TBMM
Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısındaki konuşmasına Miraç Gecesini tebrik ederek başladı.
Erdoğan, "Rabbim’den, içinde bulunduğumuz mübarek üç aylar ve bugün müşerref olacağımız Miraç Gecesi vesilesiyle, ülkemize, milletimize, ümmete, tüm insanlığa huzur ve esenlik vermesini diliyorum." dedi.
9 Mart tarihinin hem kendi siyasi tarihi hem ülke demokrasisi açısından önemli bir yıl dönümü olduğunu hatırlatan Erdoğan, AK Parti'nin, 3 Kasım 2002 seçimlerinden yüzde 34 oy oranı ve 363 milletvekili ile açık ara birinci parti çıkıp iktidara geldiğini anımsattı.
Ancak, iktidar partisinin genel başkanı olarak siyasi yasaklı durumunda bulunduğu için Meclis dışında kaldığını hatırlatan Erdoğan, "O dönemde CHP Genel Başkanı olan Sayın Deniz Baykal’ın sergilediği demokratik duruşla Meclis’te kısa sürede yapılan bir kanun değişikliğinin ardından bu yasağımız kalktı.
Siirt’teki milletvekilliği seçiminin yenilenmesi kararıyla biz de 9 Mart 2003'te Meclis’teki yerimizi aldık, ardından da Başbakanlık görevini üstlendik." dedi.
Cumhuriyet tarihinin en büyük atılımlarını yaptıkları iktidar yıllarının başlangıcındaki bu hadisenin, milletin iradesinin önünde hiçbir gücün duramayacağının sembolü olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bu vesileyle, 3 Kasım 2002 tarihinden bugüne kadar, AK Parti milletvekili olarak partimize, ülkemize, milletimize hizmet vermiş olan tüm arkadaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum." diye konuştu.
Grup toplantısının ardından Meclis Şeref Holü'nde düzenlenen "100. Yılında İstiklal Marşı Sergisi"nin açılışını yapacaklarını belirten Erdoğan, 2021’in "Mehmet Akif ve İstiklal Marşı Yılı" olarak ilan edildiğini anımsattı.
Tam 100 yıl önce bir 12 Mart günü Büyük Millet Meclisinde gözyaşları ve alkışlar içinde kabul edilen İstiklal Marşı'nın, geçmişin özeti olmasının yanında, geleceğin de rehberi olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Toplamda 10 kıta olan İstiklal Marşımızın her bir kelimesindeki, her satırındaki ruhu yeni nesillere ne kadar güçlü bir şekilde aktarabilirsek, istikbalimize o derece güvenle bakabiliriz.
İstiklal Marşı'nı lafzı ve manasıyla anlayamayan tek bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı dahi olabileceğine ihtimal vermek istemiyorum.
Bu anlayışla, yıl boyunca yediden yetmişe vatandaşlarımızın tamamını zihnen ve kalben kuşatacak programlarla, İstiklal Marşımızı ve onun müellifi Mehmet Akif Ersoy’u tüm yönleriyle anlatacağız.
İnşallah yarın da Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezimizde büyük bir anma programı gerçekleştiriyoruz. Yıl boyunca bu çalışmaları sürdüreceğiz.
Milli iradenin tecelligahı olan bu mekandan bir kez daha Malazgirt’ten bu yana üzerinde yaşadığımız toprakları vatan haline getirmek için gözlerini kırpmadan ölümün üzerine yürüyen tüm şehitlerimizi, gazilerimizi, kahramanlarımızı rahmetle, minnetle yad ediyorum.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, erinden başkomutanına kadar İstiklal Harbimizi zafere ulaştıran ordumuzun tüm mensuplarını hürmetle anıyorum.
Yine, 15 Temmuz gecesi, bu vatana istiklalini bir kez daha kavuşturan milletimizin her bir ferdini şükranla selamlıyorum. Mehmet Akif’in ömrünün son günlerinde söylediği gibi 'Allah, bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın' diyorum.
Türkiye’nin, bilhassa son 7-8 yıldır aslında bir istiklal mücadelesi verdiği gerçeğini anlamak istemeyenlere Rabbim’den hidayet niyaz ediyorum.
Biz, milletimizle birlikte bu anlayışla büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası için maddi ve manevi tüm imkanlarımızla çalışmayı sürdüreceğiz."
'Damat kadar taş düşsün başınıza'
Türkiye'nin, yenilenebilir enerji başta olmak üzere, gerçekleştirdiği enerji yatırımlarıyla, bu alanda dünyada en büyük atılımları yapan ülkelerden olduğuna işaret eden Erdoğan, güneşten suya, rüzgardan jeotermal kaynaklara kadar enerji üretebilecek tüm imkanlardan yararlandıklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerji alanındaki en büyük yatırımlardan birinin Akkuyu Nükleer Güç Santrali olduğuna dikkati çekerek, "Dünyanın gelişmiş ülkelerinin tamamının çok uzun zamandır faydalandığı nükleer güç santrallerinin ülkemize gelişi, her nedense sürekli engellenmiştir.
Biz de Türkiye'ye nükleer güç santrali kazandırmak için yola çıktığımızda, bir kısmı teknik, bir kısmı başka sebeplere dayalı, pek çok sıkıntıyla karşılaştık.
Bunun başında CHP zihniyetidir. Zira CHP zihniyetinin, iktidar olmadı ya, hükümet olduğu yıllara şöyle bir baktığımızda bu ülkede enerji ne durumundaydı veya enerji potansiyelimiz neydi, şimdi ne oldu?" diye konuştu.
Son haftalarda bir şeyin dikkatini çektiğini anlatan Erdoğan, özellikle CHP zihniyeti mensuplarının yoğun tweet yarışına girdiklerini söyledi. Erdoğan, "Yatıyorlar, kalkıyorlar, 'Damat da damat.' Damat kadar taş düşsün başınıza.
Şurada Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yaptığı yıllardan itibaren, Sayın Berat Bey'in o dönemlerde attığı adımları, acaba CHP zihniyetinin geçmişinde görmek mümkün mü? Var mı böyle bir şey?
Yok. Tutturmuşlar 'Şu kadar para nerede?' O kadar para, hepsi, bu milletin Hazinesinde ve Merkez Bankasında. Kaybolan bir şey yok.
Eğer kayıp varsa, bunlar sizdedir, sizde. Sizin o kayıp yıllar diye düşündüğümüz zamanlar var ya, orada." değerlendirmelerinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidarı devraldıklarında Türkiye'nin IMF'ye 23,5 milyar dolar borcu olduğunu, iktidarı CHP zihniyetinden devraldıklarını anımsattı.
Erdoğan, "Merkez Bankasının rezervi neydi? 27,5 milyar dolardı. Kimden devraldık? Yine sizden devraldık. Sizin şu anda sözcünüz, Hazine'de aynen çantacı olarak dolaşırdı.
Ne yazık ki hiçbir zaman bu ülkenin ne Hazinesini ne Merkez Bankasını güçlendirmediler. Ama bizimle Merkez Bankası da güç buldu, Başbakanlığım döneminde 135 milyar dolara kadar döviz rezervimiz çıktı bizim.
Açsınlar baksınlar, ama işlerine gelmez. Şu anda da hamdolsun yine döviz rezervimiz kendini toparlamaya başladı." şeklinde konuştu.
"Türkiye elini açan değil, tam aksine el veren bir ülke konumunda"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin önceki dönemlerde ne sismik ne de sondaj gemisi bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Mevcut Enerji Bakanımız, Berat Bey'in yardımcısıydı. Berat Bey'in görevde olduğu dönemde 3 tane sondaj, 2 tane de sismik araştırma gemisi aldık.
Şimdi bir tane daha sondaj gemisini, Fatih Bey'in döneminde alıyoruz.
Filomuz, dünyada belki de en güçlü filolardan bir tanesi haline geliyor. Bu ne demektir biliyor musunuz: Artık ben sismik araştırmalarımı da rahatlıkla yaparım. Bundan sonra sondaj çalışmalarımı da rahatlıkla yaparım.
Kimseye muhtaç değilim. Ama nedir, istersem bu gemilerimi dünyanın değişik ülkelerine de kiralarım. Bunlar da öyle basit rakamlar değil, çok ciddi rakamlarla kiraya gidiyor. Şimdi bu bir şeyi gösteriyor:
Türkiye elini açan değil, tam aksine el veren bir ülke konumundadır."
Çok nankörsünüz"
Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak hakkında söz konusu tweetleri paylaşanlara seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İşte 'Damat' diye dalga geçtiğiniz Berat Bey'in Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığında bu adımlar atıldı. Sadece bu mu? Hayır.
Yine o dönemde, bu gemilerle bizler LNG'yi ülkemize çekmek ve burada onları doğal gaza çevirme sürecini başlattık.
Aynı şekilde Tuz Gölü'nün altını, doğal gazla depolama sürecine girdik. Bu adımlar o dönemde atıldı. Çok nankörsünüz be.
Yahu bunları hiç duymadınız mı, görmediniz mi? İnanın, bunların kulağı vardır duymaz, gözü vardır görmez, kalpleri bunların mühürlenmiştir.
Deseler de demeseler de biz yolumuza devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
"Sayın Putin ile inşallah üçüncü reaktörün temel atma törenini yapacağız"
Akkuyu Nükleer Santrali'nin de Berat Albayrak'ın bakanlığı döneminde başladığını hatırlatan Erdoğan, bu projenin dev bir proje olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün Sayın Putin ile inşallah üçüncü reaktörün temel atma törenini yapacağız. Arkadan, birkaç ay sonra da dördüncü reaktörün temel atma törenine inşallah sıra gelecek.
Bizler azimle işin üzerine gittik ve nihayet 2010 yılında Akkuyu projesinin anlaşmasını imzalamayı başardık. Uzun bir hazırlık döneminin ardından, yaklaşık 3 yıl önce, 2018 yılı Nisan ayında ilk reaktörün temelini attık.
Akkuyu Nükleer Güç Santrali, yılın her günü, günün 24 saati çalışarak, 4 bin 800 megavatlık kurulu gücüyle elektrik üretecektir. Bu tesis, tek başına ülkemizin ihtiyacının yüzde 10'unu karşılayacak elektrik üretimi gerçekleştirecektir.
Bay Kemal bunlardan anlar mısın? O yanındaki çantacıların bunlardan anlar mı? Biraz bunlara kafa yorun, kafa.
Kafa yorun da millet de sizi adam sansın.
Bu projenin asıl stratejik boyutu, Türkiye'nin enerji ihtiyacını karşılamada kaynak çeşitlendirmesini sağlayacak olmasıdır.
Ayrıca bu sayede, dünyada nükleer teknolojiye sahip ülkeler arasında yer almamızı da çok önemli görüyoruz.
Dünyanın geleceğinde önemi giderek artan nükleer teknolojinin, sağlıktan savunma sanayine her alanda kullanım sahası genişliyor.
İlk ünitesini 2023 yılında hizmete almayı planladığımız santralimizin üçüncü ünitesinin temel atma töreninin şimdiden hayırlı olmasını diliyorum."
"Yenilenebilir enerji kurulu gücünde dünyada 13'üncü, Avrupa'da 6’ncı sıradayız"
Erdoğan, "Kalkınmanın temel altyapısı olan enerji konusunda, geçtiğimiz 18 yılda gerçekten takdire şayan bir gelişme gösterdiğimizi kimse inkar edemez. Bunlar istedikleri kadar inkar etsinler. Biz, işimize bakıyoruz." diye konuştu.
Erdoğan, 2002 yılında toplam enerji kurulu gücün 32 bin megavatı bile bulmazken, bugün bu rakamın 96 bin megavatı geçtiğini belirterek "İnanın, bu 'Maliyeciyim.' falan filan diyor ama bunun maliyeci olması bu rakamları değiştirmez. Biz, işimize bakalım." ifadelerini kullandı.
Yerli enerji kaynaklarına dayalı kurulu gücün 19 bin megavattan 61 bin megavatın üzerine çıktığını dile getiren Erdoğan, yenilenebilir enerji kaynaklarının ise 12 bin megavat seviyesinden 50 bin megavata ulaştığını söyledi.
Rüzgar, enerji, güneş ve jeotermal enerji kurulu gücünün 18 yıl önce sadece 36 megavat iken bugün bu rakamın 17 bin 437 megavat olduğunu aktaran Erdoğan, "Artık karşımızda, geçtiğimiz yıl kullandığı elektriğin yüzde 63'ünü yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından elde eden bir Türkiye var.
Yenilenebilir enerji kurulu gücünde dünyada 13'üncü, Avrupa'da 6'ncı sıradayız." bilgisini paylaştı.
Türkiye'yi enerji üssü haline getirecek projeleri de birer birer hayata geçirdiklerini anlatan Erdoğan, TANAP ve Türk Akımı projelerini işler hale getirdiklerini, Azerbaycan'la Avrupa enerji arz güvenliğinin önemli bir halkası olan Trans-Adriyatik Boru Hattı Projesi'ni tamamladıklarını söyledi.
Erdoğan, Türkiye'nin ilk yüzer LNG depolama ve yeniden gazlaştırma terminalini Aliağa'da 2016'da, BOTAŞ'a ait ikinci yeniden gazlaştırma terminalini ise Dörtyol'da 2018'de devreye aldıklarını anımsatarak Türkiye'nin ilk derin deniz sondaj gemisi Fatih ile Tuna-1 kuyusunda 405 milyar metreküp doğal gaz rezervi bulduklarını ifade etti.
İkinci derin deniz sondaj gemisi Yavuz'un, göreve başladığı tarihten itibaren 4 sondaj gerçekleştirdiğini belirten Erdoğan, "Üçüncü derin deniz sondaj gemisi Kanuni, Filyos Limanı'nda sondaja hazırlık çalışmalarına devam ediyor. O da inşallah nisan ayında sondaja başlayacak." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin bu üç sondaj gemisini 450 milyon dolara mal ettiğini dile getirerek şöyle devam etti:
"Bu gemileri sıfırdan inşa ettirmeye kalksaydık 2 milyar 100 milyon dolar ödememiz gerekecekti. Anladın mı Bay Kemal? Bunun adı finans yönetimidir. Kalkıp da sen bize 'Merkez Bankasının şu kadar parası nereye gitti?' bunları sorma.
Siz tarihinize bakın. Sizin dönemlerinizde IMF'e olan borçlanma, Merkez Bankasının rezervleri nasıl buharlaştı, siz bize onun hesabını verin. Bizim böyle verilecek bir hesabımız yok. Biz yere çok sağlam bastık ve emin adımlarla yolumuza devam ediyoruz.
Bu sondajları kiralık gemiyle yaptırsaydık, satın aldığımızdan çok daha fazla bir bedel ödeyecektik. Bu yöntemle hem ülkemize kazandırdık hem de derin deniz sondajı alanında dünyanın önde gelen birkaç şirketinden birine sahip olduk.
Türkiye'ye bu kazanımları sağlayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlarımız Berat Albayrak ve Fatih Dönmez'e şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum."
"81 ilimizin tamamında doğal gazdan istifade ediliyor"
Doğal gaz konusundaki dışa bağımlılığı önemli ölçüde azaltacak adımları birer birer attıklarını söyleyen Erdoğan, ülkenin her bir şehrindeki vatandaşları doğal gazın getirdiği konfora ve temizliğe kavuşturmakta kararlı olduklarını vurguladı.
Yatırımlarla Türkiye'nin doğal gaz tüketiminin 2002 yılında 17,1 milyar metreküp iken 2020 yılında 47,7 milyar metreküpe yükseldiğine dikkati çeken Erdoğan, "Doğal gaz abone sayısı 1,3 milyon iken bu rakam 17,5 milyona ulaştı.
Doğal gaz kullanma imkanı sunulan nüfusun oranı, son 18 yılda yüzde 25'ten yüzde 80,4'e çıktı. Bu refah düzeyinin nereden nereye geldiğini gösteriyor.
Artık kömür kullanan ev neredeyse kalmadı. Büyük oranda bütün vatandaşlarımız doğal gaza geçti ve geçiyor." diye konuştu.
Göreve geldiklerinde Türkiye'de sadece 5 il ve 57 yerleşim yerinde doğal gaz kullanıldığını hatırlatan Erdoğan, "Bizden önceki yönetimlerin tablosu buydu. Bugün ise 81 ilimizin tamamında 589 yerleşim biriminde doğal gazdan istifade ediliyor.
Arz güvenliği bakımından önemli olan doğal gaz depolama kapasitemizi sıfırdan 3,84 milyar metreküpe ulaştırdık." ifadelerini kullandı.
Benzer bir atılımı madencilik alanında da yaptıklarına işaret eden Erdoğan, "Geliştirdiğimiz politikalar ve teşvik ettiğimiz yatırımlar sayesinde maden ihracatımız 680 milyon dolardan 4,3 milyar dolar seviyelerine geldi.
Linyit rezervimizi 8,3 milyar tondan 19,5 milyar tona, bor kimyasallarının kurulu kapasitesini 730 bin tondan 2 milyon 753 bine tona yükselttik. Ama bunu işleyerek, farkımız bu." dedi.
Erdoğan, Mardin-Mazıdağı'nda, Türkiye'de daha önce hiç olmayan 4 adet altın izabe tesisinin, Siirt'te de bir adet çinko izabe tesisinin yapımına başladıklarını bildiren Erdoğan, Siirt'teki tesisin yakında faaliyete geçeceğini açıkladı.
Erdoğan, maden sektöründe faaliyet gösteren iş yeri sayısının 3 bin 206'dan 7 binin üzerine, sektörde çalışanların sayısının da 82 binden 130 bine çıktığını kaydetti.
'Yapılanları anlatmak önemli, ama görmek daha kalıcıdır'
Erdoğan, gelecek dönemde Türkiye'yi enerjinin her alanında geliştirmeye, büyütmeye ve güçlendirmeye devam edeceklerini söyledi.
"Yapılanları anlatmak önemli, ama görmek daha kalıcıdır." diyen Erdoğan, Türkiye'nin enerji alanında nereden nereye geldiğini anlatan, "enerjide yaşanan gelişmeler" başlıklı videoyu partililere izlettirdi.
"Allah'a hamdolsun, görüldüğü gibi biz icraatlarımızla konuşuyor, eserlerimizle övünüyor, hizmetlerimizle iftihar ediyoruz." ifadesini kullanan Erdoğan, bütün bunlar karşılığında vatandaşlardan, kalplerinden kopup gelecek bir "Allah razı olsun." duasından başka bir şey de beklemediklerini belirtti.
Erdoğan, yaptığı konuşmada, enerji konusunda ortaya koydukları tablonun, her alana çok daha fazlasıyla teşmil edilebileceğini dile getirdi.
Türkiye'ye bu eserleri ve hizmetleri kazandırırken, tek muhataplarının millet olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Altyapıdan hak ve özgürlüklere kadar her konuda ihmal edilmişliğin, geri bırakılmışlığın, horlanmışlığın acısını çeken milletimize, layık olduğu hizmetleri sunmak için gece gündüz çalıştık." diye konuştu.
Türkiye'deki kimi çevrelerden ise kalkınma mücadelesine destek bulamadıklarını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Destek bir yana bu çevrelerin önümüze sürekli çıkarttıkları engelleri aşmak, kesintisiz yürüttükleri yalan ve iftira kampanyalarıyla boğuşmak zorunda kaldık.
Neyle karşılaşırsak karşılaşalım, sözümüzü hep milletimize söylemekten, desteği hep milletimizden beklemekten, Allah'ın takdirine ve yardımına sığınmaktan vazgeçmedik. Milletimizden alamadıkları iktidar vizesini, ülkesinin felaketinde arayacak kadar muvazeneyi yitirenler olabiliyor.
Bunlara da yanlış yolda ilerlediklerini anlatmaya çalışıyoruz. Şahsımıza, ailemize, Meclis'teki, partideki, hükümetteki çalışma arkadaşlarımıza saldırarak bizi yolumuzdan alıkoyabileceklerini sananları acı bir tebessümle takip ediyoruz.
Halbuki, kendilerini böyle zelil bir duruma düşüreceklerine, bizimle vizyonda, projede, yatırımda, icraatta, eserde yarışsalar, ülkemiz ve milletimiz adına daha hayırlı bir iş yapmış olacaklar."
"Muhalefete düşen..."
AK Parti İzmir İl Kongresi'nde, muhalefete kendileriyle nasıl yarışacakları konusunda birkaç tüyo verdiğini hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi bir kez daha tekrarlayayım ki kimse 'Duymadım.', 'Görmedim.', 'Haberim yok.' diyemesin. Muhalefete düşen; 'Bunlar eğitimde 324 bin yeni derslik yaptı.', 'Biz 648 bin yeni derslik yapacağız.' demektir. 'Bunlar 132 yeni üniversite açtı.', 'Biz 264 yeni üniversite açacağız.' demektir.
Bunlar 2 bin 145 yeni spor tesisi yaptı, biz 4 bin 290 yeni spor tesisi yapacağız demektir. 'Bunlar aralarında şehir hastanelerinin de bulunduğu 1524 yeni sağlık tesisi inşa etti.', 'Biz 3 bin 48 yeni sağlık tesisi inşa edeceğiz.' demektir.
Muhalefete düşen, 'Bunlar 22 bin kilometre bölünmüş yol yaptı.', 'Biz 44 bin kilometre bölünmüş yol yapacağız.' demektir. 'Bunlar 11 bin 600 kilometre demiryolunu yeniledi.', 'Biz 22 bin 200 kilometre demiryolunu yenileyeceğiz.' demektir.
'Bunlar sınırlarımız içinde bir dönem on binlerle ifade edilen terörist sayısını 300'ün altına düşürdü, biz bir tane bile bırakmayacağız.' demektir.
'Bunlar yılda 60 milyar lira sosyal yardım yapıyor.', 'Biz 120 milyar lira yapacağız.' demektir."
"Ülkenin enerjisini boş yere heba etmeyin"
Erdoğan, muhalefete önerilerini şöyle sıraladı:
"Muhalefete düşen, 'Bunlar 126 yeni organize sanayi bölgesi açtı.', 'Biz 252 organize sanayi bölgesi açacağız.' demektir. 'Bunlar elektrikte kurulu gücümüzü 92 megavata çıkardı.', 'Biz 184 megavata çıkartacağız.' demektir.
'Bunlar 1 milyon toplu konut yaptı.', 'Biz 2 milyon yapacağız.' demektir. 'Bunlar orman varlığımızı 2 milyon hektar artırdı.', 'Biz 4 milyon hektar artıracağız.' demektir. 'Bunlar 600 yeni baraj yaptı.', 'Biz 1200 yeni baraj yapacağız.' demektir.
'Bunlar turist sayısını 52 milyona kadar çıkardı.', 'Biz 104 milyona çıkartacağız.' demektir.
Eğer bu hedefleri kuru sözle bile olsa ifade edemiyorsanız, lütfen milletin vaktini boşa harcamayın. Şayet kamuoyunun önüne şöyle en basitinden bile olsa bir projeyle çıkamıyorsanız, ülkenin enerjisini boş yere heba etmeyin.
Siyaseti hayırda rekabet haline dönüştüremiyorsanız, yalan ve iftirayla şerrinizi kimseye bulaştırmayın. İnşallah bu mesajlarımız yerini bulur da Türkiye 2023 hedefleri arasına, vizyon sahibi bir muhalefete kavuşma sevincini de ekler.
Aksi takdirde biz, hep söylediğimiz gibi 2023 seçimlerinde de vizyonda, hedefte, projede kendimizle yarışmaya devam ederiz."
Erdoğan, özellikle CHP'nin, kendi iktidarı için referans verdiği belediyelerinde ortaya koyduğu görüntülerin, hiç de iç açıcı olmadığını ifade ederek, "Türkiye, 1990'lı yıllarda CHP'nin 'çöp, çukur, çamur' diye özetlediğimiz belediyecilik anlayışının ağır bedellerini ödemiştir." dedi.
"Meydanları dolduran çöp yığınları görüyoruz"
Aynı şekilde koalisyonlu yılların, Türkiye'nin sırtına yüklediği faturaları da unutmadıklarını anımsatan Erdoğan, "Bugün yeniden, ülkemizin çeşitli şehirlerindeki ilçelerde, sokakları ve meydanları dolduran çöp yığınları görüyoruz.
Bugün yeniden, musluklardan su akmadığı için tankerlerin ardında oluşan su kuyrukları görüyoruz. Bugün yeniden, her yağmurda su altında kalan binalar, iş yerleri, sokaklar görüyoruz.
Bugün yeniden, yetersiz toplu taşıma hizmetleri sebebiyle üst üste yığılmış insan manzaraları görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"Dünden bugüne CHP belediyeciliği" videosunu, partililere izlettiren Erdoğan, görüntülere ilişkin, "Görüldüğü gibi 20 yıl öncesi değil, iki ay öncesi." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, söz konusu videodaki "Türkiye nasıl yönetilir öğrenmek istiyorsan göreceksin, bakacaksın ana kentler nasıl yönetiliyormuş. Nasıl yönetiyorsak, Türkiye'yi de öyle yöneteceğiz." sözüne, "Şecaat arz ederken sirkatin söylermiş." karşılığını verdi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
"İşçinin, emekçinin, çalışanların isimlerini dillerinden düşürmeyen hatta 'Biz devletin belirlediği ücretten daha fazlasını vereceğiz.' diye böbürlenen CHP'nin belediyelerinin ülkeyi getirdiği hal işte budur.
Tabii istismarcılık bunların genine işlemiştir. Parti teşkilatlarındaki, belediyelerindeki, yanlarında yörelerinde tuttukları kesimler arasındaki taciz, tecavüz, hırsızlık, arsızlık hadiselerini bile görmezden, duymazdan gelenlerin elbette millete hizmet gibi bir davası olmaz."
'İllerimizdeki gelişmeleri değerlendirerek normalleşme haritamızı güncelleyeceğiz'
Erdoğan, koronavirüs salgınının, dünyanın son bir asırdaki en büyük sağlık krizi olarak etkisini artırarak sürdürdüğüne dikkati çekti. Türkiye'nin, salgınla mücadelesini ilk vakanın tespit edildiği günden beri kararlılıkla yürüten ülkelerin başında geldiğini belirten Erdoğan, "Pek çok ülke, adeta sağlık sisteminin çöküşü gerçeğiyle kendi içine kapanırken, biz tüm vatandaşlarımıza hastanelerimizi açtık.
Bugün hala gelişmiş ülkeler başta olmak üzere çoğu yerde, öyle istediğiniz gibi hastaneye gidemez, teşhis ve tedavi talep edemezsiniz. Ancak telefonla yaptığınız başvuru kabul edilirse hastane kapısından içeri alınma şansına sahipsiniz." diye konuştu.
Koronavirüs salgının başlamasının ardından, ilk aylarda, dünyadaki maske kargaşasını, yoğun bakım yatağı, solunum cihazı krizlerini, yaşlı bakımevlerinde yaşanan toplu ölümleri, insanların üzerine çöken korku ve umutsuzluk iklimini hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Hamdolsun, Türkiye hiçbir zaman böyle bir duruma düşmedi. Vatandaşlarımızın sadece sağlıklarını değil, istihdamdan eğitime kadar, hayatlarının her alanını kuşatan tedbirlerle süreci yönettik.
Utanmadan, sıkılmadan öyle tweetler atıyorlar ki biz maskesiz kalmışız, halkımıza maske dağıtamamışız. Bu ne vicdansızlıktır, bu ne terbiyesizliktir. 146 ülkeye maske gönderen bir Türkiye var.
Buna da bir kılıf uydurmuşlar, 'Bu Erdoğan’ın kendinin sadece reklamını yapması.' Bizim böyle bir reklama ihtiyacımız yok ama biz dünyada nerede bir sıkıntı varsa oranın imdadına yetişmeyi kendi medeniyetimizin özellikle bize yüklediği bir görev telakki ettiğimiz için bu adımları attık ama bunların böyle bir derdi yok.
Bunların böyle bir medeniyet sevdası, bir medeniyet yarışı yok. İnançlarından ötürü böyle bir adımı atma dertleri de yok ama bizde bu dert var."
Bugün Türkiye'nin, aşılama konusunda dünyada en üst sıralarda yer aldığını bildiren Erdoğan, salgın tedbirlerinin yönetiminde de Türkiye'nin oldukça iyi bir noktada olduğunu söyledi.
Erdoğan, son kabine toplantısında, şehirleri vaka sayısı, yoğun bakım yatak sayısı, aşılama oranı gibi kriterlere göre dört gruba ayırarak renklendirdiklerini, yeni kontrollü normalleşme adımlarını da bu renklere göre kademeli olarak belirlediklerini dile getirerek şunları kaydetti:
"Böylece durumu iyi olan illerin kazanımlarına sahip çıkmalarını, durumu kötü olan illerin de iyiye doğru gitmek için çalışmalarını sağlamayı hedefliyoruz.
Dolayısıyla o şehirdeki insanlar, hangi renkte yer alacaklarına, dolayısıyla hangi imkanlardan faydalanabileceklerine kendileri karar veriyorlar. Hiç şüphesiz ideal olmamakla birlikte bu sistemin nispeten adil olduğunu düşünüyoruz.
Önümüzdeki hafta yapacağımız kabine toplantımızda, illerimizdeki gelişmeleri değerlendirerek normalleşme haritamızı güncelleyeceğiz.
Temizlik, maske ve mesafe kurallarına uyarak, ülkemizi bu musibetin yol açtığı sıkıntılardan kurtarabileceğimize inanıyorum."
Erdoğan, AK Parti'nin kongre sürecine de değinerek son olarak AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanlığının kongresinin tamamlandığına, şimdi önlerinde Gençlik Kolları Başkanlığının kongresinin bulunduğuna dikkati çekti. Erdoğan, bu kongrelerin tamamlanmasının ardından da büyük kongreye hazırlanacaklarını anlatarak "Gösterdiğiniz ilgiye, alakaya teşekkür ediyorum." dedi.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com