İstanbul
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, siyasetin çetin bir imtihan olduğunu belirterek, "Hele iktidar adeta ateşten gömlek giymektir. Biz ise siyasette neredeyse yarım asırdır milletimizin huzurundayız. Aynı şekilde 21 yılı bulan iktidarlarımız boyunca onca sınamadan geçtik. Yani her bakımdan defalarca teste maruz kalmamıza rağmen bugün alnı ak bir şekilde karşınızda durabiliyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Hemşehri Dernekleri Buluşması"nda yaptığı konuşmada, tüm katılımcıları hürmetle, muhabbetle selamladığını söyledi.
İstanbul'un ülkenin en büyük şehri ve bizatihi kendisi olduğunu vurgulayan Erdoğan, bu kentin, ülkenin istisnasız 81 vilayetinin ve 922 ilçesinin tamamından insanları bağrında yaşattığını dile getirdi.
Erdoğan, kimi ilk nesil, kimi ikinci, kimi üçüncü ve daha eski nesil İstanbullu bu insanların aynı zamanda bu şehrin en büyük zenginliği olduğunu dile getirerek, "Bu ülkeyi ve bu şehri babalarının tapulu malı sanan birileri istedikleri kadar kendilerini yırtsınlar. İstanbul Anadolu'dur, İstanbul Trakya'dır, İstanbul Türkiye'dir." diye konuştu.
Daha ötesi İstanbul'un Balkanlar'dan Kafkaslara, Kırım'dan Kuzey Afrika'ya ve Orta Asya'ya kadar gönül coğrafyasının hepsini kucaklayan bir ana olduğunu vurgu yapan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şu karşımızdaki manzara da bunun en büyük ispatıdır. Bugün burada İstanbul il teşkilatımızın gayretleriyle bir araya gelen hemşehri derneklerimizin her birini temsil ettikleri şehirler, ilçeler ve köyleriyle ayrı ayrı selamlıyorum. Hepimizin de kalbinin bir yarısının ata, dede yurdunda olduğunu biliyorum. Tıpkı bizim gönlümüzün Rize'den kopmaması gibi, sizler de geçmişinizle bağlarınıza sahip çıkıyorsunuz. Çok da güzel yapıyorsunuz. Çünkü bu geçmiş bizi kalabalıklardan ayırıp biz yapan, kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlayan, değerlerimizi yaşatma ve yeni nesillere aktarma şevki veren en büyük motivasyon kaynağımızdır."
"Siyasi hayatımızın tamamı bu sevgiden aldığımız güçle milletimize hizmet etmekle geçti"
"Şair, hepsi de İstanbul'da cem olan Anadolu'yu, Trakya'yı, vatan topraklarının her karışını bakınız nasıl anlatmış?" diyen Erdoğan, Abdurrahim Karakoç'un "Anadolu Sevgisi" şiirinden "Sen bizim dağları bilmezsin gülüm/Hele boz dumanlar çekilsin de gör/Her haftası bayram, her günü düğün/Hele yaylalara çıkılsın da gör/Anlamaz, bilmezsin sen bizim halkı/Sevgiyi bulasın yakına gel ki/ Kalıplar gerçeği göstermez belki/ Gönül perdeleri sökülsün de gör." dizelerini okudu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün burada tıpkı kendi memleketlerinde olduğu gibi kalıpları dışarıda bırakıp, gönül perdelerini söküp, en saf, en hasbi taraflarıyla bir arada olduklarını ifade ederek, şöyle dedi:
"Siyasi hayatımızın tamamı işte bu sevgiyi aramakla, işte bu sevgiden aldığımız güçle milletimize hizmet etmekle geçti. İstanbul'a büyükşehir belediye başkanı olduk. Türkiye'ye başbakan, cumhurbaşkanı olduk. Bu arayıştan da bu azimden de asla vazgeçmedik. Siyaset çetin bir imtihandır. Hele iktidar adeta ateşten gömlek giymektir. Biz ise siyasette neredeyse yarım asırdır milletimizin huzurundayız. Aynı şekilde 21 yılı bulan iktidarlarımız boyunca onca sınamadan geçtik. Yani her bakımdan defalarca teste maruz kalmamıza rağmen bugün alnı ak bir şekilde karşınızda durabiliyoruz. Bunun sırrına ermek isteyenlerin önce milletimizle, sizlerle aramızdaki gönül bağını idrak etmesi gerekiyor. Aramızdaki muhabbeti anlayamayanların her yenilgi sonrası millete hakaret etmeleri sadece kendi karakter fukaralıklarını gösterir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "'Geri çekileceğiz.' dediler. Nereden geri çekilecekler? Türkiye'nin sınırlarını terör örgütlerinden korumak için kurduğu güvenlik koridorlarından çekilecekler. Kafaya bak. Benim polisim, benim askerim zannediyor musun sen böyle bir fırsatı bulduğun zaman sana müsaade edecekler." dedi.
Erdoğan, seçim gecesinin ardından yaşananları vatandaşların da gördüğünü söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hepsi bir yana, sadece depremzedelerimize yapılan saygısızlık bile bunların kabahathanesini ağzına kadar doldurmaya yeter." diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ülkemizin başına gelen en büyük felaket olan 6 Şubat depremlerinin ardından biz depremzede kardeşlerimiz için geceli gündüzlü çalışırken bunlar ne yaptı? Yürüttükleri küçük çalışmaları büyütüp reklam malzemesi haline getirmek dışında bunlar ne yaptı? Deprem yıkıntıları önünde turistik fotoğraflar çektirmek, milletin acısını umursamadan şov yapmak dışında bunlar ne yaptı? Hadi bir işe yaramamalarını anladık. Hamdolsun, biz tüm kurumlarımızla belediyelerimizle sivil toplum kuruluşlarımızla depremzedelerimizin yaralarını zaten sarıyoruz. Onlar olsa da olur, olmasa da olur. Peki, seçimden sonra utanmadan, arlanmadan depremzede kardeşlerimize bırakınız siyasete, ahlaka, insanlığa sığmayacak hakaretler etmelerine ne diyeceğiz? Bunların gerçek yüzü işte bu. Siz onlara tabi olursanız, kendi deyimleriyle 'Tıpış tıpış gidip oyunuzu verirseniz.' ne ala. Yok, kendi iradenizle farklı bir karar verirseniz, dünyayı başınıza yıkar, etmedik hakaret, yapmadık densizlik bırakmazlar. Faşizm bunların ruhuna sirayet etmiş. Gerçi bölücü örgütle, FETÖ'yle, tefecilerle, küresel medyayla emperyalistlerle yol yürüyenlerden başka ne beklenebilir ki?"
"Biz en baştan beri, 'Milletimizin verdiği her kararın başımızın üstünde yeri var.' dedik"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bunlar talimatı nereden alıyor; Kandil'den, terör örgütünün şehirdeki uzantılarından. Biz talimatı nereden alıyoruz; Allah'tan ve milletten. Bizim çizgimiz bu. Başka bir tür çizgi, haşa yanımıza yaklaşamaz. Defne'de CHP yüzde 80 oy aldı, biz yüzde 20, daha da düşük olabilir. Ama biz hastaneyi yaptık. Onlara rağmen yaptık ve pazar günü de inşallah açılışını yapacağız. Çünkü biz, kime ne kadar oy çıkmış buna bakmayız. Biz, 'İnsanların en hayırlısı insanlara en çok faydalı olandır.' hükmü gereği hareket ediyoruz." ifadesini kullandı.
Milletin, 14 Mayıs'taki iradesiyle hangi maskeyi takarlarsa taksınlar, hangi takiyeyi yaparlarsa yapsınlar bunların gerçek yüzünü bildiğini ve gördüğünü bir kez daha ispatladığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Biz en baştan beri ne dedik, 'Milletimizin verdiği her kararın başımızın üstünde yeri var.' dedik. Peki, bunlar ne dediler? 'Yıkacağız.' dediler. Neyi yıkacaklar? Bizim ülkemize ve milletimize kazandırdığımız eserleri yıkacaklar. 'Geri çekileceğiz.' dediler. Nereden geri çekilecekler? Türkiye'nin sınırlarını terör örgütlerinden korumak için kurduğu güvenlik koridorlarından çekilecekler. Kafaya bak. Benim polisim, benim askerim zannediyor musun sen böyle bir fırsatı bulduğun zaman sana müsaade edecekler. Ne polisim ne jandarmam ne askerim sana böyle bir fırsatı Allah'ın izniyle vermez. 'Serbest bırakacağız.' dediler. Kimi serbest bırakacaklar? Cezaevlerindeki PKK'lıları, FETÖ'cüleri, Gezicileri serbest bırakacaklar. Selo'yu serbest bırakacaklar. Kim bu Selo? Diyarbakır'da 51 Kürt kardeşimizin ölümüne neden olan terörist Selo. Bu ülke eğer hukuk devletiyse bu ülkede hukuk varsa Allah'ın izniyle bizde işin başında olduğumuz sürece adaletten başka, hukuktan başka hiçbir mekanizma çalışmaz ve en ufak bir adım da atılmaz."
"Siyasette böyle bir yolda olan insan, bu tür gafı yapmaz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üstelik bununla kalmayıp, devletten attığımız ne kadar terör bağlantılı kişi varsa hepsini geri alacaklarını söylediler. 'Dokunacağız.' dediler. Neye dokunacaklar? Türkiye'nin gururu savunma sanayi projelerine, bu projelerle ülkemizin elde ettiği yüksek teknoloji birikimine dokunacaklar. 'Yakasına yapışacağız.' dediler. Kimin yakasına yapışacaklar? Bu ülkeye ve millete kamuda, siyasette, sivil toplum hizmetinde bulunmuş kim varsa onların yakasına yapışacaklar. 'Borç alacağız.' dediler. Kimden borç alacaklar? Asırlardır bu ülkenin iliğini, kemiğini sömüren, bizim 10 yıl önce tüm ilişkiyi kestiğimiz tefecilerden borç alacaklar. Londra'nın tefecilerinden borç alacaklarmış. Bay bay Kemal, onlar sana tefeci oldukları halde bile delikli kuruş vermezler. Onlar, kime borç vereceklerini de çok iyi bilirler."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "İlişkilerimizi yeniden düzenleyeceğiz." dediğine işaret eden Erdoğan, "Ya bir taraftan Rusya'ya saldıracaksın öbür taraftan 'İlişkilerimizi yeniden düzenleyeceğiz.' dedin. Ne dedi Rusya'nın Hükümet Sözcüsü, 'İspat et.' dedi. Buyur. Daha ortada herhangi bir şey yok. 'İspat et.' dedi. Niye? Çünkü siyasette böyle bir yolda olan insan, bu tür gafı yapmaz." diye konuştu.
Erdoğan, Batı'nın bütün ülkeleriyle Amerika'yla, Rusya'yla, Çin'le de görüşebileceklerini, bugüne kadar da hepsiyle Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak görüşmeler yaptıklarını ifade ederek, hiçbirini dışlamadıklarını söyledi.
Amerika'nın kendilerinden, S-400'leri geri vermelerini istediğini belirten Erdoğan, "Biz dedik ki 'Hayır. Siz bize Patriot vermediniz. Biz savunma ile ilgili olarak bu adımı attık. Vermiş olsaydınız zaten bu yola tevessül etmeyecektik. Vermediniz. Biz de bu yola tevessül ettik.' F-16'larla ilgili, F-35'lerle ilgili biz adam gibi durduk. Ve duruşumuzdan taviz vermedik." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Anadolu insanı dediğin merttir mert, delikanlıdır, dürüsttür, harbidir, vefakardır, cefakardır, siyasetçisini de kendisi gibi görmek ister. Milletimizin kendisini yok sayanlara 28 Mayıs'ta sandıkta varlığını en güçlü şekilde hissettireceğine inanıyorum." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Türkiye'nin en büyük ekonomi ortağı Rusya'ya yönelik yaptırımlara katılarak, "Batı ne istiyorsa onu yapacağız." dediğini söyledi.
Batı ne isterse değil, Türkiye ne isterse onu yaptıklarını belirten Erdoğan, "Biz ne güne duruyoruz ya? 'Batı ne isterse onu yapacağız.' Lafa bak, anlayışa bak, kafaya bak. Böyle bir şey asla bizim siyaset kitabımızda yer almaz." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun, Türkiye'nin milli kurumlarını, milli teşekküllerini ve milli çıkarlarının savunuculuğunu yapan tüm yapıları kapatmayı planladığını dile getirerek, "Kime destek vereceklermiş? Aile kurumumuzu ve evlatlarımızın geleceğini hedef alan sapkın akımların gelişmesine, serpilmesine destek verecekler. CHP Genel Başkanı'nın cumhurbaşkanı olması halinde yapacaklarının listesini daha sayfalarca uzatmak mümkün." değerlendirmesini yaptı.
CHP ve Millet İttifakı ortaklarının LGBT'yi savunduğunu ifade eden Erdoğan, AK Parti'ye, MHP'ye ve Cumhur İttifakı'na LGBT'nin sızamayacağını, kendilerinin ailenin kutsiyetine inandıklarını vurguladı.
"Zafer sarhoşluğu içerisinde yola devam edemeyiz"
Anayasa değişikliğinde aile kurumunun güçlenmesi için gerekli adımları atacaklarına işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bizim bu saydığımız listede her şey var. Bu listede Kandil var, Pensilvanya var, tefeciler var. Tekrar ediyorum, LGBT'ciler var, marjinal örgütler var, fitne ve kaos tüccarları var, etrafını saran tokatçılar da var. Tabii bir türlü ne olduğuna karar veremeyen ittifak ortakları da var. CHP'nin kendi içindeki hiziplerin seçim sonrası hesapları da var. Görüldüğü gibi bu listede her şey var. Bir tek ülke yok, bir tek millet yok. Yahu Anadolu çocuğuna uyar mı böyle şeyler? Anadolu insanı dediğin merttir mert, delikanlıdır, dürüsttür, harbidir, vefakardır, cefakardır, siyasetçisini de kendisi gibi görmek ister. Milletimizin kendisini yok sayanlara 28 Mayıs'ta sandıkta varlığını en güçlü şekilde hissettireceğine inanıyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hemşehri derneklerinden 28 Mayıs'taki seçimlere büyük bir katılım ve destek beklediğini belirterek, "Seçim günü sonuçlar belli olana kadar sandıklara sıkı sıkıya sahip çıkmamız gerekiyor. Rehavet olmaz. 'Ya biz zaten birinci turda bunu kazandık...' Aman ha. Zafer sarhoşluğu içerisinde yola devam edemeyiz. Çok çalışacağız. Ben size inanıyorum, size güveniyorum. Bizi hiçbir mücadelemizde yalnız bırakmadınız. Bu süreçte de hakkıyla yanımızda olacağınızdan şüphe duymuyorum." diye konuştu.
Salondakilere, "Şimdi Trakya'nın kızanlarına, Karadeniz'in uşaklarına, Doğu Anadolu'nun dadaşlarına, gakkoşlarına, Güneydoğu Anadolu'nun kekelerine, İç Anadolu'nun gardaşlarına, Akdeniz'in yörüklerine, Ege'nin zeybeklerine böylesi yakışır mı?" diye soran Erdoğan, "İşte benim Türkiye'm bu." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turuna işaret ederek, "Rehavet yok, zafer sarhoşluğu yok. 14 Mayıs'ı 28 Mayıs'ta tamamlayalım. 29 Mayıs İstanbul'un fethiyle bunu inşallah taçlandıralım. Gerilimden, çamur siyasetinden, provokasyondan medet uman fitnecilere inat 28 Mayıs'ta sandıkları 85 milyon olarak bayram yerine çevireceğiz. Kaybedeceklerini anlayanların tahriklerine asla kapılmayacağız. Türkiye'nin tökezlemesini bekleyenlere aradıkları fırsatı vermeyeceğiz." dedi.
Erdoğan, Cumhuriyet'in ilk asrını acısıyla tatlısıyla geride bıraktıkları, Türkiye Yüzyılı'na hazırlanılan bir dönemde olduklarını dile getirdi.
Geçen asırda, bir yanda bugün 104'üncü yıl dönümüne ulaştıkları, Gazi Mustafa Kemal'in 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkışıyla başlayan ve 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in ilanıyla zirvesine ulaşan milli mücadelenin olduğunu aktaran Erdoğan, geçen asrın diğer yönünde ise yoklukların, yoksullukların, baskıların, zulümlerin, darbelerin, siyasi, sosyal, ekonomik nice krizlerin milletin gönlünde açtığı yaraların bulunduğunu ifade etti.
"Bu öyle bir dönem ki ancak şairlerin diliyle anlatılabilir. Bakınız bir şairimiz eski Türkiye'nin Anadolu'sunu nasıl anlatmış" diyen Erdoğan, Yavuz Bülent Bakiler'in "Anadolu" şiirini şöyle okudu:
"Ben Anadolu'yum/ Yıllar yılı susuz kaldım, yıllar yılı aç/ Şükrederek kalktığım sofralarımda/ Ya soğan ekmek olur, yahut bulamaç/ Hastalarım ölüm yataklarında/ Ne doktor yüzü gördüm ne ilaç/ Zaman zaman nankör çıktı, büyütüp okuttuğum/ Gölge vermedi çok kere diktiğim ağaç/ Devlet denince hep vergi geldi aklıma/ Jandarma deyince kırbaç/ En gümrah ırmaklarım boşuna akıp gitti/ Üç beş adım ötesinde toprağım vardı kıraç/ Gittim, yiğitçe döğüştüm gaza meydanlarında/ Ne tak-ı zaferler istedim ne taç/ Savaşta çiğnetmedim hilali düşmanlara/ Barışta düştü üstüme gölge gölge haç/ Yolsuz, okulsuz köylerim, kasabalarım hala alın terine muhtaç/ Ben Anadolu'yum, acılı, mahzun/ Bende bitmez tükenmez dert kulaç kulaç."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şiiri tamamlamasının ardından, "Biz işte bu Türkiye'yi aldık, hayata geçirdiğimiz demokrasi ve kalkınma atılımlarıyla kendi yüzyılının inşasına hazırlanan bir ülke haline getirdik." dedi.
Artık bu ülkede hiçbir çocuğun eğitim imkanlarına ulaşamamaktan dolayı mağdur olmadığının, 76 üniversiteden 208 üniversiteye, 81 vilayette üniversitesi olmayan ilin kalmadığının altını çizen Erdoğan, "Artık bu ülkede hiçbir vatandaşımız sağlık hizmetlerinden mahrum kaldığı için kahırlanmıyor. Artık 20 şehir hastanemiz var. Her ilde hastanelerimiz, ilçelerde aynı şekilde. Artık bu ülkede kimsenin aklına 'devlet' deyince zulüm gelmiyor. Tam tersine şefkat geliyor, hizmet geliyor. Artık bu ülkede ne ırmaklar boşa akıyor, ne tarlalar suya hasret kalıyor, ne gölge veren ağaçlar kuruyor. Artık bu ülkede ne doğal gazı, petrolü toprağın altına hapsediliyor ne güneşi boşa doğup batıyor ne rüzgarı boşa esiyor. Artık bu ülkede kimse yolsuz, okulsuz, esersiz, hizmetsiz köylerine ağıt yakmıyor. Anadolu, artık acılı ve mahzun değil, umutlu ve coşkulu bir şekilde geleceğine bakıyor. Sizler bu değişimi hem İstanbul'da hem kendi şehirlerinizde bizzat yaşayarak gördünüz." diye konuştu.
"Geriye, 28 Mayıs'ta yarım kalan işi tamamlamak kalıyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz diyoruz ki gelin ülkemizi 21 yılda kurduğumuz bu güçlü eser ve hizmet altyapısının üzerinde çok daha yükseğe taşıyalım. Türkiye Yüzyılı'yla evlatlarımıza güvenli, huzurlu, müreffeh bir ülke, bir gelecek bırakalım. İlk turunu 14 Mayıs'ta yaptığımız cumhurbaşkanlığı seçiminde 27 milyonu aşkın oy ve yüzde 49,5'luk oranla bunun işaret fişeğini attınız. Meclis çoğunluğunu Cumhur İttifakı'na vererek, 323 milletvekiliyle iradenizin istikametini gösterdiniz. Şimdi geriye, 28 Mayıs'ta yarım kalan işi tamamlamak kalıyor. Buradan ayrıldıktan sonra hemen memleketlerinizi arayıp akrabalarınıza, eşinize, dostunuza, selamımızla birlikte '28 Mayıs'ta sandıkları sıkı tutmaları' mesajımızı iletmenizi istiyorum. Rehavet yok, zafer sarhoşluğu yok. 14 Mayıs'ı 28 Mayıs'ta tamamlayalım. 29 Mayıs İstanbul'un fethiyle bunu inşallah taçlandıralım. Gerilimden, çamur siyasetinden, provokasyondan medet uman fitnecilere inat 28 Mayıs'ta sandıkları 85 milyon olarak bayram yerine çevireceğiz. Kaybedeceklerini anlayanların tahriklerine asla kapılmayacağız. Türkiye'nin tökezlemesini bekleyenlere aradıkları fırsatı vermeyeceğiz. Bir haftamız var."
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile deprem bölgesine gideceğini, pazar günü deprem bölgesinden iki vilayeti, salı günü yine bölgedeki iki kenti ziyaret edeceğini, bunlardan birinin Sivas olacağını söyleyen Erdoğan, "Rabb'im yar ve yardımcımız olsun. 'Rabb'im bizi ülkemize ve milletimize hizmet yolundan ayırmasın.' diyorum. Coşkunuz, desteğiniz, ahde vefanız, kardeşliğiniz için her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. Yeniden buluşmak, yeniden kucaklaşmak ümidiyle sizleri Allah'a emanet ediyorum. Kalın sağlıcakla." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, yarından itibaren yurt dışında oy kullanma işleminin başlayacağını hatırlatarak, "Bu konuda da hassasiyetleri yurt dışındaki kardeşlerimize, vatandaşlarımıza bildirelim inşallah. Çok teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın salona gelişinden önce AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu birer konuşma yaptı.
Erdoğan'ın konuşacağı salon tıklım tıklım dolarken, birçok vatandaş konuşmayı ayakta takip etti.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com