Geçtiğimiz günlerde Sakarya’da inşaatta bulduğu metal maddeyi evine götürdükten sonra rahatsızlanan ve Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları merkezine kaldırılan 16 yaşındaki gencin radyasyon almasından şüphelenilip, İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’ne (AFAD) ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’na (TAEK) haber verilmişti.
Bu olayın duyulmasını takiben, Sakarya İli Kızılcıklı Köyü yakınlarında bulunan baraj şantiyesinde endüstriyel radyografi alanında faaliyet gösteren bir firma, TAEK’i arayarak radyografi çalışmaları sırasında cihazın içerisinde bulunan radyoaktif kaynağın düşürüldüğünü ve bulunamadığını bildirdi. Böylelikle yaşananların çevresel bir radyasyon kazası olduğu anlaşıldı. Olay sonrası İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Tıbbi Görüntüleme Teknikleri Bölüm Başkanı Öğretim Görevlisi Handan Tanyıldızı, radyasyon kullanımını ve radyasyona maruz kalındığında yapılması gerekenleri anlattı
“Radyasyon sadece tıp alanında değil endüstride de yaygın kullanılıyor”
“Radyasyonun çoğunlukla radyoloji, nükleer tıp gibi medikal alanlarda kullanımı olsa da endüstride de kullanımı oldukça yaygındır. Sebze ve meyvelerin içindeki bakteri, virüsleri öldürmek veya inşaat malzemelerinin dayanıklılığını test etmek için radyasyonla ışınlama akla gelen ilk uygulama alanlarındandır” diye konuşan Öğretim Görevlisi Handan Tanyıldızı, “Sakarya’da yaşanan radyasyon kazasında da, altyapı çalışmalarında kullanılan malzemelerin dayanıklılığını test etmek için radyoaktif İridyum-192 radyoizotopu kullanıldı. Mevzu bahsi geçen radyoizotop kurşun koruma zırhı içinde muhafaza edilmektedir. Bu muhafaza sayesinde kaynağa ait ışınların etrafa yayılması kısmen engellenmeye çalışılmıştır. İridyum-192, tarafından salınan gama ışınları o kadar güçlüdür ki; bu kaynağa maruz kalınan her 10 dakikada ortalama 4 röntgen filminden alınacak radyasyon vücuda etki eder. Yüksek doza maruz kaldıktan hemen sonra kan değerlerinde değişiklik, bulantı, kusma, ishal, hızlı kilo kaybı, saç dökülmesi gibi semptomlar görülür. Geç dönemde ise kanserojen etki oluşturur” ifadelerini kullandı.
Radyasyona maruz kaldığımızda ne yapmalıyız?
Sözlerine “Kayıtlara geçen 20 Ekim 2016’da Sakarya ve 23 Aralık 2006’da İstanbul örneklerinde yaşadığımız gibi radyasyona maruz kaldığımızda ya da şüphelendiğimizde yapılacak ilk şey en yakın acil kliniğine başvurmaktır” diyerek devam eden Tanyıldızı, “Klinikte verilen bir tüp kan örneğinden tetkik ile radyasyona ne oranda maruz kalındığı belirlenecektir. Maruziyet durumuna bağlı olarak gerekli tedbirler alınacak, hasta kontrol altında tutulacak ya da bağışıklık sistemini güçlendirecek ilaç tedavisi başlatılacaktır. Günlük hayatımızda beklemediğimiz yerlerde maruz kalma tehlikesi yüksek radyasyondan korunmak için iznimiz olmayan yerlerde bulunmamalı ve tanımadığımız cisimlere dokunmamalıyız. Yaşları gereği her şeyi merak eden ve izinsiz mekânlara giren çocuklarımızı da bu konuda uyarmalıyız” şeklinde açıklamalarda bulundu.