Ankara
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Tanık sıfatıyla dinlenen, olay tarihinde yarbay rütbesiyle görev yapan İlker Yazır, 15 Temmuz'da tabur komutanı olarak Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nda görev yaptığını söyledi.
Olay günü sabah saatlerinde alayda bir toplantı yapıldığını anlatan Yazır, toplantının ardından alay komutanı Barış'a giderek 18 Temmuz'da yapılması planlanan törene ilişkin bilgi verdiklerini ifade etti.
Toplantı sırasında Barış'ın, "Akşam tatbikat yapılacak." dediğini anlatan Yazır, kendisinin de arasında bulunduğu tatbikatta görevli olmayan bazı personelin odadan çıktığını aktardı.
Yazır, mesai bitiminden sonra evine gittiğini, evine giderken havada uçan uçakları gördüğünü, 15 Temmuz günü nöbetçi amiri olan eski binbaşı Haydar Aktaş'ın kendisini aradığını ve birliğe terör saldırısı olduğunu söyleyerek kışlaya çağırdığını dile getirdi.
Bunun üzerine taburunda görevli olan bir personeli aradığını, herhangi bir olumsuz durumun olup olmadığını sorduğunu anlatan Yazır, olumsuzluk olmadığını öğrenmesi üzerine o tarihte yarbay rütbesinde görevli olan Ahmet Hatip'i aradığını ve bir süre sonra da Muhafız Alayı'na gittiğini bildirdi.
Yazır, alayda nöbetçi subay ile görüştüğünü, nöbetçi amiri Aktaş'ın bazı askerleri silahlandırdığını öğrendiğini, saat 00.00 sularında alay karargahına gitmeye karar verdiğini, yolda Hatip'i gördüğünü, Hatip ile Barış'ın yanına gittiklerini beyan etti.
Eski kurmay albay Barış'ın kendilerini görünce şaşırdığını ve neden birliğe geldiklerini sorduğunu anlatan Yazır, Barış'ın darbecilerin atama listesini kendilerine gösterdiğini ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetime el koyduğu açıklamasını yaptığını kaydetti.
Barış'ın kendisine bazı görevler verdiğini aktaran Yazır, bu sırada açık olan televizyondan darbe bildirisinin okunduğunu belirtti.
Tabur personeline başka kimseden emir almamaları talimatı verdiğini bildiren Yazır, kışlada bulunan darbe karşıtı askerlerle 16 Temmuz'un ilk saatlerinden itibaren kışla dışına çıkan askerleri geri döndürmeye çalıştıklarını beyan etti.
Yazır, darbe girişimi sırasında birkaç sefer telefon görüşmesi yaptığı dönemin Ankara İl Emniyet Müdürü Mahmut Karaaslan'ın kendisine Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'nın ne durumda olduğunu sorduğunu, konuyla ilgili aradığı nöbetçi amiri Aktaş'ın kendisine bilgi vermeyerek telefonu kapattığını dile getirdi.
Bunun üzerine darbe girişiminde bulunduğunu düşündükleri kişileri etkisiz hale getirme kararı aldıklarını anlatan Yazır, alay karargahına gittiklerinde yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
"Alay karargahına gittik, binbaşı Aktaş'ı almak istiyorduk ama alay komutanı Barış, 'Bizler askeriz, neden böyle yapıyorsunuz?' dedi. Bunun üzerine Ahmet Hatip, 'Bundan önce yapacağınızı yapmışsınız zaten, bu saatten sonra alaya emir komuta edemezsiniz.' dedi.
Barış'ın odasına geçtik. Barış, 'Bütün suç benim.' dedi. Barış'ın şoförünü arayıp gitme isteğinde olduğunu anladık, 'Cumhurbaşkanını karşılayacağını' söyledi. Hatip Yarbay'la dışarı çıkamayacağını söyledik.
Ankara Emniyet Müdürü Karaaslan'ı aradım, Kasırga'yı kaçıran kişiyi ve alay komutanını kendisine teslim edeceğimizi söyledim. Bir süre sonra gelen araç ile ikisini de emniyete teslim ettik."
141 kez ağırlaştırılmış müebbet
Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı darbe davasının sanıklarından olan eski alay komutanı Barış, darbenin planlayıcıları ve yöneticileri arasında olduğu gerekçesiyle Genelkurmay çatı davasında da yargılanmıştı.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ve 20 Haziran'da karara bağlanan davada Barış, "anayasayı ihlal" ve "Cumhurbaşkanına suikast" suçlarından birer, 139 kişiye yönelik "kasten öldürmek" suçundan da 139 kez olmak üzere toplam 141 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com