ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bu ülkenin gençlerini ne Kandil ve Pensilvanya'daki terör baronlarına ne de uyuşturucu terörüne asla feda edemeyiz." dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi.
Konuşmasına bu gece idrak edilen ve Kuran-ı Kerim'de "bin aydan daha hayırlıdır" diye buyrulan Kadir Gecesi'ni gönülden tebrik ederek başlayan Erdoğan, "Rahmet ve mağfiret kapılarının sonuna kadar açıldığı, dua ve tövbelerin kabul edildiği bu mukaddes gecenin ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını Allah'tan temenni ediyorum." dedi.
Erdoğan, bu gecenin feyzinden, bereketinden istifade etmenin, Kadir Gecesi'nin kadrinin ve kıymetinin bilinmesinin çok önemli olduğuna dikkati çekti.
Millet Camisi'nde teravih namazı sonrasında düzenlenen örnek bir programla Kadir Gecesi'nin ruhuna ve manasına uygun bir şekilde milletle birlikte idrak etmeye çalışılacağını belirten Erdoğan, "Faziletine inanarak ve mükafatını Allah'tan bekleyerek Kadir Gecesi'ni ibadetle geçiren kimsenin günahlarının bağışlanacağını müjdeleyen Peygamber Efendimiz, Hazreti Ayşe validemize bu gece özellikle şu duayı yapmasını tavsiye etmiştir. 'Allahım sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet yarabbim.' Bizler de başımız eğik, kalbimiz buruk bir şekilde Peygamber Efendimiz'in öğrettiği bu yakarışla yüce Mevla'dan af ve mağfiret niyaz ediyoruz. Rabb'imizden bu mübarek geceler hürmetine ülkemizi ve milletimizi her türlü kötülükten, fitneden, musibetten muhafaza buyurmasını diliyoruz." diye konuştu.
Dünyanın ve Türkiye'nin üzerinde bulunduğu bölgenin içinden geçtiği şu sıkıntılı dönemde Türkiye ile birlikte tüm İslam aleminin refaha, huzura ve güvene kavuşmasını temenni eden Erdoğan, özellikle ülke ve millet için birlik, beraberlik ve dayanışma temennisini tekrar etmek istediğini vurguladı.
"Sivil toplum, devletin karşıtı değil, bilakis tamamlayıcısıdır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ülkenin dört bir köşesinden çok farklı alanlarda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin bulunduğuna işaret etti.
Salondaki manzaranın, ülke ve millet adına bir iftihar vesilesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, Türkiye'nin vakıf ve gönüllü teşekküller noktasında ne kadar zengin ve mümbit olduğunun herkesçe bilindiğine değindi.
Erdoğan, geçmişte yaşanan onca sıkıntı ve baskıya rağmen, bugün sivil toplum kuruluşlarının eskisinden çok güçlü bir şekilde çalışmalarına devam etmelerinin, milletin bu müesseselere sahip çıkması sayesinde olduğunu bildirdi.
Ülkenin eğitimde, hak ve özgürlüklerde, sınırların içindeki ve dışındaki ihtiyaç sahipleriyle sergilediği örnek dayanışmada şüphesiz en büyük payın sivil toplum kuruluşlarına ait olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Biz de sorumluluk üstlendiğimiz her yerde özellikle de son 15 yıldır sizleri her açıdan desteklemeye, önünüzü açmaya, işlerinizi kolaylaştırmaya gayret ediyoruz. Çünkü biz, birileri gibi sivil toplumu tehdit olarak değil, milli birlik ve beraberliğimizin kilit taşı olarak görüyoruz. Sizler ülkemizde katılımcı demokrasinin aracı, sosyal barışımızın adeta sigortası olan kuruluşlarımızsınız.
Burada şu gerçeğin altını bir kez daha çizmek istiyorum. Sivil toplum, devletin karşıtı değil, bilakis tamamlayıcısıdır. Bir devlet ne kadar güçlü olursa olsun sivil toplumun desteği, yardımı, işbirliği olmadan hedeflerini gerçekleştiremez. Bilhassa milletimizin karşı karşıya bulunduğu sıkıntıların giderilmesinde, sizlerin katkısının son derece gerekli olduğuna inanıyorum."
"Bölgedekilerin devletine güvenmesini ve devletini sahiplenmesini sağladık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin on yıllardır terör, cehalet, madde bağımlılığı gibi özellikle gençleri hedef alan tehditlerle mücadele ettiğini belirterek, 7'den 70'e milletin bütün fertlerini olumsuz etkileyen bu sıkıntıları çözüme kavuşturmak için devlet olarak bugüne kadar birçok adım atıldığını dile getirdi.
Terörle mücadele konusunda çok yönlü projelerin hayata geçirildiğini vurgulayan Erdoğan, "Kalkınma alanında yılların ihmalini gidererek Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemize çok ciddi yatırımlar yaptık. 'Hak ve özgürlükler' başlığında hayata geçirilen reformlarla halkımızın yıllardır talep ettiği, beklediği, özlemini çektiği değişimleri gerçekleştirdik. Güvenlik noktasında polisimiz, askerimiz, güvenlik korucularımız aralıksız bir şekilde yürüttükleri operasyonlarla dağları, sığınakları, kampları terör örgütüne dar ediyor." diye konuştu.
Erdoğan, tüm bu gayretlerin neticesinde bölgedekilerin devletine güvenmesini ve devletini sahiplenmesini sağladıklarını belirterek, "Terörle mücadele bire beş değil, bire on... Bunun bedelini onlara ödettik, ödetiyoruz ve ödeteceğiz. Çünkü 'şehitlerimizin, gazilerimizin kanı yerde kalmayacak' dedik ve bu kararlılığımızı da sürdürüyoruz." ifadesini kullandı.
"Sivil toplum kuruluşlarımızın da mesuliyeti olduğuna inanıyorum"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bizim nazarımızda silahlı terör neyse, uyuşturucu terörü de odur. Devletin uyuşturucuyla mücadele hususunda yaptığı pek çok çalışma vardır. Ancak son günlerde basın yayın organlarına yansıyan, hatta kendimizin de yol kenarında bizzat şahit olduğu, yürek yakıcı manzaralar bu konularda halen eksiklerimizin olduğunu gösteriyor. Kaldırım köşelerinde veya sokak ortasına kendinden geçmiş bir şekilde oralarda kendini bırakmış gençler, sadece devlete değil, hepimize ciddi sorumluluklar yüklüyor.
Her ne kadar Avrupa ülkelerinin çok çok altında da olsa bizim milletçe bu yarayı daha fazla büyümeden, kangrene dönüşmeden tedavi etmemiz gerekiyor. Bunun yolu da aile, okul, üniversite, medya ve sivil toplum olarak el birliği ve dayanışma içinde meseleye eğilmemizden geçiyor."
Erdoğan, 80 milyon olarak büyük bir aile olunduğunu, bu tür sorunların çözüme kavuşturulmasında da bir aile gibi hareket edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
"Bu ülkenin gençlerini ne Kandil ve Pensilvanya'daki terör baronlarına ne de uyuşturucu terörüne asla feda edemeyiz." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Onlar bizim gençlerimiz, bizim çocuklarımız. Gençlerimizin eline silah vererek, bedenine uyuşturucu zerk ederek, zihinlerini iğfal ederek geleceğimize kast edenlere göz yummayacağız. Bunun yolu, milli ve manevi değerlerimizle teçhiz edilmiş, kendini bilen ve öz güven sahibi bir gençlik yetiştirmekten geçiyor. Bize sokak köşelerinde, dağ başlarında hayatlarını söndüren değil, ömrünü bu ülke ve millet için vakfeden gençler lazım. Bu konuda özellikle sivil toplum kuruluşlarımıza önemli görevler düşüyor. Terör örgütlerine de, uyuşturucuya da kaptırdığımız her gencimizle devletle birlikte sivil toplum kuruluşlarımızın da mesuliyeti olduğuna inanıyorum."
15 Temmuz gecesinde Türkiye, tarihinin en büyük felaketlerinden birinin eşiğinden döndü
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye'nin bir daha böyle bir musibetle karşı karşıya kalmaması için öncelikle bu ihanet çetesi mensuplarının hak ettiği cezaları mutlaka almalarını sağlamalıyız. Dikkat ediniz bu ihanet çetesine mensup olup da yaptıkları için nedamet getiren, samimi pişmanlık duyan neredeyse kimse yoktur. Bu durum sergiledikleri tüm ihanetleri, işledikleri tüm cinayetleri, yaptıkları tüm haksızlıkları taammüden gerçekleştirdiklerini gösteriyor." dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle gerçekleştirilen iftardaki konuşmasında, bir yıl önce 15 Temmuz gecesinde Türkiye'nin, tarihinin en büyük felaketlerinden birinin eşiğinden döndüğünü ifade etti.
FETÖ ihanet çetesi mensupları tarafından başlatılan darbe girişiminin milletin feraseti ve cesareti sayesinde başarısızlığa uğratıldığını belirten Erdoğan, "Türkiye'nin bir daha böyle bir musibetle karşı karşıya kalmaması için öncelikle bu ihanet çetesi mensuplarının hak ettiği cezaları mutlaka almalarını sağlamalıyız. Dikkat ediniz bu ihanet çetesine mensup olup da yaptıkları için nedamet getiren, samimi pişmanlık duyan neredeyse kimse yoktur. Bu durum sergiledikleri tüm ihanetleri, işledikleri tüm cinayetleri, yaptıkları tüm haksızlıkları taammüden gerçekleştirdiklerini gösteriyor. Mahkemelerdeki şovları cesaretlerinden değil, dünyevi gözlerinin de, kalp gözlerinin de kararmış olmasından kaynaklanıyor." diye konuştu.
"Acı akıbetten kurtulamayacaklar"
Erdoğan, pervasızlıklarının, kaybedecek bir şeyi kalmamış insanların psikolojisini yansıttığına işaret etti.
"Ne yaparlarsa yapsınlar kendilerini bekleyen acı akıbetten kurtulamayacaklar." diyen Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye, onların tüm dünyada propagandasını yaptıklarının aksine bir hukuk devleti olduğu için böyle davranabiliyorlar. Kendi hallerine bıraksak milletimiz bunları sokakta tükürüğüyle boğar. Bu süreçte bizlere düşen görev, milletimize olan borcumuzu ödemek için bu hainlere hiçbir yerde ve hiçbir şekilde fırsat vermemektir. Cumhurbaşkanı olarak külliyeden görevlendirdiğim arkadaşlarım, şahsi avukatlarım ve ilgili bakanlıklarımız aracılığıyla mahkemeleri günü gününe takip ediyoruz."
Adli tatilin yakın zamanda başlayacağını ve eylül, ekim aylarına kadar bir boşluk olacağını anımsatan Erdoğan, daha sonra yargının görevini sürdüreceğine değindi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti:
"Sivil toplum kuruluşlarımızın yöneticileri olarak sizlerden de mahkemelerde hazır bulunmanızı özellikle rica ediyorum. Bunları takip etmelisiniz ve bu onların şovlarına falan fırsat vermeyecek. Şehit yakınlarımıza ve gazilerimize moral vermek, aynı zamanda meydanı bu alçaklara bırakmamak için süreç tamamlanana kadar mahkemeleri hem fiziki olarak hem de işlemler açısından çok yakından takip etmelisiniz. Gördüğümüz eksiklikleri, aksaklıkları, yapacağımız katkıları Adalet Bakanlığımıza ve diğer ilgili arkadaşlarımıza bildirmenizi rica ediyorum. Cumhurbaşkanlığında Devlet Denetleme Kurulunu tamamıyla bu işle görevlendirmiş bulunuyorum. Devlet Denetleme Kurulunun dışında da ayrıca yine görevlendirdiğim arkadaşlarım var."
"Yükümüze omuz vermenizi bekliyorum"
Başdanışmanlarının İstanbul ve Ankara'da yargının devam eden sürecini takip ettiklerini aktaran Erdoğan, "Bu bizim, 15 Temmuz şehitlerimiz ve gazilerimiz başta olmak üzere milletimize karşı bir borcumuzdur. İçeride ve dışarıda, beka mücadelesi verdiğimiz bu kritik dönemde sivil toplum kuruluşlarımızın siz kıymetli temsilcilerinden yükümüze omuz vermenizi bekliyorum." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Kalbi selimle yapılan duaların geri çevrilmediği bu gecede sözlerime Elmalılı Hamdi Yazır hocamızdan ilhamla şu şekilde son vermek istiyorum; 'İlahi, hamdini sözümüze sertac ettik/ Zikrini kalbimize mirac ettik/ Kitabını kendimize minhac ettik/ Biz yoktuk sen var ettin/ Varlığından haberdar ettin/ Aşkınla gönlümüzü bikarar ettin/ İnayetine sığındık, kapına geldik/ Hidayetine sığındık, lütfuna geldik/ Kulluk edemedik, affına geldik/ Şaşırtma bizi doğruyu söylet/ Neş'eni duyur, hakikati öğret/ Sen duyurmazsan biz duyamayız/ Sen sevdirmezsen biz sevemeyiz/ Sevdir bize hep sevdiklerini/ Yerdir bize hep yerdiklerini/ Yar et bize hep erdirdiklerini/ Sevdin habibini, kainata sevdirdin/ Sevdin de hil'atı risaleti giydirdin/ Makam-ı İbrahim'den makam-ı Mahmud'a erdirdin/ Server-i asfiya kıldın hatem-i enbiya kıldın Muhammed Mustafa kıldın/ Salat-u selam tahiyyetül ikram, her türlü ihtiram O'na/ O'nun al-ü eshabı etbaına ya Rabbi'."
İftar sofrasında bir araya gelmekten dolayı duyduğu bahtiyarlığı ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm katılımcıların Ramazan Bayramını tebrik etti.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi.
Konuşmasına bu gece idrak edilen ve Kuran-ı Kerim'de "bin aydan daha hayırlıdır" diye buyrulan Kadir Gecesi'ni gönülden tebrik ederek başlayan Erdoğan, "Rahmet ve mağfiret kapılarının sonuna kadar açıldığı, dua ve tövbelerin kabul edildiği bu mukaddes gecenin ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını Allah'tan temenni ediyorum." dedi.
Erdoğan, bu gecenin feyzinden, bereketinden istifade etmenin, Kadir Gecesi'nin kadrinin ve kıymetinin bilinmesinin çok önemli olduğuna dikkati çekti.
Millet Camisi'nde teravih namazı sonrasında düzenlenen örnek bir programla Kadir Gecesi'nin ruhuna ve manasına uygun bir şekilde milletle birlikte idrak etmeye çalışılacağını belirten Erdoğan, "Faziletine inanarak ve mükafatını Allah'tan bekleyerek Kadir Gecesi'ni ibadetle geçiren kimsenin günahlarının bağışlanacağını müjdeleyen Peygamber Efendimiz, Hazreti Ayşe validemize bu gece özellikle şu duayı yapmasını tavsiye etmiştir. 'Allahım sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet yarabbim.' Bizler de başımız eğik, kalbimiz buruk bir şekilde Peygamber Efendimiz'in öğrettiği bu yakarışla yüce Mevla'dan af ve mağfiret niyaz ediyoruz. Rabb'imizden bu mübarek geceler hürmetine ülkemizi ve milletimizi her türlü kötülükten, fitneden, musibetten muhafaza buyurmasını diliyoruz." diye konuştu.
Dünyanın ve Türkiye'nin üzerinde bulunduğu bölgenin içinden geçtiği şu sıkıntılı dönemde Türkiye ile birlikte tüm İslam aleminin refaha, huzura ve güvene kavuşmasını temenni eden Erdoğan, özellikle ülke ve millet için birlik, beraberlik ve dayanışma temennisini tekrar etmek istediğini vurguladı.
"Sivil toplum, devletin karşıtı değil, bilakis tamamlayıcısıdır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ülkenin dört bir köşesinden çok farklı alanlarda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin bulunduğuna işaret etti.
Salondaki manzaranın, ülke ve millet adına bir iftihar vesilesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, Türkiye'nin vakıf ve gönüllü teşekküller noktasında ne kadar zengin ve mümbit olduğunun herkesçe bilindiğine değindi.
Erdoğan, geçmişte yaşanan onca sıkıntı ve baskıya rağmen, bugün sivil toplum kuruluşlarının eskisinden çok güçlü bir şekilde çalışmalarına devam etmelerinin, milletin bu müesseselere sahip çıkması sayesinde olduğunu bildirdi.
Ülkenin eğitimde, hak ve özgürlüklerde, sınırların içindeki ve dışındaki ihtiyaç sahipleriyle sergilediği örnek dayanışmada şüphesiz en büyük payın sivil toplum kuruluşlarına ait olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Biz de sorumluluk üstlendiğimiz her yerde özellikle de son 15 yıldır sizleri her açıdan desteklemeye, önünüzü açmaya, işlerinizi kolaylaştırmaya gayret ediyoruz. Çünkü biz, birileri gibi sivil toplumu tehdit olarak değil, milli birlik ve beraberliğimizin kilit taşı olarak görüyoruz. Sizler ülkemizde katılımcı demokrasinin aracı, sosyal barışımızın adeta sigortası olan kuruluşlarımızsınız.
Burada şu gerçeğin altını bir kez daha çizmek istiyorum. Sivil toplum, devletin karşıtı değil, bilakis tamamlayıcısıdır. Bir devlet ne kadar güçlü olursa olsun sivil toplumun desteği, yardımı, işbirliği olmadan hedeflerini gerçekleştiremez. Bilhassa milletimizin karşı karşıya bulunduğu sıkıntıların giderilmesinde, sizlerin katkısının son derece gerekli olduğuna inanıyorum."
"Bölgedekilerin devletine güvenmesini ve devletini sahiplenmesini sağladık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin on yıllardır terör, cehalet, madde bağımlılığı gibi özellikle gençleri hedef alan tehditlerle mücadele ettiğini belirterek, 7'den 70'e milletin bütün fertlerini olumsuz etkileyen bu sıkıntıları çözüme kavuşturmak için devlet olarak bugüne kadar birçok adım atıldığını dile getirdi.
Terörle mücadele konusunda çok yönlü projelerin hayata geçirildiğini vurgulayan Erdoğan, "Kalkınma alanında yılların ihmalini gidererek Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemize çok ciddi yatırımlar yaptık. 'Hak ve özgürlükler' başlığında hayata geçirilen reformlarla halkımızın yıllardır talep ettiği, beklediği, özlemini çektiği değişimleri gerçekleştirdik. Güvenlik noktasında polisimiz, askerimiz, güvenlik korucularımız aralıksız bir şekilde yürüttükleri operasyonlarla dağları, sığınakları, kampları terör örgütüne dar ediyor." diye konuştu.
Erdoğan, tüm bu gayretlerin neticesinde bölgedekilerin devletine güvenmesini ve devletini sahiplenmesini sağladıklarını belirterek, "Terörle mücadele bire beş değil, bire on... Bunun bedelini onlara ödettik, ödetiyoruz ve ödeteceğiz. Çünkü 'şehitlerimizin, gazilerimizin kanı yerde kalmayacak' dedik ve bu kararlılığımızı da sürdürüyoruz." ifadesini kullandı.
"Sivil toplum kuruluşlarımızın da mesuliyeti olduğuna inanıyorum"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bizim nazarımızda silahlı terör neyse, uyuşturucu terörü de odur. Devletin uyuşturucuyla mücadele hususunda yaptığı pek çok çalışma vardır. Ancak son günlerde basın yayın organlarına yansıyan, hatta kendimizin de yol kenarında bizzat şahit olduğu, yürek yakıcı manzaralar bu konularda halen eksiklerimizin olduğunu gösteriyor. Kaldırım köşelerinde veya sokak ortasına kendinden geçmiş bir şekilde oralarda kendini bırakmış gençler, sadece devlete değil, hepimize ciddi sorumluluklar yüklüyor.
Her ne kadar Avrupa ülkelerinin çok çok altında da olsa bizim milletçe bu yarayı daha fazla büyümeden, kangrene dönüşmeden tedavi etmemiz gerekiyor. Bunun yolu da aile, okul, üniversite, medya ve sivil toplum olarak el birliği ve dayanışma içinde meseleye eğilmemizden geçiyor."
Erdoğan, 80 milyon olarak büyük bir aile olunduğunu, bu tür sorunların çözüme kavuşturulmasında da bir aile gibi hareket edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
"Bu ülkenin gençlerini ne Kandil ve Pensilvanya'daki terör baronlarına ne de uyuşturucu terörüne asla feda edemeyiz." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Onlar bizim gençlerimiz, bizim çocuklarımız. Gençlerimizin eline silah vererek, bedenine uyuşturucu zerk ederek, zihinlerini iğfal ederek geleceğimize kast edenlere göz yummayacağız. Bunun yolu, milli ve manevi değerlerimizle teçhiz edilmiş, kendini bilen ve öz güven sahibi bir gençlik yetiştirmekten geçiyor. Bize sokak köşelerinde, dağ başlarında hayatlarını söndüren değil, ömrünü bu ülke ve millet için vakfeden gençler lazım. Bu konuda özellikle sivil toplum kuruluşlarımıza önemli görevler düşüyor. Terör örgütlerine de, uyuşturucuya da kaptırdığımız her gencimizle devletle birlikte sivil toplum kuruluşlarımızın da mesuliyeti olduğuna inanıyorum."
15 Temmuz gecesinde Türkiye, tarihinin en büyük felaketlerinden birinin eşiğinden döndü
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye'nin bir daha böyle bir musibetle karşı karşıya kalmaması için öncelikle bu ihanet çetesi mensuplarının hak ettiği cezaları mutlaka almalarını sağlamalıyız. Dikkat ediniz bu ihanet çetesine mensup olup da yaptıkları için nedamet getiren, samimi pişmanlık duyan neredeyse kimse yoktur. Bu durum sergiledikleri tüm ihanetleri, işledikleri tüm cinayetleri, yaptıkları tüm haksızlıkları taammüden gerçekleştirdiklerini gösteriyor." dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle gerçekleştirilen iftardaki konuşmasında, bir yıl önce 15 Temmuz gecesinde Türkiye'nin, tarihinin en büyük felaketlerinden birinin eşiğinden döndüğünü ifade etti.
FETÖ ihanet çetesi mensupları tarafından başlatılan darbe girişiminin milletin feraseti ve cesareti sayesinde başarısızlığa uğratıldığını belirten Erdoğan, "Türkiye'nin bir daha böyle bir musibetle karşı karşıya kalmaması için öncelikle bu ihanet çetesi mensuplarının hak ettiği cezaları mutlaka almalarını sağlamalıyız. Dikkat ediniz bu ihanet çetesine mensup olup da yaptıkları için nedamet getiren, samimi pişmanlık duyan neredeyse kimse yoktur. Bu durum sergiledikleri tüm ihanetleri, işledikleri tüm cinayetleri, yaptıkları tüm haksızlıkları taammüden gerçekleştirdiklerini gösteriyor. Mahkemelerdeki şovları cesaretlerinden değil, dünyevi gözlerinin de, kalp gözlerinin de kararmış olmasından kaynaklanıyor." diye konuştu.
"Acı akıbetten kurtulamayacaklar"
Erdoğan, pervasızlıklarının, kaybedecek bir şeyi kalmamış insanların psikolojisini yansıttığına işaret etti.
"Ne yaparlarsa yapsınlar kendilerini bekleyen acı akıbetten kurtulamayacaklar." diyen Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye, onların tüm dünyada propagandasını yaptıklarının aksine bir hukuk devleti olduğu için böyle davranabiliyorlar. Kendi hallerine bıraksak milletimiz bunları sokakta tükürüğüyle boğar. Bu süreçte bizlere düşen görev, milletimize olan borcumuzu ödemek için bu hainlere hiçbir yerde ve hiçbir şekilde fırsat vermemektir. Cumhurbaşkanı olarak külliyeden görevlendirdiğim arkadaşlarım, şahsi avukatlarım ve ilgili bakanlıklarımız aracılığıyla mahkemeleri günü gününe takip ediyoruz."
Adli tatilin yakın zamanda başlayacağını ve eylül, ekim aylarına kadar bir boşluk olacağını anımsatan Erdoğan, daha sonra yargının görevini sürdüreceğine değindi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti:
"Sivil toplum kuruluşlarımızın yöneticileri olarak sizlerden de mahkemelerde hazır bulunmanızı özellikle rica ediyorum. Bunları takip etmelisiniz ve bu onların şovlarına falan fırsat vermeyecek. Şehit yakınlarımıza ve gazilerimize moral vermek, aynı zamanda meydanı bu alçaklara bırakmamak için süreç tamamlanana kadar mahkemeleri hem fiziki olarak hem de işlemler açısından çok yakından takip etmelisiniz. Gördüğümüz eksiklikleri, aksaklıkları, yapacağımız katkıları Adalet Bakanlığımıza ve diğer ilgili arkadaşlarımıza bildirmenizi rica ediyorum. Cumhurbaşkanlığında Devlet Denetleme Kurulunu tamamıyla bu işle görevlendirmiş bulunuyorum. Devlet Denetleme Kurulunun dışında da ayrıca yine görevlendirdiğim arkadaşlarım var."
"Yükümüze omuz vermenizi bekliyorum"
Başdanışmanlarının İstanbul ve Ankara'da yargının devam eden sürecini takip ettiklerini aktaran Erdoğan, "Bu bizim, 15 Temmuz şehitlerimiz ve gazilerimiz başta olmak üzere milletimize karşı bir borcumuzdur. İçeride ve dışarıda, beka mücadelesi verdiğimiz bu kritik dönemde sivil toplum kuruluşlarımızın siz kıymetli temsilcilerinden yükümüze omuz vermenizi bekliyorum." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Kalbi selimle yapılan duaların geri çevrilmediği bu gecede sözlerime Elmalılı Hamdi Yazır hocamızdan ilhamla şu şekilde son vermek istiyorum; 'İlahi, hamdini sözümüze sertac ettik/ Zikrini kalbimize mirac ettik/ Kitabını kendimize minhac ettik/ Biz yoktuk sen var ettin/ Varlığından haberdar ettin/ Aşkınla gönlümüzü bikarar ettin/ İnayetine sığındık, kapına geldik/ Hidayetine sığındık, lütfuna geldik/ Kulluk edemedik, affına geldik/ Şaşırtma bizi doğruyu söylet/ Neş'eni duyur, hakikati öğret/ Sen duyurmazsan biz duyamayız/ Sen sevdirmezsen biz sevemeyiz/ Sevdir bize hep sevdiklerini/ Yerdir bize hep yerdiklerini/ Yar et bize hep erdirdiklerini/ Sevdin habibini, kainata sevdirdin/ Sevdin de hil'atı risaleti giydirdin/ Makam-ı İbrahim'den makam-ı Mahmud'a erdirdin/ Server-i asfiya kıldın hatem-i enbiya kıldın Muhammed Mustafa kıldın/ Salat-u selam tahiyyetül ikram, her türlü ihtiram O'na/ O'nun al-ü eshabı etbaına ya Rabbi'."
İftar sofrasında bir araya gelmekten dolayı duyduğu bahtiyarlığı ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm katılımcıların Ramazan Bayramını tebrik etti.