FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi gecesi Meclis Genel Kurulunda olan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, "15 Temmuz bazı yerlerde 'tiyatroydu' deniliyor, tiyatro miyatro değil, bal gibi kanlı bir darbe girişimiydi; rejime, Meclise, ülkeyi yönetenlere, demokrasiye kast ediyordu." dedi.
Özel, FETÖ'nün 15 Temmuz hain darbe girişimi gecesi yaşadıklarını ve sonraki süreci AA muhabirine değerlendirdi.
"15 Temmuz gecesi neden Mecliste az milletvekili vardı?" sorusunun hep sorulduğunu anımsatan Özel, 14 Temmuz Perşembe günü Meclis Genel Kurulunun kapandığını, milletvekillerinin çoğunun da Ankara'dan ayrıldığını söyledi.
Özel, kendisinin nöbetçi grup başkanvekili olduğunu, hafta sonu da hayırlı bir iş için Bursa'ya gideceğini, bu nedenle Ankara'da bulunduğunu anlattı.
Bir darbe girişimi olduğu anlaşılınca, Ankara'daki milletvekillerinin Genel Merkeze çağrıldığını,15 kişi olduklarını belirten Özel, durumu kısaca değerlendirdikten sonra "Meclisi açmamız, sahip çıkmamız lazım." kararı aldıklarını ifade etti.
Özel, bunu diğer partilerle hızla görüştüklerini, tüm partiler ve dönemin Meclis Başkanı İsmail Kahraman'ın çok olumlu baktığını ve Meclise gelerek, Meclisi açtıklarını anımsattı.
"Meclis kendini hedef yaptı"
Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Meclis o gün demokrasiye sahip çıkarken ne yaptı? Kendi hedef değildi çünkü kapalıydı, ışıkları yoktu, vurulacak hedefler arasında belki yoktu. Çünkü Meclis'te bir ses yoktu, ışıkları yaktı, darbeye direndi ve Meclis kendini hedef yaptı.
Demokrasinin karşısındakilerin önüne Meclis kendisini hedef yaptı. Bu arkamızdaki görüntü müzeleşti ve böyle kaldı, kalması lazım. Bir uçak mesafesi düşünülürse, kilometrelerce uzaktan atıyor, sadece 15 metre daha sapsa, belki bir derecenin onda biri kadar aşağı doğru atsa Meclisi vuracak, 16 tane 4'er tonluk avizeler bütün milletvekillerinin üzerine düşecek, kurtulan olması mümkün değil. O kadar gözleri dönmüştü."
"Darbenin karşısındaki en önemli panzehir demokrasidir"
Özel, 15 Temmuza büyük bir hata sonucunda geldiklerini öne sürerek, liyakat yerine sadakatin ön plana alındığını, bir işi en iyi yapana değil, kendi cemaatlerinden olana verildiğini savundu.
İktidar partisinin, kendisinden olanı, kendisi gibi düşüneni bir yerlere getirmeye başladığını öne süren Özel, "En sonunda devleti, cemaate teslim etti. 15 Temmuz'dan alınacak ders; darbenin karşısındaki en önemli panzehir demokrasidir.
Demokrasinin gereği de liyakattir. Bir işi kimin yaptığına, kendinden olanı, sana yakın olanı, senin gibi ibadet edeni değil de o işi en iyi yapacak olanın yapmasına göre tercihlerde bulunmak lazım. Demokrasi, akıl, hepimizin ortak çıkarları da bunu gerektiriyor.
Bugün biri iktidarda olur öbür gün diğeri olur. Ama Türkiye'nin ortak menfaatleri için mutlaka alabildiğinde demokrasi, ayrımcılığa, kayırmacılığa, benim adamım olsunculuğa son vermek gerekiyor." diye konuştu.
"Demokrasi öpücüğü"
Özel, o gece Genel Kurul Salonunda geçen ilginç anekdotları da aktardı.
Genel Kurul Salonuna 15 Temmuz gecesinde girdiklerinde, İsmail Kahraman'ın, "Bir demokrasi öpücüğü vereyim" deyip kendisine sarıldığını dile getiren Özel, bunun enteresan bir olay olduğunu söyledi. Özel, o gece bambaşka bir atmosfer bulunduğunu ifade etti.
Kot pantolonla, kravatsız ve ceketsiz olarak Meclise gelen Özel, darbeye karşı bir konuşma yapmak üzere kürsüye çıkarken AK Parti'li Ahmet Gündoğdu'nun ceketini, "Siz çıkardınız ama bize Milli Görüş ceketini giydirdiniz. Sonunda biz de Milli Görüş gömleğini giydik." diye espri yaparak giydiğine dikkati çekti.
Özel, bütün gece Mecliste yapılan ilk konuşmaların önemli olduğuna işaret ederek bombaların ardından toz duman karışınca milletvekillerinin, sığınağa inmemek için direndiğini ancak Meclis'in güvenliğini sağlayan ekibin ve Meclis Başkanı'nın korumalarının, "Birazdan buraya bir bomba gelirse hepiniz ölürsünüz, ondan sonra kıymeti olmaz, büyük yıkım olur" dedikten sonra sığınağa inildiğini belirtti.
"Siyasi hayatımın en önemli olaylarından biri"
Sığınakta, ertesi gün liderlerin imzalayacağı, darbe karşıtı bildiri yazdıklarının altını çizen Özel, siyasi hayatının en önemli olaylarından biri olduğunu anlattı.
Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O gece aklımın ucundan şu geçmezdi; daha sonra bir anayasa değişikliğine gidilecek, Meclisin yetkileri alınacak. Ben 'parlamenter sistem bugün burada güçlendi' dedim. Çünkü Meclis demokrasiye sahip çıkıyor.
Meclis o gün güçlendi sonra maalesef bir anayasa değişikliğiyle zayıfladı. Bence 15 Temmuz'dan en yanlış çıkarılan sonuç odur. Gücü, bütün yetkileri bir yerde toplayıp, o yetkileri birisine verip ne darbelerden kurtulunabilir ne demokrasi ne huzur gelir.
O gün Meclisteki bütün partiler, hakkını teslim edelim, darbenin karşısında yer aldılar. Darbe doğası gereği iktidara yapılır, iktidar darbeye direnebilir, teslim olabilir ama iktidara karşı yapılır.
Orada bütün dünya, başta anamuhalefet, muhalefet partilerinin gözlerinin içine bakar, sussanız bile, bambaşka bir şey. Biz koştuk, geldik, 'Darbenin, darbecilerin karşısındayız. Seçilmiş hükümet var. Seçimlere kadar muhalefetteyiz, iktidarın arkasındayız' dedik.
Demokrasinin gereğini yaptık. Bu çok kritik bir meseleydi. O gün Meclis'te olan 4 parti de aynı tavrı takındı. O günkü takınılan bu darbe karşıtı tutuma karşın OHAL ilan edilmesi, siyasi bir nezaketsizlikti, Meclis'e karşı siyasi bir nankörlüktü.
Darbeyi destekleyen kimse yok ki; OHAL'i ilan edip, Meclis yerine, KHK çıkarma yetkisini ele alıyorsun... 18 ay bunu yaptılar. Bunlardan kırgınız."
"Meclise bu yapılmamalıydı"
Özgür Özel, 15 Temmuz gecesi yaptıklarından, takındıkları tutumdan, 15 Temmuz gecesi kendileriyle birlikte Genel Kurul Salonunda bulunan herkesin tutumundan gurur duyduğunu dile getirdi.
15 Temmuz'dan sonra ilan edilen OHAL'den, OHAL altında değişen anayasadan ve Meclis'in yetkilerinin kısıtlanmasından da son derece üzüntü duyduğunu vurgulayan Özel, "O gece yaşandıktan sonra Meclis'e bu yapılmamalıydı." dedi.
"Kanlı bir darbeydi"
Bütün patilerin ortak tavır sergilemesinin, darbe girişinin püskürtülmesinde etkili olup olmadığı sorusuna Özel, "Şüphesiz. Bütün partilerin ortak tavır koyması, açıklamalarını o doğrultuda yapmaları, kendi kitlelerini demokrasinin yanında yer alma konusunda yaptıkları etkili çağrılar son derece önemli oldu." karşılığını verdi.
Özel, bu darbenin öngörüldüğünü savunarak, "Önlenebilirdi, sonuçlarından yararlanıldı. Ama bu, darbeyi darbe olmaktan çıkarmaz. Bu kanlı bir darbeydi, bazı yerlerde, bazı sözler duyuyoruz, 'tiyatroydu...', tiyatro miyatro değil bal gibi kanlı bir darbe girişimiydi, rejime, Meclise, ülkeyi yönetenlere, demokrasiye kast ediyordu ve bu ülkenin rejimini değiştirmeye çalışan bir darbe girişimiydi." diye konuştu.
Ülkeyi yönetenlerin bu darbeyi öngördüklerini ancak gerekli önlemleri almadığını, darbe başlamadan darbeyi engelleyecek hamleleri atmadığını, darbe girişiminden sonra, bunu Allah'ın bir lütfu olarak görüp, OHAL ilan edildiğini savunan Özel, "Bu darbe değildi başka şeydi" diyenlere de kesinlikle karşı çıktıklarını dile getirdi.
Özel, "Darbe hazırlanırken gerekli istihbaratların yapılmaması, istihbaratların doğru değerlendirilmemesi, darbe gecesi bütün personeli kışlalarda tutarak, darbecilere fırsat vermeyecek emrin verilmemesi, darbeden sonra OHAL ilan edilmesi...
Ülkeyi yönetenler, elbette kusurumuz var diyebilirler, af dileyebilirler ama affedilmeyecek kusurlar da vardır, bu onlardan biridir. Darbenin üzerinden 3 yıl geçmiş, sanki o darbeyi tek başlarına bastırmışlar, tek başlarına karşı çıkmışlar, sanki biz darbeyi desteklemişçesine bazı ifadeleri seçim meydanlarında kullanıyorlar, bunu da son derece tehlikeli buluyorum." ifadelerini kullandı.
"Bizlerle görüşmüyorlar"
FETÖ ile mücadelede kurunun yanında yaşın da çok fazla yandığını öne süren Özel, "Barış akademisyenlerinin ekmeklerinden edilmeleri, devlet memurluğundan atılmaları, eşlerinin bile pasaportlarının elinden alınması, öğretim görevlisi unvanlarının alınmalarını FETÖ ile mücadelenin neresine koyacaksınız?" sorularını yöneltti.
CHP Grup Başkanvekili Özel, FETÖ ile mücadelenin objektif, hukuk içinde, herkesin vicdanını rahatlatır şekilde yapılmasının, FETÖ'nün kökünü kazıyacağını belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
"FETÖ'ye en büyük yardımı, FETÖ'cü olmayan muhaliflerin üzerine giderek, bugünkü iktidar sahipleri yapıyorlar. Bir mağdur kitlesi yaratılıyor, araya gerçek suçlu bir sürü FETÖ'cü 'ben de mağdurum' diye kendisini oradan bir savunma yolu buluyorlar.
Etkin mücadele ile ne yapıyorlarsa kendileri yapıyorlar, bizler ile tartışmıyorlar, görüşmüyorlar. Darbe ile mücadele komisyonunun süresinin uzatılma imkanı varken, bunu kullanmadan apar topar bitirdiler, raporunu basmadılar, basılan raporu dağıtmadılar, Meclis'te tartışmadılar.
FETÖ ile mücadele meselesini kendi tekelinde tutup bunu siyasi bir ranta dönüştürmeye çalışan iktidara tavsiyemiz, bu konuda tüm partilerin, tüm toplumun, özellikle bu konuda, devlet yönetimi konusunda deneyim sahibi herkesin şu anda siyasette olsun olmasın katkı sağlayabileceği ve yönetim şeklinin liyakat esasına dayandırıldığı bir sistem kurulması lazım.
Eğer siz liyakati ön plana alırsanız liyakatsizler azot gibi ortaya çıkarlar ama siz cemaati, inancı, partiyi ön plana alırsanız bu sefer o örtünün altında liyakatsizler gizlenirler. Esas tehlike burada."
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com