Politika

CHP’li belediyelerin o afişlerine Erdoğan'dan sert tepki

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı CHP’li belediyelerin Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla hazırlattığı afişlere ilişkin, "Bu topraklarda yabancı ne varsa getirip ’işte kadın’ diye sunan, inancını ve kılık kıyafetini aşağılayarak kadına...

CHP’li belediyelerin o afişlerine Erdoğan'dan sert tepki
07-03-2016 19:17
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı CHP’li belediyelerin Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla hazırlattığı afişlere ilişkin, "Bu topraklarda yabancı ne varsa getirip ’işte kadın’ diye sunan, inancını ve kılık kıyafetini aşağılayarak kadına hakaret eden bu karanlık zihniyet, esasen en büyük kadın düşmanıdır" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, ATO Congresium’da düzenlenen ’HAK-İŞ 5. Uluslararası Kadın Emeği Buluşması’na katıldı. 33 ülke ile Türkiye’nin 81 ilinden gelen kadın sendikacılara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sizler, kadınların nisa yani insan sıfatıyla diğer tüm özelliklerinden bağımsız bireyler olarak bu ülkede yaşayabileceğini, kendi ayakları üzerinde durabileceğini gösteren birer kahramansınız. Aynı zamanda sizler, kadının metalaştırılmadan, sadece cinsiyeti kullanılarak istismar edilmeden kendi kişiliği, kimliği, inancı, değerleri ile hayatta hak ettiği yeri alabileceğinin de ispatısınız. Sizlerin kadının cinsiyetinden önce insan sıfatıyla sahip olduğu hakları kullanabilmesi yolunda verdiğiniz mücadeleyi saygıyla selamlıyorum" dedi.
"Bizim medeniyetimizde, inancımızda, kültürümüzde kişiler cinsiyetleriyle değil insan sıfatıyla muhatap alınır. Çünkü bizde insan eşrefi mahlukattır yani yaradılmışların en şereflisidir" diye konuşan Erdoğan, dünyada kadın hareketlerinin, kadınların en çok aşağılandığı, istismar ve mağdur edildiği yerlerde ortaya çıktığına dikkat çekti.

"ANNELERİN AYAKLARININ ALTI ÖPÜLÜR, BEN ÖPTÜM, SİZ DE ÖPÜN"
Kadına ’insan’ sıfatıyla yaklaşılan bir yerde onu korumak için başka hiçbir şeye ihtiyaç olmadığını belirten Erdoğan, Halk Ozanı Aşık Nimri Dede’nin dizelerine atıf yaparak, şöyle devam etti:
"’İkilik kinini içimden atıp özde ben bir insan olmaya geldim, taht kuralı ariflerin gönlüne, sözde ben bir insan olmaya geldim, serimi meydana koymaya geldim yani başımı meydana koymaya geldim.’ Aslolan özde ve sözde insan olabilmektir. ’Eşitlik’ adı altında kadının her türlü sömürüye ve istismara açık hale getirildiği bir anlayışa herkesten önce inanıyorum ki kadınlar karşı çıkacaktır. Asıl olan kadının nisa yani insan sıfatıyla kabul edilmesidir. İşte kitabımız, Kur’an-ı Kerim, bir sureyi nereye ayırmış? Kadına, Nisa Suresi. İşte o zaman eşitliği değil adaleti tartışmaya başladığımızı göreceğiz. Adalet, erkek-kadın, çocuk-yaşlı demeden tüm insanları ilgilendiren bir sorun. Unutmayın, kadının olmadığı yerde insan da yoktur. Bunun için kadın olmak peşinen imtiyazlı olmak demektir. Ve kadın çocuk doğurduğu için cezalandırılmaz tam aksine kadın çocuk doğurduğu için mükafatlandırılır. Onun için bizim değerlerimizde, inancımızda cennet babaların ayakları altında değil annelerin ayakları altındadır. Onun için annelerin ayaklarının altı öpülür, ben öptüm, siz de öpün."

"KADINA HAKSIZLIK EDEN TÜM İNSANLIĞA HAKSIZLIK ETMİŞ OLUR"
İnsanoğlunun kendi geleceği ve bekası için kadına hak ettiği değeri vermek mecburiyetinde olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kadına haksızlık eden tüm insanlığa haksızlık etmiş olur. Esasen mazlumla zalimin mücadelesi insanlık tarihiyle yaşıttır. Bugün dünyanın kuzeyi ile güneyi arasındaki eşitsizlik aynı mücadelenin farklı bir yansıması değil midir? Öyleyse bu mücadelede bizim safımız bellidir. Nasıl dünyanın her yerinde zalimlere karşı mazlumların safındaysak adalet için onurları, haysiyetleri, hakları için mücadele eden tüm kadınların da sonuna kadar yanındayız" dedi.

"BİZİM MEDENİYETİMİZDE EMEK KUTSALDIR"
"Bizim medeniyetimizde ve tarihimizde emek kutsaldır. Bunun için çalışana hakkının, alın teri kurumadan verilmesi emredilir" ifadesini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Emeğe saygı duyulması, çalışanın, üretenin haklarının korunması konusunda çok güçlü kurumsal yapılarımız vardır. Bu bakımdan özellikle Ahilik teşkilatı gerçekten çok özgün ve önemli bir kurumdur. Aynı şekilde vakıf müessesemiz de bir yönüyle de emeğin korunması işlevine sahiptir. Esasen bizim tarihimizde emek bakımından ustayla çırak işverenle işçi arasında bir ayrıma gidilmemiştir. Hepsi de alın teri, katkısı, mahareti ölçüsünde aynı sistem içinde karşılıklı savgı, sevgi ve hakkaniyet temeline dayalı olarak yer almıştır."
Erdoğan, dünyadaki sendikal mücadelenin tarihine bakıldığında sistemin, tam tersine şiddetli bir çıkar çatışması üzerine kurulu olduğunu vurgulayarak, Sanayi Devrimi ile ortaya çıkan ağır çalışma şartlarının ortada düzenleyici kurum ve kurullar olmadığı için işçileri haklarını arama amacıyla örgütlenmeye yönelttiğini belirtti. Zorlu ve kanlı bir sürecin sonunda ancak Birinci Dünya Savaşı sonrasında bu mücadelenin etkin sonuçlarının görülmeye başlandığını hatırlatan Erdoğan, daha sonraki yıllarda da sendikal mücadelelerin, ekonomik krizler ve savaşlardan olumsuz etkilenmeye devam ettiğini dile getirdi.

"YERLİ SENDİKA ANLAYIŞINA İHTİYAÇ VAR"
"Bugün ülkemizde örgütlenme modeli batıya dayansa dahi ilhamını tarihimiz ve medeniyetimizden alan bir sendika anlayışına ihtiyacımız olduğuna inanıyorum" diyen Erdoğan, "Bilhassa çalışma hayatında kadınların emeklerinin korunması bakımından bu yaklaşım çok önemlidir. Nüfusunun yüzde 92’sinin il ve ilçe merkezlerinde yaşadığı bugünkü Türkiye’nin nüfusunun yüzde 70’inin köylerde yaşadığı dünkü Türkiye’den elbette farklı olduğunu biliyoruz. Şehirlerde yaşama oranının artmasıyla birlikte kadınların toplumsal hayattaki rollerinde meydana gelen değişimin de elbette farkındayız ama bu durum kadının istismar edilmesine, sömürülmesine, ötekileştirilmesine müsamaha göstereceğimiz anlamına asla gelmiyor" ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz 14 yılda genel olarak işçilerin, emekçilerin, çalışanların, özellikle kadınların haklarını korumaya yönelik çok önemli düzenlemelerin hayata geçirildiğini anımsatan Erdoğan, anayasadan başlayarak yasalardaki, yönetmeliklerdeki düzenlemelerin baştan sonra elden geçirilerek kadınların haklarını gözeten yeni bir mevzuat altyapısı oluşturulduğunu belirtti. Erdoğan, 2004 ve 2010 yıllarındaki anayasa değişikliklerinde kadınların erkeklerle aynı haklara sahip olduklarını, bu amaçla alınacak tedbirleri eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamayacağına dair hükümlere yer verdiklerini vurguladı.

"EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET’ DEDİK VE UYGULAMAYA BİZ KOYDUK"
"’Eşit işe eşit ücret’ dedik ve bunu uygulamaya biz koyduk" diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Medeni Kanun, İş Kanunu, Ceza Kanunu, Gelir Vergisi, Belediyeler Vergisi Kanunu ve İşsizlik Sigortası Kanunu’nda kadınların haklarını koruyacak özel düzenlemeler yaptıklarını kaydetti.
2010 yılında, Başbakanlığı döneminde kadın istihdamının artırılmasına yönelik bir genelge yayımladığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlemesi Kanunu’nun 2012 yılında Meclis’te kabul edilerek yürürlüğe girdiğini hatırlattı. Erdoğan, Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nu ise 2009 yılında TBMM bünyesinde faaliyete başladığını anımsattı.

"EN BÜYÜK MESAFEYİ KIZ ÇOCUKLARININ OKULLAŞMA ORANLARININ ARTIRILMASINDA KAT ETTİK"
Geçtiğimiz dönemde en büyük mesafenin kız çocuklarının okullaşma oranlarının artırılmasında kat edildiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Eşimle ’Haydi Kızlar Okula’ kampanyasını başlattık ve Güneydoğu Anadolu’da kızlarımız okullara gönderilmiyordu ve bu konuda eşimin başını çektiği bir çalışmayı başlattık. 2002 yılında ilkokul ve orta okulda yüzde 87 olan kız çocuklarının okullaşma oranı, geçtiğimiz yıl yüzde 96 seviyesine kadar yükseldi. Bu oran lise düzeyinde de yüzde 45’ten yüzde 79 düzeyine çıktı. Şartlı eğitim yardımı ile maddi imkansızlıktan dolayı hiçbir ailenin çocuklarını özellikle de kız çocuklarını eğitimden mahrum bırakmasına izin vermedik. Ülkemizde 2004 yılında kadın istihdamı yüzde 20 düzeyindeydi, 2014 yılı sonunda bu oran yüzde 30’u geçti. Veriler güncellendiğinde günümüz itibarıyla bu oranın üçte birlik düzeye ulaştığını göreceğimize inanıyorum. Bu gelişmeler kadın istihdamı konusunda uygulamaya geçirilen teşviklerin sonuç vermeye başladığını gösteriyor."

"BOLU’DAN HATİCE HANIMI ÇOK DUYGULU BİR ŞEKİLDE DİNLEDİK"
Erdoğan, benzer gelişmenin kadınların siyasete katılımında da görüldüğünü vurgulayarak, 1 Kasım seçimleriyle oluşan Meclis’te kadın oranının 81 milletvekili ile yüzde 15’e yakın olduğuna dikkat çekti. 2002 yılında Meclis’te bu oranın yüzde 4.5 bile olmadığını hatırlatan Erdoğan, "Daha önce HAK-İŞ Kadın Komitesi’nin başkanlığını yapmış olan Jülide Sarıeroğlu kardeşimiz de şu an Meclis’te, Ankara Milletvekili olarak yer alıyor. Bugün hükümette iki kadın bakanımız var. Az önce yeni Kadın Komisyonu Başkanı Fatma Hanım’ı iftiharla dinledik, arkadan Bolu’dan Hatice Hanımı çok duygulu bir şekilde yaptığı duygusal konuşmayla ayrıca dinledik. Bu temsil kabiliyetleri sebebiyle kendilerine teşekkür ediyorum" dedi.
İl düzeyinde 4 başkanın bulunduğu belediyelerde henüz arzu edilen yere ulaşamamakla birlikte ümit verici gelişmelerin yaşandığını anlatan Erdoğan, buna karşın üniversitelerde kadın öğretim elemanı oranının yüzde 43’le oldukça ileri bir düzeyde olduğuna işaret etti. Kamu kurumlarında istihdam edilen personel içindeki kadın oranının yüzde 37’yi bulduğunu söyleyen Erdoğan, üst düzey görevlerdeki kadın oranının henüz oldukça düşük olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir kadın müsteşar yardımcımız, iki kadın valimiz, 32 kadın büyükelçimiz var ama zaman içinde buralarda da ilerleme sağlanacağını düşünüyorum" dedi.

"KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN ÖNÜNE GEÇİLMESİ KONUSUNDA ÇOK YÖNLÜ VE ETKİLİ TEDBİRLER HAYATA GEÇİRİLDİ"
Kadına yönelik şiddetin önüne geçilmesi konusunda çok yönlü ve etkili tedbirlerin hayata geçirildiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Bu konuda yürütülen kampanyalara, ’Kadına şiddet insanlığa ihanettir’ diyerek şahsen eşim de ben de katıldık. Bundan sonra da bir nisa, bir insan olarak haklarını koruma mücadelelerinde daima kadınlarımızın, sizlerin yanında yer alacağımızı özellikle ifade etmek istiyorum. Şu gerçeği hep birlikte ve açık yüreklilikle kabul etmek mecburiyetindeyiz, çalışan kadının yükü giderek artıyor. Çünkü çalışan kadın aynı zaman anne olarak aile içindeki sorumluluklarını da yerine getirmeye devam ediyor. Bunun için kadının çalışma hayatındaki rolü ile evindeki sorumlulukları arasındaki dengeyi sağlamak da çok önemli. Son dönemde bu çerçevede pek çok düzenleme yapılmıştır. Doğum sonrası izinlerinden iş yerlerindeki kreşlerin yaygınlaştırılmasına kadar pek çok düzenleme ile çalışan kadınlara destek sağlanmıştır. Siyasi hayatımın her safhasında kadınlardan çok büyük destek görmüş birisi olarak kadınların iş hayatı yanında sosyal ve siyasi alanlarda da etkili olmaları gerektiğine inanıyorum. Bunun için sadece çalışanlara değil tüm kadınlarımıza ilgi alanlarına faaliyetleri yapabilmeleri için gerekli imkanları sağlamalıyız. Bizim bu konuda en küçük bir tereddüdümüz, en küçük farklı bir düşüncemiz yok."

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’DAN AFİŞLERE SERT TEPKİ
İsim vermeden CHP’li belediyelerin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla hazırlattığı ve ilçenin her tarafına astırdığı afişleri eleştiren Erdoğan, "Bir takım çevrelerin ısrarla, kendi deyimleriyle ’özgürleştirmek’ adına kadınları kadın yapan farklılıkları, güzellikleri, imtiyazları ortadan kaldırmaya çalıştığını görüyoruz. İşte bu zihniyetin yansımalarına bazı belediyelerin, bir takım siyasi partilerin, güya Kadınlar Günü için hazırladıkları afişlerde, etkinliklerde şahit oluyoruz. Bu topraklarda yabancı ne varsa getirip ’işte kadın’ diye sunan, inancını ve kılık kıyafetini aşağılayarak kadına hakaret eden bu karanlık zihniyet esasen en büyük kadın düşmanıdır. Kadını, ’başında örtü var, başında örtü yok’ diye ayrıma nasıl tabi tutarsın? Yani ’başında örtü varsa kadın değil, başında örtü yoksa kadındır.’ Böyle bir tanımlama olabilir mi? Yıllarca bu ülkede bu yapıldı. Eğer başında örtü varsa üniversiteye almadılar, okullara almadılar, örtü varsa devlet dairelerine, işe almadılar, yoksa aldılar. Ayrımcılığın ta kendisi bu, bunu yaptılar. İşte bunu hamdolsun biz değiştirdik. Nisa, insan... Ve insan olduğu için değer verdik, giyiminden kuşamından dolayı değil. Bunların kadını özgürleştirmekten anladıkları, kadını kendi ideolojilerine, kendi zihinlerinde kurdukları dünyaya köle yapmaktır. Ailesinden, mahallesinden, toplumundan, değerlerinden kopararak savunmasız bıraktıkları kadını, emeği ve bedeni ile istismar etmenin adını özgürlük koyanlar aslında nesillerimizi hedef alıyorlar" dedi.

"DÖRT ÜLKEDE İNSANLARA YAPILAN SÖMÜRÜYÜ GÖRDÜM"
Geçen hafta Afrika ziyaretleri kapsamında Fildişi, Gana, Nijerya ve Gine’ye gittiğini hatırlatan Erdoğan, "Dört ülkede insanlara yapılan sömürüyü gördüm. Peki bu dünyada o hani gelişmiş ülke olarak gezinenler, geçinenler var, niçin bunlar acaba buralara ellerini uzatmazlar, niçin buralara acaba ellerini uzatıp da oradaki yavruları, oralardaki çocukları ele alıp yetiştirmezler? Neden? İşte bunu hesabını vermek gerekiyor. Onun için biz ne diyoruz, dünya 5’ten büyüktür" dedi.
(İHA)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER