İSTANBUL
Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Fatih Belediyesi ve Klasik Türk Sanatları Vakfı iş birliğiyle, Anadolu Ajansı'nın Global İletişim Ortaklığında düzenlenen "Yeditepe Bienali" kapsamında "Çiçeğin Her Hali" başlıklı tematik serginin ikinci bölümü Kılıçhane Cumhuriyet Eğitim Müzesi'nde açıldı.
Serginin açılışında konuşan Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, "Marmara Üniversitesi Rektörlüğü'ndeki 'Çiçeğin Her Hali' sergisini izlerken zaman zaman ebru mu, resim sanatı mı diye kafamın karıştığı güzel ama birbirinden olağanüstü eserlerle karşılaştım. Bugün de aynı şeyin burada devam edeceğini görüyoruz." dedi.
Klasik Türk Sanatları Vakfı Başkan Yardımcısı Muhammed Emin Demirkan da sergide yer alan usta sanatçı ve öğrencilerine teşekkür etti.
Bienalin küratörü Serhat Kula ise serginin temasına değinerek, şunları söyledi:
"Çiçeğin Her Hali' konseptimiz dahilinde biz çiçeğin kültürümüzdeki yansımalarının farklı farklı aşamalarını göstermek istedik. Çiçek malumunuz beşikten mezara kadar medeniyetimizde var olmuş, hepimizin ister sanatla iştigal edelim, ister etmeyelim sanatsever olarak da dikkatimizi cezbetmiş, klasik sanatlarımızın olmazsa olmazlarındandır."
İstanbul Cumhuriyet Eğitim Müzesi Müdürü Ümit Ateş de serginin yer aldığı mekana dair, ekiplerinin sergi için gerekli hazırlıkların hepsini yaptığını vurgulayarak, "İnşallah beğenirsiniz." diye konuştu.
Eserlerde bitkiler her detayıyla ele alınıyorSanatçı Gülsen Bilgin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sergide "Doğa Ressamı" başlığı altında 18 bilimsel bitki çizimini izlenime sunduğunu dile getirdi.
Eserlerinde malzeme olarak sulu boya kullandığını belirten Bilgin, "Bir bitkiyi karşımıza alıp, birebir aynı ölçüleriye kağıda geçiriyoruz. Önce kurşun kalemle, arkasında sulu boya ile boyayarak şekli vermeye çalışıyoruz." dedi.
"Neşve" bölümünde 30 klasik ebru eseri yer alıyorSanatçı Uğur Taşatan, sergide 30 çiçekli ebru eserinin yer aldığını söyleyerek, "Hepsi klasik Türk ebrusu örnekleridir. Biz klasiğe, geleneğe, ustalarımızın yoluna sadık kalarak eser üretiyoruz. Bir yeni, küçük fulya denemesi de yaptım, eleştirilere açıktır. Sergideki bölümümün ismi de 'Neşve.' Yaparken çok neşeliydim. O yüzden bu ismi uygun gördük." ifadelerini kullandı.
"Sanatta bilim gibi tekamül etmek zorunda"Ebru ustası Hikmet Barutçugil de bienalin çok hayırlı bir amaca hizmet ettiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geleneksel sanatlar yakın tarihimizde çok dar kalıplar içine sokulmaya çalışıldı. Onu destekleyenler çok oldu ama sanat da bilim gibi tekamül etmek zorunda. Geleneksel sanatlarda nasıl yenilik yapılabileceğini birçok sergide muhteşem örneklerle gördük. Bu önümüzdeki yıllarda daha da gelişerek devam edecektir kanaatindeyim."
Bienal içerisinde farklı fikirlerin ve yeniliklerin olması gerektiğini dile getiren Barutçugil, "Şu an geçiş dönemi olduğu için burada eski örnekleri görüyoruz. Bunların da yaşatılması doğrudur ve gereklidir. Fakat aynı şeyleri başkasından kopyalayarak el becerileriyle yapmanın adı sanat olmuyor, bunların adı zanaat oluyor." değerlendirmesinde bulundu.
Barutçugil, sergide öğrencileri Serpil Kaymaz, Suna Koçal, Aytül Sepetçi, Hatice İnankulu, Miki Oshita, Seçil Erkol, Selat Metin ve Sema Erkol Çelik ile hazırladığı "Ebruda Endemik Çiçekler" bölümüne ilişkin ise şu bilgileri verdi:
"Ebru zeminlerimin üzerine yaptıkları endemik çiçek eserler yer alıyor. Çiçek sonsuz, sınırsız biz bunları neden uygulamayalım diye düşündük. Artık ebru deyince akla bir boyalı kağıt ya da lale figürü gelmiyor. Ebru, resim gibi, heykel gibi bir ana sanat dalının adı. Dolayısıyla bunun içinde çok çeşitlemeler yapmak mümkün."
Dört farklı bölümde 180 eserden oluşan sergi, 15 Mayıs'a kadar görülebilecek.
Muhabir: Aişe Hümeyra Bulovalı
Kaynak: AA
dikGAZETE.com