Yunanistan Başbakanı Alexis Çipras, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin Türkiye blokajına ilişkin, “Kıbrıs’ın tutumu önümüzdeki Türkiye-AB görüşmesinde ele alınacak, tartışılacak. İstek ve yöntem de var. Karşılıklı adımların atılması isteğinin olduğu bir ortamda bunlar mutlaka sonuç verir” dedi.
Başbakan Davutoğlu ile Yunanistan Başbakanı Alexis Çipras, Çankaya Köşkü’nde yaptıkları görüşme sonrası ortak basın toplantısı düzenledi. Düzenlenen ortak basın toplantısında Davutoğlu ve Çipras basın mensuplarının sorularını cevapladı. Bir gazetecinin “Fasılların açılması noktasında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin blokajı söz konusu. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni ikna etme noktasında Yunanistan’ın bir tavrı söz konusu olabilir mi?” sorusuna Çipras, “Türkiye’nin AB yöneliminde Yunanistan her zaman destekçisidir. Çünkü bu süreçte hem Yunanistan’ın hem Türkiye’nin kazançlı çıkacağına inanıyoruz. Tabi ki bu süreçte gerekli olan önlemlerin ve koşulların da yerine getirilmesi gerekiyor. Fasılların açılması ile ilgili olarak biz fasılların açılmasını ancak gereklilikleri yerine getirilmeden kısa bir süre sonra tekrar kapatılmasını istemiyoruz. Bunların kalıcı, uzun süreli olmasını istiyoruz. Bunların ön şartlarının tamamlanması gerekiyor. Karşılıklı olarak komşu ülkemizin AB’ye dahil olabilmesi için karşılıklı olarak bundan yarar elde edebilmemiz açısından bunların olması gerekiyor. Kıbrıs bir AB ülkesidir. Kıbrıs’ın tutumu önümüzdeki Türkiye-AB görüşmesinde ele alınacak, tartışılacak. İstek ve yöntem de var. Karşılıklı adımların atılmasının isteğinin olduğu bir ortamda bunlar mutlaka sonuç verir” yanıtını verdi.
“ATİNA’DA BİR CAMİ AÇILMASIYLA İLGİLİ ALMIŞ OLDUĞUMUZ BİR KARAR VAR”
“Yunanistan’da bir cami açılması noktasında, Türkiye’den onlara bir müjde verecek misiz?” sorusu üzerine Çipras, “Trakya ile ilgili şunu söylemek istiyorum; Trakya farklı kültürlerin barışcıl bir şekilde yaşadıkları bölgedir. Trakya’da onlarca cami var. Yunan-Müslüman vatandaşları burada kendi dini ihtiyaçlarını ve inançlarını karşılama imkanına sahipler. Eğer bu konuda pozitif bir cevap almak istiyorsan şunu söyleyebilirim; Yunan hükümetinin almış olduğu karar var. Yunan vatandaşı Müslümanlar ile ilgili, Yunanistan’ı ziyaret eden veya ikamet eden Müslüman göçmenlerle ilgili olarak başkentte Atina’da bir cami açılmasıyla ilgili almış olduğu bir karar var. Yunanistan Müslümanları her türlü dini özgürlük hakkına sahipler” dedi.
“NORMAL DOĞAL SÜRECİ İÇİNDE İNŞALLAH MİLLETİMİZE HAYIRLI HİZMETLER SUNACAK BİR HÜKÜMETİ KAMUOYUMUZA İLAN EDECEĞİZ”
Başbakan Davutoğlu ise, “64. hükümet ne zaman açıklanacak?” sorusuna, “64. hükümetin kurulması bağlamında Sayın Cumhurbaşkanımızla dün yemin törenine müteakip görevi aldım. İnşallah en kısa sürede hükümeti kurma çalışmalarını tamamlamayı düşünüyorum. Bugün MYK’yı toplantıya çağırdım. Bu görüşmemizden sonra MYK ile istişare edeceğim. İstişarelerimi de sürdüreceğim. Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte tespit edeceğimiz bir zaman dilimi içinde inşallah buluşup hükümetimizi kamuoyu ile paylaşacağız. Normal doğal süreci içinde inşallah milletimize hayırlı hizmetler sunacak bir hükümeti kamuoyumuza ilan edeceğiz” dedi.
“ALINABİLECEK TEDBİRİ ULUSLARARASI KOALİSYON ÇERÇEVESİNDE VE TEK TARAFLI OLARAK GEREKTİĞİ ZAMAN ATARIZ”
“ABD Dışişleri Bakanı Kerry’ın açıklamalarının ardından Türkiye-Suriye sınırı ile ilgili bir kara operasyonu olacak mı tartışması başladı. Kara operasyonu söz konusu mu?” sorusuna Davutoğlu, “Türkiye kendi güvenliğini korumak üzere her türlü tedbiri alır görüşünü en başından itibaren zikrettik. Türkiye sınırında da bugün Türkiye’nin güvenliğine dönük olarak terörist örgütlerin sadece DEAŞ değil, bütün terör örgütlerinin ve Suriye rejiminin oluşturduğu bazı riskler, önemli riskler olduğu aşikar. Bu bağlamda Türkiye bu tedbirleri bazen koalisyonda olduğu gibi koalisyon ülkeleri ve hava harekâtına katılmak şeklinde DEAŞ’a karşı, bazen de tek taraflı bu tedbirleri. Bazen koalisyonda olduğu gibi Suriye krizi çözülmeden dünyanın bu mülteciler sorunu başta olmak üzere meselelerini halletmekte mümkün değil, baş etmekte mümkün değil. Dolayısıyla alınabilecek tedbiri uluslararası koalisyon çerçevesinde ve tek taraflı olarak gerektiği zaman atarız. Bu bağlamda bizden gelecek açıklamalar esas teşkil eder. Şuanda böyle bir adım atıldığı tek taraflı olarak gerektiği zaman atarız” şeklinde konuştu.
“Yunan tarafının son zamanlarda birçok kez Türk toprakları içerisinde bu hotspot denilen göçmen ağırlama merkezlerinin oluşturulmasıyla ilgili ve AB-Türkiye görüşmeleri çerçevesinde sorunun aşılması amacıyla fronteksin güçlendirilmesini önerecek misiniz?” sorusuna Çipras, “Göçmenlerin ilk olarak bu kimlik tespitlerinin yapılması amacıyla bu AB’ye hotspot terimini terminoloji açısından önerenlerden birisiyiz. Biz bu konuda ne demek istiyoruz. Burada bazı insanların tehlikeli, bazı insanların gelip bu ülkeye tehdit oluşturacağını ve dolayısıyla tanımı bu çerçevede almamamız gerekiyor. Hem Türkçe hem Yunanca çok zengindir. Bunu doğru tanımlayacak kelimeler bulabiliriz. İngilizce kullanmak zorunda değiliz. Mesela bunlara ağırlama merkezleri diyebiliriz, kimlik tespit merkezleri diyebiliriz” yanıtını verdi.
Çipras, konuşmasına şöyle devam etti:
“Karşı karşıya olduğumuz sorun yüz milyonlarca insanın evlerinden edilmesi sorunudur. Bunlar sadece emniyet makamlarıyla çözümlenemez. Eğer sadece polisiye önlemlerle bunlarla mücadele etmeye devam edeceksek bu sorunları çözemeyiz. Türkiye’de 2,5 milyona yakın göçmen var. Bir o kadar da Ürdün ve Lübnan’da var. Her şeyden önce bu insanların sadece Türkiye’deki varlıklarına ve Yunanistan’a nakledilmeleri konusuna takılıp kalmamamız gerekiyor. Biz bu insanların neden evlerinden kaçmalarına, neden göç etmelerini tercih ettiklerini anlamamız gerekiyor. Yani Ege’nin sularında neden boğulmayı tercih ettiklerini, neden yabancı ülkelere kaçmayı tercih ettiklerini ve Orta Avrupa’da arzu ettikleri hedefe neden bu kadar ulaşmak istediklerini anlamamız gerekiyor. Bunların nedeni kendilerine yapılan operasyonlar, evlerine düşen bombalardır. Burasını anlamamız gerekiyor. Eğer Suriye sorununa siyasal bir çözüm bulunmazsa fronteks ile ilgili veya başka her neyle ilgili olursa olsun ne yaparsak yapalım herhangi bir çözüme ulaşamayacağız. Biz karşılıklı olarak daimi bir işbirliği komitesi oluşturmamız gerekiyor. Bu soruna bir çözüm bulmamız gerekiyor. Sorunun özünü anlamamız, ona göre çözüm arayışları içinde olmamız gerekiyor. Aksi takdirde bir çözüm bulamayız. Türkiye ile AB arasındaki devam eden müzakereler hususunda ise tabi ki sahil güvenliklerin fronteksin güçlendirilmesi yanında veya kimlik tespit merkezlerinin oluşturulmasıyla beraber özellikle dikkatimizi yoğunlaştırmamız gereken nokta Avrupalıların bu konudaki yükü Türkiye ile paylaşmaları gerektiği konusudur. Çünkü bunların gidecekleri bölgelere yerleştirilebilmeleri amacıyla daha güvenilir ve inanılır göçmenleri de inandıracak bir çözümün ortaya konulması gerekiyor. Onları bu mülteci tacirlerinin elinden kurtarabilmemizin tek yöntemi budur. İşte burada polisiye önlemleri bu insan tacirlerini ortadan kaldırmak amacıyla kullanmamız gerekiyor. Eğer bu konuda iyi bir şekilde işbirliği yapabilirsek bu konunun üzerinden gelebileceğimize inanıyorum.”
(İHA)
Başbakan Davutoğlu ile Yunanistan Başbakanı Alexis Çipras, Çankaya Köşkü’nde yaptıkları görüşme sonrası ortak basın toplantısı düzenledi. Düzenlenen ortak basın toplantısında Davutoğlu ve Çipras basın mensuplarının sorularını cevapladı. Bir gazetecinin “Fasılların açılması noktasında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin blokajı söz konusu. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni ikna etme noktasında Yunanistan’ın bir tavrı söz konusu olabilir mi?” sorusuna Çipras, “Türkiye’nin AB yöneliminde Yunanistan her zaman destekçisidir. Çünkü bu süreçte hem Yunanistan’ın hem Türkiye’nin kazançlı çıkacağına inanıyoruz. Tabi ki bu süreçte gerekli olan önlemlerin ve koşulların da yerine getirilmesi gerekiyor. Fasılların açılması ile ilgili olarak biz fasılların açılmasını ancak gereklilikleri yerine getirilmeden kısa bir süre sonra tekrar kapatılmasını istemiyoruz. Bunların kalıcı, uzun süreli olmasını istiyoruz. Bunların ön şartlarının tamamlanması gerekiyor. Karşılıklı olarak komşu ülkemizin AB’ye dahil olabilmesi için karşılıklı olarak bundan yarar elde edebilmemiz açısından bunların olması gerekiyor. Kıbrıs bir AB ülkesidir. Kıbrıs’ın tutumu önümüzdeki Türkiye-AB görüşmesinde ele alınacak, tartışılacak. İstek ve yöntem de var. Karşılıklı adımların atılmasının isteğinin olduğu bir ortamda bunlar mutlaka sonuç verir” yanıtını verdi.
“ATİNA’DA BİR CAMİ AÇILMASIYLA İLGİLİ ALMIŞ OLDUĞUMUZ BİR KARAR VAR”
“Yunanistan’da bir cami açılması noktasında, Türkiye’den onlara bir müjde verecek misiz?” sorusu üzerine Çipras, “Trakya ile ilgili şunu söylemek istiyorum; Trakya farklı kültürlerin barışcıl bir şekilde yaşadıkları bölgedir. Trakya’da onlarca cami var. Yunan-Müslüman vatandaşları burada kendi dini ihtiyaçlarını ve inançlarını karşılama imkanına sahipler. Eğer bu konuda pozitif bir cevap almak istiyorsan şunu söyleyebilirim; Yunan hükümetinin almış olduğu karar var. Yunan vatandaşı Müslümanlar ile ilgili, Yunanistan’ı ziyaret eden veya ikamet eden Müslüman göçmenlerle ilgili olarak başkentte Atina’da bir cami açılmasıyla ilgili almış olduğu bir karar var. Yunanistan Müslümanları her türlü dini özgürlük hakkına sahipler” dedi.
“NORMAL DOĞAL SÜRECİ İÇİNDE İNŞALLAH MİLLETİMİZE HAYIRLI HİZMETLER SUNACAK BİR HÜKÜMETİ KAMUOYUMUZA İLAN EDECEĞİZ”
Başbakan Davutoğlu ise, “64. hükümet ne zaman açıklanacak?” sorusuna, “64. hükümetin kurulması bağlamında Sayın Cumhurbaşkanımızla dün yemin törenine müteakip görevi aldım. İnşallah en kısa sürede hükümeti kurma çalışmalarını tamamlamayı düşünüyorum. Bugün MYK’yı toplantıya çağırdım. Bu görüşmemizden sonra MYK ile istişare edeceğim. İstişarelerimi de sürdüreceğim. Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte tespit edeceğimiz bir zaman dilimi içinde inşallah buluşup hükümetimizi kamuoyu ile paylaşacağız. Normal doğal süreci içinde inşallah milletimize hayırlı hizmetler sunacak bir hükümeti kamuoyumuza ilan edeceğiz” dedi.
“ALINABİLECEK TEDBİRİ ULUSLARARASI KOALİSYON ÇERÇEVESİNDE VE TEK TARAFLI OLARAK GEREKTİĞİ ZAMAN ATARIZ”
“ABD Dışişleri Bakanı Kerry’ın açıklamalarının ardından Türkiye-Suriye sınırı ile ilgili bir kara operasyonu olacak mı tartışması başladı. Kara operasyonu söz konusu mu?” sorusuna Davutoğlu, “Türkiye kendi güvenliğini korumak üzere her türlü tedbiri alır görüşünü en başından itibaren zikrettik. Türkiye sınırında da bugün Türkiye’nin güvenliğine dönük olarak terörist örgütlerin sadece DEAŞ değil, bütün terör örgütlerinin ve Suriye rejiminin oluşturduğu bazı riskler, önemli riskler olduğu aşikar. Bu bağlamda Türkiye bu tedbirleri bazen koalisyonda olduğu gibi koalisyon ülkeleri ve hava harekâtına katılmak şeklinde DEAŞ’a karşı, bazen de tek taraflı bu tedbirleri. Bazen koalisyonda olduğu gibi Suriye krizi çözülmeden dünyanın bu mülteciler sorunu başta olmak üzere meselelerini halletmekte mümkün değil, baş etmekte mümkün değil. Dolayısıyla alınabilecek tedbiri uluslararası koalisyon çerçevesinde ve tek taraflı olarak gerektiği zaman atarız. Bu bağlamda bizden gelecek açıklamalar esas teşkil eder. Şuanda böyle bir adım atıldığı tek taraflı olarak gerektiği zaman atarız” şeklinde konuştu.
“Yunan tarafının son zamanlarda birçok kez Türk toprakları içerisinde bu hotspot denilen göçmen ağırlama merkezlerinin oluşturulmasıyla ilgili ve AB-Türkiye görüşmeleri çerçevesinde sorunun aşılması amacıyla fronteksin güçlendirilmesini önerecek misiniz?” sorusuna Çipras, “Göçmenlerin ilk olarak bu kimlik tespitlerinin yapılması amacıyla bu AB’ye hotspot terimini terminoloji açısından önerenlerden birisiyiz. Biz bu konuda ne demek istiyoruz. Burada bazı insanların tehlikeli, bazı insanların gelip bu ülkeye tehdit oluşturacağını ve dolayısıyla tanımı bu çerçevede almamamız gerekiyor. Hem Türkçe hem Yunanca çok zengindir. Bunu doğru tanımlayacak kelimeler bulabiliriz. İngilizce kullanmak zorunda değiliz. Mesela bunlara ağırlama merkezleri diyebiliriz, kimlik tespit merkezleri diyebiliriz” yanıtını verdi.
Çipras, konuşmasına şöyle devam etti:
“Karşı karşıya olduğumuz sorun yüz milyonlarca insanın evlerinden edilmesi sorunudur. Bunlar sadece emniyet makamlarıyla çözümlenemez. Eğer sadece polisiye önlemlerle bunlarla mücadele etmeye devam edeceksek bu sorunları çözemeyiz. Türkiye’de 2,5 milyona yakın göçmen var. Bir o kadar da Ürdün ve Lübnan’da var. Her şeyden önce bu insanların sadece Türkiye’deki varlıklarına ve Yunanistan’a nakledilmeleri konusuna takılıp kalmamamız gerekiyor. Biz bu insanların neden evlerinden kaçmalarına, neden göç etmelerini tercih ettiklerini anlamamız gerekiyor. Yani Ege’nin sularında neden boğulmayı tercih ettiklerini, neden yabancı ülkelere kaçmayı tercih ettiklerini ve Orta Avrupa’da arzu ettikleri hedefe neden bu kadar ulaşmak istediklerini anlamamız gerekiyor. Bunların nedeni kendilerine yapılan operasyonlar, evlerine düşen bombalardır. Burasını anlamamız gerekiyor. Eğer Suriye sorununa siyasal bir çözüm bulunmazsa fronteks ile ilgili veya başka her neyle ilgili olursa olsun ne yaparsak yapalım herhangi bir çözüme ulaşamayacağız. Biz karşılıklı olarak daimi bir işbirliği komitesi oluşturmamız gerekiyor. Bu soruna bir çözüm bulmamız gerekiyor. Sorunun özünü anlamamız, ona göre çözüm arayışları içinde olmamız gerekiyor. Aksi takdirde bir çözüm bulamayız. Türkiye ile AB arasındaki devam eden müzakereler hususunda ise tabi ki sahil güvenliklerin fronteksin güçlendirilmesi yanında veya kimlik tespit merkezlerinin oluşturulmasıyla beraber özellikle dikkatimizi yoğunlaştırmamız gereken nokta Avrupalıların bu konudaki yükü Türkiye ile paylaşmaları gerektiği konusudur. Çünkü bunların gidecekleri bölgelere yerleştirilebilmeleri amacıyla daha güvenilir ve inanılır göçmenleri de inandıracak bir çözümün ortaya konulması gerekiyor. Onları bu mülteci tacirlerinin elinden kurtarabilmemizin tek yöntemi budur. İşte burada polisiye önlemleri bu insan tacirlerini ortadan kaldırmak amacıyla kullanmamız gerekiyor. Eğer bu konuda iyi bir şekilde işbirliği yapabilirsek bu konunun üzerinden gelebileceğimize inanıyorum.”
(İHA)