ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı, açıklamalarda bulundu.
Suriye'de Esed rejiminin İdlib'e düzenlediği kimyasal saldırı ve ardından ABD Başkanı Donald Trump'ın konuya ilişkin açıklamaları hatırlatılarak, "Suriye'deki çatışmaların durması için Türkiye'nin gerek Rusya gerekse İran ile uzun süredir yürüttüğü çabalar heba mı oldu? Tüm insanlığı yaralayan bu saldırının ardından Türkiye'nin tavrı ne olacak?" sorusu üzerine, Türkeş şu yanıtı verdi:
"Hakikaten çok vahşice bir şey, savaşın ötesinde kalkışmayı bastırmak denemez, savaş denemez. Kimyasal silah ile sivil insanlar katledildi. Nokta. İkincisi, savunmalar da doyurucu değil. Önce ne olduğunu görelim ki onun arkasından gelişmelerle ilgili tahlil yapabilelim. Bir taraftan deniyor ki 'rejim muhaliflere karşı kimyasal silah kullandı'. Diğer taraftan mazur göstermeye çalışan taraf 'Efendim silahı kullanmadı ama bir depoya tahrif etmek için attı, depodaydı, o yaptı'. İkisinin bana göre birbirinden farkı yok. Rus tarafının vesairesinin mazeret gibi gösterdiği mazeret değil, bana göre güçlendirici bir delildir ki rejim yapmıştır ve maalesef sivil insanlara karşı yapmıştır. Çocuk ve kadınlar öncelikli olarak maalesef hayatlarını kaybetmişlerdir. Bir kere bu tespiti yapmak lazım."
"Esed rejimiyle ilgili menfi kanaatimiz başından beri vardı"
ABD'nin bugüne kadar "Ben dünyanın bekçisiyim" dediğini anımsatan Türkeş, "O dünya bekçiliğini üstlenip burada sorumlu davranabilecek mi, davranamayacak mı, bunu görürüz ancak bizim Suriye'deki Esed rejimiyle ilgili menfi kanaatimiz zaten başından beri vardı, biz bunu muhafaza ediyoruz. Yani bu yönetimle Suriye'nin yönetilemeyeceğini çok uzun süredir hem Cumhurbaşkanımız hem Başbakanımız birçok platformda dile getirdi. Biz aynı katı tavrımızı muhafaza edeceğiz diye düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
"Vatandaşın net baktığını görüyorum"
Kendisinin halk oylaması sürecinde Trakya'dan Konya'ya kadar birçok yeri dolaştığını, vatandaşlarla bir araya geldiğini dile getiren Türkeş, "O ilk tereddüt hali kalktı ve daha vatandaşın net baktığını görüyorum ben." dedi.
Halk oylamasının sonucuna ilişkin soru üzerine de Türkeş, "Ben kamuoyu yoklamalarına inanmam. Oradaki hileli sözcük şudur: En üstte yazarlar ufacık, 'Bugün seçim olsa.' Seçim bugün olmuyor, seçim 16'sında olacak." yanıtını verdi.
"Çok vahim şeyleri ortaya çıkartır"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "kontrollü darbe" açıklamalarına ilişkin soruya Türkeş, şu yanıtı verdi:
"Darbe girişimi, darbe girişimidir. Bunun kontrollüsü, kontrolsüzü olmaz. Bunun üzerinden şike yaparak ikbal elde etmeye kalkana 'ruh hastası' denir. Ben Türkiye'de böyle ruh hastaları olduğunu düşünmüyorum. Onun için bu boş bir ithamdır.
İkincisi, geçen gün bir konuşmasında Sayın Cumhurbaşkanı da zikretti. Bu konuda anamuhalefet dediğimiz, alternatif iktidar sorumlusu demektir. Elinde herhangi bir bilgisi, belgesi varsa, hükümete, hukuğa bir şekilde intikal ettirmesi gerekir. Yani, bu söylenip de sonra omzunu silkip yanından yürüyüp gideceğin bir laf değil. Çok ciddi bir laf, çok ağır bir itham. 'Kontrollü darbe' demek çok vahim şeyleri ortaya çıkartır. Bunun için ben bugünün siyasetçilerinin daha beyanlarında sorumlu, ciddi olmaları gerektiğini düşünüyorum. Tabii bunun üzerine birçok şey söylenebilir ama bunu burada keselim."
"Bir saygısızlık olarak alıyorum"
Türkeş, "Muhalefetin 16 Nisan sürecinde izlediği politikaya 'kafa karıştırma siyaseti' şeklinde değerlendirmelerde bulunuluyor. Sizce de öyle mi?" şeklindeki bir soru üzerine, "Bir kere mevcut siyasi parti seçimlerinde bundan sonrakiler farklı olacak. Niye? Cumhurbaşkanı olmak isteyen şahsiyet yüzde 60-65 hatta 70'i hedefleyerek bir siyaset kampanyası diyen bir siyaset gütmesi lazım. Kampanyayı öyle yapması lazım." ifadesini kullandı.
Türkeş, "Bir de birçok yerde söylediğimi söyleyeyim. Türkiye, 90 yıllık cumhuriyet tarihi içinde hiç deli seçmedi. Hangi parti olursa olsun istisna yok, bütün partilerden gelen, kendilerine göre siyaset yapan ama aklı başında insanlardır. Türk milletinin yüzde 50'den fazlası, belki yüzde 60'ı bir cumhurbaşkanını seçecek, o da akar akıl bir şey olacak. Yani bir sabah kalktığında kahve kapatacak, öbür sabah fal kapatacak. Bu Türk milletine saygısızlıktır, Türk milletinin irfanına saygısızlıktır. Türk milletinin demokrasi kültürüne saygısızlıktır. Şahsa değildir saldırı. Ben bunu Türk milletine bir hakaret, bir saygısızlık olarak alıyorum." diye konuştu.
"Türkeş 'Tek adam rejimi istiyor' diye idamla yargılandı"
Alparslan Türkeş'in 20 Nisan'da vefatının 20'inci yılı olduğunu belirten Türkeş, şunları kaydetti:
"1980'de işin çarpıcı tarafı, Türkeş 12 Eylül ihtilalinden sonra 'tek adam rejimi istiyor ve bunun için anayasa değişsin' diyor diye idamla yargılandı. Türkiye ne gariplikler yaşadı geldi bugüne kadar. Bunu düşünebiliyor musunuz? Bugün bizim 'özgürce halka soralım, halk istiyorsa böyle yapalım.' dediğimiz şeyi 1978-79'da rahmetli Türkeş kitabında yayınladı diye, başkanlık sistemi ki, o da 'ihtilal olsun da böyle kural getirelim.' demiyor, gayet açık kitapta 'bunun mutlaka halka sorulup referandum yoluyla gerçekleşmesi gerekir.' diye yazdığı halde idamla yargılandı bundan sebep."
"Türkiye huzur, sükun istiyor"
Türkeş, Kerkük'te kamu binalarına Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağının asılmasıyla ilgili ise "Bunun kimseye getireceği yarar yok. Oraya bir bez parçası asacağım diye oradaki her şeyi, herkesi huzursuz etmenin manası yok. Türkiye, sınırının güneyinde Irak'ta olsun, Suriye'de olsun huzur, sükun istiyor. Yaptığımız bütün çalışmalar da bu doğrultuda. Bunu temin etmek için gerekli temasları yapacağız." dedi.
Muhabir: Sarp Özer, Yeşim Sert Karaaslan, Ferdi Türkten
Suriye'de Esed rejiminin İdlib'e düzenlediği kimyasal saldırı ve ardından ABD Başkanı Donald Trump'ın konuya ilişkin açıklamaları hatırlatılarak, "Suriye'deki çatışmaların durması için Türkiye'nin gerek Rusya gerekse İran ile uzun süredir yürüttüğü çabalar heba mı oldu? Tüm insanlığı yaralayan bu saldırının ardından Türkiye'nin tavrı ne olacak?" sorusu üzerine, Türkeş şu yanıtı verdi:
"Hakikaten çok vahşice bir şey, savaşın ötesinde kalkışmayı bastırmak denemez, savaş denemez. Kimyasal silah ile sivil insanlar katledildi. Nokta. İkincisi, savunmalar da doyurucu değil. Önce ne olduğunu görelim ki onun arkasından gelişmelerle ilgili tahlil yapabilelim. Bir taraftan deniyor ki 'rejim muhaliflere karşı kimyasal silah kullandı'. Diğer taraftan mazur göstermeye çalışan taraf 'Efendim silahı kullanmadı ama bir depoya tahrif etmek için attı, depodaydı, o yaptı'. İkisinin bana göre birbirinden farkı yok. Rus tarafının vesairesinin mazeret gibi gösterdiği mazeret değil, bana göre güçlendirici bir delildir ki rejim yapmıştır ve maalesef sivil insanlara karşı yapmıştır. Çocuk ve kadınlar öncelikli olarak maalesef hayatlarını kaybetmişlerdir. Bir kere bu tespiti yapmak lazım."
"Esed rejimiyle ilgili menfi kanaatimiz başından beri vardı"
ABD'nin bugüne kadar "Ben dünyanın bekçisiyim" dediğini anımsatan Türkeş, "O dünya bekçiliğini üstlenip burada sorumlu davranabilecek mi, davranamayacak mı, bunu görürüz ancak bizim Suriye'deki Esed rejimiyle ilgili menfi kanaatimiz zaten başından beri vardı, biz bunu muhafaza ediyoruz. Yani bu yönetimle Suriye'nin yönetilemeyeceğini çok uzun süredir hem Cumhurbaşkanımız hem Başbakanımız birçok platformda dile getirdi. Biz aynı katı tavrımızı muhafaza edeceğiz diye düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
"Vatandaşın net baktığını görüyorum"
Kendisinin halk oylaması sürecinde Trakya'dan Konya'ya kadar birçok yeri dolaştığını, vatandaşlarla bir araya geldiğini dile getiren Türkeş, "O ilk tereddüt hali kalktı ve daha vatandaşın net baktığını görüyorum ben." dedi.
Halk oylamasının sonucuna ilişkin soru üzerine de Türkeş, "Ben kamuoyu yoklamalarına inanmam. Oradaki hileli sözcük şudur: En üstte yazarlar ufacık, 'Bugün seçim olsa.' Seçim bugün olmuyor, seçim 16'sında olacak." yanıtını verdi.
"Çok vahim şeyleri ortaya çıkartır"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "kontrollü darbe" açıklamalarına ilişkin soruya Türkeş, şu yanıtı verdi:
"Darbe girişimi, darbe girişimidir. Bunun kontrollüsü, kontrolsüzü olmaz. Bunun üzerinden şike yaparak ikbal elde etmeye kalkana 'ruh hastası' denir. Ben Türkiye'de böyle ruh hastaları olduğunu düşünmüyorum. Onun için bu boş bir ithamdır.
İkincisi, geçen gün bir konuşmasında Sayın Cumhurbaşkanı da zikretti. Bu konuda anamuhalefet dediğimiz, alternatif iktidar sorumlusu demektir. Elinde herhangi bir bilgisi, belgesi varsa, hükümete, hukuğa bir şekilde intikal ettirmesi gerekir. Yani, bu söylenip de sonra omzunu silkip yanından yürüyüp gideceğin bir laf değil. Çok ciddi bir laf, çok ağır bir itham. 'Kontrollü darbe' demek çok vahim şeyleri ortaya çıkartır. Bunun için ben bugünün siyasetçilerinin daha beyanlarında sorumlu, ciddi olmaları gerektiğini düşünüyorum. Tabii bunun üzerine birçok şey söylenebilir ama bunu burada keselim."
"Bir saygısızlık olarak alıyorum"
Türkeş, "Muhalefetin 16 Nisan sürecinde izlediği politikaya 'kafa karıştırma siyaseti' şeklinde değerlendirmelerde bulunuluyor. Sizce de öyle mi?" şeklindeki bir soru üzerine, "Bir kere mevcut siyasi parti seçimlerinde bundan sonrakiler farklı olacak. Niye? Cumhurbaşkanı olmak isteyen şahsiyet yüzde 60-65 hatta 70'i hedefleyerek bir siyaset kampanyası diyen bir siyaset gütmesi lazım. Kampanyayı öyle yapması lazım." ifadesini kullandı.
Türkeş, "Bir de birçok yerde söylediğimi söyleyeyim. Türkiye, 90 yıllık cumhuriyet tarihi içinde hiç deli seçmedi. Hangi parti olursa olsun istisna yok, bütün partilerden gelen, kendilerine göre siyaset yapan ama aklı başında insanlardır. Türk milletinin yüzde 50'den fazlası, belki yüzde 60'ı bir cumhurbaşkanını seçecek, o da akar akıl bir şey olacak. Yani bir sabah kalktığında kahve kapatacak, öbür sabah fal kapatacak. Bu Türk milletine saygısızlıktır, Türk milletinin irfanına saygısızlıktır. Türk milletinin demokrasi kültürüne saygısızlıktır. Şahsa değildir saldırı. Ben bunu Türk milletine bir hakaret, bir saygısızlık olarak alıyorum." diye konuştu.
"Türkeş 'Tek adam rejimi istiyor' diye idamla yargılandı"
Alparslan Türkeş'in 20 Nisan'da vefatının 20'inci yılı olduğunu belirten Türkeş, şunları kaydetti:
"1980'de işin çarpıcı tarafı, Türkeş 12 Eylül ihtilalinden sonra 'tek adam rejimi istiyor ve bunun için anayasa değişsin' diyor diye idamla yargılandı. Türkiye ne gariplikler yaşadı geldi bugüne kadar. Bunu düşünebiliyor musunuz? Bugün bizim 'özgürce halka soralım, halk istiyorsa böyle yapalım.' dediğimiz şeyi 1978-79'da rahmetli Türkeş kitabında yayınladı diye, başkanlık sistemi ki, o da 'ihtilal olsun da böyle kural getirelim.' demiyor, gayet açık kitapta 'bunun mutlaka halka sorulup referandum yoluyla gerçekleşmesi gerekir.' diye yazdığı halde idamla yargılandı bundan sebep."
"Türkiye huzur, sükun istiyor"
Türkeş, Kerkük'te kamu binalarına Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağının asılmasıyla ilgili ise "Bunun kimseye getireceği yarar yok. Oraya bir bez parçası asacağım diye oradaki her şeyi, herkesi huzursuz etmenin manası yok. Türkiye, sınırının güneyinde Irak'ta olsun, Suriye'de olsun huzur, sükun istiyor. Yaptığımız bütün çalışmalar da bu doğrultuda. Bunu temin etmek için gerekli temasları yapacağız." dedi.
Muhabir: Sarp Özer, Yeşim Sert Karaaslan, Ferdi Türkten