ile telefonda konuştu.
Şehidin babasına başsağlığı dileyen Davutoğlu, "Haluk Bey, Allah sizlere sabır ihsan eylesin. Bu metin, bu vakur tavrınız bize en büyük destek. Şehidimizi Genelkurmay Başkanımız ile de konuştuk. Orada belki vatan topraklarından, belki biraz uzak ama vatanımız için şehit düştü. Kahraman bir askerdi. Bizim özel birliklerimizin arasındaydı. İnşallah İzmir'e geldiğimde sizi de ziyaret edeceğim. Allah sizlere sabır ihsan eylesin. Annesine de hürmetlerimizi iletin. Her türlü imkanımızla emrinizdeyiz. Şehidimizin emanetisiniz, ne gerekiyorsa arkadaşlar yapacaklar. Bir kez daha Allah rahmet eylesin diyorum. İnşallah ilk fırsatta ziyaret edeceğim” ifadelerini kullandı.
Başbakan Davutoğlu, telefon görüşmesinin ardından, “En zor telefon görüşmeleri şehit aileleriyle. Ama şunu ifade edeyim, keşke hoparlörü açmış ve size de dinletmiş olsaydım. Bu acılı anında dahi tek söz çıktı ağzından. 'Vatan sağ olsun.' Böyle bir milletin üstesinden gelemeyeceği hiçbir sorun yoktur. Bir kez daha üsteğmenimize ve bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum” değerlendirmelerinde bulundu.
“KİMSEDEN ÇEKİNECEK ÜSTÜNÜ ÖRTECEK BİR HUSUSUMUZ YOK”
Can Dündar ve Erdem Gül’ün yargılandığı duruşmada yaşananlara ilişkin sorulan soruyu da cevaplayan Davutoğlu, duruşmaya katılan yabancı ülkelerin başkonsolosları ve büyükelçilerini eleştirerek, “Kimseden çekinecek üstünü örtecek bir hususumuz yok ancak şunun da bilinmesi lazım; bazen yurt dışında bizim büyükelçilerimiz, başkonsoloslarımız da ilgili davalara gidiyor. Hep oralarda belli bir sükûnet, vakar ve oradaki yargı sürecine saygı tutumunu gösterdik her yerde. Bazen sınırlamalar getirildi. Bugün bu konudaki tutumumuz da açık, kimseden sakladığımız bir husus yok. Fakat dikkat edilmesi gereken husus şu; bütün diplomatik temsilciler bu yargı süreçlerine dikkat ve riayet göstermek zorundalar. Neredeyse bir siyasi tavır niteliği taşıyacak şekilde toplu olarak mahkeme salonuna gitmek, orada bazı tavırlar sergilemek bu şeffaflığı istismar eden hususlardır. Türkiye’de yargı bağımsızlığı esastır. Yargı üzerinde baskı oluşturacak şekilde tavır sergilemek diplomatik nezaket ve profesyonel uygulamalar bağlamında doğur ve tutarlı değildir” diye konuştu.
RUSYA’DAN GELEN ‘KRİZ GEÇİCİ’ YORUMU
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova’nın “Rusya ile Türkiye arasındaki kriz geçici” ifadelerini de değerlendiren Davutoğlu, şunları ifade etti:
“Türkiye’nin hava sahasının ihlal edilmesi sonucu ortaya çıkan bir durum olduğunu ve o anda Rus uçağı olduğu bilinmeksizin angajman kuralları çerçevesinde pilotlarımızın kendilerine verilen vazifeyi yaptığını ifade ettik. Yani bunun Türk-Rus ilişkilerinde kalıcı ve köklü bir husumet ilişkisinin sonucu olmadığını hep ifade ettik geçici bir durumdur diye. Ama maalesef bizim bu tutumumuza rağmen çoğu zaman Rusya’dan gelen ifadeler aksine bu krizi derinleştirmeye yönelik ifadeler olmuştu. Bu ifade o anlamda olumlu değerlendirdiğimiz bir ifadedir. Gerçekten bu krizin geçici olduğuna biz de inanıyoruz ve rasyonel düşünen bütün Türk ve Rus yetkililerin, başta liderler olarak bizlerin tarihi ve coğrafi bakımdan Türkiye ve Rusya’nın iyi ilişkiler geliştirme zorunluluğuna inandığımızı ifade etmek isterim. Çünkü bu coğrafyayı değiştiremeyiz, bu coğrafya etrafındaki mücavir alanlardaki ortak çıkarlarımızı yok sayamayız. Ümit ederim Rusya liderliği de bu konuda rasyonel makul bir çizgiye gelir ve bu krizi aşmak için gerekle adımlar karşılıklı olarak atılır.”
Basın toplantısı sonrası Başbakan Ahmet Davutoğlu beraberindeki heyetle birlikte Ürdün’e hareket etti.