Gündem

Darbeci albayın savunmasında Gülen izi

FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullanılan Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin davanın görülmesine devam edildi. - Anadolu Ajansı

Darbeci albayın savunmasında Gülen izi
11-08-2017 18:47

ANKARA

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ), 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin davada, mağdur müştekilerin avukatlarından Emrullah Beytar, suç tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) Harekat Başkanlığı Teşkilat Şube Müdürlüğünde kurmay albay olan sanık Bilal Akyüz'ün, savunmasında verdiği "Bir gemide bir masum, 9 cani bulunursa o gemi batırılmaz" örneğinin, elebaşı Fetullah Gülen'in kitaplarından başka hiçbir yerde geçmediğini, bu kitapları okumayanın bu örneği vermesinin mümkün olmadığını söyledi.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın bugünkü celsesinde, Çarşamba günü savunmasını tamamlayan ancak çapraz sorgusunda bir avukatın sorusu üzerine susma hakkını kullanan, suç tarihinde Genelkurmay Başkanlığı Personel Dairesinde proje şube müdürü olan ve darbecilerin "Yurtta Sulh Konseyi" üyeleri arasında bulunan sanık eski kurmay albay Mustafa Barış Avıalan'ın çapraz sorgusuna devam edildi.

Avıalan, bir soru üzerine Akıncı Üssü'nde hiç üniforma giymediğini, üniforma giyme gereği hissetmediğini söyledi.

Bazı gazilerin avukatı Serkan Güçlü de Avıalan'ın Akıncı Üssü'ne telefon emriyle çağrıldığını söylediğini anımsatarak, neden çağrılmış olabileceğini sordu.

Sanık Avıalan da Kara Kuvvetleri personeli ve kurmay camiasında sevilen ve sayılan bir subay olması, hukukçu kimliği, karargahta görev yapması, komutanlarca sevilmesi nedeniyle darbeye katılmayanları ikna edebileceği düşüncesiyle Akıncı Üssü'ne çağrılmış olabileceğini savundu.

Avıalan, "Genelkurmay Başkanımız beni çok sever. 'Barış Albay oradaysa, Genelkurmay Başkanı da oradadır.' düşüncesini verebilmek için beni çağırmış olabilirler." dedi.

Sanık Avıalan, başka bir soru üzerine de bir kişinin general olabilmesi için askerliğe elverişli olduğuna ilişkin sağlık raporu alması gerektiğini belirterek, sanık darbeci general Mehmet Partigöç'ü, ellerini titrerken görmediğini, herhangi bir hastalığına da şahit olmadığını anlattı.

Daha sonra duruşmada dün savunmasını yapan, suç tarihinde KKK Harekat Başkanlığı Teşkilat Şube Müdürlüğünde kurmay albay olan sanık Bilal Akyüz'ün çapraz sorgusuna geçildi.

Sanık Akyüz, bir soru üzerine Akıncı Üssü'ne geldiğinde emir komuta zinciri içinde terörle mücadele harekatı yapıldığını düşündüğünü ancak saat 00.45'ten sonra emir komuta zinciri dışında darbe faaliyeti yürütüldüğünü anladığını, o saatten sonra da kendisini tecrit ederek kimseyle görüşmediğini öne sürdü.

Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın, "Fetullah Gülen yapılanmasıyla, FETÖ/PDY terör örgütüyle bugüne kadar hiçbir bağlantım olmamıştır.' diyorsun. Kuleli Askeri Lisesinde okurken bu hususta bir disiplin soruşturması geçirdiniz mi?" sorusuna sanık Akyüz, şöyle yanıt verdi:

"86 olaylarıyla ilgili açıklamada bulunmak istiyorum. 30 yıl önce olan bir iddia bu. İdari soruşturma, mahkeme değil. Orada 14 yaşındaki çocuklara fiziki ve psikolojik işkence yapılarak alınan ifadeler var. Bu ifadelerin çoğunu biz görmedik. Gazetelere yansıyan her şey yalandır, ben öyle bir ifade de vermedim. Yazılı ifadelerin çoğu çocuklara da gösterilmeden oluşturulmuş, sizin iddia ettiğiniz ifadeler yalan, yanlış ve uydurulmuştur.

Soruşturmanın geneli FETÖ kapsamında olmakla birlikte diğer az sayıdaki cemaat mensuplarına da yapıldı. Ben, namaz kıldığım ve oruç tuttuğum için yargılandım, küçücük bir çocukken. Rakı masalarında gece dayakla sorgulandım. 200'e yakın atılma oldu, böylesine bir ortamda beni çok basit şüpheyle de atabilirlerdi ama atmadılar. Arkasından Kuleli Askeri Lisesi Komutanı İbrahim Tülü, benim cemaat mensubu olmadığıma dair kanaat getirmesi, Kara Kuvvetleri Komutanlığının kararıyla atılmam durduruldu ve görevime devam ettim. 86 olayları, küçücük çocukların dünyasında ömür boyu unutmayacakları yaralar açan bir dramdır."

Sanık Akyüz, aracında bulunan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in kitabının da kendisine ait olmadığını savundu.

Akyüz, iddianamede yer alan Akıncı Üssü'ndeki kameralara ait görüntülerden kendisini teşhis etti. Bazı görüntülerdeki kişi için "Muhtemelen benim." diyen Akyüz, yanındaki kişileri ise tanımadığını öne sürdü.

Davaya müdahil olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, görüntülerde kapalı ortamda şapka taktığı görülen Akyüz'e neden şapka takma ihtiyacı hissettiğini sordu. Sanık Akyüz, o tarihte Ankara'da hava çok sıcak ve güneşli olduğu için şapka taktığını iddia etti.

AK Parti'nin avukatı Muammer Cemaloğlu'nun sorusu üzerine de Akıncı Üssü'nde icra edilecek gizli terörle mücadele harekatına Kara Kuvvetleri Komutanlığını temsilen katıldığını, bu tarz görevlendirmelerde personelin kara ve hava kuvvetleri arasında irtibatı sağladığını anlatan Akyüz, "143. Filo'ya gidince 'Bir faaliyet var mı?' diye sormaya çalıştım. Bir kaos ortamı olduğu, kimse benimle ilgilenmediği için de kendimi tecrit ettim, kimseyle görüşmedim. Kara Kuvvetleri Harekat Merkezi'ni arayarak durumu izah ettim, 'Siz beni terörle mücadele harekatı için gönderdiniz, ama durum bu.' diye de konuştum." şeklinde savunma yaptı.

Bir müşteki avukatı da sanık Akyüz'e Kuleli Askeri Lisesindeki bazı devre arkadaşları ve yaşadıkları bazı olayları hatırlatarak, çoğu kurmay subay ve general olan bu isimlerin hepsinin darbe teşebbüsünde aktif rol almasını nasıl değerlendirdiğini sordu.

"Ben hiçbir şekilde bir el dahi ateş etmedim."

Sanık Akyüz de "30 yıl önceki olayları bu kadar detaylı bilmeniz mümkün değil. Bu bilgi ve belgeleri nereden aldığınızı açıklayın. Ben hatırlamıyorum, siz bunları nereden buldunuz, talimat aldınız? O insanların yaptıkları kendilerini bağlar. Benim irtibatım varsa onlarla ilgili benim icra ettiğim bir şey varsa somut delil olarak ortaya koyun." ifadelerini kullandı.

15 Temmuz'da hiç silah kullanmadığını, beylik tabancasını dahi yanına almadığını savunan Akyüz, elinden çıkan svap izinin de 16 Temmuz sabahı, 143. Filo önündeki silahların jandarma tarafından toplanması sırasında yardım etmesinden, yerlerdeki silahları eline almasından kaynaklandığını öne sürdü.

Akyüz, "Ben hiçbir şekilde bir el dahi ateş etmedim. Sadece 3 el havaya ateş edilmiştir ama oradaki 30'a yakın kişide svap çıkmıştır." diye konuştu. Akyüz'ün bu sözleri üzerine mağdur müştekilerden bazıları, "Bize kim sıktı o zaman şerefsiz?" diyerek bağırdı.

Bazı müştekilerin avukatı Emrullah Beytar'ın, "Namazı gizli mi kılıyordunuz, açık mı?" sorusuna sanık Akyüz, görevde bulunduğu dönemde bazen açıktan bazen de gizli namaz kıldığını, oruç tuttuğunu söyledi.

Sanık Akyüz'ün savunmasını kendisinin hazırladığını ve FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in kitaplarını hiç okumadığını söylediğini ancak aracında Fetullah Gülen'in kitabının bulunduğunu hatırlatan avukat Beytar, şunları dile getirdi:

"Geçen gün tüccarlığıyla meşhur sanık, ifadesinde Fetullah Gülen'in kitaplarından alıntı yaparak, bizi de Fetullahçılıkla suçlamıştı. Bazı sanıklar da savunmalarının satır aralarında bizi hedefe koymuştu. 2007 yılında ''Said Nursi'nin Sivil Muhalefeti' adlı kitabı yazarken Fetullah Gülen'in bütün kitaplarını okudum ve kitaplarından doğruluk konusu gelince Bediüzzaman Hazretleri'nin 'Zaman, maslahat ve zaruret sürecinde yalan söylemeyi ilga etmiştir.' cümlesine hiçbir yerde atıf yapmamış, hiçbir kitabında Bediüzzaman Hazretleri'nin bu cümlesi yok. Sanıklar da zaruret ve maslahat icra ediyor, gün boyu ayak üstünde yalan söyleyebiliyorlar."

Avukat Beytar'ın bu sözlerine sanıklardan bazıları tepki gösterirken mağdur ve müşteki yakınları da sanıklara bağırdı.

Sözlerine devam eden avukat Beytar, "Sanık, savunmasını kendi hazırladığını söylüyor, İmam-ı Azam'a atıf yapıyor ve bir gemi örneği veriyor. "Bir gemide bir masum, 9 cani bulunsa o gemi batırılmaz." örneği, Fetullah Gülen’in kitaplarında açıkça zikredilmekte. Fetullah Gülen de bunu Bediüzzaman'dan alıntı yaparak, kaynak göstermeden zikrediyor. Fetullah Gülen'in kitabını okumayan bir insanın bu örneği vermesi mümkün değildir. Sanık bunu nasıl açıklayacak? Başka hiçbir kitapta da bu örnek geçmemektedir. Bu kitabı okumayan bir insanın, bu örneği vermesi mümkün değildir, bunu nasıl izah eder?" sorusunu yöneltti.

Sanık Akyüz de soruya "Sayın avukat, cevap veriyorum. 'Ha ha ha' diye gülüyorum. Böyle saçma soru mu olur?" diyerek cevap verdi.

Mağdur ve müşteki yakınlarının yoğun tepki göstermesi üzerine Mahkeme Başkanı Selfet Giray, duruşmanın huzurunu bozanların dışarı atılacağı uyarısında bulundu.

Avukatlara ve sanıklara da uyarıda bulunan Giray, provokasyona sebep verecek hareketlerde ve ifadelerde bulunulmasına müsaade etmeyeceğini, karşılıklı diyaloğa izin vermeyeceğini söyledi.

Salondaki durumun normale dönmesi üzerine sanık Akyüz, "Sayın Başkan, sizden ve mahkeme heyetinden özür diliyorum. Sayın avukat da ortamı germek için yapıyor. Ben kimseye hakaret etmedim." açıklamasında bulundu.

KKK Harekat Merkezi'nden kendisine TRT ve valiliği araması yönünde talimat verilip verilmediği sorulan Akyüz, böyle bir talimat almadığını söyledi.

Askeri birliklerde teçhizatın başka birliklere teslimine ilişkin kurallar hatırlatılarak, "Kastamonu'ya ait telsizi Akıncı'dan alıp Polatlı'ya götürmenizin amacı neydi?" diye sorulan Akyüz, "Kripto malzemesini Tunceli'de de polis ve jandarmaya verdiğimiz olmuştur. Bendeki pratik buydu." dedi.

Çapraz sorgunun ardından söz alan Akyüz'ün baro tarafından görevlendirilen avukatı, müdafisinin OYAK'ta bulunan hesabındaki tedbirin kaldırılmasını istedi. Avukatın talebi, salondakilerin tepkisini çekti.

Muhabir: Kadir Karakuş

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER