Medical Park Samsun Hastanesi, Çocuk Alerjisi ve İmmünolojisi Kliniğinden Doç. Dr. Mehtap Kılıç “çocukluk çağında astım” hakkında bilgi verdi. Doç. Dr. Kılıç “Günümüzde alerjik hastalıkların sıklığı oldukça artmıştır. Ülkemizde çocukluk çağında astım sıklığı yaklaşık yüzde 8 olarak bildirilmektedir. Sıklıkla gözlemlediğimiz bir yanlış, anne ve babaların ‘benim çocuğum tıkanmıyor, hırlamıyor, nasıl astım olur?’ yaklaşımıdır. Çocuklarda, sadece uzamış öksürükle kendini gösterebilen astım; özellikle gece artan, hareketle oluşabilen öksürükle seyredebilir. Bebeklerde ağlamakla ya da gülmekle artan öksürük veya hışıltı duyulabilir.
Astım hastalığı hayat kalitesini olumsuz etkilediğinden, çocukların oyun oynamalarında ve hareketliliklerinde kısıtlanmalara neden olabildiğinden hastalığın erken tanısı ve tedavisi önemlidir” diye konuştu. Doç. Dr. Mehtap Kılıç şöyle devam etti: “Yüzde 80-90 alerjik kaynaklı gelişen çocukluk çağı astımında ilk hedef çocuğun rahat oynayabilen, özgürce koşabilen ve gece rahat uyuyabilen duruma getirilmesidir. Astım tedavisinde hedef en az ilaçla hastalık kontrolü sağlamak olduğundan hastaların 2-3 ayda bir düzenli kontrolleri önerilir. Sık yapılan hatalardan biri de ‘çocuğum artık öksürmüyor, kontrole gitmeme gerek yok’ düşüncesidir. Astım tedavi ilkelerine göre hastanın 2-3 aylık iyilik hali tedavide doz azaltımı gerektirir, o yüzden hastanın iyilik halinin de hekim tarafından görülmesi önem arz eder.”
SPORDAN UZAK KALMALI MI ?
Astımı olan çocukların beden eğitimi derslerinden ya da spor etkinliklerinden uzaklaştırılmasının atak dışı dönemlerde kesinlikle önerilmediğini söyleyen Doç. Dr. Mehtap Kılıç “Eğer spor ile artan bir şikayet varsa bu astımın kontrol altında olmadığını gösterir ve mutlaka hekim kontrolünde ilaç doz ayarlaması gerektirir, bu gibi durumlarda çözüm çocuğa spor yaptırmamak değil, astımı kontrol altına almaktır. Unutulmamalıdır ki spor sadece sağlıklı bir beden değil sosyal alanda da sağlık kazandırır” şeklinde konuştu.
Çocuk Alerjisi ve İmmünolojisi Uzmanı Doç. Dr. Mehtap Kılıç şu bilgileri verdi: “Dikkat edilmesi gereken noktalardan biri de astımda tetiği çeken alerjenin saptanmasıdır. Bölgemizde en sık ev akarları (ev tozu, mite) olmak üzere polenler, küf mantarları, hayvan tüylerine bağlı alerji oluşabilir. Etkenin saptanması çevresel önlemlerin alınması yönünden önemlidir. Solunum fonksiyon testleri ile de izlemi önerilen astımda eşlik eden alerjik rinitin olup olmadığının da değerlendirilmesi gerekir. Doğru bir tedavi için mutlaka, eğer eşlik ediyorsa, alerjik nezlenin (rinit) de tedavi edilmesi gerekir. Kendisini burunda kaşıntı, tıkanıklık, sık sulu akıntı ve peş peşe hapşırık ile gösterebilen alerjik nezle astımlı hastalarda mutlaka sorgulanmalıdır. Özellikle sık nezle olduğu düşünülen, sık orta kulak enfeksiyonu ve sinüzit geçiren çocukların mutlaka alerjik nezle yönünden değerlendirilmeleri önerilir.”
dikGAZETE.com