Genel

Çiçek: "23 Nisan 1920 bizim için öyle bir tarihtir"

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, "Milletlerin gurur duydukları tarihler vardır. Bu tarihler sıradan birer gün ya da rakamdan ibaret değildir. Bugünlerin içini dolduran büyük bir tarih ve ondan beslenen bir mana var. 23 Nisan 1920 bizim için öyle bir tarihtir" de

Çiçek: "23 Nisan 1920 bizim için öyle bir tarihtir"
24-04-2015 00:08

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, "Milletlerin gurur duydukları tarihler vardır. Bu tarihler sıradan birer gün ya da rakamdan ibaret değildir. Bugünlerin içini dolduran büyük bir tarih ve ondan beslenen bir mana var. 23 Nisan 1920 bizim için öyle bir tarihtir" dedi.
TBMM Genel Kurulu, TBMM’nin açılışının 95. yıl dönümü dolayısıyla özel gündemle toplandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da dinleyici locasında yerini aldığı genel kurulda TBMM Başkanı Çiçek’in "Sayın Cumhurbaşkanımız dinleyici locasındaki yerlerini alarak yüce Meclisimizi onurlandırmışlardır. Kendilerine hoşgeldiniz diyorum" demesi üzerine genel kurul salonundan alkış sesleri yükseldi. Alkışların üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan ayağa kalkarak Meclis’i selamladı. İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan toplantının açış konuşmasını TBMM Başkanı Cemil Çiçek yaptı. TBMM’nin açılışının 95. yılının coşkuyla kutlandığını belirten Çiçek, "Bu vesileyle Türk milletinin birliğinin temsilcisi TBMM’nin ilk başkanı, İstiklal Mücadelemizin lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve TBMM’nin kurucusu gazi milletvekillerimiz başta olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi saygıyla anıyorum. Bu kutlu insanlar bizlere şanlı bir geçmiş, onurlu bir tarih bıraktılar. Bizlere hür ve bağımsız yaşayabileceğimiz bir ülke, her söyleyişimizde coşkumuzu kabartan İstiklal Marşı ve gönderde dalgalandırırken hepimizi gururlandıran al bayrağımızı bıraktılar" dedi.
1919’da Samsun’dan başlayan kutlu yolculuğun 9 Eylül 1922’de İzmir’de zaferle sonuçlandığını hatırlatan Çiçek, şöyle devam etti:
"Dönemin emperyalist güçlerine karşı Türk milletinin kahraman evlatları yeni bir destan yazmıştır. Milletimizin tarih sahnesine dönüş destanını yazan kahramanlar her zaman minnet ve şükranla anılacaktır. Onlar her türlü yokluk ve zorluğa göğüs gererek üzerimize çöken karanlığı aydınlatmışlar, İnönü’de, Sakarya’da, Kocatepe’de, Dumlupınar’da yaktıkları ateşle milletimizi yok olmaktan kurtarmışlardır. 23 Nisan 1920 milletimiz için bir milattır. 200 yıla yakın süredir Tuna boylarından Sakarya kıyılarına kadar çekilen milletimiz için o gün yeni bir başlangıç olmuştur. Günümüzden 716 sene önce Söğüt’te göndere çekilen bayrağın bir daha yere düşmemesi için önümüzde yeni ufuklar açılmıştır. Devletimizi yıkılma, milletimizi dağılma noktasına getiren sebepler üzerinde kafa yorulmuş ve yenilenmenin halk yapısı kurulmuştur. Hürriyet ve bağımsızlığımızı bir daha tehlikeye düşürmemek için modern Türkiye’nin temelleri 95. yıl önce bugün atılmıştır."

"BU TARİHLER SIRADAN BİRER GÜN YA DA RAKAMDAN İBARET DEĞİL"
"Milletlerin gurur duydukları tarihler vardır" diyen Çiçek, "Bu tarihler sıradan birer gün ya da rakamdan ibaret değildir. Bugünlerin içini dolduran büyük bir tarih ve ondan beslenen bir mana var. 23 Nisan 1920 bizim için öyle bir tarihtir. Bu milletin kendi geleceği hakkında söz söylemek için attığı en büyük ve ilk adımın tarihidir. Bu tarihte bu yüce milletin azmi, mücadelesi, kararlılığı ve küllerinden yeniden doğması vardır" şeklinde konuştu.
Meclis’in 95 yıldır milli iradenin tecelli ettiği kurum olduğunu söyleyen Çiçek, şunları kaydetti:
"Hem istiklalimizin kazanılmasında hem bugünkü modern Türkiye’nin inşasında Meclisimizin ve burada görev yapmış olan değerli milletvekilimizin emeği ve katkısı büyüktür. Burada tecelli eden millerin iradesi 95 yıl önce yokluk, yoksulluk içindeki bir imparatorluğun yıkıntılarından modern, gelişmiş bir devlet inşa etmiştir. O irade ki hiçbir işgali, dayatmayı, kısıtlılığı kabul etmemiş, emperyalistlerin kendisine biçtiği gömleği yırtıp atmış ve kendi kaderini tayin etmek için en zor şartlara göğüs germiştir. O nedenle biz bu yüce Meclise gazi Meclis diyoruz. Böyle bir unvan dünyada başka hiçbir parlamentoya nasip olmamıştır. Milletleri millet yapan ve onların karakterlerini bir hamur yoğuran şeyler yaşadıkları ve atlattıkları badireler, büyük dertler ve belalardır. Bu millet Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra bu belaların en büyüğüyle karşı karşıya kalmıştır. Yok olma, devletsiz kalma ve tarih sahnesinden çekilip gitme. Tarihinin bu en sıkıntılı safhasında millet kendi kaderi hakkındaki sözü kendisi söylemek için ortaya çıkmıştır. İşte çatısı altında bulunduğumuz bu yüce Meclis böyle tarihi bir anda bu milletin var olma mücadelesinin ve azminin somutlaşmış hali olarak vücut bulmuştur. Bu aziz ülke ve millet var olma mücadelesini sadece bir ordusuyla değil, kendisini temsil eden Büyük Millet Meclisi üzerinden her şeyiyle yürütmüştür. Bu yüzden çatısı altında bulunduğumuz bu yüce kurum herhangi bir Meclis değil, gazi Meclis’tir hem de o nedenle kurucu Meclis’tir. Çünkü devleti yeniden kurmuştur. Tarihsel anlamı sıradan bir demokratik kurumdan ya da temsil makamından çok daha fazladır. Bu milletin sadece düşünce ve görüşlerinin temsil edildiği bir kurum değil doğrudan varlığının bir vücut bulduğu bir kurumdur. Böyle ayrıcalıklı bir Meclis’te görev yapmak hem hepimizi için haklı bir gurur kaynağı hem de ağır bir sorumluluktur. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıyla Türk tarihinde bir dönem kapanmış yeni bir dönem açılmıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesiyle bütün cihan bilmelidir ki artık bu milletin ve bu devletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur, yalnız bir kuvvet vardır o da milli egemenliktir, yalnız bir makam vardır o da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir. Bu nedenle TBMM açıldığı andan itibaren Türk milletinin yegane temsilcisidir. Ülkemizin bağımsızlığını canlarından aziz bilen kurucu büyüklerimiz, yaptıkları çalışmalarla milletimizi tarih sahnesinden çekilmekten kurtarmışlar. Onlar yaptıkları görevle milli tarihimize altın harflerle kaydedilmişlerdir. Evet, milletimiz 23 Nisan 1920’de TBMM’ni açarak tarih sahnesine yeniden döndüğünü bütün dünyaya ilan etmiştir. Bu nedenle bugün bizlerin coşku günüdür. Hepimize kutlu olsun."

"OYUNLAR, SALDIRILAR, KURULAN TUZAKLAR BİTMEDİ"
Bir milletin birliği ve dirliği bozulduğunda birliği yeniden tesis etmenin, mukavemet güçlerini oluşturmanın son derece güç olduğunu vurgulayan Çiçek, "Bu sebepledir ki İstiklal Savaşı’mızın en zor safhası dağıtılan ordunun yeniden teşkili ve milletin yeniden ayağa kaldırılmasıdır. Bir zaman Basra Körfezi’nden Adriatik Denizi’ne hükmeden bu milletin çocukları başlattıkları mücadele ile ezilen ve istilaya uğrayan bütün mazlum milletlere kurtuluşun yolunu göstermişlerdir. O yüce insanlar sayesinde zorbalığa boyun eğilmemiş ve büyük emperyalist oyun bozulmuştur. Şunu iyi bilmeli ve her zaman hatırda tutmalıyız ki ülkemize, milletimize yönelik oyunlar, saldırılar, kurulan tuzaklar bitmemiştir, bundan sonra da bitmeyecektir. Değişik adlarla değişik senaryolarla bugün de devam etmektedir. Son günlerde bazı şahısların ve bazı parlamentoları Ermeni diasporası ve arkasındaki güçlerin milletimize karşı yürüttükleri bir iftira ve karalama kampanyasına şahit oluyoruz" dedi.
"Tek yanlı, önyargılı, tarihi gerçeklikten ve objektiflikten uzak söylem, yok hükmünde kararlarla bir tezgah kurulmaktadır" diye konuşan Çiçek, şunları kaydetti:
"Bu yüce çatı altında Meclis Başkanı olarak belirtmek isterim ki 1915’te Ermeni çetecilerinin eline silahı tutuşturanlar, binlerce, on binlerce masum Osmanlı vatandaşının, kardeşlerimizin kanının akıtılmasını teşvik eden, tahrik eden, her türlü desteği sağlayanlarla günümüzde ülkemizi kana bulayan, binlerce vatandaşımızın kanını akıtıp yüreğimizi dağlayan teröristlere silahı veren, eğiten, teşvik eden, her türlü desteği veren aynı adreslerdir, aynı çevrelerdir. 40 yıldır kanlı terör eylemleriyle maddi ve manevi bize çok acı verdiler. Şimdi de sözde soykırım yalanlarıyla yeni bir saldırı başlattılar. Bunu iyi anlamamız lazım. Bu söylemlerde bulunanlar ve karar alanların bazıları, bunların elleri tarihte kirli ve kanlıdır. Kirli ve kanlı ellerini bizim elbiselerimiz üzerinde temizlemeye çalışıyorlar. Birinci Cihan Savaşı insanlığın yaşadığı en kanlı savaşlardan birisidir. 20 milyondan fazla değişik dinlerden, etnik kökenlerden ve milletlerden insanlar hayatlarını kaybetmiştir, ocaklara ateş düşmüş, ülkeler harabeye dönmüştür. Ölenlerin hangi etnik kökenden olduğunun önemi yok, biz hepsinin acısını paylaşıyoruz. Türk, Kürt, Ermeni veya başka bir etnik kökenden bir ayrım yapılamaz. Kaldı ki Ermeniler bizim tarihimizde, kültürümüzde ve toplum hayatımızda çok önemli bir yere sahiptir."

"İNSAN OLAN ACILAR ÜZERİNDEN SİYASET YAPMAZ"
"İnsan olan esasen acılar üzerinden siyaset de yapmaz ayrım da yapmaz" diyen Çiçek, "20 milyon içinden sadece bir etnik kökene mensup olanları yücelterek, diğer milyonları göz ardı ederek ayrımcılık yapılması doğru değildir. Özellikle ırkçılığın, ayrımcılığın, nefret söylemlerinin ve İslamofobi’nin tırmandığı bir dönemde kisvesi ve sıfatı ne olursa olsun, sorumluluk taşıyan kişilere tek yanlı suçlamalar ve iftiralar yakışmaz. Bu söylemler her geçen gün daha çok ihtiyacını duyduğumuz barışa da hizmet etmez. Hele hele hukuku hiçe sayan ve kendini hukukun üstünde görerek acılardan husumet çıkarmaya ve bunun üzerinden ülkemize karşı bir siyasi karalama kapı açanlar kendini uluslararası bir ceza mahkemesi ya da tarihçiler kurulu yerine koyarak karar alan parlamentolar sorumsuzca bir iş yapmış olurlar. Bundan böyle herkes bilmelidir ki milletimize özellikle de yurt dışında yaşayan çocuklarımıza, bu kararlar ve söylemler sebebiyle okullarda, sokaklarda ve iş yerlerinde bir ayrımcılık yapılırsa nefret söylemleri giderek artacak ise o takdirde bu sorumluluk bu kararı alan bu söylemde bulunanlara aittir" ifadelerini kullandı.

"TARİHİMİZLE YÜZLEŞMEYE HAZIRIZ"
2005 yılında 1915 Olaylarının gerçek yönleriyle aydınlatılması için TBMM’de oy birliğiyle alınan kararı hatırlatan Çiçek, şöyle devam etti:
"Bu çağrıyı ancak kendine özgüveni olan milletler yapar. Biz tarihimizle yüzleşmeye hazırız, bunu her vesileyle söyledik. Ancak buna yanaşılmayacağını da biliyoruz. Çünkü bu işin altından ve arkasından bu kampanyayı sürdüren ve destekleyenlerin çıkacağından hiç şüphem yoktur. Tarihi acılara istismar mantığıyla yaklaşarak hukuki bir kavram olan soykırım siyasallaştıracaklarına Akdeniz’in ortasında hayatını kaybeden 700’den fazla bir lokma ekmek için Akdeniz’in sularına gömülen göçmenlerin Suriye’de, Irak’ta, Filistin’de, Afrika’da, savaştan, çatışmadan ve açlıktan, hastalıktan hayatlarını kaybedenleri hatırlamaları lazım, vicdanlarının rahatsız olması lazım. Ama hiç ümidimin olmadığını da belirtmek isterim. Anadolu’yu kendine yurt edinen milletlerin her zaman uyanık durması gerekir, birliğini bozan, düşman oyununa gelen milletler tarih sahnesinden çekilip gitmişlerdir. Enerjisini koruyan milletler tarihin öznesi olmaya devam etmiştir. Bizim de her zaman uyanık olmamız, birliğimiz, beraberliğimiz ve kardeşliğimiz pekiştirmemiz gerekir. Birliğimize ve dirliğimize kast edenlere fırsat vermemiz icap eder."
TBMM Başkanı Çiçek, konuşmasının ardından parti liderlerine 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla tek tek söz verdi. Kürsüye gelen parti liderleri günün anlam ve önemine uygun konuşmalar yaptı.
(İHA)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER