ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasında, Meclis çalışmalarında başarılı verimli bir hafta geçirilmesini temenni etti.
"Tüm ilişkileri yeni baştan kurmak için uğraşıyoruz"
Geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği Afrika ziyaretine atıfta bulunan Erdoğan, "Cezayir, Moritanya, Senegal ve Mali'de çok önemli görüşmeler gerçekleştirdik. Bu ülkelerin bir kısmında iş adamlarımız da bize refakat ederek, kendi alanlarıyla ilgili önemli görüşmeler gerçekleştirdiler." ifadesini kullandı.
Afrika ziyareti kapsamında gittiği ülkelerin ortak özelliğinin 15 Temmuz darbe girişiminde Türkiye'ye verdiği destek olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi:
"Bu ülkeler, FETÖ okullarını kısa sürede, Maarif Vakfımıza devrederek, samimiyetlerini sözde bırakmayıp, fiiliyatta da göstermişlerdir. Kendilerine bu vesileyle bir kez daha teşekkürlerimi ifade ediyorum. Bu geziler vesilesiyle, gördüğüm bir başka gerçek de Afrika'da FETÖ'nün ülkemize ne kadar büyük bir zaman ve birikim kaybettirdiğidir. Hem Türkiye ismi ve Türk bayrağı altında uşaklığını yaptığı güçlere hizmet etmiş bir yapının tahribatını silmek hem de tüm ilişkileri yeni baştan kurmak için uğraşıyoruz. Kamu kurumlarımızla, TİKA'mızla, iş dünyamızla, burslarımızla, eğitim, sağlık, tarım alanındaki desteklerimizle, Yunus Emre Vakfımızla, Afrikalı kardeşlerimizin yanlarında olmayı sürdüreceğiz."
"Güven ve huzur adası"
Zeytin Dalı Harekatı'nda gelinen nokta itibarıyla terör örgütünün sınırlarıyla olan irtibatının artık tamamen kesildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Örgütün ciddi yığınak yaptığı, direniş gösterdiği yerler arasında bulunan Raco ve Şeyh Hadid, büyük çarpışmalar sonucu teröristlerden temizlendi. Son günlerdeki önemli gelişmelerden biri de hem bölgenin kontrolü hem de örgütün hareket kabiliyetinin sınırlanması bakımından kritik öneme sahip, Meydanlı Barajı çevresinin ele geçirilmesidir. Yine önemli direnç noktalarından olan Cinderesi'ne yönelik baskı, ciddi şekilde arttı. Hem havadan hem karadan Cinderesi'ndeki teröristler sürekli sıkıştırılıyor. Çok yakında burası da temizlenecek ve böylece Afrin şehir merkezinin kuşatması önünde bulunan en büyük engellerden biri daha aşılmış olacaktır. Bundan sonra sıra Afrin şehir merkezinin kuşatılarak orada yuvalanmış teröristlerin başlarının ezilmesine geliyor.
Harekatın bundan sonraki kısmının çok daha hızlı şekilde yürüyeceğine inanıyorum. Kahraman askerlerimizin, teröristlerin boyunduruğundan kurtardıkları her yerde, bölge halkı tarafından nasıl sevinçle karşılandıklarını sizler de görüyorsunuz. Askerlerimizin kanları pahası ele geçirdikleri yerlere diktikleri şanlı bayrağımızın dalgalandığı her yer, adeta bir güven ve huzur yuvası haline dönüşüyor. Şair diyor ya 'Dalgalandığın yerde ne korku ne keder/Gölgende bana da bana da yer ver/ diyor ya. İşte Afrin'de de onun gölgesine sığınan korkudan ve kederden azat oluyor. Silahlı kuvvetlerimizin Genelkurmay Başkanı'ndan diğer kuvvet komutanlarına varıncaya kadar bölgede operasyonu yöneten tüm komutanlarımıza, eratımıza hepsine A'dan Z'ye şahsım ve milletimizin adına şükranlarımızı sunuyorum. Şüphesiz ki ÖSO'yu bir yere koymak mümkün değil. Ana muhalefetin başındakiler veya temsilcileri, ÖSO'ya bir terör örgütü yakıştırmasını yapacak kadar densiz olsalar da bizim için onlar bizim o mücadeledeki en önemli kardeşlerimizdir, beraber bu mücadeleyi verdiğimiz kardeşlerimizdir."
"Biz her masumun canını kurtarmanın peşindeyiz"
Türkiye'nin 7 yıldır 4 milyon civarında sığınmacıyla yüksünmeden ev sahipliği yaparken onların 3-5 mülteciyi alıp almamanın kavgasını verdiğine değinen Erdoğan, Ege'de son 6 yılda "168 bin sığınmacıyı denizden toplayıp güvenli bir yere ulaştırdıklarını, Akdeniz'in karanlık sularında yitip giden sayısız insanın vebalini de omuzlarında hissettiğini" ifade etti.
Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Siz böyle bir şey yapabildiniz mi? Hanginiz acaba, Ege'de Akdeniz'de ölümle baş başa olan insanları topladınız. Siz oralara ancak olsa olsa 6. Filo ile gelirsiniz, uçak gemilerinizle gelirsiniz. Avrupa ülkelerinin sahil güvenlik birimleri sığınmacıların botlarını delip, onları denize, ölüme terk ederken, biz hiçbir ön şart aramaksızın her masumun canını kurtarmanın peşindeyiz. Zira biz şunu biliyoruz; bir canı kurtarmak tüm insanlığı kurtarmak gibidir. Bu bizim aynı zamanda itikadi bir yaklaşımımızdır. Ama onlarda böyle bir anlayış yok. Aramızdaki fark bu. Biz ne olursa olsun yaşatmanın, onlar ise sadece kendi konforlarını korumanın derdindeler. Aradaki fark bu."
Türkiye'nin Afrin'de, El-Bab'da ne yaptığını, Menbiç'te, Aynel Arap'tan Kamışlı'ya kadar Suriye sınırları boyunca her yerde ne yapmak istediğini milletin de dostlarının da gayet iyi bildiğinin altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Aslında ülkemizin amacının, terör örgütleri ve onların arkalarındaki güçler de farkındalar. Bizim bölgeyi asli sahibi olan Suriyeli kardeşlerimizin yaşayabileceği güvenli, huzurlu, alt yapıdan konuta kadar her bakımdan insani şartlara sahip bir yer haline getirmek istediğimizi herkes biliyor. Bunları onlarla konuştuk. Batılılarla da konuştuk. Amerika, Rusya, onlarla da konuştuk. Tabii terör örgütlerinin ve arkalarındaki güçlerin derdi Suriye halkının esenliği ve geleceği olmadığı için bu çaba onların işine gelmiyor. "
"İşleme konulmayan kararın insanlık için ne anlamı var"
"Doğu Guta'daki gelişmeler yenilir yutulur mu? Acaba Doğu Guta'daki gelişmeler insanlığa sığar mı? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde karar alıyorlar; batsın sizin kararınız. İşleme konulmayan kararın insanlık için ne anlamı var? Siz insanlığı aldatıyorsunuz, kandırıyorsunuz. Biz boşu boşuna 'dünya beşten büyüktür' demiyoruz, anlamı bu." ifadelerini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana tüm insanlığı dalga geçer gibi koymuşlar önüne, diyorlar ki 'Biz beş ülkeyiz, dünyayı biz yönetiriz, biz ne dersek o olur. Dört tanesi bir şey söylüyor, bir tanesi aykırı bir şey söylüyor, o iş bitmiştir. Böyle bir anlayış olur mu? Hadi gelin samimiyseniz, dürüstseniz bu dünyayı dünya yönetsin. Tüm dünyadaki ülkeler, şu anda bu beş ülkenin, 20 demiyorum, beş ülkenin sahip olduğu haklara onlar da sahip olsun. Dönerli bir şekilde bu yapılsın, halledilsin. Bunu biz şimdi dünyada görüştüğümüz liderlere söylediğimizde hepsi de 'haklısınız' diyor, 'hadi sesinizi çıkartın' dediğimiz zaman hiçbiri sesini çıkartamıyor. Niye? Dünya adeta bir korkular dünyası olmuş. Bir korkular hegemonyası var ve bunun karşısında hiçbir ülke sesini çıkarmıyor. Hiçbir lider kalkıp, konuşamıyor."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kudüs konusunda 128 ülkenin sesini çıkarttığını ve tavrını ortaya koyduğunu hatırlatarak, aynı şekilde bu tavrı bir de "dünya 5'ten büyüktür" anlayışı için ortaya koymalarını istedi.
"Afrin'de tüm silahların namluları ülkemize dönük"
"Onların tankları, füzeleri, topları, uzaylara giden şusu busu, her şeyi olabilir. Teknoloji olarak her şeyi olabilir, olsun... Bizim Allah'ımız var. Olaya böyle bakacağız ve böyle yürüyeceğiz." diyen Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:
"Ülkemizin sınırları boyunca kurulmaya çalışılan terör koridorunun, rejimle de büyük ölçüde anlaşma sağlandığına göre, tek bir hedefi olabilir; o da Türkiye'dir. Nitekim Afrin'de ele geçirdiğimiz yerlerdeki tüm tahkimatlar tüm tuzaklar tüm silahların namluları ne yazık ki ülkemize dönüktür. Hani dosttunuz; böyle mi dosttuk. Hani biz müttefiktik, hani NATO'da beraberdik? Bunların hepsi aynen deve kuşu gibi.
Rakka tarafındaki petrol sahası kavgasını saymazsanız Fırat'ın doğusunda da aynı durum geçerlidir. Şimdi gelin, hep birlikte oturup, düşünelim. Avrupa Birliği ile olan köklü ilişkileri sebebiyle batı blokunda yer alan NATO üyesi olan ülkemize yönelik böyle bir hazırlığın yapılmasını biz nasıl DEAŞ ile Suriye'nin istikrarı ile güvenlik kaygıları ile izah edebiliriz. Buradaki hedef çok açıktır ki Türkiye'dir. Türkiye'nin toprak bütünlüğüdür. Türkiye'nin birliği, beraberliği, bekası ve kalkınmasındaki azmidir, gücüdür. İstedikleri kadar yalan söylesinler. İstedikleri oyalama taktiğini kullansınlar, istedikleri diplomasi oyunlarını oynasınlar. Biz bu gerçeği görüyoruz ve her fırsatta da yüzlerine vuruyoruz, vurmaya devam edeceğiz."
"Biz her an atılacak her adıma hazır bir ülkeyiz"
Erdoğan, Türkiye'yi ve Türk milletini, hiçbir köklü devlet geleneği bulunmayan, kendi aralarındaki didişmeler hariç ciddi bir mücadele birikimi olmayan topluluklarla karıştıranlara verilecek cevaplarının olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Unutmayın, biz her an atılacak her adıma hazır bir ülkeyiz, hazır bir milletiz. Eğer böyle bir devlete, böyle bir millete karşı 3-5 teröristi ve çapulcuyu tercih edenler varsa, hiç şüpheleri olmasın ki bu cevabı onların da yüzlerine, yüreklerine çok yakında çarparız. Bunu da bilsinler.
"Azami müştereklerimizin olduğu partilerle beraber olmanın ittifakını kuruyoruz"
"Her defasında acaba bu sefer farklı olabilir mi diye ümit ediyoruz." diyen Erdoğan, ülkenin ve milletin bekasını ilgilendiren her kritik konuda, CHP'nin yanlış tarafta bulunduğunu görmekten üzüntü duyduklarını vurguladı.
Recep Tayyip Erdoğan, siyasi partilerin seçimlere ittifakla girebilmelerinin temini için ilgili kanunlarda değişiklik yapılması konusundaki düzenleme sırasında da benzer bir manzara ile karşılaştıklarını ifade etti.
Seçimlere ittifaklı girilebilmesi konusunun, ne AK Parti'ye ne de başka bir partiye münhasır olmadığını belirten Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bu daha önce farklı şekillerde uygulanmadı mı? Uygulandı. İlk defa mı yapılıyor? Yok. Arzu eden tüm partiler, aralarında böyle bir ittifak kurabilirler. Cumhurbaşkanlığı seçiminde zaten doğal olarak gerçekleşecek bu ittifakın milletvekilliği seçimlerine teşmili, yürütme erkinde sağladığımız istikrarı yasama organında da mümkün kılacak bir imkandır.
Bu işin bir başka faydası da geçmişte kimi seçimlerde zaten yapılan ama adeta hülle yöntemi kullanılan seçim ittifaklarının hukuki zemine kavuşturulmasıdır. Eskiler, 'önce refik sonra tarik' derler. Biz gittiğimiz yol kadar, bu yola kimlerle gittiğimize de bakıyoruz. Seçim ittifakı konusunda MHP ile birlikte oluşturduğumuz bu ittifak, şu anda kararlı bir şekilde Mecliste yürüyor. Niye birileri rahatsız oluyor, neden, niçin? Ayrıca BBP de Cumhur İttifakı'nı desteklediğini açıkça ilan etti. Bu çatının altında olmasını arzu ettiğimiz partiler, eğer kendilerine başka bir yol veya yol arkadaşı seçiyorlarsa, onlara da güle güle demekten başka elimizden bir şey gelmez."
Erdoğan, iyi niyetilerini ve samimiyetlerini, hatta ısrarlarını defaatle ortaya koyduklarına dikkati çekerek, "Önümüzdeki dönemde sadece seçimlerden başarıyla çıkmanın yollarını arayacak, onunla birlikte ülkemizi hedeflerine ulaştıracak reformların da hazırlıklarını yürüteceğiz. Burada tabii bir şeyi özellikle ifade etmem lazım. Biz ülkemizde her şeyden önce, azami müştereklerimizin olduğu siyasi hareketlerle, siyasi partilerle beraber olmanın ittifakını kuruyoruz, asgari müşterekler değil. Onlarla beraber olamayız. Biz azami müştereklerimizin olduğu siyasi hareketlerle beraber olma kararını verdik, adımı da bunun için böyle attık. Biz ümmetin ve milletin birliğini ve beraberliğini sağlamanın adımını atıyoruz. Bu ittifakın da buna hizmet ettiğine inanıyoruz." diye konuştu.
"Kadının maruz kaldığı her zulüm insanlığın onuruna vurulmuş bir darbe"
Tüm kadınların Kadınlar Günü'nü tebrik eden Erdoğan, "Bizim için kadın her şeyden önce insandır. Kadının, gasbedilen her hakkı, tüm insanlığa yöneltilmiş bir tehdittir." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Kadının maruz kaldığı her zulüm her adaletsizlik tüm insanlığın onuruna vurulmuş bir darbedir. Üstelik kadın, diğer özelliklerinin yanı sıra anne ve eş sıfatlarıyla toplumda ayrı ve çok ayrı bir konuma sahiptir. Dünyada kadınlarla ilgili sorunların bu derece tartışılmasının, bu konuda ifrat ve tefrit noktasında, çok farklı uçlara savrulmasının ve böyle bir anlayışın yaşanmasının sebebi işte bu temel bakış açısındaki eşitliktir. Erkek ile kadını, tıpkı bir bedenin iki yarısı gibi düşündüğünüzde fonksiyonlarında farklılıklar olmakla birlikte, aslında ikisinin aynı olduğunu görürüz. Hatta daha da ötesi biri olmadan diğerinin bir anlamı yoktur. "
Erdoğan, İslam inancında insana dair mükellefiyetler ve mükafatlar sayılırken daima kadın ve erkeğin birlikte zikredildiğini aktardı.
Kadınlarla ilgili zaman içerisinde ve tamamen farklı kaynakların etkisiyle ortaya çıkan yanlış anlayışları ve uygulamaları hakikatin kendisi olarak asla kabul etmediklerini belirten Erdoğan, "Bizim için tek hakikat insanlar arasında derisinin rengine, kökenine, diline, boyuna, posuna, bütün bunlara göre ayrım yapılamayacağı gibi cinsiyetine göre ayrımcılığın olamayacağıdır. Bunun tersini düşünen, iddia eden, böyle davranan kim olursa olsun, inancımıza da medeniyetimizin özüne de kadim kültürümüzün ruhuna da ters düşmüş olur." diye konuştu.
Kadınlarla ilgili tüm ayrımcı anlayışları ve uygulamaları ortadan kaldırarak bu konudaki yanlışların kökünü kurutmayı istediklerini ifade eden Erdoğan, Hazreti Muhammed'in, "Cennet annelerin ayakları altındadır." hadisini anımsattı.
"Tüm ilişkileri yeni baştan kurmak için uğraşıyoruz"
Geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği Afrika ziyaretine atıfta bulunan Erdoğan, "Cezayir, Moritanya, Senegal ve Mali'de çok önemli görüşmeler gerçekleştirdik. Bu ülkelerin bir kısmında iş adamlarımız da bize refakat ederek, kendi alanlarıyla ilgili önemli görüşmeler gerçekleştirdiler." ifadesini kullandı.
Afrika ziyareti kapsamında gittiği ülkelerin ortak özelliğinin 15 Temmuz darbe girişiminde Türkiye'ye verdiği destek olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi:
"Bu ülkeler, FETÖ okullarını kısa sürede, Maarif Vakfımıza devrederek, samimiyetlerini sözde bırakmayıp, fiiliyatta da göstermişlerdir. Kendilerine bu vesileyle bir kez daha teşekkürlerimi ifade ediyorum. Bu geziler vesilesiyle, gördüğüm bir başka gerçek de Afrika'da FETÖ'nün ülkemize ne kadar büyük bir zaman ve birikim kaybettirdiğidir. Hem Türkiye ismi ve Türk bayrağı altında uşaklığını yaptığı güçlere hizmet etmiş bir yapının tahribatını silmek hem de tüm ilişkileri yeni baştan kurmak için uğraşıyoruz. Kamu kurumlarımızla, TİKA'mızla, iş dünyamızla, burslarımızla, eğitim, sağlık, tarım alanındaki desteklerimizle, Yunus Emre Vakfımızla, Afrikalı kardeşlerimizin yanlarında olmayı sürdüreceğiz."
"Güven ve huzur adası"
Zeytin Dalı Harekatı'nda gelinen nokta itibarıyla terör örgütünün sınırlarıyla olan irtibatının artık tamamen kesildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Örgütün ciddi yığınak yaptığı, direniş gösterdiği yerler arasında bulunan Raco ve Şeyh Hadid, büyük çarpışmalar sonucu teröristlerden temizlendi. Son günlerdeki önemli gelişmelerden biri de hem bölgenin kontrolü hem de örgütün hareket kabiliyetinin sınırlanması bakımından kritik öneme sahip, Meydanlı Barajı çevresinin ele geçirilmesidir. Yine önemli direnç noktalarından olan Cinderesi'ne yönelik baskı, ciddi şekilde arttı. Hem havadan hem karadan Cinderesi'ndeki teröristler sürekli sıkıştırılıyor. Çok yakında burası da temizlenecek ve böylece Afrin şehir merkezinin kuşatması önünde bulunan en büyük engellerden biri daha aşılmış olacaktır. Bundan sonra sıra Afrin şehir merkezinin kuşatılarak orada yuvalanmış teröristlerin başlarının ezilmesine geliyor.
Harekatın bundan sonraki kısmının çok daha hızlı şekilde yürüyeceğine inanıyorum. Kahraman askerlerimizin, teröristlerin boyunduruğundan kurtardıkları her yerde, bölge halkı tarafından nasıl sevinçle karşılandıklarını sizler de görüyorsunuz. Askerlerimizin kanları pahası ele geçirdikleri yerlere diktikleri şanlı bayrağımızın dalgalandığı her yer, adeta bir güven ve huzur yuvası haline dönüşüyor. Şair diyor ya 'Dalgalandığın yerde ne korku ne keder/Gölgende bana da bana da yer ver/ diyor ya. İşte Afrin'de de onun gölgesine sığınan korkudan ve kederden azat oluyor. Silahlı kuvvetlerimizin Genelkurmay Başkanı'ndan diğer kuvvet komutanlarına varıncaya kadar bölgede operasyonu yöneten tüm komutanlarımıza, eratımıza hepsine A'dan Z'ye şahsım ve milletimizin adına şükranlarımızı sunuyorum. Şüphesiz ki ÖSO'yu bir yere koymak mümkün değil. Ana muhalefetin başındakiler veya temsilcileri, ÖSO'ya bir terör örgütü yakıştırmasını yapacak kadar densiz olsalar da bizim için onlar bizim o mücadeledeki en önemli kardeşlerimizdir, beraber bu mücadeleyi verdiğimiz kardeşlerimizdir."
"Biz her masumun canını kurtarmanın peşindeyiz"
Türkiye'nin 7 yıldır 4 milyon civarında sığınmacıyla yüksünmeden ev sahipliği yaparken onların 3-5 mülteciyi alıp almamanın kavgasını verdiğine değinen Erdoğan, Ege'de son 6 yılda "168 bin sığınmacıyı denizden toplayıp güvenli bir yere ulaştırdıklarını, Akdeniz'in karanlık sularında yitip giden sayısız insanın vebalini de omuzlarında hissettiğini" ifade etti.
Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Siz böyle bir şey yapabildiniz mi? Hanginiz acaba, Ege'de Akdeniz'de ölümle baş başa olan insanları topladınız. Siz oralara ancak olsa olsa 6. Filo ile gelirsiniz, uçak gemilerinizle gelirsiniz. Avrupa ülkelerinin sahil güvenlik birimleri sığınmacıların botlarını delip, onları denize, ölüme terk ederken, biz hiçbir ön şart aramaksızın her masumun canını kurtarmanın peşindeyiz. Zira biz şunu biliyoruz; bir canı kurtarmak tüm insanlığı kurtarmak gibidir. Bu bizim aynı zamanda itikadi bir yaklaşımımızdır. Ama onlarda böyle bir anlayış yok. Aramızdaki fark bu. Biz ne olursa olsun yaşatmanın, onlar ise sadece kendi konforlarını korumanın derdindeler. Aradaki fark bu."
Türkiye'nin Afrin'de, El-Bab'da ne yaptığını, Menbiç'te, Aynel Arap'tan Kamışlı'ya kadar Suriye sınırları boyunca her yerde ne yapmak istediğini milletin de dostlarının da gayet iyi bildiğinin altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Aslında ülkemizin amacının, terör örgütleri ve onların arkalarındaki güçler de farkındalar. Bizim bölgeyi asli sahibi olan Suriyeli kardeşlerimizin yaşayabileceği güvenli, huzurlu, alt yapıdan konuta kadar her bakımdan insani şartlara sahip bir yer haline getirmek istediğimizi herkes biliyor. Bunları onlarla konuştuk. Batılılarla da konuştuk. Amerika, Rusya, onlarla da konuştuk. Tabii terör örgütlerinin ve arkalarındaki güçlerin derdi Suriye halkının esenliği ve geleceği olmadığı için bu çaba onların işine gelmiyor. "
"İşleme konulmayan kararın insanlık için ne anlamı var"
"Doğu Guta'daki gelişmeler yenilir yutulur mu? Acaba Doğu Guta'daki gelişmeler insanlığa sığar mı? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde karar alıyorlar; batsın sizin kararınız. İşleme konulmayan kararın insanlık için ne anlamı var? Siz insanlığı aldatıyorsunuz, kandırıyorsunuz. Biz boşu boşuna 'dünya beşten büyüktür' demiyoruz, anlamı bu." ifadelerini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana tüm insanlığı dalga geçer gibi koymuşlar önüne, diyorlar ki 'Biz beş ülkeyiz, dünyayı biz yönetiriz, biz ne dersek o olur. Dört tanesi bir şey söylüyor, bir tanesi aykırı bir şey söylüyor, o iş bitmiştir. Böyle bir anlayış olur mu? Hadi gelin samimiyseniz, dürüstseniz bu dünyayı dünya yönetsin. Tüm dünyadaki ülkeler, şu anda bu beş ülkenin, 20 demiyorum, beş ülkenin sahip olduğu haklara onlar da sahip olsun. Dönerli bir şekilde bu yapılsın, halledilsin. Bunu biz şimdi dünyada görüştüğümüz liderlere söylediğimizde hepsi de 'haklısınız' diyor, 'hadi sesinizi çıkartın' dediğimiz zaman hiçbiri sesini çıkartamıyor. Niye? Dünya adeta bir korkular dünyası olmuş. Bir korkular hegemonyası var ve bunun karşısında hiçbir ülke sesini çıkarmıyor. Hiçbir lider kalkıp, konuşamıyor."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kudüs konusunda 128 ülkenin sesini çıkarttığını ve tavrını ortaya koyduğunu hatırlatarak, aynı şekilde bu tavrı bir de "dünya 5'ten büyüktür" anlayışı için ortaya koymalarını istedi.
"Afrin'de tüm silahların namluları ülkemize dönük"
"Onların tankları, füzeleri, topları, uzaylara giden şusu busu, her şeyi olabilir. Teknoloji olarak her şeyi olabilir, olsun... Bizim Allah'ımız var. Olaya böyle bakacağız ve böyle yürüyeceğiz." diyen Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:
"Ülkemizin sınırları boyunca kurulmaya çalışılan terör koridorunun, rejimle de büyük ölçüde anlaşma sağlandığına göre, tek bir hedefi olabilir; o da Türkiye'dir. Nitekim Afrin'de ele geçirdiğimiz yerlerdeki tüm tahkimatlar tüm tuzaklar tüm silahların namluları ne yazık ki ülkemize dönüktür. Hani dosttunuz; böyle mi dosttuk. Hani biz müttefiktik, hani NATO'da beraberdik? Bunların hepsi aynen deve kuşu gibi.
Rakka tarafındaki petrol sahası kavgasını saymazsanız Fırat'ın doğusunda da aynı durum geçerlidir. Şimdi gelin, hep birlikte oturup, düşünelim. Avrupa Birliği ile olan köklü ilişkileri sebebiyle batı blokunda yer alan NATO üyesi olan ülkemize yönelik böyle bir hazırlığın yapılmasını biz nasıl DEAŞ ile Suriye'nin istikrarı ile güvenlik kaygıları ile izah edebiliriz. Buradaki hedef çok açıktır ki Türkiye'dir. Türkiye'nin toprak bütünlüğüdür. Türkiye'nin birliği, beraberliği, bekası ve kalkınmasındaki azmidir, gücüdür. İstedikleri kadar yalan söylesinler. İstedikleri oyalama taktiğini kullansınlar, istedikleri diplomasi oyunlarını oynasınlar. Biz bu gerçeği görüyoruz ve her fırsatta da yüzlerine vuruyoruz, vurmaya devam edeceğiz."
"Biz her an atılacak her adıma hazır bir ülkeyiz"
Erdoğan, Türkiye'yi ve Türk milletini, hiçbir köklü devlet geleneği bulunmayan, kendi aralarındaki didişmeler hariç ciddi bir mücadele birikimi olmayan topluluklarla karıştıranlara verilecek cevaplarının olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Unutmayın, biz her an atılacak her adıma hazır bir ülkeyiz, hazır bir milletiz. Eğer böyle bir devlete, böyle bir millete karşı 3-5 teröristi ve çapulcuyu tercih edenler varsa, hiç şüpheleri olmasın ki bu cevabı onların da yüzlerine, yüreklerine çok yakında çarparız. Bunu da bilsinler.
"Azami müştereklerimizin olduğu partilerle beraber olmanın ittifakını kuruyoruz"
"Her defasında acaba bu sefer farklı olabilir mi diye ümit ediyoruz." diyen Erdoğan, ülkenin ve milletin bekasını ilgilendiren her kritik konuda, CHP'nin yanlış tarafta bulunduğunu görmekten üzüntü duyduklarını vurguladı.
Recep Tayyip Erdoğan, siyasi partilerin seçimlere ittifakla girebilmelerinin temini için ilgili kanunlarda değişiklik yapılması konusundaki düzenleme sırasında da benzer bir manzara ile karşılaştıklarını ifade etti.
Seçimlere ittifaklı girilebilmesi konusunun, ne AK Parti'ye ne de başka bir partiye münhasır olmadığını belirten Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bu daha önce farklı şekillerde uygulanmadı mı? Uygulandı. İlk defa mı yapılıyor? Yok. Arzu eden tüm partiler, aralarında böyle bir ittifak kurabilirler. Cumhurbaşkanlığı seçiminde zaten doğal olarak gerçekleşecek bu ittifakın milletvekilliği seçimlerine teşmili, yürütme erkinde sağladığımız istikrarı yasama organında da mümkün kılacak bir imkandır.
Bu işin bir başka faydası da geçmişte kimi seçimlerde zaten yapılan ama adeta hülle yöntemi kullanılan seçim ittifaklarının hukuki zemine kavuşturulmasıdır. Eskiler, 'önce refik sonra tarik' derler. Biz gittiğimiz yol kadar, bu yola kimlerle gittiğimize de bakıyoruz. Seçim ittifakı konusunda MHP ile birlikte oluşturduğumuz bu ittifak, şu anda kararlı bir şekilde Mecliste yürüyor. Niye birileri rahatsız oluyor, neden, niçin? Ayrıca BBP de Cumhur İttifakı'nı desteklediğini açıkça ilan etti. Bu çatının altında olmasını arzu ettiğimiz partiler, eğer kendilerine başka bir yol veya yol arkadaşı seçiyorlarsa, onlara da güle güle demekten başka elimizden bir şey gelmez."
Erdoğan, iyi niyetilerini ve samimiyetlerini, hatta ısrarlarını defaatle ortaya koyduklarına dikkati çekerek, "Önümüzdeki dönemde sadece seçimlerden başarıyla çıkmanın yollarını arayacak, onunla birlikte ülkemizi hedeflerine ulaştıracak reformların da hazırlıklarını yürüteceğiz. Burada tabii bir şeyi özellikle ifade etmem lazım. Biz ülkemizde her şeyden önce, azami müştereklerimizin olduğu siyasi hareketlerle, siyasi partilerle beraber olmanın ittifakını kuruyoruz, asgari müşterekler değil. Onlarla beraber olamayız. Biz azami müştereklerimizin olduğu siyasi hareketlerle beraber olma kararını verdik, adımı da bunun için böyle attık. Biz ümmetin ve milletin birliğini ve beraberliğini sağlamanın adımını atıyoruz. Bu ittifakın da buna hizmet ettiğine inanıyoruz." diye konuştu.
"Kadının maruz kaldığı her zulüm insanlığın onuruna vurulmuş bir darbe"
Tüm kadınların Kadınlar Günü'nü tebrik eden Erdoğan, "Bizim için kadın her şeyden önce insandır. Kadının, gasbedilen her hakkı, tüm insanlığa yöneltilmiş bir tehdittir." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Kadının maruz kaldığı her zulüm her adaletsizlik tüm insanlığın onuruna vurulmuş bir darbedir. Üstelik kadın, diğer özelliklerinin yanı sıra anne ve eş sıfatlarıyla toplumda ayrı ve çok ayrı bir konuma sahiptir. Dünyada kadınlarla ilgili sorunların bu derece tartışılmasının, bu konuda ifrat ve tefrit noktasında, çok farklı uçlara savrulmasının ve böyle bir anlayışın yaşanmasının sebebi işte bu temel bakış açısındaki eşitliktir. Erkek ile kadını, tıpkı bir bedenin iki yarısı gibi düşündüğünüzde fonksiyonlarında farklılıklar olmakla birlikte, aslında ikisinin aynı olduğunu görürüz. Hatta daha da ötesi biri olmadan diğerinin bir anlamı yoktur. "
Erdoğan, İslam inancında insana dair mükellefiyetler ve mükafatlar sayılırken daima kadın ve erkeğin birlikte zikredildiğini aktardı.
Kadınlarla ilgili zaman içerisinde ve tamamen farklı kaynakların etkisiyle ortaya çıkan yanlış anlayışları ve uygulamaları hakikatin kendisi olarak asla kabul etmediklerini belirten Erdoğan, "Bizim için tek hakikat insanlar arasında derisinin rengine, kökenine, diline, boyuna, posuna, bütün bunlara göre ayrım yapılamayacağı gibi cinsiyetine göre ayrımcılığın olamayacağıdır. Bunun tersini düşünen, iddia eden, böyle davranan kim olursa olsun, inancımıza da medeniyetimizin özüne de kadim kültürümüzün ruhuna da ters düşmüş olur." diye konuştu.
Kadınlarla ilgili tüm ayrımcı anlayışları ve uygulamaları ortadan kaldırarak bu konudaki yanlışların kökünü kurutmayı istediklerini ifade eden Erdoğan, Hazreti Muhammed'in, "Cennet annelerin ayakları altındadır." hadisini anımsattı.