Ankara
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Tek haneli rakamlara ulaşıncaya kadar bütün imkanlarımızla çok boyutlu politikalarla, sadece para politikasıyla değil, maliye politikasıyla, yapısal reformlarla koordineli, kararlı bir şekilde enflasyonla mücadelemizi sürdüreceğiz." dedi.
Yılmaz, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından bir otelde düzenlenen "Ortak Yarınlar Ödül Töreni"ne katıldı.
Burada konuşan Yılmaz, dijital dönüşümden yeşil ekonomiye geçiş ve demografik değişimlere kadar iş hayatının geleceğini şekillendirmede pek çok dinamiğin önemli rol oynadığını belirterek, iş dünyasının tüm taraflarının ortak bir vizyonla hareket etmesinin faydalı olacağını söyledi.
Geçen yıl zayıf dış talep ve deprem felaketlerine rağmen Türkiye ekonomisinin yüzde 5,1 büyüdüğünü, ekonomik büyüklüğün 1 trilyon 130 milyar dolara ulaştığını bildiren Yılmaz, bu yılın üçüncü çeyreğinde yıllıklandırılmış ekonomik büyüklüğün 1 trilyon 260 milyar doları aştığını, dokuz aydaki büyüme oranının ise yüzde 3,2 olarak gerçekleştiğini ifade etti.
Yılmaz, üçüncü çeyrek büyüme rakamlarının yıllık bazda yüzde 2,1 olarak kaydedildiğini ve Türkiye ekonomisinin 17 çeyrektir kesintisiz büyüdüğünü dile getirerek, eylül ayında istihdam edilenlerin sayısının yıllık bazda 1 milyon 129 bin kişi artarak 32,8 milyona ulaştığını, işsizlik oranının ise yüzde 8,6 olarak gerçekleştiğini anlattı.
"Merkez Bankası rezervlerimiz ciddi bir şekilde artış gösteriyor"
Geçen yılın ortalarında yüzde 6'lara kadar yaklaşan cari açığın gelinen noktada yüzde 1'ler civarında olduğunu aktaran Yılmaz, şunları kaydetti:
"Şimdi tartıştığımız bu düşen cari açığı daha kalıcı bir şekilde düşük seviyelerde tutacak politikaları hayata geçirmek. Niçin önemli cari açık? Türkiye'nin kalkınma tarihinde en önemli darboğaz her zaman cari açık olmuştur. Bir yerde gelmiştir ekonomi, cari açığın yükselmesi kalkınma sürecimizde bir kısıt olarak devreye girmiştir. Dolayısıyla düşen cari açık dış borçlanma ihtiyacımızın düştüğünü gösteriyor. Döviz meselesinde Türkiye'nin rahatladığını gösteriyor. Giderek daha az dışarıdan borçlanma ihtiyacımız var. Bir taraftan da izlediğimiz makro politikalarla dış borçlanmanın maliyetini de düşürmüş durumdayız. Dolayısıyla da bugün Merkez Bankası rezervlerimiz ciddi bir şekilde artış gösteriyor. Kur Korumalı Mevduat (KKM) ciddi bir şekilde çözülüyor. Bütün bunlar Türkiye'nin temellerini sağlamlaştıran, makro temellerini çok daha güçlü hale getiren eğilimdir. Artan rezervler, düşen cari açık, KKM'deki erime, bütün bunlar ülke risk primimizi düşürüyor ve kredi notumuzu yükseltiyor."
Enflasyonun düşüş trendine girdiğini, hazirandan bugüne son açıklanan enflasyon rakamıyla 28,4 puanlık bir düşüş gerçekleştiğini belirten Yılmaz, "Tek haneli rakamlara ulaşıncaya kadar bütün imkanlarımızla çok boyutlu politikalarla, sadece para politikasıyla değil, maliye politikasıyla, yapısal reformlarla koordineli, kararlı bir şekilde enflasyonla mücadelemizi sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.
"Birçok boyutuyla nüfus politikalarımızı ele alacağız"
"Bu yılın sonunda 1,3 trilyon doların üstünde gelir, 15 bin doların üstünde de kişi başına gelir bekliyoruz. 2028'lere geldiğimizde 1,8 trilyon dolarlık bir ekonomi olacağız ve kişi başına gelirimiz de 20 bin doları aşacak." diyen Yılmaz, çalışma hayatındaki dönüşümün dijitalleşme, otomasyon ve yapay zeka gibi teknolojik gelişmelerle şekillendiğini, bu değişimin iş gücünün niteliklerini ve çalışma yöntemlerini dönüştürürken yeni beceriler ve esneklikler gerektiren bir yapıyı da beraberinde getirdiğini söyledi.
Yılmaz, gençler, kadınlar ve dezavantajlı grupların iş gücüne katılımını arttırma, adil bir geçişi mümkün kılma ve daha kapsayıcı bir ekonomi inşa etmenin bu dönüşüm sürecinin temel taşları olduğunu dile getirerek, "Önümüzdeki süreçte benim başkanlığımda Nüfus Politikaları Kurulu oluşturmayı da kararlaştırmış bulunuyoruz. İlgili tüm bakanlarımızın olduğu ve uzun vadeli nüfus politikalarını tartıştığımız, çok boyutlu olarak tedbirler geliştirdiğimiz bir kurul olacak. Çalışan kadınların bakım hizmetleri ihtiyacından sağlık politikalarına, farklı çalışma modelleriyle aile ve iş hayatı arasındaki dengeyi kurmaktan mesleki eğitimlere birçok boyutuyla nüfus politikalarımızı ele alacağız." ifadelerini kullandı.
Depremden etkilenen bölgelerde istihdamın sürekliliğini sağlamaya yönelik tedbirler alındığını, sürekli işçilerin zorunlu emeklilik uygulamasının kaldırıldığını ve böylece iş sürekliliğinin desteklendiğini bildiren Yılmaz, geçici işçilerin çalışma sürelerinin uzatılarak sürekli kadroya geçişlerine olanak tanındığını, sadece asgari ücret alanların değil, asgari ücrete kadar olan tüm gelirlerin vergiden muaf tutulduğunu, bütçeye önemli bir yük getirmesine rağmen bu adımın kararlılıkla atıldığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, güvenceli bir çalışma ortamı sağlamanın temel öncelikleri arasında bulunduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
"2025-2028 dönemine yönelik Ulusal İstihdam Stratejisi çalışmalarımızı da büyük oranda tamamladık ve yakında kamuoyu ile paylaşabilecek durumdayız. Bu strateji mevcut istihdamın güçlü ve zayıf yönlerinin tespiti, yeşil ve dijital dönüşümle beceri uyumunun geliştirilmesi, kapsayıcı istihdamın arttırılması ve sosyal koruma istikrar ilişkisiyle kırsal istihdamın güçlendirilmesi gibi dört temel politika alanına yoğunlaşmaktadır. Bu yol haritası iş gücü piyasamızdaki yapısal sorunları çözerek daha güçlü ve kapsayıcı bir çalışma düzeni inşa etmeyi hedeflemektedir. Türkiye Yüzyılına yaraşır olan daha adil, sürdürülebilir ve modern bir yapıdır. Bunu sağlamak üzere de reformlarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com