Ankara
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi’de düzenlenen 18’inci G20 Liderler Zirvesi dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
Zirvede, "Tek Dünya, Tek Aile ve Tek Gelecek" teması altında gündemdeki konuların ele alındığını anlatan Erdoğan, katıldıkları oturumlarda küresel gündemin önemli konuları hakkında görüş alışverişinde bulunduklarını, Türkiye'nin tavrını ortaya koyduklarını kaydetti.
"Türkiye olarak bundan sonra da tüm insanlığı ilgilendiren hususlarda aktif rolü üstlenmeye devam edeceğiz.” ifadesini kullanan Erdoğan, küresel sistemin daha adil, daha kuşatıcı ve eşitlikçi yapıya kavuşması için çalışmalarını sürdüreceklerini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Karşı karşıya kaldığımız her hadise, 'Dünya beşten büyüktür' tespitimizin ne kadar haklı olduğunu tekrar gösteriyor. Birileri rahatsız olsa da bundan geri adım atmayacağız." ifadelerini kullandı.
Yeni Delhi Zirvesi’nde Afrika Birliği'nin G20'ye daimi üyelik talebinin karara bağlanmasını Türkiye olarak memnuniyetle karşıladıklarını vurgulayan Erdoğan, Afrika'nın sesinin küresel ve bölgesel meselelerde yankı bulmasını önemsediklerini, G20 platformunda Afrika'yla mevcut işbirliğini daha da pekiştireceklerini bildirdi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"G20 bugüne kadar karşılaştığımız birçok sınamada liderlik görevini başarıyla yerine getirdi ve etkinliğini kanıtladı. İçinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntıların üstesinden de yine G20'nin kararlı, etkili ve çözüm odaklı anlayışıyla geleceğimize inanıyorum. Zirve bildirgesinde Karadeniz girişimiyle ilgili çabalarımıza atıf yapılmasını, kutsal kitaplara yönelik saldırıların kınanmasını, Sıfır Atık projelerinin önemine değinilmesini, terör meselesinde net tutum alınmasını, ülkemiz, bölgemiz ve tüm dünya adına kıymetli buluyoruz. Uluslararası toplumun sorumlu bir üyesi olarak gelecekte de üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz."
Soru-cevap bölümü
Değerlendirmelerinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan'a, G20 sonuç bildirgesinde Türkiye'nin çabalarına vurgu yapılan bölüm hatırlatılarak, "Önümüzdeki günlerde Birleşmiş Milletler zirvesi de var. Afrika ülkelerinin de gözü kulağı Türkiye’de. Tahıl koridorunun geleceğini nasıl görüyorsunuz?" sorusu yöneltildi.
Soçi’ye yaptığı ziyarette Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmesinde bu konuların enine boyuna ele alındığını belirten Erdoğan, Putin'in kendisine Batı'nın verdiği sözlerin tutulmadığını söylediğini anlattı.
Erdoğan şunları kaydetti:
"(Putin) İlk etapta 1 milyon ton tahılı göndereceğinden bahsetti. Biz de özellikle bugün Lavrov ile yaptığımız görüşmede, 1 milyon ton tahılı, fakir Afrika ülkelerine Katar-Türkiye-Rusya olarak göndermeyi planladık.
Yapmayı düşündüğümüz bu ihracatı, tekrar gözden geçirmek suretiyle adımlarımızı atacağız. Daha önce 33 milyon ton malum tahıl sevkiyatı yapılmıştı.
Yeniden bu miktarı artırmak suretiyle en az gelişmiş Afrika ülkelerini rahatlatalım teklifinde bulunduk. Lavrov da 'Bunu Başkan ile gözden geçirelim' dedi.
Ben tekrar Sayın Putin ile bu konuyu telefonda görüşeceğim, bu miktarı artırmak suretiyle en az gelişmiş Afrika ülkelerini rahatlatmakta fayda var. Diyaloğu önceleyerek ve kazan-kazan ilkesiyle yapılan her görüşmenin ülkemiz ve insanlık için hayırlı sonuçlar doğuracağına inanıyorum."
Türkiye’nin insan odaklı diplomasisinin, barışa yönelik çabalarının ve küresel meselelerdeki rolünün tüm ülkeler ve uluslararası kuruluşlarca takdir edildiğini belirten Erdoğan, "G20’de de bu takdir, sonuç bildirgesine girerek, kayıtlara geçmiş oldu." dedi.
"BM Genel Kurulu'nda da ana gündem maddelerinden olacak"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek zirve marjındaki geniş katılımlı toplantılarda gerek ikili görüşmelerde, Türkiye’nin tahıl koridoru anlaşmasının devamına yönelik çabalarının, kolaylaştırıcı adımlarının, planlarının ve taraflara önerilerinin neler olduğunu anlattıklarını belirtti.
Aynı gayret ve çabayı sürdürmeye devam edeceklerini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Dünyanın yeni bir gıda, enerji ya da başka bir krize sürüklenmemesi, daha fazla kan akmaması için istikrarlaştırıcı güç olarak her masada yer alacağız. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda da konu, ana gündem maddelerinden olacak. Ülkemizin konuya dair yaptığı çalışmaları detaylıca orada da dile getireceğim.
Dünyanın yeni bir krize girmemesi, fakir ülkelerin açlıkla karşı karşıya kalmaması için biz üzerimize düşeni yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Bunun da dünya kamuoyunca, halklarınca bilinmesi gerekiyor. O yüzden yaptığımız çalışmaları her platformda anlatacağız.
Milletler, özellikle de Batılı ülkelerin halkları, gıda krizinin önlenmesi için çabalayan yegane ülkenin Türkiye olduğunu bilmeli.
Biz, Türkiye olarak çözümler üretmeye ve sonuna kadar bu koridorun yeniden açılması için çaba sarf etmeye devam ederiz."
"Tüm liderler koridorun işletilmesi konusunda Türkiye'den ricada bulundu"
Geçen hafta Rusya Devlet Başkanı Putin'le Soçi'de yaptığı görüşme hatırlatılarak Erdoğan'a, "Size G20'de tahıl koridoru, barış süreci, küresel çaptaki mevzularda, liderlerden oradaki diğer ülkelerin bakanlarından gelen talepler oldu mu?" sorusu yöneltildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Zirvesi kapsamında, ikili görüşmelerde tüm devlet ve hükümet başkanlarının, çabalarının ne kadar değerli olduğunu dile getirdikleri Türkiye'den, Karadeniz Tahıl Koridoru’nun işletilmesi konusunda ricada bulunduklarını söyledi.
Tüm liderlerin ortak temennisinin Karadeniz Girişimi’nin devamı yönünde olduğunu kaydeden Erdoğan, bu konudaki çabalara kendisinin de özellikle değindiğini anlattı.
"Çünkü konunun vahametinin ve Türkiye’nin çabalarının bilinmesi, görünmesi gerekir." ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye olarak savaşın ilk anından itibaren barışın sağlanması için yürüttüğümüz yoğun diplomasiden pek çok ülkenin haberi var. Ancak gelinen aşamada Batılı ülkelerin de harekete geçerek, verdikleri sözleri yerine getirmesi gerekiyor.
Tabii biz, Sayın Putin’in şimdilik 1 milyon ton tahıl gönderme teklifini gündeme getirdik. Telefon diplomasisini sürdürmek suretiyle bu miktarı artırma noktasında Sayın Putin’den ricada bulunacağız.
Tabii bu konuda Batı’nın da kendine düşen görevleri yerine getirmesi lazım. Olay sadece tahıl değil, bir de burada gübre sevkiyatı var.
Bu gübre meselesi de hafife alınacak bir konu değil. Dolayısıyla her iki ürünün de hedeflerine ulaştırılması için Sayın Putin ile görüşmelerimizi devam ettireceğiz.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan aynı şekilde yakın markajla konuyu takip edecek ve böylece temennim odur ki bu sıkıntıları aşmış olacağız. Rusya’nın talepleri açık, net ortada. Rusya’nın eksiklik olarak gördüğü bazı hususlar var biliyorsunuz.
Bu koridordan gönderecekleri tahılın parasını alabilmek için bir ödeme mekanizmasının kurulmasını ve gemilerinin sigortalarının yapılabilmesi için yaptırımların dışında tutulmasını istiyorlar. Bizler de bu sorunların çözülmesi ve bir netice alabilmek için çabalıyoruz.
Talepleri karşılandığında tahıl sevkiyatının da başlayacağını Sayın Putin dile getirdi. Batılı ülkeler, Türkiye’nin çabalarını takdir etmekle birlikte kendileri de çaba harcamalı, verdikleri sözleri yerine getirmeli."
Üçüncü nükleer santral konusunda Güney Kore Cumhurbaşkanı’yla görüşme
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Türkiye-ABD ticaret hacmi hedefinin 100 milyar dolar olduğu belirtilerek "Yakın dönemde iki ülke ticaretini bu hedefe yükseltecek yeni adımlar olabilir mi? ABD seyahatinizde ekonomi ve ticaret anlamında öncelikleriniz neler olacak?" sorusu yöneltildi.
Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısı için gideceği Amerika Birleşik Devletleri’ndeki temasları için yoğun çalıştığını kaydederek, "Amerika seyahatinde ülkemizde yatırımları olan birçok markayla bir araya geleceğiz. Bunlarla doğrudan görüşmelerimiz olacak." ifadelerini kullandı.
Türkiye'de ciddi yatırımları olan bu markalarla görüşmeyi çok önemsediğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Onlarla yapacağımız görüşmelerin neticeleri, bizlere çok daha önemli bazı gelişmelerin kaydedildiğini gösterir. Örneğin bir firmanın deniz üzerinde güneş santrali kurma gibi hedefleri vardı. Türkiye’deki ortağıyla beraber bu adımı atma niyetini ortaya koydular.
Fakat bu hamle henüz yapılmış değil. Bunun yanında GES'le ilgili gelişmeler var, güneş enerjisinde atılan bazı adımlar var. Bunları çok çok önemsiyoruz.
Rüzgar ve güneş enerjisinde atılacak bu adımların yanında nükleer enerjide de Akkuyu ile attığımız adım var. Sinop'u da Sayın Putin ile konuştuk, Sinop'ta atacağımız adım.
Bir de bu seyahatte üçüncü bir santralin kurulması hususunda Güney Kore Cumhurbaşkanı’yla da bir görüşme yaptık. Ve bütün bu adımlarla birlikte enerjide sıkıntımız kalmayacak. Tüm bunlarla birlikte Türkiye’nin enerji noktasındaki gücünü artıracaktır.
Enerjide hat olmanın ötesinde Ataşehir'de İstanbul Finans Merkezi’nin bir kulesini de enerji merkezi haline getirme hedefimiz var. Bir kuleyi enerjiye tahsis edeceğiz."
Söz konusu enerji merkezinde GES, HES, doğal gaz ve yeraltı madenlerine ilişkin birimlerin olacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Nasıl Londra'nın enerji piyasası varsa, Hamburg enerji piyasası varsa inşallah İstanbul Finans Merkezi de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın sevk ve idare ettiği bir merkez haline dönüşüyor." diye konuştu.
Erdoğan, enerjideki diğer gelişmelere ilişkin şu bilgileri verdi:
"Öte taraftan Washington merkezli bir finans kuruluşu, özel bir şirketin yatırımı olan Ceyhan'daki petrokimya tesisine 550 milyon dolar finansman sağladı. Cezayir Devlet Başkanı Tebbun ile İstanbul’da yaptığımız görüşmede, bu konularla ilgili müşterek adımımızı geliştirmekten bahsetti.
550 milyon dolar finansmanın Ceyhan'daki yatırıma girmesi çok çok önemli. Ekonomimizin sağladığımız destekleyici adımlar ve özel sektörün dinamizmi ile ortaya koyduğu gelişim tüm ülkeler gibi Amerika Birleşik Devletleri’ndeki yatırımcıların da ilgisini çekiyor.
2019'da 20 milyar doların altındaki ticaret hacmimizi 2022 yılında 32 milyar doların üzerine taşıyabildiysek, 100 milyar dolar hedefimize de ulaşacağız demektir.
Siyasi ilişkilerimizde yakaladığımızı olumlu hava, önümüzdeki dönemde ticaretimize de pozitif yansıyacaktır, kimsenin şüphesi olmasın."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerji, otomotiv, demir çelik gibi ihracat kalemlerinin sayısını ve miktarını artırmanın temel öncelikleri olacağını belirterek, var olan işbirliği alanları, sektörleri çeşitlendirmek için iş adamlarına büyük görevler düştüğünü kaydetti.
Erdoğan, "Türk iş adamları da ABD’li partnerleriyle ortaklıklarını güncellemeli, yeni hedefler belirlemeli. Türk ve ABD’li yatırımcılar, iş adamları daha cesur davranabilirler. Çünkü ülkelerinin yönetimlerinde ticareti artıracak iradeye sahip, buna göre politikalar yürüten iktidarlar mevcut." ifadelerini kullandı.
Orta Vadeli Plan ve ekonomiyle ilgili gelişmeler
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Orta Vadeli Plan'la ilgili ilk değerlendirmelerin olumlu olduğu, kredi derecelendirme kuruluşu Fitch'in Türkiye’nin kredi notu görünümünü yükselttiği hatırlatıldı.
"Açıklamalarda mevcut ekonomi politikalarının sürmesi halinde not artışının gelmesi bekleniyor. Yabancı kurumların yaptığı açıklamaları nasıl değerlendirirsiniz?” sorusu üzerine Erdoğan, uygulanan politikalarla yatırımcının güveninin çok güçlü şekilde kazanılacağına inandığını belirtti, programın geniş şekilde sahiplenilmesinin en büyük avantaj olduğunu anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti:
"Üç ayaklı bir program açıkladık. Birinci ayağı tabii ki depreme rağmen, deprem yaralarını sararken mali disiplini koruyacağız. 2-3 yıl açıklarımız yüksek olacak ama daha sonrasında Maastricht Kriterlerini çok rahat şekilde sağlayacağız. Zaten borcumuzun milli gelire oranı oldukça düşük. İkinci husus enflasyonla mücadele, yani dezenflasyon programı. Buna ilişkin de çok net bir yol haritası var.
Ona yönelik de aldığımız para politikası yani miktarsal sıkılaştırma, seçici kredi sıkılaştırması gibi birçok tedbir var. Bunların etkili olması zaman alacak. Para politikasında alınan tedbirlerin etkisi gecikmeli oluyor. Dolayısıyla bütün ülkelerde bu süreç böyle, biraz zaman alacak.
Onun için biraz sabırlı olmamız gerekiyor. Gelecek sene bu vakitlerde çok net bir şekilde enflasyonun kalıcı bir şekilde düştüğünü inşallah göreceğiz.
Üçüncü husus da tabii ki yapısal reformlar… Yapısal reformlar maliye politikasını ve para politikasını güçlü bir şekilde destekleyecek. İnanıyorum ki Türkiye'nin kredi notu çok ciddi şekilde önümüzdeki dönemde yükseltilmek zorunda kalınacak.
Çünkü çok net bir şekilde Türkiye'nin göstergeleri zaman içerisinde mevcut kredi notunun çok ötesinde bir kredi notunu hak edecek. Türkiye'ye fon akışı güçlü bir şekilde başlayacak. Enflasyon konusunda biraz zorlu bir sürecimiz olacak, bunu kabulleniyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, enflasyonla mücadele ve güçlü ekonomi için kalıcı çözümlerin ve kapsamlı yol haritasının Orta Vadeli Program ile ortaya koyulduğunu, fiyat istikrarı, finansal istikrar, beşeri sermaye, istihdam, yeşil ve dijital çözüm, afet yönetimi, kamu maliyesi, iş ve yatırım ortamı alanlarındaki reformların hangi takvimde ne şekilde yapılacağının yer aldığını kaydetti.
Türkiye'nin istikrarlı yönetimi, demokrasiye olan bağlılığı, iş kurma ve iş yapma imkanlarıyla yabancı yatırımcılar için cazip fırsatlar barındırdığını kaydeden Erdoğan, yatırım ve ihracat odaklı büyüme politikasının da uluslararası sermayeyi Türkiye’ye çekeceğini vurguladı.
Erdoğan, "21 yıldır her alanda ortaya koyduğumuz reform nitelikli adımlar da işimizi ne kadar ciddiye aldığımızın bir göstergesi olmuştur. Tüm bunlar Türkiye’ye olan güvenin boşa çıkmadığını yabancı yatırımcıya göstermiştir. Attığımız ve atacağımız adımlarla Türkiye’ye güvenen, bize inanan tüm yatırımcılar kazanmıştır." ifadelerini kullandı.
"Dezenflasyonla birlikte inşallah biz enflasyonun belini kıracağız"
Erdoğan, "Türkiye'yi önümüzdeki aylarda ekonomik anlamda nasıl bir dönem bekliyor, enflasyonla mücadele konusunda atılacak adımlar nelerdir?" sorusuna şu yanıtı verdi:
“Dezenflasyonla birlikte inşallah biz enflasyonun belini kıracağız, bu konuda da herhangi bir endişemiz yok. Orta Vadeli Program sadece ülkemizde değil dünyada çok çok olumlu bir yankı uyandırdı ve Orta Vadeli Program'ın uyandırdığı bu yankıyla birlikte piyasalara farklı bir canlılık geldi, geliyor.
Bir de yurt dışından Türkiye'ye kredi akışı da inşallah başlıyor. Gerek Suudi Arabistan ile yaptığımız buradaki görüşme, gerek Birleşik Arap Emirlikleri ile yaptığımız görüşmeler çok çok verimli geçti.
İnşallah yaptığımız anlaşmaların karşılığı Türkiye'ye çok ciddi manada hem yatırımları çekecek hem de nakit girişini de inşallah artıracak. Türkiye’yi önümüzdeki günlerde aydınlık günler beklemektedir."
Bazı sektörlerdeki fahiş fiyat artışlarının önüne geçildiğini, tüm sektörlerde de fiyat artışlarının kontrol altına alınacağını kaydeden Erdoğan, "Fahiş fiyat artışlarını durduracak mekanizmanın tavizsiz işlemesiyle enflasyon hızlı bir düşüşe geçecektir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 21 yılda Türkiye’yi güçlü bir ekonomik ve finansal yapıya kavuşturduklarını, küresel ve bölgesel nedenler ile "asrın felaketi" olarak nitelenen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ekonomide sıkıntıları beraberinde getirse de alınan tedbirlerin sonuç vermeye başladığını kaydetti.
Tedbirlerin hızlı sonuç vermeyeceğini, enflasyonun yavaşlama, durma ve geriye gitme süreci olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şu an her şey kontrol altında, dengeli bir şekilde yürütülen politikalarla, yapısal reformlarla Türkiye’yi tekrar tek haneli enflasyona kavuşturacağız.
Önümüzdeki süreçte enflasyonun dizginlemiş ve fiyat istikrarını sağlamış, yatırım-istihdam-üretim ve istihdama dayalı büyüme politikaları ile kalkınmış bir Türkiye tablosu ortaya çıkacaktır.
Bu ülkeyi tek haneli enflasyonla tanıştıran, enflasyonla mücadeleyi en iyi yapan bizim kadrolarımız. Yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı yürüttüğümüz çalışmamızla hedeflerimize kısa zamanda ulaşacağız.
Çalışmalarımızın olumlu sonuçlarını almaya başladık. Atacağımız yeni adımlarla da kalıcı çözümleri hayata geçireceğimize inanıyorum.
Türkiye Yüzyılı vizyonumuz ve ona ulaşmak için atacağımız nice adımlar Türkiye’nin ekonomik alanda da yıldızını parlatacak. Vatandaşımızı hak ettiği kalıcı ve sürdürülebilir refah artışına ulaştıracaktır.”
"Türkiye'nin küresel enerji krizinde de kritik bir rolü bulunuyor"
Türkiye'nin enerjide merkez ülke olma hedefinin yanı sıra, küresel enerji krizinde de kritik bir rolünün bulunduğu belirtilerek, "Bu bağlamda yakın bir zamanda somut adım bekler miyiz? Zirve kapsamındaki temaslarda yaklaşım nasıldı?" sorusu üzerine Erdoğan, Ataşehir'deki finans merkezinin açılışını bizzat kendisinin yaptığını, bazı finans sektörüne ait kuruluşların, kamu bankalarının buraya yerleştiğini söyledi.
Çok güzel bir finans merkezine sahip olduklarını açılışta da gördüğünü aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şimdi bu atılacak adımla bir enerji merkezinin Ataşehir'de kurulmasını sağlayacağız. Orada sadece doğal gaz olmayacak. Orada petrol, madenler, yenilenebilir enerji, cevherlerden mücevherlere varan birçok adım atılacak. Altın borsası dediğimiz zaman sadece bildiğimiz yerde değil, icabında orada da ciddi bir sirkülasyon meydana gelecek ve bütün bunlarla beraber Trakya'da ise bir doğal gaz merkezi olacak.
Soçi ziyaretinde de bunu Sayın Putin ile görüştük. Malum bizim şu anda Trakya'dan gelen doğal gaz yaklaşık yüzde 40-50, Türkiye'nin ihtiyacını karşılayacak ama şu anda Avrupa bizden doğal gaz bekliyor.
Örneğin bir Macaristan, bizden doğal gaz bekliyor ve bizim de onlara verdiğimiz sözler var. 'Biz, sizin doğal gaz talebinizi buradan karşılayacağız' dedik ve Trakya merkezli olan dağıtımdan Avrupa'ya, oradan doğal gaz temin edeceğiz. Ataşehir, enerjinin birçok çeşidinin adeta pazarlandığı, dağıtımının yapıldığı yer olacak."
Zirve marjında ve uluslararası tüm platformlarda muhataplarıyla yaptıkları görüşmelerde enerji konusunu öncelikli ve ayrı bir başlık altında ele aldıklarına işaret eden Erdoğan, "Enerji konusunda her zaman yeni ve farklı çalışmalarımız olmuştur, olacaktır. Görüştüğümüz liderlerle enerji konusundaki ilişkilerimizi, atılacak yeni adımları konuştuk." ifadesini kullandı.
Rus gazının, Türkiye üzerinden Avrupa'ya ulaştırılması için çalışmaların devam ettiğini bildiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Başka ülkelerin de kaynaklarının Avrupa pazarına ulaşması, Türkiye'nin küresel enerji merkezi olması ile mümkün. Özellikle önümüzdeki süreçte Türkiye'de kurulacak fiziki doğal gaz üssü gibi atacağımız somut adımlarla küresel doğal gaz fiyatı Türkiye'de belirlenecek.
Bunun için çalışmalarımız devam ediyor. Çalışmalar olgunlaştıkça, nihayete erdirme aşamasına gelindiğinde, yeni müjdelerimizi de kamuoyu ile paylaşırız.
Fiyatlandırma olayı onlarla birlikte atacağımız bir adım, alacağımız bir karar. Bunları Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız, Bakanımız muhataplarıyla görüşerek neticelendirecek. Bu görüşmelerin neticesinde müşterek alacağımız kararlarla da yola devam edeceğiz.
Bakın bu ara mesela petrolde Suudi Arabistan ve Rusya fiyatlarla şöyle bir oynadı. Fiyatlarla oynamanın neticesinde dünya ne yaptı? Tek başına 'Ben verdim kararı oldu'yla olmaz. Beraber olacak."
"Türkiye, önemli bir üretim ve ticaret üssü"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hindistan Başbakanı'nın gündeme getirdiği Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Tren Hattı, Çin'in Kuşak-Yol Projesi'ne karşı ABD destekli bir plan olarak değerlendirilebilir mi? Joe Biden da hemen destek verdi. Çin'i engellemeye yönelik yeni bir hamle midir?" sorusu üzerine, jeostratejik konum itibarıyla dünyadaki bütün koridorlarla ilgili gelişmeleri yakından takip ettiklerini aktardı.
Erdoğan, "Kuşak ve yol girişimi konusunda Çin mesafe aldı, devam ediyor. Biliyorsunuz bizim de Çin'in attığı bu adıma yönelik aldığımız mesafe var. Yani Marmaray'a varıncaya kadar hepsi o projenin, planın içinde." sözlerini sarf etti.
Diplomasiyi kazan-kazan ilkesi çerçevesinde yürüttüklerini, bu alternatif güzergahlardan ne ölçüde yararlanabileceklerinin ve ne kazanabileceklerinin çalışmasını yaptıklarını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ülkeler ticari yol ve güzergahlarla, etki alanlarını da geliştirme gayretindeler. Bunun da farkındayız. Ancak bizler 'yol medeniyettir' diyen bir şiarla konuya bakıyor ve tüm bu projelerin medeniyetin gelişmesine, insanların refahına, barışına hizmet etmesi temennisinde bulunuyoruz. Biz şunu diyoruz, Türkiyesiz bir koridor olmaz. Türkiye, önemli bir üretim ve ticaret üssü. Doğudan batıya trafik için en uygun hat Türkiye üzerinden geçmek durumunda.
Bu süreçte bizim çok önemsediğimiz bir adım ise Körfez'in bizimle beraber attığı adım. Irak, Katar, Abu Dabi üzerinden, Türkiye üzerinden Avrupa'ya giden bir yoldan, bir koridordan bahsediyoruz.
Bu konuda özellikle Muhammed Bin Zayed dün çok daha kararlı bir telkinde bulundu, 'Bu işi uzatmayalım, 60 günde görüşmeleri arkadaşlarımız bitirsinler ve hemen temelleri atalım, yola koyulalım' dedi.
Yani bu işin heyecanını bu denli duyuyorlar ve biz de gerek Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan'a, gerek Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Abdulkadir Uraloğlu'na gerekli talimatları verdim.
Onlar muhataplarıyla görüşerek inşallah bu adımı atacaklar. Bu rakam öyle ufak rakam değil. Ama Birleşik Arap Emirlikleri bu işe çok hazır. Katar çok hazır. Bizler de buna çok çok hazırız. Bu adımı inşallah bu şekilde atmış olacağız."
"Bunlar bardaklarının boş olduğunu anlamayacak kadar saflar"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ekrem İmamoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu partinin başında devam ederse İstanbul'un kaybedilebileceğini söylemişti. Ancak şimdi aday oldu. Akşener de İstanbul ve Ankara dahil 81 ilde aday gösterecekleri ve kaybetmeyi göze aldıkları yönünde bir açıklama yaptı. 'Muhalefet şu anda kazanmayı değil kaybetmeyi konuşuyor' değerlendirmeleri var. Bu açıklamalarla ilgili neler söylersiniz?" sorusu üzerine şu görüşleri paylaştı:
"Onlar zaten kendi aralarında değerlendirmelerini yapıyor. Ne diyor Genel Başkan? Diyor ki 'Altılı masa değil, gerekirse on altılı masa'. Yani biraz daha konuşsa on altılı masa yüz altmış altılı masa da olacaktı. Ama masa devrildi. Kötü devrildi.
O masanın içerisinde bu belediye başkanları da vardı. Hepsi cumhurbaşkanı yardımcısı da oldular. Gelinen nokta ortada… Bizim böyle bir derdimiz yok. Biz bu belediye başkanlığını İstanbul'da da yaptık, Ankara'da da yaptık.
Bizim belediye başkanlığımızın kalitesi, seviyesi nedir? Bunu İstanbullu gayet iyi bilir, Ankaralı gayet iyi bilir. Öbür tarafta şöyle bir İzmir'e bakın. İzmir'in belediyeciliği ne durumda görüyorsunuz.
Şu anda İzmir bir felaketi yaşıyor. Türkiye'de maalesef şu anda oralarda yaşayan vatandaşlarım 'illallah' diyor. Adana'ya bakın, Mersin'e bakın aynı. Antalya'da işte Menderes Bey'den sonra bir dönem yaşandı.
Maalesef berbat. Buralarda yapılan hizmetin ne olduğunu yaşayanlar biliyor. Lafla, konuşmakla bu iş olmuyor. Mühür vurmakla bu iş olmuyor. Neyin mührü? Hangi sel afetinde giydin çizmeleri geldin sel afetiyle mücadele ettin? Bunların böyle bir derdi yok.
Onun için burada en büyük karar merci İstanbulludur, Ankaralıdır ve onlar da Adana olsun, Antalya olsun, Mersin olsun, bütün buralarda inanıyorum ben, en güzel kararı en bağlayıcı kararı benim milletim verecek. Bunlarla daha fazla gidilmez.
Biz 21 yıldır iktidar olarak, kendi rekorlarımızı yenilemek için kendimizle yarışıyoruz."
AK Parti'nin, kendisiyle yarışan, hizmette yarışan bir parti olduğunu vurgulayan Erdoğan, muhalefetin ise rant için, koltuk için yarışan partilerden oluştuğunu anlattı.
Erdoğan, "CHP'nin evlere şenlik genel başkanının durumu da farklı değil. O da koltuk hayalleri ile döndü dolaştı en son mevcut koltuğunu koruyabilmek için masaları tokatlamaya kadar işi getirdi. Genel seçimler öncesi kurdukları 9'lu masada çevirdikleri dümenler yeni yeni ortaya saçılıyor" dedi.
Milletin, altılı masada dönen pazarlıkları, masa altından kimlerin birbirini tekmelediğini gördüğünü, daha da göreceğini belirten Erdoğan, "Bunlar sabah başka akşam başka konuşurlar. Bunlar İzmir'de başka, Ankara'da başka, Diyarbakır'da başka, Erzurum'da başka konuşurlar. İşte bu yüzden bunların ne dediğinden çok ne yapacaklarını bekleyip görmek lazım. Artık milletim bunların gerçek yüzünü gördü." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye gibi büyük ve güçlü bir ülkenin böyle kifayetsizlerin elindeki bir muhalefeti hak etmediğini dile getirdi.
Erdoğan, "Tek dertleri rant ve koltuk olan bir muhalefetin ülkemize ve vatandaşlarımıza bir hayrı olmaz. Girdikleri tüm seçimi kaybetmelerine rağmen, 'başarılıyız' açıklamaları bile yaptıkları işi ciddiye almadıklarını, seçmenleriyle dalga geçtiklerini gösteriyor. 'Başarılıyız' açıklamasını yapanlar, bardağın dolu tarafına falan bakmıyor. Bunlar bardaklarının boş olduğunu anlamayacak kadar saflar. Yerel seçimlerde de CHP'nin eline düşen şehirlerimizi de milletin, tertemiz oyları ile kurtaracak ve Cumhur İttifakı'na verecek inancındayız. Bunun için rehavete kapılmadan çok çalışacak ve milletin gönlünü de seçimi de kazanacağız." ifadesine yer verdi.
"Bu millet CHP ile terör örgütünün o dayanışmasını unutmadı"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile ilgili sözlerinin hatırlatılması üzerine de şu açıklamayı yaptı:
"Her şeyden önce bu zat bir vatansever, bir milliyetperver kişi değil. Bu zat, her şeyden önce PKK terör örgütüyle, YPG'yle, HDP'yle bunlarla el ele kol kola dolaşanlar bunlar. Bunlar tabii genel başkanlarıyla beraber de aynı şeyleri yapmadılar mı?
Terör örgütlerinin temsilcileriyle bunlar Ankara'dan İstanbul'a yürümediler mi? Ama bu ismini verdiğiniz zat, teröristlerin cenaze merasimlerinden tutun dağdakilerle beraber yürümeye varıncaya kadar bunların hepsini yapmış olan kişiler.
İnanıyorum ki bu seçimde benim vatandaşım artık bunlara yerel bazda 'yürü' demeyecek, bunların ipini kesecek diye inanıyorum.
Böyle düşünüyorum. Milletle, milletin değerleriyle uzaktan yakından bağı olmayanların alçak iftiralarından başka bir şey değil bu.
Sürekli çamur at izi kalsın türü açıklamalarla, düşmanına bile zulmetmeyen Türk Silahlı Kuvvetleri'ne iftiralar atmaktan bıkmadılar. Mehmetçiğin ve milletin düşmanı bir ismin, Türkiye'nin ikinci büyük partisinin mensubu olması da ayrıca düşündürücüdür.
Seçimde Kandil'den CHP'ye ve onun adayı Kemal Kılıçdaroğlu'na selamlar ve destekler gönderilirken, bu şahıs CHP kimliğiyle terör örgütünün kurulduğu köyden örgüte selam veriyordu. Bu millet, CHP ile terör örgütünün o dayanışmasını unutmadı, sandıkta da yanıtını verdi.
Bu şahıs, dünyanın en şerefli, en mert ordusuna dil uzatmanın cezasını hukuk önünde alacaktır. Düşmanlarının bile mertliğinden övgüyle söz ettiği Türk Silahlı Kuvvetlerimize yapılan bu namertçe hakaret, iftiralar cezasız kalmayacaktır."
"Arzumuz sivil anayasayı en geniş katılımla, mutabakatla hazırlamak"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yeni bir anayasa için yeniden çağrıda bulunuyorsunuz. İki yıl önce yaptığınız çağrıya muhalefetten olumlu bir dönüş olmamıştı. Şimdi yeni konjonktürde muhalefetin buna olumlu bir cevap vermesini bekliyor musunuz? Bu konuda nasıl bir yöntem, nasıl bir yol haritası öneriyorsunuz? Örneğin, 2011 ve 2015'te olduğu gibi Meclis'te temsil edilen partilerin katılımıyla bir komisyon yeniden tesis edilebilir mi?" şeklindeki soru üzerine, "2011'de, 2015'te olduğu gibi Parlamentodaki partilere şüphesiz tekliflerimizi götüreceğiz." cevabını verdi.
Ama hepsinden önce Cumhur İttifakı olarak ön hazırlıkları yapacaklarının ve bu ön hazırlıkları yaptıktan sonra da Parlamentoda grubu olanlarla bu konuyu olgunlaştırmanın gayreti içerisinde olacaklarının altını çizen Erdoğan, "Zira anayasa olmazsa olmazımız. Yani bir kenara bunu atmamız mümkün değil. Şu an itibarıyla parlamentodaki grubumuz diğer gruplarla görüşmelerini yapıp eğer birlikte bir adım atabilirsek, müşterek olarak böyle bir sivil anayasayı yapabilirsek adımımız bu olacak. Eksikler nelerdir, neler değildir? Bunları gözden geçirip kuracağımız komisyonlarla da bu çalışmaları inşallah sürdüreceğiz. Darbelere bakışımız ve darbe anayasalarına karşı tutumumuz siyasi hayatımızın özeti gibidir. Ülkemizi sivil anayasaya kavuşturmak arzumuz da hayalin ötesinde, siyasetimizin aksiyonu oldu." diye konuştu.
Türkiye'de 21 yılda yargı teşkilatının fiziki yapısını güçlendirdiklerini, beşeri varlığını sürekli tahkim ettiklerini anlatan Erdoğan, "Tüm bu yapılanları sivil bir anayasayla da taçlandırmak, Türkiye Yüzyılı'nı sivil bir anayasa ile inşa etmek istiyoruz." dedi.
Türkiye'nin artık darbe döneminin mahsulü bir anayasa ile yönetilmeyi hak etmediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'ye, yeni, sivil, özgürlükçü bir anayasa yapmak yakışır. Millet, Türkiye Büyük Millet Meclisi aritmetiğini şekillendirirken partilere 'uzlaşın ve artık yeni anayasa yapın' mesajını da vermiştir. Meclis zemininde mümkün olan en geniş uzlaşı ile sivil toplumun tüm kesimlerinin fikirleri de alınarak yeni bir anayasa yapmak mümkündür. Arzumuz, sivil anayasayı en geniş katılımla, mutabakatla hazırlamak. Yasama yılının açılmasıyla birlikte de Cumhur İttifakı olarak bu konu üzerine yoğunlaşacağız." ifadesini kullandı.
"Öncelikle dışişleri bakanlarımızı, istihbarat başkanlarımızı görevlendirdik"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile görüşmesi hatırlatılarak, "2022'de Katar'da bir görüşmeniz olmuştu ama şimdi resmi bir görüşme oldu. Nasıl geçti görüşme? Bu görüşmede karşılıklı ziyaretleriniz gündeme geldi mi?" sorusu üzerine, görüşmenin gayet olumlu geçtiğini, davet konusunun da gündeme geldiğini belirtti. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Öncelikle dışişleri bakanlarımızı, istihbarat başkanlarımızı görevlendirdik. Onlar birbirleriyle karşılıklı olarak görüşmelerini yapacaklar.
Onlar tabii önce bizi bekliyorlar ama ben dedim ki 'Biz sizi bekliyoruz'. Tarih verilmedi. Tarihi, bakan arkadaşlarımız ve istihbarat başkanımız görüşecekler. Ona göre de adımlarımızı atacağız.
Görüşmemizde kendilerine de görevlendirdikleri büyükelçinin sunacağı güven mektubunu yakında kabul edeceğimi söyledim.
Türkiye ve Mısır ilişkilerini hak ettiği seviyeye birlikte en kısa zamanda ulaştıracağız. Her iki ülke, ekonomi ve ticari alanda büyük potansiyele sahip. Karşılıklı ticaret hacmimizi iki katına çıkartmak için çalışma yapacağız.
Biliyorsunuz Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi oluşturmuştuk. Bunu yeniden canlandırmak için çalışacağız. İlişkilerimizin eskisinden daha iyi hale gelmesi, Suriye meselesi başta olmak üzere, birçok bölgesel sorun alanında olumlu neticeler almamızı sağlayabilir."
"Bu terazi, bu kadar sıkleti çekmez"
Erdoğan, "G20 Sonuç Bildirgesinde Afrika Birliğinin G20'ye dahil edilmesi yer aldı. Türkiye'nin Mısır ile ilişkilerinin normalleşmesi konusunda mesafe alındı. Türkiye'nin Hindistan ve bölge ülkelerine yönelik bir açılımı söz konusu olabilir mi? Acaba dünyada bir yön değişikliği mi olacak? Türkiye nasıl davranacak?" sorusunu yanıtlarken, G20'nin içerisinde sadece Doğu ülkelerinin değil, Batılı pek çok ülkenin de bulunduğunu vurguladı.
G20'nin, adeta Doğu'yla Batı'nın bir sentezi olduğuna işaret eden Erdoğan, "Ancak bu son gelişmelerde Batı ile maalesef Rusya-Ukrayna olayında bir çatışma var diyebilirim. Nedir bu çatışma? İşte Sayın Putin, 'Batı bana verdiği sözleri tutmadı, onun için tahıl koridorunu sekteye uğrattım' diyor. Nedir o? Elli yıl Batı bize verdiği sözü tuttu mu? Avrupa Birliği olayında elli yıldır bizi oyalıyor. Bugün yine Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Charles Michel ile görüştük, söyledik. Bu terazi, bu kadar sıkleti çekmez." açıklamasında bulundu.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com