TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “Çocuklarına ve gençlerine önem vermeyen bir millet, yok olmanın eşiğindedir. Bu yüzden, çocuklarımızı ve gençlerimizi milli ve manevi değerlerimizle donatıp, kendi ayakları üzerinde duran, istiklal ve hürriyet aşığı, çağın gerektirdiği donanıma ve niteliklere sahip bireyler olarak yetiştirmeliyiz” dedi.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile TBMM’nin açılışının 99’uncu yıl dönümü dolayısıyla Ulus’taki Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlenen törene katıldı. Tören, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı.
Ardından bir konuşma yapan Şentop, bugünün sadece milli egemenlik bayramı olmadığını, aynı zamanda da çocukların bayramı olduğuna dikkat çekerek, “Hayatı sadece dünden ve bugünden ibaret sayamayız. Hayat aynı zamanda yarındır, gelecektir. Bu yüzden, milletin ve vatanın istikbali olan çocuklarımızı daima bir kıymet olarak hayatımızın, gelecek planlarımızın en hayati kısmına yerleştirmeliyiz. Çocuklarına ve gençlerine önem vermeyen bir millet, yok olmanın eşiğindedir. Bu yüzden çocuklarımızı ve gençlerimizi milli ve manevi değerlerimizle donatıp, kendi ayakları üzerinde duran, istiklal ve hürriyet aşığı, çağın gerektirdiği donanıma ve niteliklere sahip bireyler olarak yetiştirmeliyiz. Bu bakımdan eğitim kurumlarımıza, başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere bütün bakanlıklarımıza ve sivil toplum örgütlerimize büyük vazifeler düşmektedir. Çocuklarımızla ilgili çabamızı, modern hayatın ve dijital dönüşümlerin doğurduğu yeni sonuçları göz önüne alarak güncellemeliyiz. Dijital dönüşümün ve internetin geldiği aşama, bizleri acil önlemler almaya ve gerekli düzenlemeleri yapmaya zorlamaktadır. Ayrıca, çocuk suçluluğunda ve çocukları hedef alan suçlarda bir artış görülmektedir. Bu hususlarda, özellikle çocuklara yönelik suçlarda TBMM başta olmak üzere bütün kurum ve kuruluşlarımız daha etkin bir çalışma yapmalıdır. Çocuklara yönelik suçlarda katı, tavizsiz ve hızlı süreçler yürütülmelidir. Çünkü çocuklar bize Allah’ın emanetidir” ifadelerini kullandı.
“BUGÜN BU ÇATI ALTINDA 99 YIL ÖNCESİNDEN YANKILANAN GÜR SESİN BİZE BIRAKTIĞI MİRAS DA TAM DA BUDUR”
Tarihin tekerrür ettiğini iddia edenlerin olduğunu ancak kendisinin o kanaatte olmadığını vurgulayan Şentop, “Eğer tarih sürecinde benzer hataları yaparsanız, benzer sonuçlar doğması kaçınılmazdır. Bunun gibi, tarihin parlak ve gurur veren dönemlerini husule getiren tavırlar içinde olursanız, aynı şekilde parlak neticelere varırsınız. Bugün bu çatı altında 99 yıl öncesinden yankılanan gür sesin bize bıraktığı miras da tam da budur. Ve bu miras bize, her türlü ve çeşitli kılıklarda Türkiye’ye yönelmiş tehditlere karşı birlik olmayı, direnmeyi, kararlıkla hareket etmeyi ve karar verirken daima millete dayanmayı öğütlemektedir. Bu çatının bize bir kez daha hatırlattığı bir temel husus da, Türkiye’nin hem vatanımız hem de vazifemiz olduğudur. Bu vatanda ve bu bayrak altında yaşamanın gururu, milletimizi ve devletimizi daha ileri götürme vazifesinin özüdür, mayasıdır ve gerekçesidir” diye konuştu.
Şentop, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Samsun’da başlayan Havza, Amasya, Erzurum, Sivas güzergahları takip edilerek Ankara’ya kadar ulaşan istiklal ve hürriyet mücadelesinin zirvesi, çatısı altında olduğumuz Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıdır. O tarihte bozkırın ortasında 20 bin nüfuslu bir vilayet olan Ankara, böylece mukaddes bir vazife merkezi haline gelmiştir. Meclisi Mebusan’ın 16 Mart 1920’de İngiliz askerleri tarafından basılması ve ardından 11 Nisan 1920 tarihinde Meclisi Mebusan’ın fesih edilmesi milli iradenin karargahının Ankara olacağının ispatı ve teyidi olmuştur. Birinci Meclis’in, Ankara’ya kimlik kazandıran Hacı Bayram Veli Hazretleri’nin manevi huzurunda toplanıp Cuma namazı kılınmasının ardından, yakın il, ilçe ve köylerden gelen binlerce insanımızın sevinç gözyaşları eşliğinde ve dualarla açılması, bu yüce Meclis’in devraldığı bir miras ve mizacını belirleyen milli hakikatler olarak görülmelidir. Aslında, Birinci Meclis’in açılışında gözyaşlarıyla dua eden milletimizin oluşturduğu tablo, 15 Temmuz darbe girişiminde milli ve meşru idareyi, TBMM’yi ve aslında vatanını korumak için tankın önüne çıkan, silahlara göğüslerini siper eden milli direnişle aynı ruh kökünden neşet etmektedir. Bu vesileyle, milli iradeyi, vatanını ve istikbalini korumak için hayatından geçen bütün şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum.”
“Kuruluşunun 99. yıl dönümünü coşkuyla kutladığımız yüce Meclis, tıpkı bugün olduğu gibi milletimizin bütün renklerini bir zenginlik olarak bünyesinde barındıran bir yapıya sahipti” diyerek sözlerini sürdüren Şentop, “Asker, yönetici, memur, din adamı, öğretmen, doktor, eczacı, aşiret reisi, diplomat, emniyet mensubu, çiftçi, esnaf gibi değişik meslek gruplarından milletvekili bulunuyordu. Hepsinin ortak ideali, göklerimizde hür bir şekilde dalgalanan ay-yıldızlı bayrağımızın altında bağımsız bir şekilde yaşamaktı. Bu vesileyle bir daha tekrar etmekte fayda görüyorum ki, Türkiye ancak, farklılıklarını çatışma bahanesi değil, zenginleşme imkanı olarak gören bir anlayışla ilerleyebilir. Dar ve daraltıcı bir bakış açısıyla bu ülkeye bakmak, geçmişte acısını çektiğimiz bir illettir. Bu çatıdan bize miras kalan anlayış, farklılıklarımıza rağmen Türkiye’den yana olmayı, aynı bayrak altında eşit vatandaşlar olarak yaşama iradesini zorunlu kılmaktadır” dedi.
KONUŞMASININ ARDINDAN ŞENTOP, MECLİS ÖZEL DEFTERİ’Nİ İMZALADI
Ulus’taki Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlenen törene; Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, AK Parti ve MHP milletvekilleri, eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve kuvvet komutanları katıldı.
Törenin akabinde TBMM Başkanı Şentop, beraberindekilerle birlikte Birinci Meclis’in bahçesinde Ankara seğmen ekibinin gösterisini izledi ve gösteri sonunda minik seğmenlerle hatıra fotoğraf çektirdi.
(İlker Turak - Mustafa Apaydın /İHA)