Başbakan Ahmet Davutoğlu, "’Ölen bizdense şehittir, uludur’ deyip HDP’nin yaptığı gibi ya da CHP’nin gidip zalim Esad’ın elini sıkması gibi biz gelenin mezhebine bakmadık, kimseyi düşüncesi bakımından dışarıda bırakmadık" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, yarın 18 Mart olduğunu ve yüzüncü yılında Çanakkale şehitlerini rahmetle andıklarını belirterek, "Bundan yüzyıl önce tam da bir millet artık tarihe terkediliyordu. bir millet, Gelibolu’da bir destan yazdı ve bu destan sadece şu anda ülkemizin her bir köşesinde bulunan vilayetlerimizden gelenler değil, sınırlarımızın dışında kalmış o kutsal mekanlardan Bağdat’tan, Şam’da, Musul’dan, Üsküp’ten, Kosova’dan, Kafkaslar’dan bu topraklara gönül vermiş insanlar omuz omuza Çanakkale’ye yürüdüler ve şahadet şerbeti içerek insanlık onurunu korumak için omuz omuza yürüdüler. Allah onlardan razı olsun, onlar yürürken dahi insanlık dersi verdiler. yüzüncü yılda o zaman savaştığımız orduların askerlerin torunlarıyla 24 Nisan’da tekrar biraraya gelecek ve bir savaştan bir dostluk destanının nasıl çıktığını birlikte tekrar hatırlayacağız. Omuz omuza Çanakkale’ye yürüyenlerin torunları bugün yine omuz omuza istikbale yürüyorlar. Bu yürüyüş kutsaldır. 12 Mart 1921’de İstiklal Marşımız kabul edildi. mehmet akif ersoyu rahmetle anıyoruz. Onun dediğini diyoruz, ’Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdıracak şartlar getirmesin’. Bir milletin yükselişi, ayağa kalkışı 1915 ile 1921 arasında. Çanakkkale Savaşı le İstiklal Marşı’nın yazıldığı dönemde tarihin şerefli sayfalarında yer aldı. O dönemin çocukları gerek İstiklal Marşı’nı yazmadan önce yürüyünler gerekse Çanakkale Savaşı’nda şehit düşenlerin çocukları bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin asli unsurudur. Rumeliden gelennler, mezopotamya kültürünü taşıyanlar hepsi milletimizin asli unsurudur. Onlar arasına fitne sokmak isteyenlere hiçbir surette fitne sokulmasına izin verilmeyeceğini bir kez daha ifade etmek istiyorum" ifadelerini kullandı.
21 mart nevruz, Orta Asya’dan, Mezopotamya’dan, Kürtlerin ve Türklerin, bütün kadim kültürlerin kutladığı bir bayram" diyen Davutoğlu, "Rabbimizin günün gecesini ve gündüzünü eşit kıldığı, bütün baharı müjdeleyerek, tabiatın tekrar şenlendiği bir kutlama. Biz Çanakkale Savaşı’nda omuz omuza yürüyen bütün yiğitlerin torunları olarak bizler bu bayramda Türk, Kürt, Mezopotamya halklarının ortak bayramı olarak omuz omuza kutlayacğaz. Nasıl Çanakkale savaşında omuz omuza yürümüşse, nasıl istiklal harbinde ordular ilk dehedfinizz akdenizdir emmrine uyarken bütün coğrafyadan gelenler İzmir’e yürümüşse şimdi de biz AK Parti kadroları olarak 2023’e ey millet hedefimiz dünyanın ilk 10 ekonomisi olmaktır’ diye gönülden ve aşkla yürüyeceğiz" dedi.
Bu hafta içinde 11 Martta bu kültürümüzün sembol bir isinin dedem korkutun kitabının tanıtımına katıldık. TOBB’un güzel bir baskıyla kültürümüze kazandırdığı Dedem Korkut’u anarken, aslında kadim kültürümüzün bütün unsurlarını orada yadetmeyi planlıyorduk. Bir büyük kervanın yürüyüşü, o kervanın halklarla kaynaşması ve ortak bir külltürü anadoluya taşıyarak önce Selçuklu, Akkoyunlu, Artuklu ve bu çizgiden gelerek cihan devleti Osmanlı’nın ve küresel güç olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin mayasının karıldığı o güçlü kültür.
Ne der Dedem Korkut duasında" diyen Davutoğlu, "AK alnında ak partinin ak alnından dedem korkut sesleniyor. Kimse bu milleti artık namerde muhtaç kılamayacak. AK Parti, Dedem Korkut’un duasının kabul edilmesinin tarihi adıdır. AK Parti yürüyen bu kervanın öncülerinin adıdır. Bizler gücümüzü Dedem Korkut’tan, bir yanıyla Mehmet Akif Ersoy’dan alırız. Biz, Ortaasya’dan Mezopotamyadan giden o köklü kültürün derin izlerini yüreğimizde taşıyarak, hissederek bütün milleti kucaklayarak ’bir olacağız, diri olacağı, iri olacağız’, Hacı Bektaş-ı Veli’nin dediği gibi. AK Parti bu büyük kaynakların, pınarların şelale haline dönmüş coşkulu bir şekilde tarihte akmasının adıdır. Dedem korkut Allah seni namerde muhtaç etmesin derken aslında bizlere izzeti öğretiyor. Dün özel bir törende, Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte Genelkurmay Başkanımız, Milli Savunma Bakanımızla, Aselsan Radar ve Elektronik Harp Teknolojileri Merkezi’ndeydik. Bundan kısaca bahsetmek isterim ki Dedem Korkut’un duası yerine gelmiş cümle alem görsün. Kıbrıs Barış Harekatı’nda Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhuriyet tarihi boyunca girdiği en geniş askeri harekattır. Birileri bizim Kıbrıs’a gidip oradaki soydaşlarımızı, mazlumları korumamızı istemedi. Kimler o iletişimi kesmişlerse bize mesaj vermek istediler, kaderiniz bizim elimizde. Şimdi, şunu aramızdaki fark bu. Roketsan, ilan ediyoruz kaderimizin önce Rabbimizin sonra da milletimizin elindedir. Büyük bir ıstıraptır, ki bu milletinin onuru için çok önemlidir. Tüfek icat olduğunda, teknoloji değişti ateşli silahlar devreye girdi. Biz cihan devleti olurken, teknolojiyi Ulubatlı Hasan’ın kahramanlığıyla birleştirdik. Savaş tekniğini geliştirmeyenlerin istiklal mücadelesi olamaz" diye konuştu.
"VATANPERVERLİK İDDİASINDA OLANLAR, ÖNCE BU DONANIMIN GEREĞİNİ YAPAN İKTİDARA TEŞEKKÜRÜ BORÇ BİLSİNLER"
Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bütün bunlar hafızası güçlü milletler için ders mahiyetindedir. Dersimizi aldık ve kahramanlıklarımızı teknolojik üstünlükle bütünleştirme kararı verdik. Elektronik harp demek savaş anında savaşı kazanabilecek güçlü bir teknolojiye sahip olmak demektir. Uçakların dünya semalarında uçarken sadece sizin bilmesi asıl güçlerin bilmemesidir. Şimdi Dedem Korkut’un duası yerine geliyor. Milliyetçilik ve vatanperverlik iddiasında olanlar, önce bu donamının gereğini yapan iktidara teşekkürü borç bilsinler. 12-13 sene önce tank modernizasyonu için İsrail’e gidiyorduk. Şimdi bu elektronik harp teknolojisiyle Altay’da, yüzde yüz Altay tanklarında kendi elektronik imkanlarımız olacak."
Bölgedeki gelişmelere karşı ilkeli ve ahlaki tutum sergilendiğini belirten Davutoğlu, "Bu hafta yine acılı yıldönümleri haftası. 16 Mart Halepçe’de zalim Saddam oradaki masum kardeşlerimizin üzerine kimyasal silah kullandı. Anadolu ve biz aziz milletimiz, Kafkaslardan ve Balkanlar gelen kardeşlerimize nasıl kucak açmışsak, yüzbinlerce kardeşimizi ağırladık. Onlara ekmek veren, elini veren vatandaşlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Bazıları, Saddam’ı meşrulaştırmaya çalıştılar. Saddam iki sene sonra Kuveyt’e girdi, Irak’ın 30 sene acılar yaşamasına sebep oldu. Benzer bir durum şimdi Suriye’de yaşanıyor. Halepçe’de yaşananlar Halep’te yaşanıyor. Halepçe neyse Halep’te odur. Biz hiçbir zaman ilkesiz davranmadık, sessiz kalmadık" diye konuştu.
Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti: "Bir taraftan kudretli bir taraftan şefkatli devlet olmanın esası budur. Kudretli olacaksınız ki bağrınıza bastıklarınızı namerde muhtaç etmeyeceksiniz. ’Ölen bizdense şehittir, uludur’ deyip HDP’nin yaptığı gibi ya da CHP’nin gidip zalim Esad’ın elini sıkması gibi biz gelenin mezhebine bakmadık, kimseyi düşüncesi bakımından dışarıda bırakmadık. Anadolu sınırlarımıza gelen kim olursa olsun bir kişiyi mezhebi, dini dolayısıyla dışarıda bırakmadık."
Davutoğlu, grup toplantısına katılan işitme engellilerin ’seni seviyoruz’ demesine karşılık, kendisi de ’biz de sizi seviyoruz’ karşılığını verdi.
(İHA)