AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, “65 ülkenin koalisyon kurarak mücadele ettiği DAEŞ’le biz çoğu kez sınırımızda tek başımıza mücadele etmek zorunda kalıyoruz” dedi.
Brüksel’de düzenlenen ve Türkiye’nin AB üyelik müzakereleri kapsamında 33. faslın açıldığı Türkiye-AB Hükümetler Arası 12. Katılım Konferansının ardından düzenlenen basın toplantısında AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik soruları yanıtladı. İstanbul Atatürk Havalimanındaki bu terör saldırısı karşısında ortaya konulan dayanışmayı takdirle karşıladıklarını söyleyen Bakan Çelik, “Tabii ki dostlarımızın, müttefiklerimizin Türkiye’ye dönük destek söylemlerine teşekkür ediyoruz. Fakat açık bir realite var: Terör eylemleri devam ettiği müddetçe demek ki yeterince dayanışma içerisinde değiliz. Daha çok dayanışma göstermemiz gerekiyor. Bunun da artık teröre karşı, ortak bir eylem planı çerçevesinde oluşması gerekiyor. Ortak söylemler yetmiyor. Ortak bir eylem planı ortaya çıkması gerekir. Brüksel’de terör saldırısı olduğu zaman şöyle bir açıklama yaptık: ‘Brüksel aynı zamanda Avrupa barışının kalbini temsil ediyor. Pek çok Avrupa kurumu burada. Dolayısıyla bu terör eylemi aynı zamanda sembolik olarak Avrupa’nın temsil ettiği evrensel değerlere de karşıdır’ dedik. Bu İstanbul için de geçerlidir, Berlin için, Londra için, Lahey için dünyanın herhangi bir başkenti için de böyledir. Dolayısıyla burada dayanışma konusunda bir eksiklik olduğu gözüküyor. Bizim bin 295 km’lik sınırımızın Suriye-Irak tarafındaki sınırımızın ötesinde, ulusal bir hükümet gücü, ordu gücü yok, polis gücü yok. Sayın bakanımızın da söylediği gibi 65 ülkenin koalisyon kurarak mücadele ettiği DAEŞ’le biz çoğu kez sınırımızda tek başımıza mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Terör örgütleri arasında bir ayrım yoktur. DAEŞ neyse PKK odur, PKK neyse DHKP-C odur. Dolayısıyla biz Avrupa’nın herhangi bir başkentinde PKK çadırına izin verildiği zaman, bunu DAEŞ’in çadırına izin verilmesinden farksız görüyoruz. Avrupa’nın herhangi bir parlamentosunda duvarda PKK’yı destekleyen bir afiş gördüğümüz zaman bu DAEŞ’in propagandasına izin verilmesinden farksızdır. Terör terördür. Terörün çeşitli şubeleri vardır. Bunun bir tanesi DAEŞ, biri PKK bir tanesi DHKP-C’dir veya dünyanın başka bir yerinde başka bir terör örgütüdür. Geçmişte, bu tip ayrımların herkesin belli bir örgütü tutarak diğerine karşı mücadele etmesinin acı sonuçlarını maalesef geçmişte Afganistan’da gördük. Bugün Suriye’de görüyoruz. Bu bütün bir bölgeyi ve bütün Avrupa değerlerini tehdit eden çok büyük bir tehlike ortaya çıkarır. O yüzden bizim davetimiz açıktır. Ortak söylemlerin ötesine geçelim ve ortak eylem planları üretelim bu dayanışmaları somut hale getirelim. Ama her halükarda dostlarımızın bu dayanışma çağrılarına teşekkür ediyoruz” diye konuştu.
(İHA)
Brüksel’de düzenlenen ve Türkiye’nin AB üyelik müzakereleri kapsamında 33. faslın açıldığı Türkiye-AB Hükümetler Arası 12. Katılım Konferansının ardından düzenlenen basın toplantısında AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik soruları yanıtladı. İstanbul Atatürk Havalimanındaki bu terör saldırısı karşısında ortaya konulan dayanışmayı takdirle karşıladıklarını söyleyen Bakan Çelik, “Tabii ki dostlarımızın, müttefiklerimizin Türkiye’ye dönük destek söylemlerine teşekkür ediyoruz. Fakat açık bir realite var: Terör eylemleri devam ettiği müddetçe demek ki yeterince dayanışma içerisinde değiliz. Daha çok dayanışma göstermemiz gerekiyor. Bunun da artık teröre karşı, ortak bir eylem planı çerçevesinde oluşması gerekiyor. Ortak söylemler yetmiyor. Ortak bir eylem planı ortaya çıkması gerekir. Brüksel’de terör saldırısı olduğu zaman şöyle bir açıklama yaptık: ‘Brüksel aynı zamanda Avrupa barışının kalbini temsil ediyor. Pek çok Avrupa kurumu burada. Dolayısıyla bu terör eylemi aynı zamanda sembolik olarak Avrupa’nın temsil ettiği evrensel değerlere de karşıdır’ dedik. Bu İstanbul için de geçerlidir, Berlin için, Londra için, Lahey için dünyanın herhangi bir başkenti için de böyledir. Dolayısıyla burada dayanışma konusunda bir eksiklik olduğu gözüküyor. Bizim bin 295 km’lik sınırımızın Suriye-Irak tarafındaki sınırımızın ötesinde, ulusal bir hükümet gücü, ordu gücü yok, polis gücü yok. Sayın bakanımızın da söylediği gibi 65 ülkenin koalisyon kurarak mücadele ettiği DAEŞ’le biz çoğu kez sınırımızda tek başımıza mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Terör örgütleri arasında bir ayrım yoktur. DAEŞ neyse PKK odur, PKK neyse DHKP-C odur. Dolayısıyla biz Avrupa’nın herhangi bir başkentinde PKK çadırına izin verildiği zaman, bunu DAEŞ’in çadırına izin verilmesinden farksız görüyoruz. Avrupa’nın herhangi bir parlamentosunda duvarda PKK’yı destekleyen bir afiş gördüğümüz zaman bu DAEŞ’in propagandasına izin verilmesinden farksızdır. Terör terördür. Terörün çeşitli şubeleri vardır. Bunun bir tanesi DAEŞ, biri PKK bir tanesi DHKP-C’dir veya dünyanın başka bir yerinde başka bir terör örgütüdür. Geçmişte, bu tip ayrımların herkesin belli bir örgütü tutarak diğerine karşı mücadele etmesinin acı sonuçlarını maalesef geçmişte Afganistan’da gördük. Bugün Suriye’de görüyoruz. Bu bütün bir bölgeyi ve bütün Avrupa değerlerini tehdit eden çok büyük bir tehlike ortaya çıkarır. O yüzden bizim davetimiz açıktır. Ortak söylemlerin ötesine geçelim ve ortak eylem planları üretelim bu dayanışmaları somut hale getirelim. Ama her halükarda dostlarımızın bu dayanışma çağrılarına teşekkür ediyoruz” diye konuştu.
(İHA)
