ANKARA
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna ziyaretinden yurda dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Ukrayna'daki temaslarına ilişkin değerlendirmesi sorulan Erdoğan, bu ülke ile tesis ettikleri Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin 8'inci toplantısını gerçekleştirdiklerini ve 7 anlaşma imzaladıklarını söyledi.
Ukrayna ile Türkiye'nin ticaret hacminin yaklaşık 5 milyar dolar olduğunu anımsatan Erdoğan, 2023 itibarıyla 10 milyar dolar gibi bir hedef belirlediklerini ifade etti.
Geçen yıl Türkiye'yi ziyaret eden Ukraynalı turist sayısının 1,5 milyon olduğunu dile getiren Erdoğan, "Ukrayna ile sanayi alanında yoğun bir iş birliğimiz var ancak bunu daha da geliştireceğiz.
Bu konuda Ukrayna Devlet Başkanı Sayın Vladimir Zelenskiy ile kararlı bir mutabakata vardık. Ayrıca telekomünikasyon, enerji, ticaret ve kültür alanlarında da yakın çalışmaya devam edeceğiz." diye konuştu.
"Kırım Tatarları konusunda kararlı olduğunu gördüm"
Erdoğan, Kırım Tatarları konusundaki pozisyonlarının net olduğunu, Kırım'ın ilhakını tanımadıklarını ve haklarını korumak için çalışmalarını sürdürdüklerini belirtti.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'nin de bu konuda kararlı olduğunu gördüğünü vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O da özellikle 'Kırım Tatarları konusunda hassasiyetiniz nedir?' diye bunları benden ayrıca öğrenmek istedi. Ben de kararlılığımızı söyledim. Hatta şu anda Herson Bölgesi'nde 500 konut yapabiliriz diye bir teklifte bulundu, 'beraber yapalım' dedi.
Biz de kendilerine isabetli olur dedik. Çevre ve Şehircilik Bakanımız bir heyetiyle beraber inşallah gelecek, burada Sayın Başkan'ın belirleyeceği isimlerle görüşmelerini yapacak ve hangi bölge isabetli olursa orada çalışmalara başlayacaklar.
Kiev'de Kırım Tatar kardeşlerimiz için cami, konut ve iş yerlerinden oluşan bir külliye inşa edeceğiz. Bunun için yine müşterek bir adım atacağız. 33 dönümlük bir arazi oradaki kardeşlerimiz tarafından alındı. Kırım Tatarlarının kendi ayakları üzerinde durmasını çok çok önemsiyoruz.
Bu çerçevede Mustafa Cemiloğlu ile görüştüm, diğer arkadaşlarla da görüştük. Kırımlı kardeşlerimize siyasi, ekonomik, diplomatik ve kültürel alanlarda da her türlü desteği vereceğiz. Özellikle Herson'da atılacak adımları önemsiyoruz.
Tabii bu adımlarla beraber daha sonra yine Sayın Başkan'la oralarda ne gibi adımlar atabiliriz bunları da konuşacağız."
Erdoğan, Kırım konusunda AGİT Ukrayna Özel Gözlem Misyonu'nun önemli bir rol oynadığını, bu misyonun başkanlığını 2014'ten bu yana hep Türk büyükelçilerin yürüttüğünü aktardı.
FETÖ ile mücadele
FETÖ ile mücadele konusunda Ukrayna'nın 2018'de iki kişiyi Türkiye'ye sınır dışı ettiğini fakat FETÖ'nün Ukrayna'da iki okulu bulunduğunu anlatan Erdoğan, "Okulların Maarif Vakfı'na devri için kendilerine özellikle ricada bulundum.
Hatta 'Sizin Milli Eğitim Bakanlığınızla beraber de bu çalışmayı sürdürebilirler' dedik. Necip Hablemitoğlu'nun katil zanlısı Nuri Gökhan Bozkır'ın iadesi için de girişimlerimiz sürüyor.
Bunu kendisinden özellikle istedim. Dedim ki bizim için çok ama çok ileri derecede önemli. Şu anda iltica ile ilgili de girişimleri olmuş. Dolayısıyla burada bir yanlışa düşüp de buna böyle bir kapıyı da açacak olursanız, bu aramızdaki ilişkileri de sıkıntıya sokabilir." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü, siyasi birliğini ve istikrarını önemsediklerini ve bu hassasiyetlerini Rus mevkidaşlarına ilettiklerini yineledi.
"Rejim için tabii ki bunun sonuçları da olacaktır"
İdlib'de gerçekleştirilen saldırıda 7 askerin ve bir sivil görevlinin şehit olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Bu, İdlib mutabakatının açık bir ihlalidir. Rejim için tabii ki bunun sonuçları da olacaktır.
Derhal karşılık verdik ve bundan sonra gereği neyse yapılacak dedik. Bu attığımız adımın ardından da orada 76 civarında rejim mensubunu etkisiz hale getirdik. Bunların büyük bir kısmı ölmüş durumda, belli bir kısmı yaralı.
Fakat Rus tarafına da bunun bütün bilgilerini de koordinatlarıyla arkadaşlarımız verdiler. Başta Milli Savunma Bakanımız olmak üzere Genelkurmay Başkanımız ve Kuvvet Komutanlarımız yaralı askerlerimizi hastanelerde ziyaretlerini yaptılar." şeklinde konuştu.
"Hem sahada hem de masada gerekli adımları atıyoruz"
"Askeri gözlem noktalarımız tabii ki orada (İdlib) hayati rol oynuyor ve yerlerinde kalacaklar. Gerekli tahkimatlar yapılıyor." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İdlib'de yeni bir savaşa, sivil katliamına ve göç dalgasına müsaade edemeyeceğimizi de onlara bildirdik. Bugün de Dışişleri Bakanımız, Rus mevkidaşı Lavrov ile bir görüşme yaptı. Hem sahada hem de masada gerekli adımları atıyoruz.
İdlib konusunda uluslararası toplumun da sorumluluk üstlenmesi gerekiyor. Türkiye'yi takdir etmek yeterli değil, biz somut adımlar da görmek istiyoruz. Hakikaten 'Bu kadar insanı yediriyorsunuz, içiriyorsunuz, giydiriyorsunuz, sağlığıyla ilgileniyorsunuz.
Türkiye çok büyük işler yapıyor' gibi bizi takdir kelamları artık yetmiyor. İcraat istiyoruz. Aksi takdirde diğer adımları atma girişimine de başlayacağız."
Erdoğan, Libya'daki gelişmeleri de yakından takip ettiklerini, yapılan askeri komite toplantısının sonuçlarını takip edeceklerini aktardı.
Meşru Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin yanında siyasi süreci desteklemeye devam edeceklerine dikkati çeken Erdoğan, "Bu bağlamda Almanya Başbakanı Angela Merkel ile bir telefon görüşmem olacak. Arkadaşlarımız da muhataplarıyla temas halindeler. Temenni ederim ki bu görüşmelerden de hayırlısıyla neticeleri alırız." dedi.
"Suriye alan kazanmaya çalışıyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İdlib'de şehitlerimiz var ve operasyonlar devam ediyor. Acaba bu operasyon da daha önce yapılan üç operasyon gibi kapsamı, derinliği olan dördüncü bir operasyona dönüşür mü? 'Gereğini yaparız' derken neyi kastediyorsunuz?
İkinci bir soru da Milli Savunma Bakanımız söz etmişti bir güvenli bölgeden. Güvenli bölge derken bunun bir sınırı çizilmiş mi?" sorusu üzerine, şunları kaydetti:
"Olayı müteakiben biz yola çıktık ve ardından arkadaşlarımız hemen adımları attılar, havan topları ve fırtına obüsleriyle tamamen alana girdiler ve kısa sürede de netice almaya başladılar. Hatta SİHA'lar da devredeydi.
76 rejim unsuru etkisiz hale getirildi. Bunlar tabii tespit edilenler. Milli Savunma Bakanımız tespit edilemeyenlerin de olduğunu söyledi. Bunlar daha çok telsiz konuşmalarıyla tespit ediliyor. 'Şu kadar kişi kaybettik' filan diyorlar.
Bir telsizden farklı bir rakam, bir telsizden daha farklı bir rakam gelebiliyor.
Onun için telsiz takibinde aldığımız bu tür rakamlarla şu anda bize ulaşanlar bunlar. Bu süreci tabii devam ettireceğiz. Çünkü Suriye, şu anda İdlib'deki o masum, mahzun insanları sınırlarımıza doğru sürerek orada alan kazanmaya çalışıyor.
Biz de Suriye'ye burada alan kazanma fırsatı vermeyeceğiz, çünkü şu anda bu bizim yükümüzü artırıyor. Şu anda zaten bizim sınırlarımızda yoğun bir çalışma var ve biz sınırlarımızdan 30 ila 40 kilometre Suriye içinde ileri gidiyoruz ve oralara da briket barınaklar yapıyoruz. Şimdi ona başladık."
Suriyeliler briket barınak yapımında çalışıyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, briket barınak konusunda da yoğun bir çalışmanın devam ettiğini, çadır kentlerle bu işi çözmenin mümkün olmayacağının altını çizdi.
"Kış mevsimindeyiz, çadır kentlerde o insanların yaşam koşullarının ne olacağını düşünün. Konforunu biraz daha ileri götürelim, 25-30 metrekarelik briket barınakları yapalım dedik ve inşaat şu anda hızla devam ediyor." şeklinde konuşan Erdoğan, "Hatta konuyu Sayın Merkel'e de açtım.
Merkel de destek sözü verdi. Oradan gelecek desteği de burada süratle kullanarak ilk etapta hiç olmazsa 25 bin civarında briket barınak yapalım istiyoruz.
Bununla orada onlar için güvenli bir bölge tesis edelim istedik. Şu anda yapılan çalışma bu ve yoğun bir şekilde devam ediyor. Burada tabii Suriyeli kardeşlerimizi de eleman olarak değerlendirip çalıştırıyoruz ve inşaatlar da orada devam ediyor." açıklamasında bulundu.
"İdlib operasyonunun bu şimdi ilk ayağı"
Erdoğan, "Adı olan, yani, Barış Pınarı gibi kapsamlı bir operasyon düşünüyor musunuz? sorusunu, "İdlib operasyonunun bu şimdi ilk ayağı. Bunu biliyorsunuz cuma günü söyledim.
Şimdi bu operasyon yapıldı ama bunlar demek ki şaka yaptığımızı zannediyorlar. Operasyonların bunlara ciddi bir ders olduğu kanaatindeyim ama durmayacağız, aynı kararlılıkla buna devam edeceğiz." yanıtını verdi.
"İdlib'de verilen sözler tutulmadı. Rusya ile bu manada bir gerginlik de yaşanıyor. Mevcut işbirlikleri ve S-400 alımı dikkate alındığında Rusya'ya bir mesaj vermek ister misiniz?" sorusuna Erdoğan, "Bizim, Rusya ile şu aşamada bir çatışma ya da ciddi bir çelişki içerisine girmemize gerek yok.
Bunu niye söylüyorum? Bizim şu anda Rusya ile çok ciddi stratejik girişimlerimiz var." yanıtını verdi. Bunlardan birinin çok kararlı şekilde başlatılan "nükleer enerji" konusu olduğunu hatırlatan Erdoğan, burada ciddi rakamların olduğunu, inşa sürecinin devam ettiğini söyledi.
Erdoğan, bu konuyla ilgili 300'ün üzerinde mühendisin Rusya'da yetiştirildiğini, bunların Türkiye'de çalışmalarını sürdürdüğünü aktardı.
İki ülke arasındaki Türk Akım Projesi'nin de büyük önem arz ettiğini, buradan Avrupa'ya geçiş olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bir diğer adım, şu anda doğal gazımızı çok ciddi bir oranda Rusya'dan alıyoruz. Bu da bizim için önem ifade ediyor, çünkü stratejik bir yatırım.
Şu anda Rusya ile aramızda bir diğer önemli adım da S-400 konusu. Bizim S-400'den geri adım atmamız diye bir şey söz konusu değil.
Toplam ticaret hacmimize baktığımız zaman şu an diyebilirim ki belki en düşük rakamdayız ama yine 20 ila 25 milyar dolar arasında bir ticaret hacmi görünüyor. Bu yıl temennimiz o ki inşallah çok daha fazla olacaktır.
Tabi Rusya ile turizm noktasındaki ilişkilerimiz de iyi bir noktada. Malum, birinci sırada Rusya, Almanya ikinci sıraya düştü. Bunlar bizim için önem arz ediyor. Bu bakımdan bunları biz görmemezlikten gelemeyiz.
Onun için de tabi her şeyi oturacağız konuşacağız. Öfke ile değil. Çünkü öfke ile kalkan zararla oturur. Ama tabi nerede öfke, nerede zarar bunların da tespitini yapmak, istişare ile kararını vermek önem arz ediyor. Şu anda durum bu."
"Biz de endişelerimizi söyleyeceğiz"
"İdlib'deki sıcak gelişmelerden sonra Avrupa ülkeleri ve ABD ile bir temasınız oldu mu? Mülteciler konusunda hem Avrupa hem de ABD'den Türkiye'ye destek mesajları gelmişti. Beklentiniz nedir?" sorusuna Erdoğan, "Bu son gelişmelerle ilgili bunlardan bize gelen bir destek beyanı yok ama ne zaman bunlarla bir araya gelsek hepsi 'İdlib'de ne oluyor?' diye soruyorlar. Biz de ne olduğunu kendilerine anlatıyoruz." karşılığını verdi.
Türkiye'ye herhangi bir destek olmadığı gibi 2014 itibarıyla verilen sözlerin de yerine getirilmediğine dikkati çeken Erdoğan, "3 artı 3 milyar avro bize destek vereceklerdi. Onun ilk 3 milyar avroluk kısmını bile tamamlamadılar.
Şu anda ikinci 3 milyar avroyu yeni başkana da söyledik. O da yine 'Baktık, çalışıyoruz, görüşüyoruz, şudur budur' gibi laflar ediyor. Oradan da bir şeyler geleceğine ihtimal vermiyorum.
Bu konularda Amerika, Avrupa Birliği, bunların birbirinden farkı yok. Zaten bunlar tek millettir biliyorsunuz." diye konuştu.
Erdoğan, "Bir başka tartışma konusu da Libya. Yarın Almanya Başbakanı Angela Merkel ile bir görüşmeniz olacak. Geçen hafta Fransa, Türkiye'yi 'ambargoyu ihlal etmekle' suçladı. Almanya da 'Bu ihlallerden endişeliyiz, rahatsızız' dedi. Buna ne cevap vereceksiniz?" sorusu üzerine şöyle konuştu:
"Biz de endişelerimizi söyleyeceğiz. Onların yaklaşımlarından biz çok fazlasıyla endişeliyiz. Çünkü bunlar teröristlerle iş birliği yapıyor. Başta Macron, zaman zaman Sayın Merkel'e söylediğimiz halde aynen o da devam ediyor.
Serrac'ın meşru olduğunu kabul ediyorlar. Serrac'ın meşru olduğunu kabul ettikleri halde Serrac'a değil, gayrimeşru olan Hafter'e destek veriyorlar.
Mesela adam Moskova'dan kaçtı. Berlin'de otel odasına saklandı. Ama buna rağmen yine onlar Hafter'i savundular, ardından yine davet ettiler. Şimdi işte en son geleceğine dair söz vermiş.
Son görüşmelerin durumunu ele alacağız ama maalesef bunlar samimi davranmıyorlar. Biz bu noktada çok doğru bir çizgide olduğumuza inanıyoruz ve şu anda da orada ibre inanıyorum ki lehe dönüyor. Çünkü her geçen an orada lehte gelişmeler var.
Şu anda özellikle bu askeri görüşme noktasında Birleşmiş Milletler temsilcisinin devreye girmesi ile alakalı bazı adımlar var.
Biz de onları takip ediyoruz ama 'bunlar güven veriyor mu' derseniz, şahsen bana hiç güven vermiyor."
"Bundan bir şey çıkmaz"
"Trump'ın sözde 'Orta Doğu barış planına' dair bir açıklamanızda 'Eğer biz, Kudüs'ü koruyamazsak, kem gözlerin Kabe'ye çevrilmesine engel olamayız' dediniz. Arap dünyasından, İslam dünyasından daha kararlı, daha net bir tutum bekliyor musunuz?" sorusunu Erdoğan, "Bizim açıklamalarımızdan sonra Arap Ligi de müspet bir açıklama yaptı.
Cidde'de İslam İşbirliği Teşkilatı'nın bir toplantısı vardı. Oraya Dışişleri Bakanımız Mevlüt Beyi gönderdik. İslam İşbirliği Teşkilatı da bu planı reddettiğini duyurdu. Bu iyi bir gelişme." diye yanıtladı.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile cuma günü bir görüşmesinin olduğunu anımsatan Erdoğan, kendisini kararlı gördüğünü, "Bu görüşmeden sonra Amerika'ya gideceğim, orada görüşeceğim." dediğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Ardından cumartesi günü İsmail Haniye ile bir görüşme yapıldı ve onları orada çok kararlı gördüm. Yani hepsinde adeta 'Kudüs'ü vermeyiz, bu baş bu bedenden kopmadıkça Kudüs elden gitmez' diyecek kadar kararlılık var. Tabi bunları görünce duygulanıyoruz.
Ecdadımız, bunun güzel örneklerini vermiş zaten. İnşallah biz de üzerimize düşeni sonuna kadar yapacağız. Zaten Trump ile Netanyahu'nun bir araya gelerek yapmış oldukları gösteri, bir netice tevdi etmiyor. Bundan bir şey çıkmaz.
Oraya kipalıları toplamışlar, 3-4 tane de malum Arap büyükelçisi, o kadar. Bu bir uluslararası anlaşmanın sonucu değil. Onun için de biz görüştüğümüz bütün liderlere durumu anlatıyoruz."
"Cevap verecek kadar derece kaybına uğramadım"
Erdoğan, Kudüs konusunda Avrupa Birliği'nin kararının belli olduğunu belirterek, Batılı bazı farklı ülkelerle yaptıkları görüşmelerde de aldıkları cevapların hemen hemen hepsinin olumlu olduğunu dile getirdi.
"Suud Kralının tavrı nasıl?" sorusu üzerine Erdoğan, "Suud Kralını doğrusu daha aramadım. İslam İşbirliği Teşkilatının dönem başkanı onlar olduğu için oradan olumlu netice çıktığına göre, müspet." yanıtını verdi.
"İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Genel Sekreter Yardımcısı Meltem Şişli'nin İSMEK'teki kadın çalışanlara yönelik sözleri infial yarattı. Büyükşehir Belediye Bakanı Ekrem İmamoğlu, bir inceleme başlattığını duyurdu.
Siz ne diyorsunuz bu konuda?" sorusu üzerine Erdoğan, "Ben İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına cevap verecek kadar derece kaybına uğramadım.
Hele hele bir bayana yapılan sataşmaya en güzel cevabı sizin vermeniz lazım." karşılığını verdi.
"Birileri kendilerine göre tezvirat yaparak netice almaya çalışıyor"
Elazığ'daki depremin ardından CHP'nin enkaz altındaki insanların bilinçli bir şekilde çıkartılmadığı, bazı köylere ayrım yapılarak yardım götürülmediğine ilişkin iddialarının hatırlatılarak, "Siz sadece orada can kurtarmaya odaklandığınız için bu tür siyasi değerlendirmelere girmediniz. Ancak üzerinden zaman geçti.
Bu tür anlarda bile siyaset devşirilmesine ne söylersiniz?" sorusu üzerine Erdoğan, "Tabii bu fakir çok deprem yaşadı.
Bir defa, İçişleri Bakanı Süleyman Bey kardeşimiz o Alevi köylerle ilgili oraya gidip gezdiklerinde, bana dönüşünde telefon etti ve dedi ki 'Söylenildiği gibi değil. Buradaki Alevi kardeşlerimiz bizim çalışmalarımızı takdirle karşıladılar ve teşekkür ettiler.' Ama maalesef birileri de kendilerine göre tezvirat yaparak netice almaya çalışıyor." yanıtını verdi.
Bunların Sakarya, Düzce ve Bolu'da yaşanan depremlerde de yaşandığını anımsatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O dönemde netice alamadılar. Bırakın netice almayı, toplanan paraları memurlara maaş olarak dağıttılar. Gerçek ortada. Biz ise bunları yaşadık 17-18 senede. Van'ı yaşadık. Van'da bizim depremde harcadığımız rakam eski rakamla söylüyorum, 19 katrilyon.
Biz her ikisinde gecesinde oradaydık. Kütahya Simav'ı yaşadık, aynı şey. Kaldı ki Sakarya, Kocaeli, Düzce onlar bize aynı zamanda çok ciddi kalıntı oldu. Biz oraları da tamamladık.
Konutları vesaire. Daha sonra biz tamamladık ve bütün bunlarla beraber hiçbir zaman bunu istismar da etmedik. Niye? Devlet olarak bu herkesin başına gelebilir. Deprem sipariş üzeri olmuyor ama geldi. Geldikten sonra da sen devlet olarak ne yaptın, ne yapıyorsun, bunun hesabını millete vereceksin."
Elazığ'da ve Malatya'da şu anda yoğun bir şekilde zemin etütleri yaptıklarına işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bana gerek Süleyman Bey, gerekse Murat Bey çok ağır bir fatura çıkardılar. Ağır hasarlı rakam 10 binin üzerinde. Şimdi diyebilir misin 'Hayır biz bunu yapmayacağız?'
Hem yapacaksın hem de daha iyisini yapacaksın. Çünkü burada bir taraftan zemin etütlerini yapman lazım. Ondan sonra belki bazı yerlerde zemin çok çok yumuşaksa oralarda fore kazık sistemine gireceksin.
Sonra şimdiki gibi kalkıp da yani zemin+4, zemin+5, zemin+6 orada yapamazsın. Aynen Sakarya'da yaptığımız gibi zemin+3. Çünkü istiyoruz ki böyle bir felaket bir daha geldiğinde aynı sıkıntıları yaşamayalım. Çünkü gelmeyecek iddiasında da bulunamazsınız."
Bölgede şu an yoğun çalışma yapıldığını anlatan Erdoğan, geçmişte Karacabey'de kırsal kesimde birçok yerde tek katlı evler yaptıklarını hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, orada evlerin yanına hayvanlar için ahırlar da yaptıklarını anımsatarak, "Şimdi benzer modeli aynı şekilde buradaki kırsal kesimlerde de belki zemin artı yanına da ahırı olacak şekilde konutlar yapabiliriz.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız şu anda hem plan hem proje çalışmalarını yapıyor. Onların hazırlıklarını dinledikten sonra 'Ya Allah bismillah' deyip başlayacağız." değerlendirmesini yaptı.
Deprem vergileriyle ilgili açıklamalarının başka yerlere çekilmesine ilişkin bir soruya Erdoğan, bunların ne için verilmişse, verildiği yere harcanacağını belirterek, "Nitekim biz bu konularda en ufak bir suistimale gidemeyiz.
Geçmişten bu yana da bunlar hangi amaçla verilmişse aynen o amaca yönelik olarak kullanılmıştır. Asla bu konularda bir israfa, suistimale gitmek söz konusu değildir.
Bunun inceliğini biz onlardan daha iyi biliriz. Çünkü biz helal haramı da iyi biliriz, nasıl bir kul hakkı olduğunu da iyi biliriz." karşılığını verdi.
Koronavirüs
Koronavirüs ile ilgili tedbirlerin ne olacağının ve kendisinin virüse ya da virüslere karşı özel bir önlemi olup olmadığının sorulması üzerine Erdoğan, ilk iş olarak "Bu kadar insan Çin'de sıkıntıyı yaşıyor, orada vatandaşlar da var. Onları bir defa kurtaralım" dediklerini ifade ederek şunları kaydetti:
"Şimdi arkadaşlarıma dedim ki 'Biz 20 yıl önce böyle bir uçağı Çin’e gönderebilir miydik veya böyle bir uçağımız var mıydı?' Şimdi ise hamdolsun bu uçağı tamamen hastane haline dönüştürdük, içine yataklar yerleştirdik.
Oksijen, serum vesaire her şeyi, sağlık ekipleri uçağa yüklediler ve doktorlar, hemşireler Çin'e gittiler. Şu anda da Ankara'da bunlara komple bir hastaneyi tahsis ettik. Bu hastanede her biri bir odada yalnız yatıyor.
Bunların yanında da 7 Azeri, 3 Gürcü, 1 de Arnavut getirdik. Şimdi tabii dünyada ses getirdi, 'Türkiye böyle bir durumda bakın ne yaptı' diyorlar. Ama bizde de malum çevreler yine aynı durumdalar maalesef."
"Erzurum'dan dut pemezi"
Erdoğan, bu konuda alınabilecek tedbirlere ilişkin de, "Benim bir tavsiyem var. Tabii bunu sağlıkçılar da söylüyor. Yine de üşütmeyin. Aman ateşe falan dikkat edin. Tabii bunlar belirtileri. Hepsinden öte kendinize güvenin. Gıdalarınıza dikkat edin.
Bizim özel bazı tedbirimiz var mı derseniz, öyle bir tedbir inanın yok. Vücudu güçlü tutacağız. Bizim bazı arkadaşlar sağ olsunlar ara sıra dut pekmezi gönderirler.
Ben her sabah bir kaşık dut pekmezi alırım. Çünkü kan yapar. Ağırlıklı olarak Erzurum'dan." değerlendirmesinde bulundu.
Bir gazetecinin Çin'den getirdiği yolcular için Almanya'nın yolculardan para aldığını belirtmesi üzerine Erdoğan, "Avustralya da almış ama biz almadık." karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünkü Ukrayna resmi ziyaretinde tören kıtasını selamlarken kullandığı Ukraynaca ifadenin "Rus basınında infial yarattığı, başka birtakım siyasi mesajlar verdiği, bunun Ukrayna'nın 2. Dünya Savaşı sırasında Sovyet Rusya'sından kopmaya çalışan taraflara ait olduğu" yönündeki iddialara ilişkin, "Bir kere bu Ukrayna'nın resmi selamlaması. Ukrayna özgür bir ülke değil mi? Ukrayna'ya her gelen devlet başkanı bu ifadeyi kullanır.
Bize gelenler nasıl 'Merhaba Asker' diyor, bu da böyle bir şey. Ayrıca bir infial de görmedik biz." açıklamasında bulundu.
"Olumlu bir cevap alacağımıza inanıyorum"
Bir gazetecinin, "Necip Hablemitoğlu'nun katil zanlısını güçlü olarak istedik" sözlerini hatırlatarak, nasıl bir karşılık aldıklarına ilişkin sorusuna Erdoğan, "Şu anda kendisine belgeleri de verdik.
Olumlu bir cevap alacağımıza inanıyorum. Adalet Bakanlığımız bunu takip edecektir." yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşme takviminin belli olup olmadığına ilişkin olarak da bugün Putin'i arayabileceğini kaydetti.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com