ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki "Suriye" konulu Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi sonrasında ortak basın toplantısı düzenledi.
Suriye'de güvenliğin, huzurun ve barışın tesisi yönündeki çabalarının bir ifadesi olan zirveye ev sahipliği yapmanın memnuniyeti içerisinde olduklarını dile getiren Erdoğan, kasım ayında Soçi'de, Putin'in misafirperverliğinde gerçekleşen ilk zirveden bu yana Suriye'de önemli gelişmelerin yaşandığını belirtti.
Erdoğan, "Bugün önümüzdeki döneme ışık tutacağına inandığımız istişareler gerçekleştirdik ve atılacak adımları belirledik. Gerginliği azaltma bölgeleri konusunda Türkiye olarak sorumluluklarımızın gereğini hassasiyetle yerine getiriyoruz." diye konuştu.
İdlib'teki bir süre önce tesis ettikleri 8'inci gözlem noktasıyla bu konudaki kararlılığın gösterildiğini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Suriye konusunda şu hususun tüm dünya tarafından dikkate alınmasını bekliyoruz. Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanabilmesi tüm terör örgütlerine aynı mesafede olunmasına bağlıdır. Sadece Suriye ile kalmayıp Türkiye başta olmak üzere, çevre ülkelere ve hatta tüm bölgeye yönelik tehdit oluşturan terör örgütlerinin ayrım yapılmaksızın dışlanması çok ama çok önemlidir.
"Güvenli hale getirene kadar durmayacağımızı tekrarlamakta fayda görüyorum"
Türkiye'nin 3,5 milyon Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yaptığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 160 bin Suriyelinin Cerablus ve Bab bölgesine dönerek, vatanlarında yeni bir hayat kurduklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Afrin bölgesindeki patlayıcı madde taramasını bitirdikten ve altyapıyı ayağa kaldırdıktan sonra bu bölgeye de yüz binlerce Suriyeli misafirimizin dönmek için beklediğini biliyoruz. Tel Rıfat bölgesini de oraya dönecek Suriyeli kardeşlerimiz için yaşanabilir hale getirmek için Rus ve İranlı dostlarımızla birlikte ortak çalışma yürütmeye hazırız. Münbiç başta olmak üzere PYD/YPG'nin kontrolündeki tüm bölgeleri güvenli hale getirene kadar durmayacağımızı bir kez de burada tekrarlamakta fayda görüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
"Engelleyen değil tamamlayan mahiyette"
"PYD/YPG ile mücadelemiz Suriye'de DEAŞ'la mücadeleyi engelleyen veya aksatan değil tam tersine tamamlayan bir mahiyete sahiptir." diyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"DEAŞ ile PYD/YPG'nin aynı amaca hizmet ettiğini kabul etmeyen hiçbir anlayışın, Suriye'de kalıcı barışa ve istikrara hizmet edebilmesi mümkün değildir. Dikkat edilirse bu iki örgüt, sahada birbiriyle çatışıyor gibi görünen ama aslında sürekli birbirini besleyen, destekleyen, önünü açan bir anlayışla hareket etmektedir.
Suriye'de kaos çıkartılmak istenen yerlere önce DEAŞ'ın yerleşmesinin önü açılmakta, sonra onunla mücadele bahanesiyle PYD/YPG sokulmakta ve böylece terör döngüsü tamamlanmaktadır. Bu arada ülkenin geleceği için mücadele eden Suriye'nin gerçek kahramanları sürekli ezilmekte, örselenmekte, katledilmektedir. Biz, kendi sınırlarımızı da tüm Suriye'yi de bu cendereden çıkartmakta kararlıyız. Suriye huzur bulmadan Türkiye huzur bulamaz, 911 kilometre sınırımız var ve akrabalık bağları olan bir yapıya sahibiz. Bu bakımdan Suriye'de yaşananların anlamı ve önemi bizim için çok ayrı bir yere sahiptir."
"Uluslararası toplumu destek olmaya çağırıyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, garantör ülkeler olarak tuzaklara, tezgahlara, oyunlara ve provokasyonlara asla itibar etmeden, mutabık kaldıkları hedeflere doğru kararlı şekilde yürümeyi sürdüreceklerinin altını çizdi.
Bu konuda tüm uluslararası topluma da önemli görevler düştüğüne dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi:
"Buradan bir kez daha uluslararası toplumu, Suriye'deki sorunun adil ve uygulanabilir bir siyasi çözüme kavuşturulması gayretlerine destek olmaya çağırıyoruz. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken bir kez daha saygıdeğer devlet başkanlarını ülkemizde ağırlamaktan duyduğum bahtiyarlığı şahsım ve milletim adına ifade ediyorum.
"Suriye'yi özellikle yeniden inşa ve ihya edebilmek"
Erdoğan, her iki liderin açıklaması sonrasında yaptığı konuşmada ise dün temel atma töreni gerçekleştirilen Mersin Akkuyu Nükleer Enerji Santrali'nin 21 milyar dolara mal olacağını bildirdi. 2023'te hizmete girecek santralin çalışmalarının başladığını belirten Erdoğan, bir taraftan da projede çalışacak mühendis kadroların eğitimlerinin Rusya'da devam ettiğini, orada yetişen öğrencilerin Türkiye'ye döndüklerini belirtti.
Bugün de Üçlü Zirve'yi gerçekleştirdiklerini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Üçlü Zirve'de de bütün arzumuz, gayretimiz bir an önce barışın egemen olduğu bir Suriye'yi özellikle yeniden inşa ve ihya edebilmek. Bizler burada tüm STK'lerimizle hep birlikte şu ana kadar bu bölgede 31 milyar dolar buraya yatırım yaptık. Gerek çadır kentlerde, gerek konteyner kentlerde gerekse şu anda Kuzey Suriye o taraflarda olan vatandaşlarımız ki şu anda Cerablus, Rai, Bab o 2 bin kilometrekarelik alana dönen 160 bin kişinin de bütün oradaki bakımları her şeyi 'A'dan Z'ye' yine tarafımızdan yürütülmektedir.
Bütün bunlara yönelik şu an itibarıyla Avrupa Birliği'nin bize vadettiği sözden gelen, ben fazlasıyla söyleyeyim, yine ne yazık ki verilen söz, elimize gelen demiyorum, 3 milyar avro sözü vardır ama bunların tamamı da şu anda ilgili kurumlara ulaşmış değildir. Fakat biz gelse de gelmese de bütün buradaki yatırımlarımızı yapmaya devam edeceğiz, buna da kendimizi mecbur hissediyoruz."
Üçüncü zirve Tahran'da
Erdoğan, "Gerek Afrin operasyonundaki dayanışmamızı başta Rusya Federasyonu ile çok çok önemsiyorum, İran ile aynı şekilde ilgili arkadaşlarımız gerek bakan düzeyinde, gerek Genelkurmay Başkanlarımız, gerek istihbarat örgütlerimiz bu çalışmalarını gayretli bir şekilde dayanışma içinde sürdürdükleri sürece inanıyorum ki burada barışın altyapısını oluşturacağız." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye konulu Üçlü Zirve'nin 3. toplantısının Tahran'da yapılacağını bildirerek, "Tarih belirlendikten sonra Tahran zirvesine de yine birlikte hazırlanacağız." dedi.
"Biz bu toprak ameliyatlarına sıcak bakmıyoruz"
Basın toplantısının ardından Erdoğan, Putin ve Ruhani gazetecilerin sorularını cevapladı.
Erdoğan, İranlı bir gazetecinin, Suriye konusundaki iş birliklerine yönelik Batılı ülkelerin sabote çabaları konusundaki önlemlere ilişkin sorusu üzerine, "Suriye'nin toprak bütünlüğü bizim olmazsa olmazımızdır. Birilerinin Suriye dışında kendilerine göre yapmış olduğu parselasyonlar bizim için geçerli değildir. Biz bu toprak ameliyatlarına sıcak bakmıyoruz. Bu bölge, bunların geçmişte çok bedelini ödedi." ifadesini kullandı.
"Terörizmin, Suriye'den ülkemize tacizde bulunmasına fırsat vermeyi asla kabul etmiyoruz"
"Terörizmin Suriye'den ülkemize tacizde bulunmasına fırsat vermeyi asla kabul etmemiz mümkün değil" değerlendirmesinde bulunan Erdoğan şöyle devam etti:
"Çünkü burada bizim durumumuzda olan bir ikinci ülke yok. Biz 911 kilometre ile Suriye'ye sınır bir ülkeyiz. Dolayısıyla bütün tacizler bugüne kadar ülkemize yapılmıştır. Bunda durmak bilmemişlerdir ve 100'ü aşkın buraya roket atışları yapılmıştır, 100'ü aşkın vatandaşımız bu atışlar neticesinde şehit olmuştur. Biz hep 'Sabır sabır sabır... Artık yetti.' demişizdir. Ondan sonra da biliyorusunuz bu teröristlere karşı önce Cerablus sonra da malum Zeytin Dalı Harekatı'yla bölgedeki bu harekatı gerçekleştirmek zorunda kaldık. Şu an itibarıyla sadece Cerablus, El Bab ve Rai, bu alandaki 2 bin kilometrekarelik alana 160 bin kişi geri döndü. Oradaki altyapı çalışmalarını yine bizler şu anda yürütüyoruz, yapıyoruz."
"Bu bir inşa ve ihya hareketidir"
Erdoğan, çadır kentlerde, konteynır kentlerde kalan o bölgenin halkının geri dönmeye başladığına da vurgu yaparak benzer durumun şu anda Afrin'de olacağını belirtti.
Türkiye'deki kamplarda kalan Afrinlilerin topraklarına, evlerine dönebileceğini, bunun da hazırlıklarını yaptıklarını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şunun bilinmesini özellikle istiyoruz. Bu bir inşa ve ihya hareketidir. Bu inşa ve ihya hareketini yaparken bölgede gerek Rusya gerek İran, Astana sürecinin garantörleri olarak. Soçi'de başlayan bu süreci de Türkiye ve Tahran'la birlikte emin adımlarla yürüteceğiz. Biz Astana'yı hiçbir zaman Cenevre'ye alternatif olarak ileri sürmedik, tamamlayıcısıdır dedik ama birileri buna illa da 'Cenevre'nin alternatifidir.' diyorlarsa ona da söyleyecek bir sözümüz yok. Bizim için aslolan netice almaktır. Bu neticeyi nerede alacaksak bunun için adım atacağız çünkü netice alma mecburiyetimiz var, oyalanmaya tahammülümüz yok. Burada insanlar ölüyor."
"Terörizmin Suriye'den ülkemize tacizde bulunmasına fırsat vermeyiz"
Erdoğan, "Terörizmin Suriye'den ülkemize tacizde bulunmasına fırsat vermeyi asla kabul etmemiz mümkün değil." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Astana'yı hiçbir zaman Cenevre'ye alternatif olarak ileri sürmediklerini, tamamlayıcısıdır dediklerini söyledi.
Erdoğan'dan güvenli bölgede konut inşası önerisi
Üçlü zirvedeki yeni önerilerin neler olduğu sorusuna da Erdoğan, "Doğu Guta'dan gelen yaralılara yönelik bir adım atılması hususunda bizler süratle, gerek Silahlı Kuvvetlerimiz, Rus Silahlı Kuvvetleriyle bir dayanışma içerisinde, orada bir Sahra Hastanesi kurmak suretiyle yaralılara ilk müdahalelerin yapılmasını temin edelim istiyoruz." diye konuştu.
Erdoğan, bütün bunların yanında bir de güvenli bölgelerde büyük fırınlar kurularak ekmek ihtiyacının karşılanması gerektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Benim asıl üzerinde durmam gereken, gerek değerli dostum Putin'e gerekse değerli dostum Ruhani'ye şöyle bir teklifim var. Ben bu teklifi daha önce de yaptım, uluslararası camiaya yaptım. O da şudur, güvenli bölgede gerek bizim tarafta gerekse kuzey Suriye tarafında güvenli bölgede, konut inşası temin edelim diyorum. Bu konut inşasını yapmak suretiyle bu insanları çadırlardan, konteynır kentlerden kurtaralım. Oraların güvenli bölge haline getirilmesini bizler birlikte sağlayalım ve bu insanlar artık bu yaşam koşullarından kurtulsun ve kendilerine hazırladığımız o yerlerdeki 500 metrekarelik bir arsa üzerinde kendilerine yerel mimariyle yapacağımız konutlar ve konutun dışındaki yerde de eksin, biçsin, oradan da kendisine imkanlar sağlasın. Böyle bir adım atmak suretiyle onları yaşamına bu şekilde kavuşturalım diyorum. Bu konuda bazı ülkelerin bazı taahhütleri var ama biz bu işin şu anda nirengi noktasındayız. Böyle bir adımı birlikte atabilirsek öyle zannediyorum ki bu, Suriye halkına çok daha ciddi bir sinerji meydana getirmek suretiyle faydalı olacaktır."
İran Cumhurbaşkanı Ruhani
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, bölgenin son senelerde büyük ve çok önemli bir sorun olan terörizmle karşılaştığına dikkati çekerek, bu teröristlerin bazı ülkeler tarafından eğitildiğini, finansal kaynak sağlandığını ve modern silahların temin edildiğini kaydetti.
Ruhani, "Bu teröristler Suriye halkına ait petrolü satabiliyor, Suriye halkına ait tarihi eserleri götürüp pazarlarda satabilen teröristler. Bazı büyük dünya güçleri ve Amerika gibi, DEAŞ ve El Nusra gibi terör örgütlerinin bizim bölgemizde uzun yıllar aracı olarak kalsın ve değerlendirilsin istiyorlar." dedi.
Suriye ve Irak gibi büyük halkların, dost ülke ve milletlerin yardımıyla bu büyük komployu yıktığını belirten Ruhani, terörizmle mücadele doğrultusunda yaklaşık 15 ay önce Astana'da bir toplantının yapıldığını ve bu süreçte Suriye'de ateşkesin sağlandığını ve böylelikle Suriye'de 4 bölgede krizin azalmasının sağlandığını ifade etti.
Ruhani, Rusya, İran ve Türkiye'nin burada temel rol oynadığını anlatarak, uzmanlar ve bakanlar seviyesinde toplantıların yapıldığını hatırlattı.
İlk toplantının geçen yıl Rusya'nın Soçi kentinde yapıldığını, daha sonra muhalifler ve Suriye hükümeti temsilcilerinin de katıldığı Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin düzenlediğini anımsatan Ruhani, "Bu da gerçekten umut verici bir süreçti ve bu süreci devam ettirmemiz lazım." dedi.
Ruhani, süreç içinde çeşitli acı ve umut verici gelişmelerin yaşandığına dikkati çekerek, "Ben bugün Suriye halkının umudunun düne nazaran bugün daha çok olduğunu, barışa kavuşma ümitlerinin daha çok olduğunu görmekten çok memnunum. Suriyeli mülteciler de bugün geçmişe nazaran evlerine dönmek için daha çok umutlular." ifadelerini kullandı.
Ruhani, şunları kaydetti:
"Benim için bugünkü en mutlu anlar, üç ülkenin Suriye'deki mazlum halka yardım ve yaralıları kurtarmak için mutabık kaldığı an oldu. Her üç ülke de geçmişe nazaran bu konudaki yardımları daha da geliştirmek istiyor. Ben istiyorum ki pratikte de öyle davranalım ki Suriye'nin mazlum halkı ve özellikle yaralı olanlara, tedaviye ihtiyacı olanlara daha çok yardım edelim."
Suriye sorununa askeri çözüm seçeneğinin olmadığını vurgulayan Ruhani, hep birlikte Suriye'deki savaşın durması için yardımcı olunması ve barışçıl çözüm yolunun takip edilmesi gerektiğini belirtti.
Ruhani, Suriye halkının bir an önce evine geri dönmesi için yardımcı olunması gerektiğini belirtti.
Terörizmle mücadele edilmesinin elzem olduğunun altını çizen Ruhani, "Suriye halkı, seçime katılarak, anayasa reformu isteyerek ve özgür bir seçime katılarak kendi geleceklerine karar verebilirler" diye konuştu.
İran Cumhurbaşkanı Ruhani, "Hiçbir ülke Suriye'nin geleceği için karar verme hakkına sahip değildir. Suriye'nin geleceği sadece Suriye halkını ilgilendiriyor ve sadece Suriye halkına aittir"ifadelerini kullandı.
Ruhani: Bölgemizin haritası hiçbir şekilde değişmemeli
Ruhani, Türkiye, Rusya ve İran'ın iş birliğini sabote etmeye çalışanlara karşı bu üç ülkenin sergileyeceği tutumun sorulması üzerine, bugüne kadar Amerikalı ve İsraillilerin başarılı olamadıklarını, Şam yönetimini yıkmak ve güvensizlik yaratmak istediklerini söyledi.
Bu ülkelerin kendi menfaatlerini güttüklerini fakat başarılı olamadıklarını ifade eden Ruhani, "Bölgemizin haritası hiçbir şekilde değişmemeli." ifadesini kullandı.
Ruhani, yakın zamanda Suriye'nin ve bölgenin güvenliğinin sağlandığını görmek istediklerini belirterek, üç ülkenin de öncelikli hedefinin barış ve güvenliğin sağlanması olduğunu yineledi.
ABD'li yetkililerin Suriye'den çıkacakları yönünde yaptığı açıklamalarının hatırlatılması üzerine Ruhani, "ABD'liler her gün bir şey söylüyor. Mevcut Amerikan hükümetinin ne sözlerine ne de vaatlerine güvenebiliriz." dedi.
ABD Başkanı Trump'ın, Suriye'de kalmak için Arap ülkelerinden para istediğini belirten Ruhani, "Bu şu anlama geliyor: Suriye'de kalacaklar ve Arap ülkelerinden de istedikleri parayı alacaklar." diye konuştu.
Ruhani ayrıca, zor durumda olan Suriyeli mültecileri desteklemenin insani bir durum olduğunu kaydetti. Başta Türkiye olmak üzere Suriyeli mültecilere yardım eden tüm ülkelere teşekkür eden Ruhani, ülkesinin yaklaşık 39 yıldır 3 milyon Afgan mülteciyi ağırladığını hatırlattı.
Ruhani, sığınmacılara yardım sözü veren Avrupalıların da verdikleri sözü yerine getirmesi gerektiğinin altını çizdi.
Rusya Devlet Başkanı Putin
Putin, ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, Suriye'deki durumun temel yönlerini ele aldıklarını ve bu ülkede kalıcı normalleşmenin tesisine yönelik görüş alışverişinde bulunduklarını söyledi.
Mevkidaşlarıyla önemli mutabakatlar sağladıklarını ifade eden Putin, bunların ortak bildiride yer aldığını vurguladı. Putin, "Türkiye, Rusya ve İran'ın ortak kararı Suriye'nin egemenliği ve toprak bütünlüğünün sağlanmasından yanadır." diye konuştu.
Putin: Yardım teklifi çok isabetli oldu
Putin, Suriye'nin ekonomik yapısına ilişkin bir çalışma yürütülüp yürütülmediği sorusu üzerine, ülkede siyasi çözümün yanı sıra insanlara normal yaşam koşullarının da sağlanması gerektiğini ifade etti. Dışarıdan yatırım olmadan bunu yapamadıklarını belirten Putin, bu konuda bütün ülkeleri somut bir şekilde katkıda bulunmaya çağırdı. Ancak Türkiye, Rusya ve İran dışında hiçbir ülkenin adım atmadığının altını çizen Putin, BM çerçevesinde çok kısıtlı ve yetersiz bir insani yardım yapıldığını bildirdi.
Rus Lider, "İnanıyoruz ki bu siyasi süreçten sonra Suriye'nin ekonomik kalkınması daha da etkin ve kapsamlı olacaktır." dedi.
Türkiye’nin Suriye krizi dolayısıyla çok sayıda göçmene ev sahipliği yaptığı anımsatılan Putin, Türk hükümetinin eşsiz olan bu tutumunun yanı sıra Filistin konusunda yük aldığını söyledi. Kendilerinin de Ukrayna’dan gelen mültecilerin yükünü aldığına dikkati çeken Putin, "Bizim, mülteciler, göçmenler olmasın diye sorunları çözmemiz lazım. Bunun için bugün üçlü olarak bir araya geldik. Başarılı neticeler alacağımızı düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Putin, şöyle devam etti:
"Sayın Erdoğan (Suriye'de) acil insani yardım yapılması teklifinde bulundu. Bizim özellikle insani yardım konusunda etkin bir çalışma yapmamız gerekiyor. İhtiyaç duyulan gerek çatışmasızlık bölgelerinde gerekse Suriye genelinde acil, tıbbi yardım konusunda neler yapabileceğimizi somut şekilde değerlendireceğiz. Bence bu teklif çok isabetli oldu. Sayın Ruhani de bunu destekliyor. Bunun üzerinde bir çalışma yapacağız ve buna yönelik somut adım sonra atacağız."
Suriye'de güvenliğin, huzurun ve barışın tesisi yönündeki çabalarının bir ifadesi olan zirveye ev sahipliği yapmanın memnuniyeti içerisinde olduklarını dile getiren Erdoğan, kasım ayında Soçi'de, Putin'in misafirperverliğinde gerçekleşen ilk zirveden bu yana Suriye'de önemli gelişmelerin yaşandığını belirtti.
Erdoğan, "Bugün önümüzdeki döneme ışık tutacağına inandığımız istişareler gerçekleştirdik ve atılacak adımları belirledik. Gerginliği azaltma bölgeleri konusunda Türkiye olarak sorumluluklarımızın gereğini hassasiyetle yerine getiriyoruz." diye konuştu.
İdlib'teki bir süre önce tesis ettikleri 8'inci gözlem noktasıyla bu konudaki kararlılığın gösterildiğini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Suriye konusunda şu hususun tüm dünya tarafından dikkate alınmasını bekliyoruz. Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanabilmesi tüm terör örgütlerine aynı mesafede olunmasına bağlıdır. Sadece Suriye ile kalmayıp Türkiye başta olmak üzere, çevre ülkelere ve hatta tüm bölgeye yönelik tehdit oluşturan terör örgütlerinin ayrım yapılmaksızın dışlanması çok ama çok önemlidir.
"Güvenli hale getirene kadar durmayacağımızı tekrarlamakta fayda görüyorum"
Türkiye'nin 3,5 milyon Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yaptığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 160 bin Suriyelinin Cerablus ve Bab bölgesine dönerek, vatanlarında yeni bir hayat kurduklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Afrin bölgesindeki patlayıcı madde taramasını bitirdikten ve altyapıyı ayağa kaldırdıktan sonra bu bölgeye de yüz binlerce Suriyeli misafirimizin dönmek için beklediğini biliyoruz. Tel Rıfat bölgesini de oraya dönecek Suriyeli kardeşlerimiz için yaşanabilir hale getirmek için Rus ve İranlı dostlarımızla birlikte ortak çalışma yürütmeye hazırız. Münbiç başta olmak üzere PYD/YPG'nin kontrolündeki tüm bölgeleri güvenli hale getirene kadar durmayacağımızı bir kez de burada tekrarlamakta fayda görüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
"Engelleyen değil tamamlayan mahiyette"
"PYD/YPG ile mücadelemiz Suriye'de DEAŞ'la mücadeleyi engelleyen veya aksatan değil tam tersine tamamlayan bir mahiyete sahiptir." diyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"DEAŞ ile PYD/YPG'nin aynı amaca hizmet ettiğini kabul etmeyen hiçbir anlayışın, Suriye'de kalıcı barışa ve istikrara hizmet edebilmesi mümkün değildir. Dikkat edilirse bu iki örgüt, sahada birbiriyle çatışıyor gibi görünen ama aslında sürekli birbirini besleyen, destekleyen, önünü açan bir anlayışla hareket etmektedir.
Suriye'de kaos çıkartılmak istenen yerlere önce DEAŞ'ın yerleşmesinin önü açılmakta, sonra onunla mücadele bahanesiyle PYD/YPG sokulmakta ve böylece terör döngüsü tamamlanmaktadır. Bu arada ülkenin geleceği için mücadele eden Suriye'nin gerçek kahramanları sürekli ezilmekte, örselenmekte, katledilmektedir. Biz, kendi sınırlarımızı da tüm Suriye'yi de bu cendereden çıkartmakta kararlıyız. Suriye huzur bulmadan Türkiye huzur bulamaz, 911 kilometre sınırımız var ve akrabalık bağları olan bir yapıya sahibiz. Bu bakımdan Suriye'de yaşananların anlamı ve önemi bizim için çok ayrı bir yere sahiptir."
"Uluslararası toplumu destek olmaya çağırıyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, garantör ülkeler olarak tuzaklara, tezgahlara, oyunlara ve provokasyonlara asla itibar etmeden, mutabık kaldıkları hedeflere doğru kararlı şekilde yürümeyi sürdüreceklerinin altını çizdi.
Bu konuda tüm uluslararası topluma da önemli görevler düştüğüne dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi:
"Buradan bir kez daha uluslararası toplumu, Suriye'deki sorunun adil ve uygulanabilir bir siyasi çözüme kavuşturulması gayretlerine destek olmaya çağırıyoruz. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken bir kez daha saygıdeğer devlet başkanlarını ülkemizde ağırlamaktan duyduğum bahtiyarlığı şahsım ve milletim adına ifade ediyorum.
"Suriye'yi özellikle yeniden inşa ve ihya edebilmek"
Erdoğan, her iki liderin açıklaması sonrasında yaptığı konuşmada ise dün temel atma töreni gerçekleştirilen Mersin Akkuyu Nükleer Enerji Santrali'nin 21 milyar dolara mal olacağını bildirdi. 2023'te hizmete girecek santralin çalışmalarının başladığını belirten Erdoğan, bir taraftan da projede çalışacak mühendis kadroların eğitimlerinin Rusya'da devam ettiğini, orada yetişen öğrencilerin Türkiye'ye döndüklerini belirtti.
Bugün de Üçlü Zirve'yi gerçekleştirdiklerini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Üçlü Zirve'de de bütün arzumuz, gayretimiz bir an önce barışın egemen olduğu bir Suriye'yi özellikle yeniden inşa ve ihya edebilmek. Bizler burada tüm STK'lerimizle hep birlikte şu ana kadar bu bölgede 31 milyar dolar buraya yatırım yaptık. Gerek çadır kentlerde, gerek konteyner kentlerde gerekse şu anda Kuzey Suriye o taraflarda olan vatandaşlarımız ki şu anda Cerablus, Rai, Bab o 2 bin kilometrekarelik alana dönen 160 bin kişinin de bütün oradaki bakımları her şeyi 'A'dan Z'ye' yine tarafımızdan yürütülmektedir.
Bütün bunlara yönelik şu an itibarıyla Avrupa Birliği'nin bize vadettiği sözden gelen, ben fazlasıyla söyleyeyim, yine ne yazık ki verilen söz, elimize gelen demiyorum, 3 milyar avro sözü vardır ama bunların tamamı da şu anda ilgili kurumlara ulaşmış değildir. Fakat biz gelse de gelmese de bütün buradaki yatırımlarımızı yapmaya devam edeceğiz, buna da kendimizi mecbur hissediyoruz."
Üçüncü zirve Tahran'da
Erdoğan, "Gerek Afrin operasyonundaki dayanışmamızı başta Rusya Federasyonu ile çok çok önemsiyorum, İran ile aynı şekilde ilgili arkadaşlarımız gerek bakan düzeyinde, gerek Genelkurmay Başkanlarımız, gerek istihbarat örgütlerimiz bu çalışmalarını gayretli bir şekilde dayanışma içinde sürdürdükleri sürece inanıyorum ki burada barışın altyapısını oluşturacağız." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye konulu Üçlü Zirve'nin 3. toplantısının Tahran'da yapılacağını bildirerek, "Tarih belirlendikten sonra Tahran zirvesine de yine birlikte hazırlanacağız." dedi.
"Biz bu toprak ameliyatlarına sıcak bakmıyoruz"
Basın toplantısının ardından Erdoğan, Putin ve Ruhani gazetecilerin sorularını cevapladı.
Erdoğan, İranlı bir gazetecinin, Suriye konusundaki iş birliklerine yönelik Batılı ülkelerin sabote çabaları konusundaki önlemlere ilişkin sorusu üzerine, "Suriye'nin toprak bütünlüğü bizim olmazsa olmazımızdır. Birilerinin Suriye dışında kendilerine göre yapmış olduğu parselasyonlar bizim için geçerli değildir. Biz bu toprak ameliyatlarına sıcak bakmıyoruz. Bu bölge, bunların geçmişte çok bedelini ödedi." ifadesini kullandı.
"Terörizmin, Suriye'den ülkemize tacizde bulunmasına fırsat vermeyi asla kabul etmiyoruz"
"Terörizmin Suriye'den ülkemize tacizde bulunmasına fırsat vermeyi asla kabul etmemiz mümkün değil" değerlendirmesinde bulunan Erdoğan şöyle devam etti:
"Çünkü burada bizim durumumuzda olan bir ikinci ülke yok. Biz 911 kilometre ile Suriye'ye sınır bir ülkeyiz. Dolayısıyla bütün tacizler bugüne kadar ülkemize yapılmıştır. Bunda durmak bilmemişlerdir ve 100'ü aşkın buraya roket atışları yapılmıştır, 100'ü aşkın vatandaşımız bu atışlar neticesinde şehit olmuştur. Biz hep 'Sabır sabır sabır... Artık yetti.' demişizdir. Ondan sonra da biliyorusunuz bu teröristlere karşı önce Cerablus sonra da malum Zeytin Dalı Harekatı'yla bölgedeki bu harekatı gerçekleştirmek zorunda kaldık. Şu an itibarıyla sadece Cerablus, El Bab ve Rai, bu alandaki 2 bin kilometrekarelik alana 160 bin kişi geri döndü. Oradaki altyapı çalışmalarını yine bizler şu anda yürütüyoruz, yapıyoruz."
"Bu bir inşa ve ihya hareketidir"
Erdoğan, çadır kentlerde, konteynır kentlerde kalan o bölgenin halkının geri dönmeye başladığına da vurgu yaparak benzer durumun şu anda Afrin'de olacağını belirtti.
Türkiye'deki kamplarda kalan Afrinlilerin topraklarına, evlerine dönebileceğini, bunun da hazırlıklarını yaptıklarını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şunun bilinmesini özellikle istiyoruz. Bu bir inşa ve ihya hareketidir. Bu inşa ve ihya hareketini yaparken bölgede gerek Rusya gerek İran, Astana sürecinin garantörleri olarak. Soçi'de başlayan bu süreci de Türkiye ve Tahran'la birlikte emin adımlarla yürüteceğiz. Biz Astana'yı hiçbir zaman Cenevre'ye alternatif olarak ileri sürmedik, tamamlayıcısıdır dedik ama birileri buna illa da 'Cenevre'nin alternatifidir.' diyorlarsa ona da söyleyecek bir sözümüz yok. Bizim için aslolan netice almaktır. Bu neticeyi nerede alacaksak bunun için adım atacağız çünkü netice alma mecburiyetimiz var, oyalanmaya tahammülümüz yok. Burada insanlar ölüyor."
"Terörizmin Suriye'den ülkemize tacizde bulunmasına fırsat vermeyiz"
Erdoğan, "Terörizmin Suriye'den ülkemize tacizde bulunmasına fırsat vermeyi asla kabul etmemiz mümkün değil." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Astana'yı hiçbir zaman Cenevre'ye alternatif olarak ileri sürmediklerini, tamamlayıcısıdır dediklerini söyledi.
Erdoğan'dan güvenli bölgede konut inşası önerisi
Üçlü zirvedeki yeni önerilerin neler olduğu sorusuna da Erdoğan, "Doğu Guta'dan gelen yaralılara yönelik bir adım atılması hususunda bizler süratle, gerek Silahlı Kuvvetlerimiz, Rus Silahlı Kuvvetleriyle bir dayanışma içerisinde, orada bir Sahra Hastanesi kurmak suretiyle yaralılara ilk müdahalelerin yapılmasını temin edelim istiyoruz." diye konuştu.
Erdoğan, bütün bunların yanında bir de güvenli bölgelerde büyük fırınlar kurularak ekmek ihtiyacının karşılanması gerektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Benim asıl üzerinde durmam gereken, gerek değerli dostum Putin'e gerekse değerli dostum Ruhani'ye şöyle bir teklifim var. Ben bu teklifi daha önce de yaptım, uluslararası camiaya yaptım. O da şudur, güvenli bölgede gerek bizim tarafta gerekse kuzey Suriye tarafında güvenli bölgede, konut inşası temin edelim diyorum. Bu konut inşasını yapmak suretiyle bu insanları çadırlardan, konteynır kentlerden kurtaralım. Oraların güvenli bölge haline getirilmesini bizler birlikte sağlayalım ve bu insanlar artık bu yaşam koşullarından kurtulsun ve kendilerine hazırladığımız o yerlerdeki 500 metrekarelik bir arsa üzerinde kendilerine yerel mimariyle yapacağımız konutlar ve konutun dışındaki yerde de eksin, biçsin, oradan da kendisine imkanlar sağlasın. Böyle bir adım atmak suretiyle onları yaşamına bu şekilde kavuşturalım diyorum. Bu konuda bazı ülkelerin bazı taahhütleri var ama biz bu işin şu anda nirengi noktasındayız. Böyle bir adımı birlikte atabilirsek öyle zannediyorum ki bu, Suriye halkına çok daha ciddi bir sinerji meydana getirmek suretiyle faydalı olacaktır."
İran Cumhurbaşkanı Ruhani
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, bölgenin son senelerde büyük ve çok önemli bir sorun olan terörizmle karşılaştığına dikkati çekerek, bu teröristlerin bazı ülkeler tarafından eğitildiğini, finansal kaynak sağlandığını ve modern silahların temin edildiğini kaydetti.
Ruhani, "Bu teröristler Suriye halkına ait petrolü satabiliyor, Suriye halkına ait tarihi eserleri götürüp pazarlarda satabilen teröristler. Bazı büyük dünya güçleri ve Amerika gibi, DEAŞ ve El Nusra gibi terör örgütlerinin bizim bölgemizde uzun yıllar aracı olarak kalsın ve değerlendirilsin istiyorlar." dedi.
Suriye ve Irak gibi büyük halkların, dost ülke ve milletlerin yardımıyla bu büyük komployu yıktığını belirten Ruhani, terörizmle mücadele doğrultusunda yaklaşık 15 ay önce Astana'da bir toplantının yapıldığını ve bu süreçte Suriye'de ateşkesin sağlandığını ve böylelikle Suriye'de 4 bölgede krizin azalmasının sağlandığını ifade etti.
Ruhani, Rusya, İran ve Türkiye'nin burada temel rol oynadığını anlatarak, uzmanlar ve bakanlar seviyesinde toplantıların yapıldığını hatırlattı.
İlk toplantının geçen yıl Rusya'nın Soçi kentinde yapıldığını, daha sonra muhalifler ve Suriye hükümeti temsilcilerinin de katıldığı Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin düzenlediğini anımsatan Ruhani, "Bu da gerçekten umut verici bir süreçti ve bu süreci devam ettirmemiz lazım." dedi.
Ruhani, süreç içinde çeşitli acı ve umut verici gelişmelerin yaşandığına dikkati çekerek, "Ben bugün Suriye halkının umudunun düne nazaran bugün daha çok olduğunu, barışa kavuşma ümitlerinin daha çok olduğunu görmekten çok memnunum. Suriyeli mülteciler de bugün geçmişe nazaran evlerine dönmek için daha çok umutlular." ifadelerini kullandı.
Ruhani, şunları kaydetti:
"Benim için bugünkü en mutlu anlar, üç ülkenin Suriye'deki mazlum halka yardım ve yaralıları kurtarmak için mutabık kaldığı an oldu. Her üç ülke de geçmişe nazaran bu konudaki yardımları daha da geliştirmek istiyor. Ben istiyorum ki pratikte de öyle davranalım ki Suriye'nin mazlum halkı ve özellikle yaralı olanlara, tedaviye ihtiyacı olanlara daha çok yardım edelim."
Suriye sorununa askeri çözüm seçeneğinin olmadığını vurgulayan Ruhani, hep birlikte Suriye'deki savaşın durması için yardımcı olunması ve barışçıl çözüm yolunun takip edilmesi gerektiğini belirtti.
Ruhani, Suriye halkının bir an önce evine geri dönmesi için yardımcı olunması gerektiğini belirtti.
Terörizmle mücadele edilmesinin elzem olduğunun altını çizen Ruhani, "Suriye halkı, seçime katılarak, anayasa reformu isteyerek ve özgür bir seçime katılarak kendi geleceklerine karar verebilirler" diye konuştu.
İran Cumhurbaşkanı Ruhani, "Hiçbir ülke Suriye'nin geleceği için karar verme hakkına sahip değildir. Suriye'nin geleceği sadece Suriye halkını ilgilendiriyor ve sadece Suriye halkına aittir"ifadelerini kullandı.
Ruhani: Bölgemizin haritası hiçbir şekilde değişmemeli
Ruhani, Türkiye, Rusya ve İran'ın iş birliğini sabote etmeye çalışanlara karşı bu üç ülkenin sergileyeceği tutumun sorulması üzerine, bugüne kadar Amerikalı ve İsraillilerin başarılı olamadıklarını, Şam yönetimini yıkmak ve güvensizlik yaratmak istediklerini söyledi.
Bu ülkelerin kendi menfaatlerini güttüklerini fakat başarılı olamadıklarını ifade eden Ruhani, "Bölgemizin haritası hiçbir şekilde değişmemeli." ifadesini kullandı.
Ruhani, yakın zamanda Suriye'nin ve bölgenin güvenliğinin sağlandığını görmek istediklerini belirterek, üç ülkenin de öncelikli hedefinin barış ve güvenliğin sağlanması olduğunu yineledi.
ABD'li yetkililerin Suriye'den çıkacakları yönünde yaptığı açıklamalarının hatırlatılması üzerine Ruhani, "ABD'liler her gün bir şey söylüyor. Mevcut Amerikan hükümetinin ne sözlerine ne de vaatlerine güvenebiliriz." dedi.
ABD Başkanı Trump'ın, Suriye'de kalmak için Arap ülkelerinden para istediğini belirten Ruhani, "Bu şu anlama geliyor: Suriye'de kalacaklar ve Arap ülkelerinden de istedikleri parayı alacaklar." diye konuştu.
Ruhani ayrıca, zor durumda olan Suriyeli mültecileri desteklemenin insani bir durum olduğunu kaydetti. Başta Türkiye olmak üzere Suriyeli mültecilere yardım eden tüm ülkelere teşekkür eden Ruhani, ülkesinin yaklaşık 39 yıldır 3 milyon Afgan mülteciyi ağırladığını hatırlattı.
Ruhani, sığınmacılara yardım sözü veren Avrupalıların da verdikleri sözü yerine getirmesi gerektiğinin altını çizdi.
Rusya Devlet Başkanı Putin
Putin, ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, Suriye'deki durumun temel yönlerini ele aldıklarını ve bu ülkede kalıcı normalleşmenin tesisine yönelik görüş alışverişinde bulunduklarını söyledi.
Mevkidaşlarıyla önemli mutabakatlar sağladıklarını ifade eden Putin, bunların ortak bildiride yer aldığını vurguladı. Putin, "Türkiye, Rusya ve İran'ın ortak kararı Suriye'nin egemenliği ve toprak bütünlüğünün sağlanmasından yanadır." diye konuştu.
Putin: Yardım teklifi çok isabetli oldu
Putin, Suriye'nin ekonomik yapısına ilişkin bir çalışma yürütülüp yürütülmediği sorusu üzerine, ülkede siyasi çözümün yanı sıra insanlara normal yaşam koşullarının da sağlanması gerektiğini ifade etti. Dışarıdan yatırım olmadan bunu yapamadıklarını belirten Putin, bu konuda bütün ülkeleri somut bir şekilde katkıda bulunmaya çağırdı. Ancak Türkiye, Rusya ve İran dışında hiçbir ülkenin adım atmadığının altını çizen Putin, BM çerçevesinde çok kısıtlı ve yetersiz bir insani yardım yapıldığını bildirdi.
Rus Lider, "İnanıyoruz ki bu siyasi süreçten sonra Suriye'nin ekonomik kalkınması daha da etkin ve kapsamlı olacaktır." dedi.
Türkiye’nin Suriye krizi dolayısıyla çok sayıda göçmene ev sahipliği yaptığı anımsatılan Putin, Türk hükümetinin eşsiz olan bu tutumunun yanı sıra Filistin konusunda yük aldığını söyledi. Kendilerinin de Ukrayna’dan gelen mültecilerin yükünü aldığına dikkati çeken Putin, "Bizim, mülteciler, göçmenler olmasın diye sorunları çözmemiz lazım. Bunun için bugün üçlü olarak bir araya geldik. Başarılı neticeler alacağımızı düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Putin, şöyle devam etti:
"Sayın Erdoğan (Suriye'de) acil insani yardım yapılması teklifinde bulundu. Bizim özellikle insani yardım konusunda etkin bir çalışma yapmamız gerekiyor. İhtiyaç duyulan gerek çatışmasızlık bölgelerinde gerekse Suriye genelinde acil, tıbbi yardım konusunda neler yapabileceğimizi somut şekilde değerlendireceğiz. Bence bu teklif çok isabetli oldu. Sayın Ruhani de bunu destekliyor. Bunun üzerinde bir çalışma yapacağız ve buna yönelik somut adım sonra atacağız."