İstanbul
Eyüp Sultan Camisi önünde bir araya gelen ilk ve ortaokul öğrencisi çocuklar, İsrail'in Ramazan Bayramı'nda düzenlediği saldırıların akranları üzerindeki etkisine dikkati çekmek amacıyla kısa bir gösteri hazırladı.
Mizansende bayram gezmesine çıkan, şeker toplayan ve dışarıda misket oynayan çocukların ve evlerin üzerine uçaktan atılan bombaların yaptığı tahribat canlandırıldı.
Gösteri sırasında Güngören İstanbul Ticaret Odası (İTO) İmam Hatip Ortaokulu 5. sınıf öğrencisi Rufeyda Kaya, bombaların altında kalan Filistinli bir kız adına hazırlanan metni okudu.
Metinde şu ifadeler yer aldı:
"Babam namaza gitmiş, biz de bayramlıklarımızı giyip bayram sabahına yakışır bir sofra kurmuştuk.
Sonra koşar adım sokağa attık kendimizi. Evleri dolaştık, bayramlaştık, şeker topladık...
Sevincimizi ve neşemizi paylaştığımız dostlarımızla oyunlar oynadık. Bugün bayramdı. En güzeli de oyun oynamaktı.
Kimimiz misketlerle kimimiz topla oynuyordu. İp atlayanlar, evcillik oynayanlar... Derken sokak hıncahınç doluydu.
Amcalar çağırdılar bizi sonra. Ellerini öptük. Harçlık verdiler. Mutluyduk, huzurluyduk. Bayramdı neticede. İşte tam o anda bir ses duyuldu.
Korktunuz mu? Biz korkmaya bile vakit bulamadık. Kaçabildik mi? Bombalardan hızlı değiliz ki biz.
Arkadaşlarım, Fatma, Ayşe, Hatice, Sümeyye ve Şeyma, artık ip atlamayacak, evcilik de oynayamayacaklar.
Ahmet, Muhammet, Salih, Ömer ve Mustafa da artık onlar da top oynayamayacak. Dedem gençken benzer olaylar yaşanmış.
Birinci intifada sırasında dedem şehit olmuş. Babam daha çocukmuş ama vazgeçmemişler vatanımızdan.
İkinci intifada sırasında ise amcalarım, dayılarım ve hatta daha okula başlamamış çocuklar şehit olmuşlardı.
Annem, o da daha küçükken yaşamış bu tür şeyleri. Onun da arkadaşları şehit olmuş. Yılmamışlar ama hiç.
Annem de ben küçükken yine bir saldırı sonucu şehit oldu. Biliyor musunuz ben annemin yüzünü fotoğraflardan biliyorum.
Şimdi de ablam ve babam mübarek Ramazan Bayramı günü Rabb'lerine kavuştular. Bir ben kaldım.
Dedem de buradaydı, annem de babam da... Ben de benim çocuklarım da burada olacaklar. Biz hep buradaydık, burada olacağız."
"İsrail'in katliamları insanlık vicdanında büyüyen bir kine dönüşüyor"
Gösterinin ardından gazetecilere açıklamada bulanan İnsan ve Medeniyet Hareketi İstanbul Teşkilatlanma Başkanı Erol Demir, gösteri düzenleyen çocukların Kudüs ve Gazze'deki kardeşlerinin içinde bulunduğu durumu anlattığı gösterinin kendisini duygulandırdığını dile getirdi.
İşgalci siyonist İsrail'in atılan roketleri bahane ederek, Gazze'ye günlerdir bomba yağdırdığını hatırlatan Demir, "Hamas hedeflerini vurduğunu iddia eden siyonistler, sivillerin yaşadığı binaları yerle bir ediyor, çocukları, kadınları ve yaşlıları katlediyor.
Bir rutin tekrar ediyor. Alışılagelmiş ölümler yaşanıyor. Dünyanın geri kalanında duyargalarını yitirmiş insanlar, yaşanan katliamları sessizce izliyor." dedi.
Demir, sapan taşlarına füzelerle karşılık veren İsrail'in yıllardır toplu katliamlar yapsa da Filistin'deki direniş ateşini söndüremediğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Siyonist işgal devletinin yaptığı zulümlere karşı dünya milletleri sessiz kalsa da İsrail'in katliamları insanlık vicdanında büyüyen bir kine dönüşüyor.
Atılan her bomba, öldürülen her bebek, mahşeri bilinç altındaki öfkeyi büyütüyor ve siyonistler, her saldırıyla kendi sonlarını hazırlıyorlar.
Siyonistler öyle bir güç sarhoşluğu yaşıyorlar ki insanlık vicdanında biriken bu kini göremiyorlar."
Mescid-i Aksa'nın ateşe verilmesini kutlama yaparak izleyenlerin, alevler yükselirken attıkları sevinç çığlıklarının "gelecekte yaşayacakları zilleti haber verdiğini" belirten Demir, İsrail'in gün gelecek lobileri, ekonomik ve medya gücüyle kimseyi tehdit edemeyeceğini, yaptıkları zulümlerin bedelini çok ağır ödeyeceklerini dile getirdi.
Filistin halkının İsrail'e karşı verdiği haklı mücadeleyi sonuna kadar desteklediklerini vurgulayan Demir, insanları yeryüzünde hüküm süren emperyalist ve siyonist tahakküme karşı tek ses olmaya çağırdı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com