Gündem

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, bütçe görüşmelerinde soruları yanıtladı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "Cari fazla vermeye ve katma değerli üretimi artırmaya odaklanan büyüme yaklaşımımızın orta ve uzun vadede enflasyonda kalıcı düşüşü sağlayacağını öngörüyoruz." dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, bütçe görüşmelerinde soruları yanıtladı
27-10-2022 02:55
TBMM

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin geneli ile Sayıştay raporları üzerindeki görüşmelerde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

2023 bütçesinin sosyal bir yapıya sahip olduğunu, toplumun tüm kesimlerine net şekilde sahip çıkan programlar, destekler ve ödenekler içerdiğini belirten Oktay, "Bu bütçede çiftçi de vardır, işçi de vardır, memuru, emeklisi, girişimcisi, esnafı, sanatkarıyla bu milletin tüm emektarları vardır. Kadının güçlendirilmesi, gençlerin desteklenmesi, engelli vatandaşlarımızın sosyal hayata katılması, yaşlı ve bakıma muhtaç vatandaşlarımızın yanında olunmasına yönelik ayrı ayrı programlar, hesaba katılmış ayrı ayrı kalemler vardır." diye konuştu.

Oktay, 2023 yılı bütçesinde sosyal harcamalar için ayrılan kaynak miktarını 258,4 milyar liraya çıkardıklarını hatırlatarak, bu tutarın bütçenin yüzde 5,8'ine denk geldiği bilgisini verdi.

Gıda güvenliği ve tarımsal kalkınmayı milli güvenlik meselesi olarak gördüklerini ve üzerine özellikle eğildiklerini vurgulayan Oktay, 2023 bütçesinde tarıma ayrılan 142,9 milyar lira kaynağın 54 milyarın sadece tarımsal destek programlarına ait olduğunu söyledi.

"Cumhur İttifakı olarak bu bütçeleri sunmaya devam edeceğiz"

Bütçeyi kimin sunması gerektiğiyle ilgili sorulara Oktay, Anayasada kanun tekliflerinin milletvekillerince sunulacağının düzenlendiğini, bütçe ve kesin hesap kanunlarını teklif etme yetkisinin ise Cumhurbaşkanına tanındığını kaydetti. Bütçe sunumunun Meclis İçtüzüğünün 62. maddesiyle belirlendiğini anlatan Oktay, yürütme adına Cumhurbaşkanı Yardımcısı veya bir bakanın sunuş yapabildiğini ifade etti.

Oktay, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle ilgili eleştirilere verdiği yanıtta, bölgesel ve küresel boyutta devam eden belirsizliklere dikkati çekerek "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin getirdiği faydaları, istikrarı ve net, hızlı, esnek karar alma fırsatlarının nasıl Türkiye'ye bir fayda olarak döndüğünü zannediyorum ki hepiniz çok net görürsünüz." dedi.

2023 bütçesinin AK Parti iktidarının son bütçesi olmadığının görüleceğini dile getiren Oktay, "Sadece bu dönemin son bütçesi. İnşallah gelecek yıllarda da yine Cumhur İttifakı olarak bu bütçeleri sunmaya devam edeceğiz. Milletimiz 15 seçimde olduğu gibi yine sizlere de bizlere de aynı mesajı verecek; 'durmak yok, yola devam' diyecektir. Yani sizin hayal görmeden önce bir aday belirlemenizde fayda var diye düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

Kadın kooperatiflerini en güçlü şekilde desteklediklerini ve 8 gün önce yüzlerce kadın çiftçinin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldiğini anımsatan Oktay, toprağa iz bırakan kadınların yüzlerine yansıyan teveccüh ve vakarın, komisyonda yöneltilen haksız eleştirilere en güzel cevap olduğunu belirtti.

Fuat Oktay, 2020 yılında 3,7 milyar lira olan tarımsal sulama ödeneğini 2023 bütçesinde 26,1 milyar liraya çıkardıklarının altını çizerek, 2023 yılında 5 milyar lira gübre desteği ödenmesinin planlandığını söyledi. 2022 üretim yılı gübre desteklerinin bir önceki yıla göre hububat grubunda yüzde 130, diğer ürünlerde yüzde 163 oranında artırarak ödenmesini öngördüklerini aktaran Oktay, "Talep eden çiftçilerimizin buğday, arpa, çavdar, yulaf, tritikale ve çeltik üretimlerine yönelik 2022 yılı mazot ve gübre tarımsal destek hakedişleri, 2023 yılı yerine 2022 yılı içinde mazot ve gübre alımı yapılabilecek şekilde ödenecektir." bilgisini verdi.

Türkiye'nin, gıda ve arz güvenliği, tarımın bereketi, enerjinin verimliliği, üreticinin teşvikleri, milli teknoloji hamlesi, yerli tasarımı, inovasyonu ve cari fazla hedefli büyüme politikası ile bütçesi temelinde yükseleceğini ifade eden Oktay, 100'üncü yılın bütçesinin, milletle iç içe, milletin ta kendisi olan yönetim anlayışının mali alana kapsayıcı şekilde yansıması olduğunu ve bütçe teklifinin hem oluşum süreci hem de muhtevası bakımından kapsayıcı ve hesap verebilir yapıda olduğunu vurguladı.

"Terörle arasına mesafe koymayan da sonucuna katlanır"

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Gazi Meclisin çatısı altında, Türk ordusuna iftira atan bir terör örgütü yanlısının savunuculuğuna soyunanların olduğunu belirterek, "Ne hikmetse bazı hatiplerin insan hakları gönüllüsü diye masum göstermeye çalışarak savunduklarının evinden, arabasından mermiler, fişekler, örgüt dokümanları çıkıyor. Şirin göstermeye çalıştıklarınız, milletimizin bağrından çıkan şanlı Türk Silahlı Kuvvetlerimizi akıldan, izandan uzak şekilde hedef alıyor." diye konuştu.

Terör propagandası yapanların hukuk çerçevesinde cezasına katlanacağını, kimsenin Türk ordusunu ve şanlı mücadelesini karalamaya cüret edemeyeceğini vurgulayan Oktay, şunları söyledi:

"Gazeteci dediklerinizin de kim olduğunu, ne olduğunu gördük. Cebinde basın kartı var diye kimse kendini hukukun üzerinde göremez. Terörle arasına mesafe koymayan da sonucuna katlanır. Biz defaten '85 milyonun bütçesi' dedikçe bazıları 'dini azınlık', 'etnik azınlık' diyerek ayrışmayı beslemeye çalışıyor. Ülkemizde azınlıklara yönelik politika ve uygulamalar, Lozan Barış Anlaşması'nın ilgili hükümlerine uygun şekilde belirlenmektedir. Tüm azınlık cemaati temsilcileri gerek ilgili kurumlarımızla ve özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızla bire bir yakın ilişki içindedir, istek ve taleplerini birinci elden ilettiklerine ben de bizzat şahidim. Müslüman Türk azınlığın Yunanistan'da karşılaştığı zulümlere ses çıkarmanızı arzu ederdim. Din, dil, ırk, mezhep ayrımı gözetmeden; Türk, Kürt, Çerkes, Abhaz, Zaza tüm kültürel zenginlikleriyle vatandaşlarımızın hizmetindeyiz. Ülkemizdeki Alevi-Bektaşi toplumunun beklentilerini tespite ve çözüm yolları bulmaya yönelik yaptığımız kapsamlı hazırlık buna dahildir. Cemevlerinin aydınlatma, içme ve kullanma suyu, yapım, onarım, bakım giderlerinin karşılanması ve imar planlarındaki yeriyle ilgili tüm sorunları çözüyoruz. Aynı şekilde cemevlerinde erkan hizmetlerini yürütmekten sorumlu Alevi-Bektaşi inanç önderlerinden talep edenlere de bu kurumsal yapı bünyesinde artık kadro veriliyor."

Cari işlemler dengesi

Oktay, Türkiye yüzyılına hazırlanırken toplumun tüm kesimlerinin birliğini, beraberliğini, kardeşliğini güçlendirecek adımlara özel önem verdiklerini dile getirerek, toplumun hiçbir grubunu dışarda bırakmadan eserleriyle konuşmaya devam edeceklerini kaydetti.

Cari işlemler açığının bu yıl enerji faturasında gözlenen astronomik fiyat etkisi ile göreli yüksek seyrettiğine, ancak enerji dışında cari işlemler fazlası verildiğine işaret eden Oktay, gelecek yıl enerji faturasının gerilemesiyle, cari işlemler açığının yüzde 2,5 gibi sürdürülebilir bir düzeye gerilemesini beklediklerini söyledi. Fuat Oktay, cari işlemler açığının karşılığında, üretim ve ihracatta artışın ve yüksek büyüme ile istihdam oranlarının olduğunu belirtti.

Ekonomi politikalarını tasarlarken AK Parti hükümetleri öncesi dönemlerde görülen durgunluk, yüksek işsizlik ve istikrarsızlık sorunlarıyla bir daha karşılaşmamak için yatırımı, istihdamı, üretimi, ihracatı ve cari fazla hedefli büyümeyi önceleyen bir politika çerçevesi oluşturduklarını anlatan Oktay, bu politika çerçevesinde önceliklerinin cari işlemlerde kalıcı iyileşmeyi sağlayan dengeli ve sürdürülebilir bir büyümeyi elde etmek olduğunu dile getirdi.

Oktay, küresel düzeyde resesyonun konuşulduğu, yatırımların zayıfladığı bir dönemde Türkiye'nin dengeli büyümeyi başaran, aynı zamanda güçlü yatırım ve güçlü ihracatla birlikte yüksek istihdam oluşturan nadir ülkelerden olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti:

"Cari fazla vermeye ve katma değerli üretimi artırmaya odaklanan büyüme yaklaşımımızın orta ve uzun vadede enflasyonda kalıcı düşüşü sağlayacağını öngörüyoruz. Bu politika çerçevemizin son yıllarda enerji hariç cari işlemler açığını düşürmede etkili olduğunu gözlemliyoruz. Bununla birlikte, 2022 yılında cari işlemler açığındaki artışın ana nedeni, yükselen küresel enerji fiyatlarının enerji ithalatımızda önemli derecede artışa neden olmasıdır. Enerji fiyatları birçok ülkede olduğu gibi maalesef Türkiye ekonomisinde de makroekonomik unsurlar üzerinde zaman zaman baskı oluşturabilmektedir. Geçmişe baktığımızda enerji fiyatlarının cari açık, enflasyon ve Dolar-Türk lirası kuru gibi makro değişkenler üzerinde olumsuz etkileri görülmüştür. 2021 yılında ham petrol fiyatı varil başına ortalama 71 dolar seviyelerinde iken bu yıl ortalama 102 dolarlara kadar ulaşmıştır. Metreküp başına doğal gaz fiyatı 2020 yılında ortalama 114 dolar iken 2021 yılında 489 dolara, 2022 yılının ilk dokuz ayında ise ortalama 1414 dolara ulaşmış, diğer bir ifadeyle kısa bir süre içerisinde 12 katına çıkmıştır. Netice itibarıyla enerji ithalatımız 2021 yılında 51 milyar dolar iken, bu rakamın 2022 yılındaki fiyat artışlarıyla birlikte 103,5 milyar dolara yükselmesini öngörüyoruz. Bu, enerji faturalarımızda 50 milyar doların üzerinde ilave bir artışa işaret etmektedir. Bir başka ifadeyle bu yıl astronomik enerji fiyat artışları olmasa idi 2022 yıl sonunda ekonomimiz cari fazla vermiş olacaktı."

Enerji hariç cari işlemler dengesinin ise yılın ilk iki çeyreğinde güçlü büyüme performansına rağmen pozitif görünümünü koruduğuna dikkati çeken Oktay, enerji dışı cari işlemler fazlasının ağustos ayı itibarıyla iyileşmeye devam ederek 33 milyar dolar seviyesine ulaştığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, enerji hariç dengede meydana gelen bu iyileşmenin ekonomi politikalarının başarılı bir şekilde uygulandığının en somut göstergesi olduğunu dile getirerek, nihai hedeflerinin, cari işlemler dengesinde kalıcı bir iyileşmeyi sağlamak ve sürdürmek olduğunu ifade etti.

Ekonominin enerji fiyatlarından gelecekte bu kadar olumsuz etkilenmeyeceği yapısal adımları da attıklarını ve bu adımların aynı zamanda enerji arz güvenliğine de katkı vereceğini anlatan Oktay, hükümetin küresel düzeyde sıkıntılı bir dönemde gerçekleştirdiği başarılı diplomasi ile enerji arz güvenliğini sağlayıcı adımlar attığını, bölgesel enerji merkezi olma yolunda hızla ilerlediğini kaydetti.

Oktay, başarılı diplomasinin bir başka sonucu olarak Türkiye'de kış aylarında yaşanabilecek olası bir doğal gaz krizinin önüne geçildiğinin altını çizerek, Sakarya doğal gaz sahasında keşfedilen 540 milyar metreküplük doğal gaz rezervinin 2023 yılı itibarıyla halkın kullanımına sunulacağını anımsattı.

"Enerji alanındaki çalışmalarımız küresel boyuta ulaştı"

2023'ün birinci çeyreğinde, ilk fazda üretilecek günlük 10 milyon metreküp doğalgazın milli iletim sistemine aktarılmış olacağını, yeni doğalgaz rezervi arama çalışmalarının dördüncü sondaj gemisi Abdülhamid Han'ın Akdeniz'de sondaj çalışmalarıyla devam ettiğini ve olası yeni rezerv keşifleri ile çok daha fazla doğalgazı vatandaşlara sunmayı amaçladıklarını belirten Oktay, şöyle konuştu:

"Enerji alanındaki çalışmalarımız ülkemizin sınırlarını aşarak küresel boyuta ulaştı. Diğer ülkelerle çeşitli alanlarda doğal gaz ve petrol arama faaliyetleri içindeyiz. Ayrıca Türk Devletleri Teşkilatı Üyesi ülkelerle de enerji alanındaki ilişkilerimizi geliştiriyoruz, önümüzdeki dönemde enerji politikalarındaki işbirliklerimizi güçlendireceğiz. Ülkemiz bugüne kadar yaptığı enerjide kaynak ve güzergah çeşitliliğini artıran yatırımların yanı sıra, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji yatırımları sayesinde arz güvenliğini sorunsuz bir şekilde sağlamıştır. Eylül ayı itibarıyla elektrik kurulu gücümüz 103 bin megavata yaklaşmış, bu kapasitenin yüzde 65’i yerli, yüzde 54’lük kısmı ise yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan oluşmaktadır. Ülkemize nükleer enerji güç santrallerinin kazandırılması özel önem verdiğimiz bir diğer konu. Bildiğiniz üzere, 4 bin 800 megavat toplam kurulu güce sahip, işletmeye alındığında yılda 35 milyar kilovat saat elektrik üretmesi planlanan nükleer santralin yapım çalışmaları devam etmektedir. İkinci nükleer santralin yapımı planlama aşamasında. Bu konudaki müzakerelerimiz de başladı."

Enflasyonla mücadele

29 Ekim'de ilk yerli ve milli elektrikli araç TOGG'un fabrikasının açılışının yapılacağını ve ilk aracın banttan indirileceğini hatırlatan Oktay, mevcut destek mekanizmalarının yanı sıra uygulanan bu tür proje bazlı desteklerle Türkiye'nin ithalatını azaltırken, ihracat kapasitesinin ve küresel değer zincirindeki konumunun güçlendiğini ve dışa bağımlılığının azaltıldığını kaydetti.

Oktay, bu sayede küresel ekonomide ortaya çıkabilecek arz yönlü şokların ekonomiye olan negatif etkilerinin de önemli ölçüde sınırlandırılmış olacağını dile getirerek, diğer taraftan, üretim ve yatırımları ön plana alan politikalar çerçevesinde enflasyonla mücadeleyi bir öncelik olarak koruduklarını söyledi.

Enflasyonla mücadeleyi bazı gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler gibi agresif, sıkı para politikası merkezli tedbirlerle değil, kalıcı fiyat istikrarını hedefleyen, iş ve istihdam kayıplarına yol açmayan politikaları uygulayarak yaptıklarını anlatan Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ülkemiz, uygulamakta olduğumuz politikalar sayesinde güçlü bir üretim ekonomisi olma yolunda ilerlemektedir. Bu sayede faiz artışıyla talebi kısarak yatırımları düşürmek yerine yatırım, üretim ve ihracat kapasitemizi daha da güçlendirerek enflasyonla mücadelede arz yönlü faktörleri ön plana çıkarmış oluyoruz. Küresel enerji ve emtia fiyatlarındaki artışların vatandaşlarımız üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmaya çalışırken, diğer taraftan da ekonominin canlı kalmasını, üretimin artmasını ve işsizliğin azalmasını sağlayacak seçici politikalarla büyümeye devam ediyoruz. Hedefimiz ve uygulamalarımız, üreterek ekonomiyi canlı tutmak ve arz açığını kapatarak enflasyonu program dönemi sonunda kalıcı olarak düşürmek yönündedir. Enflasyonla mücadelede arz yönlü faktörleri ön plana çıkarmak, cari işlemlerde kalıcı fazla vermek, üretim, yatırım, ihracat ve istihdamı desteklemek için selektif kredi politikalarını etkin bir şekilde kullanıyoruz. Burada ithalatı, fiyatları ve hanehalkı borçlanmasını artıracak, her türlü spekülatif yatırıma yönlendirecek, tüketime yönelik bir kredi genişlemesi yerine, yatırımı, üretimi ve istihdamı önceleyen kredi genişlemesini tercih ettiğimizi ifade etmiş oluyoruz."

Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasına ilişkin soruları yanıtlayan Oktay, uygulamanın aralık ayında başlatıldığını anımsatarak, küresel ve bölgesel zorlu koşulların yaşandığı son dönemde Türk lirasında istikrar sağlandığını belirtti.

Vatandaşların ve şirketlerin KKM uygulamasına büyük teveccüh gösterdiğini ifade eden Oktay, "21 Ekim 2022 tarihi itibarıyla KKM'ye katılım sayısı 2,3 milyon kişiyi aşarken toplam tutar da 1,45 trilyon TL'yi geçmiş ve mevduattaki TL payı yüzde 50'ye yaklaşmıştır. Bu durum düşük gelir gruplarından toplanan vergilerin mevduat sahiplerine aktarıldığı iddialarının aksine, KKM'nin tabana yayıldığını ve tüm halkımıza hitap eden bir finansal ürün olduğunu ortaya açıkça koymaktadır." diye konuştu.

"KKM uygulamasının bütçeye maliyeti 84,9 milyar lira"

KKM ile döviz tevdiat hesaplarının toplam mevduatlardaki payında 10 puanın üstünde azalma olduğunu kaydeden Oktay, bankaların döviz yükümlülüklerinin düştüğünü, geçen yıl kasım ayında 24 gün olan TL mevduatlarının ortalama vadesinin bu yılın ağustos ayı itibarıyla 45 güne çıktığını söyledi.

KKM uygulamasının döviz kuru oynaklığı ve diğer makroekonomik göstergeler üzerindeki olumlu etkisine kıyasla maliyetinin sınırlı olduğunu anlatan Oktay, "2022 eylül sonu itibarıyla KKM uygulamasının bütçeye maliyeti 84,9 milyar TL'dir. Zaten bu da Hazine ve Maliye Bakanlığımız tarafından kamuoyu ile şeffaf bir şekilde paylaşılmaktadır." dedi.

Uygulama sebebiyle Merkez Bankasında oluşan maliyetin Hazine ve Maliye Bakanlığının açıkladığı rakamların altında olduğu bilgisini veren Oktay, gelecek yıl da sürdürülmesi öngörülen uygulamanın bütçeye maliyetinin, enflasyon öngörülerindeki düzelme ile sınırlı düzeyde kalmasını beklediklerini ifade etti.

"Kamu borcunun milli gelire oranı yüzde 39,3'e düşürüldü"

Türkiye'nin son yirmi yılda borçlanmayı yatırıma dönüştürdüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, "Kamu borcunun milli gelire oranı yüzde 39,3'e düşürülmüştür. Ayrıca, TL cinsinden iç borçlanmanın ortalama maliyeti 2002 yılında yüzde 62,7 iken 2022 yılının ilk dokuz ayı itibarıyla bu oran yüzde 18,6'ya gerilemiştir. İç borçlanmanın ortalama maliyeti eylül ayında ise yüzde 11,7'ye gerilemiştir." diye konuştu.

Yurt içi borçlanma kompozisyonunda iyileşmeler sağlandığını söyleyen Oktay, bu çerçevede borçlanmanın ortalama vadesinin uzatıldığını, değişken faizli borçlanmanın azaltılarak sabit faizli borçlanmanın payının artırıldığını anlattı.

Yurt içi döviz cinsi borçlanmaların azaltılarak Türk lirası cinsi borçlanmaya ağırlık verildiğine işaret eden Oktay, şöyle devam etti:

"2020 yılı sonunda 36,2 milyar dolar olan yurt içi döviz cinsi borç stoku, 2021 yılı sonunda 29,9 milyar dolar, eylül 2022 sonu itibarıyla ise 25,8 milyar dolar seviyesine gerilemiştir. Önümüzdeki dönemde yurt içi döviz cinsi borç stoku kademeli olarak azaltılmaya devam edilecektir. 2021 yılı sonunda 29,9 milyar doları yurt içi, 109,7 milyar doları ise yurt dışı olmak üzere merkezi yönetim toplam döviz cinsi borç stoku 139,6 milyar dolar iken söz konusu stok 2022 yılı ekim ayı itibari ile yaklaşık 7 milyar dolar azalarak 133 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Uluslararası piyasalar tarafında ise finansmana erişimin zorlaştığı 2022 yılında yatırımcıdan yoğun talep gören 3 ayrı ihraç ile toplam 7,5 milyar dolarlık dış finansman sağlanmıştır."

"Borç stokunun vadesi dikkate alınmalı"

Faiz ve anapara ödeme miktarlarıyla ilgili eleştirilere cevap veren Oktay, "TÜFE'ye endeksli senetlere ilişkin ödenen faiz yükünün önemli bir kısmı, sabit getirili senetlerden farklı olarak, vade boyunca değil vade sonunda birikimli olarak ödenmektedir. TÜFE'ye endeksli senetler 10 yıla kadar uzun vadeli nitelikte oldukları için faiz projeksiyonuna birikimli olarak yansımaktadır. Ayrıca projeksiyon rakamları bir yıl içerisinde yapılacak ödemeler değildir. 2037 yılına kadar olan dönemdeki ödemelerin tümünü kapsamaktadır. Dolayısıyla, değerlendirme yapılırken, borç stokunun vadesini dikkate almak gerekir." değerlendirmesinde bulundu.

Faiz harcamalarının milli gelire oranının 2002'de yüzde 14,3 iken, 2021 yılında yüzde 2,5'e kadar gerilediğinin altını çizen Oktay, 2022'de de bu oranın benzer seviyede gerçekleşmesini beklediklerini bildirdi.

Oktay, "AB tanımlı genel yönetim borç stokunun gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının 2021 yılı sonunda yüzde 41,8, 2022 yılı ikinci çeyreğinde ise yüzde 39,3 seviyesinde gerçekleşirken, bu yılsonunda 36,7'e düşmesi, Orta Vadeli Program (2023-2025) dönemi sonunda ise yüzde 32,1'e gerileyerek program dönemi boyunca yüzde 60 olan Maastricht Kriterinin oldukça altında seyredeceği öngörülmektedir." dedi.

"Bütçe hedeflerimizi tutturduğumuzun en açık kanıtı"

Sunulan ek bütçeyle mali disiplin anlayışından ödün vermeden karşılığı gelir göstermek suretiyle ilave ödenek temin edildiğini anlatan Oktay, şunları kaydetti:

"Ek bütçe kanunu ile merkezi yönetim bütçe ödenekleri 1 trilyon 80 milyar lira artırılmıştır. Buna karşılık aynı düzeyde bütçe gelirlerinde de artış olmuştur. Dolayısıyla bütçe dengesinde herhangi bir değişiklik olmamıştır. 2022 yılında bütçe açığının GSYH'ye oranı yüzde 3,5 olarak hedeflenmişken yıl sonunda bu oranın yüzde 3,4 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. Bu durum, vatandaşlarımızın kamu hizmetlerinden etkin şekilde yararlanmasını sağlamak üzere mali disiplinden taviz vermeden bütçe hedeflerimizi tutturduğumuzun en açık kanıtıdır."

"Uluslararası doğrudan yatırımlar 6 milyar 832 milyon dolara ulaştı"

Vergi gelirlerinin yüzde 300 arttığına ilişkin yorumları değerlendiren Oktay, yıl sonu tahminlerine göre bu oranın yüzde 41 seviyesinde gerçekleşmesinin öngörüldüğünü belirtti.

Yabancı sermayenin Türkiye'ye gelmediğine ilişkin iddiayı yanıtlayan Oktay, "2022 Ocak-Ağustos döneminde uluslararası doğrudan yatırımlar 6 milyar 832 milyon dolara ulaşmıştır." dedi.

Komisyonda, görüşmelerin ardından 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin maddelerine geçilmesi oylanarak kabul edildi. Daha sonra bütçe ve kesin hesap kanun tekliflerinin birinci ve ikinci maddeleri okundu.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER