Ä°STANBUL
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tarabya'daki Huber Köşkü'nde video konferans yöntemiyle düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamada, dünyanın tamamıyla birlikte Türkiye'yi de etkileyen Kovid-19 salgınında önemli bir dönüm noktasına gelindiğini dile getirdi.
Türkiye'nin en baştan itibaren salgınla mücadelesini 4 ana hedef etrafında yürüttüğüne değinen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bunlar, fiziki mesafenin temini, sağlık sisteminin ayakta kalması, temel ihtiyaç maddeleriyle ilgili üretim ve tedarik zincirlerinin aksamamasıyla kamu düzeninin devam etmesidir. Gelişmiş ülkelerin çoğunun dahi bu başlıklarda kontrolü sağlamakta zorlandığı bir dönemde Türkiye, hamdolsun devleti ve milletiyle örnek bir mücadele ortaya koymuştur. Hastalığın tespiti ve tedavisi konusunda kendi özgün modellerimizi geliştirip uygulamaya geçirdik. Bu sayede hem ölüm oranımızı çok aşağıda tuttuk hem de hastalığın yayılma hızının önünü başarılı bir şekilde kestik.
Yeni hasta sayımız artık 1000'li rakamlarla ifade edilir hale geldi. Yoğun bakım ve solunum cihazına bağlı hasta sayısı sürekli azalıyor. Buna karşılık iyileşen hasta sayısı katlanarak artıyor.
Doktoruyla hemşiresiyle teknisyeniyle tüm sağlık çalışanlarımızın fedakarca gayretleri neticesinde hastanelerimizde vicdanları kanatan hiçbir görüntü yaşanmadı."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgının Türkiye'de görüldüğü ilk günden itibaren tüm adımların bilinçli, kararlı ve zamanlı atıldığını belirterek, şunları kaydetti:
"Sağlık Bakanlığımız bünyesinde oluşturduğumuz Bilim Kurulunun tavsiyeleri ve değerlendirmeleri ışığında her türlü tedbiri aldık. Hastalığın görüldüğü ülkelerle hava ve kara sınırlarımızı kademeli bir şekilde kapattık.
Okullardaki eğitim-öğretime vakitlice ara verdik. Tüm toplantıları, etkinlikleri ve benzeri programları erteledik. İnsanların bir arada bulunduğu işletmelerin faaliyetlerini tamamen durdurduk veya sınırlandırdık. İbadetlerin camilerde toplu olarak yapılması yerine evlerde ifasını temin ettik. Mümkün olan tüm sektörlerde evden çalışma modeline geçilmesini sağladık."
Şehirler arası ulaşımın sınırlanarak ülke içindeki insan hareketliliğinin ciddi oranda azaldığını aktaran Erdoğan, "Alınan tedbirlerden etkilenen tüm kesimler için destek programları hazırladık. Hizmete sunduğumuz finansman ve sosyal destek paketlerinin tutarı 200 milyar lirayı aştı.
Sosyal yardımlardan yararlanma hakkı olanlara ilave nakdi yardımlar yaptık. İlk iki sosyal destek programıyla 4 milyon 400 bin vatandaşımıza 1000'er lira nakdi yardımda bulunduk. Çok daha kapsamlı olan üçüncü sosyal destek programıyla bütün bunlarla ilgili çalışmalarımız sürüyor." diye konuştu.
"İlaç ve aşı geliştirme çalışmalarını, uluslararası toplumla işbirliği halinde sürdürüyoruz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başlatılan "Biz Bize Yeteriz Türkiyem" kampanyasına şu ana kadar yapılan bağışların tutarının 1 milyar 910 milyon lirayı bulduğunu bildirerek, "Kampanyamız devam etmektedir. Milletimiz bu zor günlerinde bir kez daha birbirine destek oldu, örnek dayanışma sergiledi." ifadelerini kullandı.
Türkiye'de bunlar yapılırken, yurt dışındaki vatandaşların da ihmal edilmediğini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kurduğumuz havayolu köprüleriyle 65 bine yakın vatandaşımızı ülkemize getirdik. Sadece 16 Nisan'dan beri vatanlarına kavuşturduğumuz kişi sayısı 29 bini buldu. Bu vatandaşlarımızı, yurtlarda 14 gün karantinada tuttuktan sonra evlerine göndermek suretiyle, sınırlarımız ötesinden hastalık taşınması riskinin de önüne geçtik.
Maskeden tuluma, tanı kitinden solunum cihazına kadar her konuda sadece kendi kendimize yetmekle kalmadık, 57 ayrı ülkeye yardım yaptık, destek verdik. Son olarak Somali'ye, diğer tıbbi malzemelerin yanı sıra kendi üretimimiz olan solunum cihazlarından da hibe ettik.
Bu cihazlar, Somali'nin ilk solunum cihazları olarak hizmete girdi. Aynı şekilde Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere pek çok ülkeye, talep ettikleri tıbbi malzemeleri, ihtiyaç planlamamız çerçevesinde gönderdik, gönderiyoruz.
İlaç ve aşı geliştirme çalışmalarını, uluslararası toplumla iş birliği halinde sürdürüyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Koronavirüs Küresel Mukabele Uluslararası Taahhüt Etkinliği'ne video konferans yoluyla katılarak, bu konudaki görüşlerini ve destek beyanını dünyayla paylaştığını hatırlattı.
"Bu gayretlerimizin karşılığını önümüzdeki dönemde hep birlikte alacağız"
Erdoğan, normalleşme süreciyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Hastalığın ağır etkilerinin görüldüğü 65 yaş üstü ile hastalık taşıyıcısı olma ihtimalleri bulunan 20 yaş altına getirdikleri sokağa çıkma sınırlamasının, salgının yayılmasını ciddi oranda engellediğini vurgulayan Erdoğan, büyükşehirler ile Zonguldak'ta uygulanan hafta sonları ve resmi tatillerde sokağa çıkma sınırlandırmasının salgınla mücadeleye büyük faydasının olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sağlık Bakanlığı bünyesindeki Bilim Kurulu ile yakın iş birliği halinde alınan tedbirler sayesinde bugünlere gelindiğine dikkati çekti.
Erdoğan, "83 milyon vatandaşımın her birine, salgına karşı yürüttüğümüz mücadeleye verdikleri destek, gösterdikleri sabır için şahsım ve Kabinem adına şükranlarımı sunuyorum. İnşallah bu gayretlerimizin karşılığını önümüzdeki dönemde hep birlikte alacağız." diye konuştu.
Alınan tedbirlerin önemli bir kısmında 1,5 ayın geride bırakıldığını hatırlatan Erdoğan, bu süre boyunca okuluna gidemeyen öğrencilerin, iş yerini açamayan esnafın, çalışamayan işçilerin, sokağa çıkamayan gençlerin ve yaşlıların, hayatını sınırlandırmak zorunda kalan tüm vatandaşların eski günlerini özlediklerini bildiklerini vurguladı.
"Normal hayata dönüşü kademe kademe başlatacağız"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Elbette normal hayata dönüşü kademe kademe başlatacağız. Ancak, şu gerçeği asla aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor. Dünyanın tamamıyla birlikte ülkemizde de hiçbir şey tam manasıyla eskiden bildiğimiz normal düzene dönmeyecektir, dönemeyecektir.
Salgının daha ne kadar süreceği, hastalığa çare olacak ilaçların ne zaman bireylerin kullanımına sunulabileceği henüz belli değildir. Bunun için evet, normale döneceğiz, ama bu yeni bir normal olacaktır. Sınırlamaların bir kısmı azaltılarak da olsa sürecektir.
Kalabalık yerlerde maske kullanımı ve fiziki mesafeye riayet ile temizlik kurallarıyla ilgili titizlik devam edecektir."
Salgının tamamen bitmediği ülkeler sebebiyle uluslararası seyahatlerin ne zaman tam anlamıyla açılacağının hala belirsiz olduğunu ifade eden Erdoğan, küresel ekonomik ve siyasi dengelerdeki sarsıntının karşılarına nasıl bir tablo ortaya çıkartacağının meçhul olduğunu söyledi.
Bunun için ilerleyen süreçte salgının yurt içinde ve yurt dışındaki seyrine bağlı olarak dinamik bir şekilde yürüteceklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Tüm bu gerçekler ışığında, Cumhurbaşkanı Yardımcımızın koordinasyonunda, tüm bakanlıklarımızın ve kurumlarımızın katılımıyla bir normalleşme planı hazırladık. Açıklayacağım plan, halkımızın beklentileri ve bakanlıklarımızın çalışmaları ile Sağlık Bakanlığımızın ve Bilim Kurulumuzun görüşleri çerçevesinde şekillenmiştir. Ancak bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum.
Bu takvim, bir anda mart ayının ilk günlerindeki hayatımıza geri dönüş anlamına gelmiyor. Normalleşme planıyla sadece vatandaşlarımızın günlük hayatlarını, salgın şartlarında olabilecek en iyi seviyeye getirmeyi hedefliyoruz.
Rehavete de karamsarlığa da kapılmadan bu mücadeleyi sonuna kadar yürütecek ve inşallah başaracağız.
Sınırlandırmaların kademeli şekilde esnetilmesiyle ilgili düzenlemeleri, genel olarak mayıs, haziran ve temmuz aylarına yayarak yapıyoruz. Fiziki mesafenin korunmasının, maske kullanımına devam edilmesinin, temizlik kurallarına sıkı şekilde riayetin, bu sürecin vazgeçilmez şartları olduğunun altını tekrar çiziyorum."
Mayıs ayı normalleşme planı
İlk olarak mayıs ayı normalleşme planını paylaşan Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu:
"Sağlık Bakanlığımız, ülkemizdeki tüm sektörlerde normalleşme sürecinde uygulanacak salgın tedbirlerine ilişkin rehber dokümanlar hazırlayarak ilgili kurumlara göndermeye başladı.
Tüm kurumlar ve işletmeler, faaliyetlerini bu rehber dokümanlardaki kurallara uygun şekilde yürütecek. İlk müjdemiz 65 yaş üzeri ile 20 yaş altı vatandaşlarımızadır. 65 yaş üstü gruba, ilk etapta, sokağa çıkma sınırlandırması günlerinin birinde ve 4 saat süreyle, yürüme mesafesiyle tahditli olarak dışarı çıkabilme imkanı getiriyoruz. İlk uygulamayı da bu hafta sonu 10 Mayıs Pazar günü 11.00 ile 15.00 saatleri arasında gerçekleştiriyoruz.
20 yaş altı için ise bu esnemeyi iki grup halinde uygulanacağız. 0-14 yaş grubu hafta içinde, 13 Mayıs Çarşamba günü, yine 11.00 ile 15.00 saatleri arasında, yürüme mesafesiyle tahditli olarak dışarı çıkartılabilecek. 15-20 yaş grubu ise 15 Mayıs Cuma günü, yine aynı şartlarda ve aynı saatlerde dışarı çıkarak, hava alıp dinlenebilecek.
Kurallara riayet düzeyine bakarak, sonraki haftalarda da aynı uygulamayı devam ettireceğiz."
"Bu hafta sonu da sokağa çıkma sınırlaması uygulaması sürecek"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hafta sonu da sokağa çıkma sınırlaması uygulamasını sürdüreceklerini belirterek, şu bilgileri verdi:
"Halen 31 ilde uygulanan şehirlerarası giriş-çıkış sınırlandırmasını, ilk etapta, bu geceden itibaren 7 ilimiz için bitiriyoruz. Bu illerimiz, Antalya, Aydın, Erzurum, Hatay, Malatya, Mersin ve Muğla'dır.
Her hafta illerimizle ilgili değerlendirme yapacak, gelişmelere göre karar vereceğiz. Diğer 24 ilimizdeki giriş-çıkış sınırlaması 15 gün süreyle uzatılmıştır.
İstanbul, Ankara ve İzmir'deki ticari taksiler için tek-çift plaka uygulamasını 5 Mayıs itibariyle sona erdiriyoruz.
Gereken temizlik şartlarının sağlanması, randevu sistemiyle çalışılması ve koltuk sayısının yarısı kadar müşteriye hizmet verilmesi şartıyla, berber, kuaför, güzellik salonu gibi işletmeler 11 Mayıs'ta faaliyete geçebilecek.
Aynı şekilde, Sağlık Bakanlığının ve Ticaret Bakanlığının belirlediği kurallara uyulması şartıyla alışveriş merkezleri 11 Mayıs'tan itibaren hizmet vermeye başlayabilecek. Giyim eşyası, ayakkabı, çanta, zücaciye gibi ürünlerin satıldığı işletmeler, belirlenen şartlara uymak kaydıyla, 11 Mayıs'ta hizmete açılabilecek."
Normalleşme sürecinin bir parçası olarak, bugüne kadar piyasada satışına izin vermedikleri cerrahi maske ve bez maske satışına, halkın kolayca ulaşabileceği yerlerde izin vermeyi planladıklarını söyleyen Erdoğan, maske türlerine göre bir üst fiyat belirlenerek, halkın mağdur edebileceği girişimlerin de önünün kesileceğini vurguladı.
Bu yıl hac ibadetinin yerine getirilip getirilemeyeceği ile ilgili olarak, Diyanet İşleri Başkanlığının, gerekli görüşmeleri yaparak karar vereceğini bildiren Erdoğan, bu meselede İslam aleminin geniş bir istişareyle ortak karar alması gerektiğine dikkati çekti.
"Askerlik terhis işlemlerinin 31 Mayıs'ta başlayacak"
Erdoğan, askerlik terhis işlemlerinin 31 Mayıs'ta başlayacağını söyledi.
Milli Savunma Bakanlığının atama, görevlendirme ve personel temin faaliyetlerinin 1 Haziran'da, celp işlemlerinin 5 Haziran’da, bedelli askerlik işlemlerinin ise 20 Haziran'da yeniden başlayacağını, belediyelerin kredi işlemleri ile İller Bankası ihalelerinin 27 Mayıs'ta yeniden açılacağını aktaran Erdoğan, "Salgın hastanelerinin sayıları 1 Haziran'dan itibaren azaltılarak, bu kuruluşların hasta kabulüne ve normal işleyişe başlamaları sağlanacaktır." diye konuştu.
Erdoğan, eğitimde attıkları adımları Sağlık Bakanlığının ve Bilim Kurulunun tavsiyeleri doğrultusunda belirlediklerini ifade ederek, "Buna göre, Yükseköğretim Kurumları Sınavı 27-28 Haziran’da, Liselere Geçiş Sınavı 20 Haziran’da, Askeri Öğrenci Sınavı 14 Haziran'da yapılacaktır.
Üniversiteler 15 Haziran’da akademik takvime dönebilecekler. Adliyeler, ara verilen duruşma, keşif, yargı süresi, uzlaştırmacı görevlendirmesi, icra-iflas takiplerinin durdurulması uygulamaları 15 Haziran'da sona erecek." değerlendirmesini yaptı.
Sağlık Bakanlığının ve Bilim Kurulunun görüşlerine uygun şekilde hazırlanan normalleşme planını, daha önce de belirtiği gibi dinamik bir şekilde uygulayacaklarını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Gelişmelere ve ihtiyaca göre, bazı tarihlerin öne alınması, bazılarının geriye bırakılması mümkündür. Ülkemizin, bu plan doğrultusunda ne zaman arzu ettiğimiz düzeyde normalleşeceğinin kararını 83 milyon hep birlikte vereceğiz.
Şayet, Sağlık Bakanlığının hazırladığı rehberlerdeki kurallara riayeti en üst düzeyde tutarsak, bu süreç daha hızlı olacaktır. Ancak, kurallara uyulmaması ve Allah göstermesin, salgının yeniden yayılması halinde, çok daha sert tedbirlere başvurmak zorunda kalabiliriz.
Dünyada salgını önce kontrol altına alıp, sonra kurallara yeteri kadar uymadıkları için yeniden meşum hastalığın pençesine düşen ülke örnekleri vardır. İnşallah biz böyle bir duruma düşmeyeceğiz.
Tedbirsiz tevekkül cehalet alametidir. Biz, salgınla mücadele için bilim insanlarımızın söylediği her tedbiri harfiyen yerine getirmek suretiyle, Allah'ın bir kaderinden bir diğer kaderine sığınacağız.
Salgın hastalığın olduğu yerde veya olduğu yere gidilmemesi, bulunulan yerde salgın hastalık varsa oradan da çıkılmamasını tavsiye eden bir Peygamberin ümmetine yakışan işte budur.
Dünyanın özellikle salgın sonrası, hiçbir bakımdan asla yeniden eskisi gibi olamayacağı bir dönemden geçtiğimizi unutmamalıyız. Bu sürecin ülkemizde de siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel her türlü alanda yeni bir silkinişe, yeni bir uyanışa, yeni bir dirilişe vesile olmasını diliyoruz. Çünkü ülkemizde, maalesef, tek parti devrinden beri bu millete maddi-manevi eziyet eden bir anlayışın, salgın günlerinde dahi içindeki kini, nefreti, karanlığı ortalığa saçmaktan geri durmayan örnekleriyle karşılaşıyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milli iradenin üstünlüğünü, demokrasiyi, hakkı, hukuku, adaleti, sandığı hazmedemeyen bu faşist zihniyetin hala vesayet, darbe ve cunta özlemiyle yanıp tutuştuğunu bildirdi.
"CHP yöneticilerinin sadece son bir haftadaki beyanlarını alt alta koyduğunuzda ortaya çıkan tablo bize bunu söylüyor." diyen Erdoğan, bu zihniyetin ülkenin 70 yıllık demokrasi tecrübesinden zerre kadar nasiplenmediğinin anlaşıldığını kaydetti.
Erdoğan, "Demokratik yöntemlerle iktidara gelmek yerine, darbeyle ülkenin yönetimini gasbetme hevesiyle hareket edenler, 15 Temmuz’da milletten aldıkları derse rağmen aynı yolda yürümekte ısrar ediyorlar. Sadece son günlerdeki kötü örnekler bile, karşımızdaki hastalıklı zihniyetin asla iflah olmayacağının delilidir." diye konuştu.
"Sürekli iftira atılarak, insanların mahremiyetine girilerek siyaset yapılmaz."
CHP yöneticilerinin "siyaset" diye sergiledikleri tavırların dünyanın hiçbir yerinde demokrasiyle, hukukla ve hatta insanlıkla bağdaşmayacağına dikkati çeken Erdoğan, "Sürekli yalan söyleyerek siyaset yapılmaz.
Sürekli yanlış bilgilerle insanlar haksızca itham edilerek siyaset yapılmaz. Sürekli iftira atılarak, insanların mahremiyetine girilerek siyaset yapılmaz.
Doğru olmadığını çok iyi bildikleri konuları, pervasızca ve yol açtığı sosyal, siyasi, ekonomik sonuçları umursamadan tartışmaya açanların yaptıkları işin adı siyaset değildir. Gerçi bunların kasetle göreve gelmiş genel başkanları da yıllardır aynı yöntemleri kullanıyor. Hal böyle olunca yardımcılarına, il başkanlarına diyecek söz bulamıyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, CHP’nin bu tarzı yüzünden, yeni nesillerin siyasetten soğumasından endişe ettiklerini belirterek, kadınları ve gençleri siyasi karar alma mekanizmalarında daha etkin şekilde yer almaya davet ederken bu tür kötü örneklerin gayretlerini sekteye uğratmasına asla izin veremeyeceklerini söyledi.
"Siyasetin kalitesini artırmanın yolu, bu kirli zihniyeti ülkemizden tasfiye etmekten geçiyor." ifadelerini kullanan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Aziz milletim... CHP yöneticileri ile aynı zihniyetin medyadaki ve diğer mahfillerdeki mensuplarını buradan bir kez daha ikaz ediyorum. Beyhude yere uğraşmayın.
Türk Milleti, sizi ne o sandıktan çıkartır, ne de sırtınızı yaslamaya çalıştığınız darbecilere meydanı bırakır. Çünkü siz kesinlikle milli değilsiniz, yerliliğiniz de tartışılır. Çünkü siz bu halkın inancına, tarihine, kültürüne, gönül dünyasındaki sızılara saygılı değilsiniz. Çünkü siz bu ülkede ne kadar bozguncu, ne kadar sapkın, ne kadar azgın varsa hep onlarla birlikte oldunuz, asla milletin safında yer almadınız. Çünkü sizin ne tarihi, ne manevi, ne ahlaki bir nirengi noktanız, omurganız, davanız, kavganız var. Çünkü siz mitolojideki sadece düşmanlıktan, nefretten, korkudan, kargaşadan, acıdan beslenen yaratıklar gibisiniz. Ne bu ülkeye ne bu millete ne insanlığa dokunan en küçük bir faydanız olmadığı gibi verdiğiniz zararların haddi hesabı yok."
Muhalefete eleÅŸtiri
Erdoğan, yaptığı açıklamada, muhalefeti de eleştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kendi ülkenize ve milletinize husumetinizi açıkça ifade edemediğiniz için her musibeti buna alet ediyorsunuz. Deprem olur, bina yıkıntılarının altında kalan insan sayısını çok göstermek için canhıraş bir şekilde uğraşırsınız.
Ekonomimize saldırı olur, insanlar ekmeğinin, geleceğinin derdine düşmüşken, siz oradan siyasi rant devşirme peşinde koşarsınız. Darbe girişimi olur, milletimiz elinde bayrağı dilinde tekbiriyle tankların karşısına dikilirken, siz balkonlardan tankları alkışlar, televizyon karşısında kahvenizi yudumlarsınız.
Teröristler askerimize, polisimize, jandarmamıza saldırır, şehit sayısını yüksek göstermek için binbir yalan uydurursunuz. Sınırlarımıza yapılan tacizleri önlemek için harekatlar düzenleriz, siz eli kanlı diktatörlerin ve teröristlerin savunucusu olarak karşımızda yer alırsınız.
Salgın olur, tüm dünya ülkemizin gayretlerini takdirle takip ederken, siz hasta sayısının, vefat sayısının gizlendiği, malzeme-ilaç bulunamadığı yalanıyla ortada gezersiniz.
Buna karşılık ülkemizin ve milletimizin hayrına olan hiçbir meselede, ne işin ucundan tuttuğunuz ne de hakkı söylemek babında tek kelime ettiğiniz duyulmuştur. Marmaray'dan İstanbul Havalimanı'na, bölünmüş yollardan şehir hastanelerine kadar karşı çıktığınız, engellemeye çalıştığınız her hizmeti tepe tepe kullanır, ama zehirli dilinizle bunları sürekli sokmaktan da geri durmazsınız."
"İstanbul Havalimanı'nı hala hazmedemediklerini görüyoruz"
Atatürk Havalimanı arazisinde 45 gün içinde kurmayı başardıkları 1000 yataklı hastaneyi dahi, "14 milyar lira uçtu." diyerek karalamaya kalkan bu zihniyetin artık sonunun geldiğini ifade eden Erdoğan, "İnşa ettiğimiz şehir hastanelerini yıllarca kara delik olarak yaftalayanlar, son 2 ayda yaşananların ardından bile, maalesef, en küçük bir pişmanlık emaresi göstermediler, gösteremezler. O, kişilik meselesidir. Kullanan herkesin hayranlığını dile getirdiği İstanbul Havalimanı'nı hala hazmedemediklerini görüyoruz." diye konuştu.
Aynı şekilde, İstanbul’dan çıkıp 3 saat içinde İzmir'e ulaşırken kullandıkları otoyola attıkları çamurların izlerinin de hala kurumadığını belirten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Sırf polemik malzemesi yapmak uğruna insanların haysiyetlerine ve ailelerine saldırarak girdikleri vebalin umurlarında olmadığı biliyoruz. Ama artık bu anlayışın miadı dolmuştur. İnsanlık nasıl Kovid-19 virüsünü eninde sonunda yenecekse, inşallah, Türkiye de bu bağnaz zihniyeti bir daha geri dönmemek üzere tarihe gömecektir. Türkiye'nin yeni dönemdeki en önemli kazanımlarından birinin de siyasetteki bu değişim olacağını ümit ediyoruz."
"Güvenli bölgelerimizin sürekli taciz edilmesine daha fazla sabretmeyeceğiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye olarak bir yandan salgınla ve salgının yol açtığı sıkıntılarla mücadele ederken, diğer yandan ülkenin ve milletin güvenliğiyle ilgili konuları da yakından takip ettiklerini söyledi.
Terör örgütünün, Türkiye'nin salgınla mücadeleye yoğunlaşmasını, hem sınırlar içinde hem de sınırlar ötesinde saldırılarını artırmak için fırsata çevirmeye çalıştığını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sadece bu tavır bile terör örgütünün ne kadar insanlıktan uzak bir yapı olduğunu göstermeye yeterlidir. Ülkemiz içinde sayıları çok azalmış olmakla birlikte hala varlıklarını sürdüren kılıç artığı teröristlerin eylem arayışlarına izin vermiyoruz.
Güvenlik güçlerimiz yılın 365 günü, günün 24 saati kesintisiz bir şekilde, teröristleri takip ediyor, bulduğunda da tepelerine biniyor. Irak'ın kuzeyinde ve Suriye'de geniş bir alanda faaliyet yürüten terör örgütü mensuplarının her adımını da yakından izliyoruz.
Güvenlik güçlerimizin sınır ötesindeki operasyonları da kesintisiz sürüyor. Suriye'de güvenli hale getirdiğimiz bölgelere sürekli sızmaya çalışan terör örgütü mensuplarına göz açtırmıyor, anında imha ediyoruz.
Bölgede etki sahibi ülkeleri, sürekli anlaşmalarımıza riayet etmeye, terör örgütünü belirlenen sınırların dışında tutmaya, rejimin saldırılarını engellemeye davet ediyoruz. Maalesef bu konuda hiçbir ülkenin sözünü tam manasıyla yerine getiremediğini görüyoruz.
Güvenli bölgelerimizin sürekli taciz edilmesine, saldırıların ve tacizlerin anlaşmalar hilafına artarak sürmesine daha fazla sabretmeyeceğiz.
Şayet terör örgütünü ve rejimi onların hamiliğine soyunanlar kontrol edemeyecekse, biz kendi gücümüzle hepsini de yola getirmesini biliriz. Gelişmelerin seyrine göre önümüzdeki dönemde bu çerçevede yeni adımlar atabiliriz."
"Libya'nın güvenliği, tüm Kuzey Afrika ve Akdeniz'in de istikrarının anahtarıdır"
Libya'da ise ülkenin meşru yönetimine verdikleri destek sayesinde, darbeci Hafter'in gerileme sürecine girdiğini belirten Erdoğan, "Attığı her adımla işgali altında tuttuğu topraklardaki halkı da karşısına alan Hafter'i kurtarmaya, kendisine sınırsız maddi destek ve silah sağlayan ülkelerin çabaları da yetmeyecektir. İnşallah yakında Libya'dan yeni müjdeli haberler alacağız.
Libya'nın güvenliği, Libya halkının huzuru ve refahı, tüm Kuzey Afrika ve Akdeniz'in de istikrarının anahtarıdır. Bu anlayışla, meşru Libya yönetimine verdiğimiz desteği devam ettirerek, bölgeyi yeniden bir barış beldesi haline dönüştürmekte kararlıyız." diye konuştu.
"Hasat dönemi öncesi çiftçilere müjde"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini, yaklaşık 20 gün sonra başlayacak hasat dönemi öncesinde çiftçilere vereceği bir müjdeyle tamamlamak istediğini belirterek, şu bilgileri verdi:
"Toprak Mahsulleri Ofisimizin sert ekmeklik buğday alım fiyatını ton başına 1350 liradan 1650 liraya yükseltiyoruz. Arpa alım fiyatını ise ton başına 1100 liradan 1275 liraya çıkartıyoruz. Ayrıca çiftçilerimize, hububatta ton başına 230 lira prim ve destek ödemesi yapıyoruz.
Ton başına bakliyat alım fiyatlarını da kırmızı mercimekte 3 bin 500 lira, yeşil mercimekte 3 bin 200 lira, nohutta 3 bin 350 lira olarak belirledik. Bakliyattaki prim ve destek ödemesi de ton başına 800 liradır. Yeni dönem hububat ve bakliyat alım fiyatlarının üreticimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, açıkladığı normalleşme takviminin de ülkeye ve millete hayırlara vesile olmasını temenni ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Sağlık personelimiz başta olmak üzere, bu süreçte üstün gayret ortaya koyan tüm kamu ve özel sektör çalışanlarına teşekkür ediyorum. Salgın hastalıktan dolayı hayatını kaybeden vatandaşlarımız ile terör örgütünün saldırılarında şehit olan askerlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum."
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com