Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, ATO Congresium'da düzenlenen 'HAK-İŞ 5. Uluslararası Kadın Emeği Buluşması'na katıldı. 33 ülke ile Türkiye'nin 81 ilinden gelen kadın sendikacılara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, mülteciler konusundaki tutumları dolayısıyla Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerini sert bir dille eleştirdi. Erdoğan, bütçe görüşmelerinden sonra değerlendirilmesi beklenen HDP'li milletvekilleriyle ilgili fezlekeler konusunda mesaj verdi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne gönderme yaparak "Dünya 5'ten büyüktür" sözünü yineleyen Erdoğan, "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi görevini ifa etmiyor. Sadece 5 ülkenin iki dudağının arasına sıkışmış bir dünyayı biz özgür dünya olarak kabul etmiyoruz. 191 ülke, 5 ülkenin iki dudağının arasına sıkışmış, onlar ne derse onlar onu yapıyor. İşte Suriye'de, Irak'ta yapılanlar... Şu anda 3 milyon insan ülkemde ve bu 3 milyon insana şu ana kadar biz 10 milyar dolar harcadık. Bunlar faturalı olan. STK'ların, belediyelerin yaptıklarını konuşmuyorum" dedi.
"4 AY GEÇTİ HALA VERECEKLER"
AB-Türkiye Zirvesi'ne dikkat çeken Erdoğan, "'3 milyar Euro destek vereceğiz' dediler, 4 ay geçti hala verecekler. Sayın Başbakan şuanda Brüksel'de, temenni ederim ki bu parayı alarak döner. Maalesef bir taraftan 'mülteciler gelmesin' diyorlar, tamam da mültecileri biz göndermiyoruz ki bak denizden geliyorlar. Bunların bir çoğu da maalesef ölüyorlar ve biz şu ana kadar sadece denizlerden 100 bine yakın mülteciyi botlarımızla kurtardık ama diğerleri botları şişleyerek onların ölümüne neden oldular. Farkımız bu, biz insana böyle bakıyoruz. Onlar ise öyle bakıyorlar" ifadelerini kullandı.
"TERÖR ÖRGÜTLERİNİN EN BÜYÜK GÜÇ KAYNAĞI İŞTE BU YENİ NESİL PROFİLİ"
"Bugün topla tüfekle yapılan saldırılardan çok daha tehlikelisiyle nesillerimizi hedef alan bir kuşatma teşebbüsüyle karşı karşıyayız" diyen Erdoğan, "Bunun için televizyondan internete, müzikten sinemaya, modadan mimariye her türlü araç kullanılıyor. Gençlerimizi ruhsuz bir ceset gibi sadece dünyevi hazların peşinde koşmaya yönlendiren bu tehdide karşı hep birlikte mücadele etmeliyiz. Terör örgütlerinin en büyük güç kaynağı işte bu yeni nesil profilidir. Bu bakımdan bölücü terör örgütü de DAİŞ terör örgütü de paralel devlet yapılanması örgütü de aynı kaynaktan besleniyor. Şunu unutmayın, bu operasyonlar Güneydoğu'daki, Doğu'daki ülkemizin neresi olursa olsun, bölücü terör örgütü bu terörü estirdiği sürece durmayacaktır, huzuru yakalayacağımız ana kadar bu devam edecektir. Çünkü insanımızın huzuruna kast edenlere karşı gerekli her türlü tedbiri aldık, alıyoruz" şeklinde konuştu.
"SÖZLE VER, KALEMLE VER AMA SİLAHLA DERSEN KUSURA BAKMA"
HDP'li vekillerin dokunulmazlıkları konusunda değerlendirme yapan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şunu da söyleyeyim, bu ülkede parlamentoya girip de hala parlamentoda terör estirenlere karşı da ben parlamentodaki diğer siyasi partilerin bunlar hakkında atılması gerekli olan adımları da geciktirmeden atmalarının gereğine inanıyorum. Bunu birkaç kez daha söyledim, yine söylüyorum, söylemeye devam edeceğim zira anayasa ortada, yasalar ortada, bunların yaptığı özgürlükçü bir mücadele değildir. Özgürlük mücadelesi insanların öldürülmesiyle gelmez. Bütün bunların bedeli silahla parlamentoya girmek değildir. Bunlara, siz silahla mı girmek istiyorsunuz? O zaman buyrun, anayasanın amir hükümleri ortadadır, yasaların amir hükmü ortadadır. Bunun gereğini yaparız, iş olur biter. Geldin, girdin parlamentoya demokratik şekilde mücadeleni ver; sözle ver, kalemle ver ama silahla dersen kusura bakma. Bu millete 'şöyle de yaparım, böyle de yaparım' anlayışını dayatanlar hem kadınlarımızın hem de halkımızın düşmanıdır. Bu mesele hayat tarzı meselesi değildir, tam tersine bu mesele ülkemizin ve milletimizin geleceği meselesidir."
"İNANIN BANA BÖYLESİ ÇOK DAHA ETKİLİ OLACAKTIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni Anayasa ve başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin, "Hani bir de Türkiye'ye özgü başkanlık, Türkiye'ye özgü anayasa diyoruz ya, işte bu konuda da Türkiye'ye özgü bir model geliştirmek ve uygulamak mecburiyetindeyiz. Kadın haklarını illa batıdaki format ve üslupta ifade ifade etmek, savunmak, hayata geçirmek zorunda değiliz. Kendi tarihi ve kültürel birikimimiz ışığında yanlışları düzelterek, eksikleri tamamlayarak kadının bir insan, bir birey, bir fert olarak varlığını güçlendirecek adımları hep birlikte atabiliriz. İnanın bana böylesi çok daha etkili olacaktır. Eğer batıda gerçek anlamda bir kadın hakları savunuculuğu olsaydı bugün Suriye'de yüz binlerce kadının çocuklarıyla birlikte hayatlarını kaybetmesine böyle sessiz kalınmazdı. DAİŞ terör örgütünün internete koyduğu şov amaçlı videolar karşısında ortalığı ayağa kaldıranlar neden Esed'in devlet terörünün katlettiği masum çocukları ve kadınları görmezden geliyorlar?" ifadelerini kullandı.
SİNAN USLU