Ankara
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, parti olarak hayatın bir an evvel normalleşmeye başlamasını arzuladıklarını ancak salgının yavaşlamasının ve normalleşmenin konuşulmaya başladığı şu günlerde, ikinci bir dalgaya izin verilmemesi için daha dikkatli ve özenli olunması gerektiğini düşündüklerini belirtti.
Öztrak, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Kovid-19 salgınının insanoğlunun kırılganlığını, mevcut sistemin bir virüs karşısında kağıttan kaleye dönüşebildiğini, insanların ve toplumların kaderinin, birbirine bağlılığını, insanoğlunun tabiatın efendisi değil bir parçası olduğunu gösterdiğini belirtti.
Büyük krizler, afet veya salgın gibi zor dönemlerin, insanoğlunun kendisiyle hesaplaşmasına vesile olduğunu ifade eden Öztrak, "Ramazan ayı da Müslümanların kendiyle ve nefsiyle hesaplaştığı aydır. Sabrın, metanetin, merhametin ve kardeşliğin güçlendiği, ilahi rahmete mazhar olmuş bu özel ayın kardeşliğimize, yardımlaşmaya ve dayanışmaya vesile olmasını diliyoruz." diye konuştu.
Ramazan ayına sağlık cephesinde olumlu gelişmelerle başlandığına dikkati çeken Öztrak, son birkaç gündür Kovid-19'dan iyileşerek kurtulanların sayısının, virüse yakalananların sayısını geçmeye başladığını anımsattı.
Öztrak, aktif hasta sayısındaki artışın durduğunu, hatta bir parça gerilemeye başladığını dile getirerek, "katı tedbir ve sürekli ihtiyatın" önemine işaret etti.
"Danimarka'nın yaptığı gibi katı tedbirleri ilk günden uygulasaydık, salgının belini çok önceden kırmış olacaktık. Biz ve belediye başkanlarımız bu nedenle, yaygın ve katı tedbirlerin uygulanması konusunda iktidarı çok uyardık." diyen Öztrak, 31 şehirde zorunlu sokağa çıkmama tedbirlerinin meyvelerini vermeye başladığını vurguladı.
Kurallara riayet eden vatandaşlara teşekkür eden, sokağa çıkma kısıtlaması sırasında dışarıda görev yapanlara şükranlarını sunan Öztrak, başta fabrikalarda sağlık tehlikesine rağmen iş durmasın diye çalıştırılan işçiler olmak üzere, tüm emekçilerin 1 Mayıs İşçi Bayramı'nı kutladı.
"Sağlıklı günler için umudumuz arttı"
Sağlık çalışanlarına da şükranlarını ileten Öztrak, "Sağlık kadromuz, yaşadığımız son salgında, dünyadaki en iyiler arasında olduğunu ispat etti. Cerrahpaşa, Hacettepe gibi ülkemizin köklü sağlık kurumlarında yetişmiş bilim insanları, doktorlar, hemşireler, salgınla mücadelede çok önemli görevler üstlendiler. Bu salgında, kurumsallaşmanın, köklü kurumların korunmasının, bilimin ve liyakatin önemini bir defa daha gördük." diye konuştu.
Öztrak, nitelikli sağlık personeli yetiştiren ve bugünlere getiren, tüm dünyaya parmak ısırtan bir sağlık devrimini gerçekleştiren Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu cumhuriyet ile ne kadar gurur duyulsa az olduğunun altını çizdi.
Başarının, fedakar sağlıkçılara ve cumhuriyetin eğitim anlayışına borçlu olunduğunu vurgulayan Öztrak, "Evet, sağlıklı günler için umudumuz artmıştır. Ancak bu, gevşemeye neden olmamalıdır. Türkiye, halen dünya üzerinde en fazla hastanın olduğu 7. ülkedir. Hastalığa yakalanan yurttaşlarımızın sayısı 110 bin 130'a, hastalıktan kaybettiklerimizin sayısı ise 2 bin 805'e ulaşmıştır." dedi.
Öztrak, yaşamını yitiren vatandaşlara Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır, hastalara acil şifalar dileyerek, şunları kaydetti:
"Unutmamalıyız, tedbirde kusuru olan, takdire bahane bulur. Yarın bahane aramamak için bugün tedbiri sıkı tutmalıyız. Bu nedenle sağlığımız için yaşamlarımızı kısıtlayan sosyal mesafe kurallarını gevşetirken, hastalığın yeniden hortlamasını önleyecek sağlam bir çıkış stratejisi izlemeliyiz.
CHP olarak, elbette hayatın bir an evvel normalleşmeye başlamasını arzuluyoruz. Ama salgının yavaşlamasının ve normalleşmenin konuşulmaya başladığı şu günlerde, ikinci bir dalgaya izin vermemek için daha dikkatli, daha özenli olunması gerektiğini de düşünüyoruz.
Şimdi izolasyon kurallarını gevşetip, toplumu ve ekonomiyi yeniden açma sürecinde, ya mevcut Bilim Kurulu yeni uzmanlıklarla takviye edilerek devam etmeli ya da salgından çıkış sürecini yönetmek üzere ayrı bir yapı oluşturulmalıdır."
"Kamuoyu ve TBMM detayları bilmeli"
Diğer ülkelerin salgından çıkış sürecini planlamak ve yönetmek için ayrı uzman ekipler oluşturduğuna işaret eden Öztrak, Türkiye'de de çıkış stratejilerinin yeni uzmanlıkları içeren bir kurul tarafından hazırlanması gerektiğini savundu.
Öztrak, hazırlanacak sektörel stratejilerin bu kurulun denetim ve onayından geçmesi gerektiğini ifade ederek, "Uygulanacak strateji ve alınması gereken tedbirler kamuoyuyla şeffaf bir şekilde paylaşılmalıdır. Kamuoyu ve TBMM çıkış stratejisinin detaylarını mutlaka bilmelidir. Saray hükümeti, bilim kurullarının önerdiği, atılan veya atılmayan adımlar konusunda kamuoyuna ve TBMM'ye karşı mutlaka sorumlu olmalıdır." diye konuştu.
"Ekonomide büyük bir işsizlik ve yoksulluk afeti yaklaşırken, sarayın acul damadı ne yapıyor? Sağlıkçıların çabaları üzerinden, siyasi rant devşirmeye çalışıyor. Bir de her hafta bir kısa film çekip, internete yüklüyor." görüşünü savunan Öztrak, şunları kaydetti:
"Son çektiği fragmanda da 200 milyar liralık bir destekten bahsediyor. Borç vermenin, alacak ötelemenin, vergi yapılandırmalarının, işçinin kendi parasını işçiye vermenin adına destek diyorlar. Destek nedir? İşini ve gelirini kaybeden işçinin, dükkanını kapatan esnafın, çarkları nasıl döndüreceğini düşünen sanayicinin, tarlasına giremeyen çiftçinin cebine bu krizde yitirdiği maaş, ücret, kazanç karşılığında nakit koymaktır.
Vatandaşın krizde uğradığı zararın devlet tarafından telafisidir. Ama bakan, esnafa verilen kredi kartını, millete dağıtılan tüketici kredilerini, şirketlere verilen kredi garanti fonu kredilerini destek diye yutturmaya kalkıyor."
"Özel bankalar tavsiye dinlemiyor"
Vatandaşa verilen kredilerin yeni borç anlamına geldiğini ifade eden Öztrak, "Bu paketteki 200 milyar denen desteğin yaklaşık 150 milyar lirası borç. Kalanı İşsizlik Fonu'ndan yapılan ödemeler ve çok düşük bir miktar Hazineden yapılan ödeme var. Millete faizle borç vermenin, vergisini, faturasını faizle ertelemenin adı ne zamandan beri destek oldu?" diye sordu.
Öztrak, verilen borçlarla, gelirini kaybeden millete yarınki gelirinin bugünden harcatıldığını kaydederek, "Bu dağıttınız borçların yarın ödeme zamanı geldiğinde ne yapılacak? Vatandaş bu borçları ödeyecek. Sonra ne yiyecek, ne içecek, nerede yatıp kalkacak?" değerlendirmesinde bulundu.
Bu kredilerden vatandaşların yeterince yararlanamadığı eleştirisinde bulunan Öztrak, şöyle devam etti:
"Söyleyin bakalım, bu kredilere kimler ulaşabiliyor, kimler istediği kadar kredi alabiliyor? Verdiğiniz kredilerle övünüyorsunuz, millet krediyi de alamıyor. Partimiz kredi alamayanların ağlama duvarına döndü.
Kamu bankalarına 10 bin lira tüketici kredisi için başvuran yurttaşlarımıza ya ret cevabı veriliyor, ya da 'Al şu 3 bin lirayı git' deniyor. Pek çok esnaf ve KOBİ, kredilere ulaşamıyor. Anlaşılan burada da adil olamıyor, yandaşı kayırıyorsunuz.
Özel bankalar ise tavsiye falan dinlemiyor. Krediler bildik tuzu kuru müşterilere gidiyor. 'Emeklinin bayram ikramiyesini öne çektik' diye duyurdunuz ama kredi borcu olan emeklilerin ikramiyesine bankalar el koyuyor."
"1000 lira ile insanlar nasıl geçinecek"
Mardin'de çiftçilerin hesaplarına yatan desteklere elektrik borcu karşılığında bloke konulduğunu kaydeden Öztrak, şöyle konuştu:
"Ne anladık bu işten? Bakanın çekip internete yüklediği fragmanlarla, vatandaşların yaşadığı gerçekler arasında çok büyük bir uçurum var. Bakanın bahsettiği 200 milyar liranın sağından bakıyoruz, solundan bakıyoruz millete karşılıksız verilen doğru dürüst bir destek yok. Bir tek 4,4 milyon aileye 1000'er lira verilmiş. Bir defaya mahsus vermiş olduğunuz bu 1000 liralarla bu insanlar nasıl geçinecek? Gelecek umudumuz olan çocuklarını nasıl besleyecekler?"
Kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin diye söylenen desteklerin kaynağının ise İşsizlik Sigortası Fonu olduğunu belirten Öztrak, "Yani işçinin kendi parasını işçiye veriyorsunuz, sonra da bunu paketleyip destek diye sunuyorsunuz." dedi.
Öztrak, gelirini ve işini kaybedenlere bir seferlik yapılacak 1000 liralık yardımı da eleştirerek,"1000 lira böyle bir dönemde evinde kalmaya zorladığınız, işletmesini kapattırdığınız insanları ve çalışanları ayakta tutmaya nasıl yetecek Allah aşkına? Salgınla mücadele amacıyla kahvehanesinden, berberine, düğün salonundan, tiyatrosuna 252 bin 690 işletmenin kapısına kilit vuruldu. Bunların çalışanlarına en azından bir asgari ücret tutarında destek verin. İşletmelerin yitirdikleri kazancın belli bir oranını tazminat olarak ödeyin." ifadelerini kullandı.
"Herkes fedakarlık yapmalı ama..."
"Rusya'dan, 2,5 milyar dolar verilerek alınan S-400 silah sistemlerinin nisan ayında aktive edileceğinin, Sakarya'daki Tank Palet Fabrikası'na Katarlıların 50 milyon dolar yatırım yapacağının" söylendiğini anımsatan Öztrak, bunların gerçekleşip gerçekleşmediğini sordu.
Osmangazi ve Yavuz Sultan Selim köprüleri için 2019 geçiş garantileri kapsamında, Hazine'den nisan ayında 2 milyar 720 milyon lira ödeme yapılması gerektiğini söyleyen Öztrak, "Bu ödeme söz konusu müteahhitlere yapıldı mı, yapılmadı mı? 'Türkiye'de herkes fedakarlık yapmalı' diyorsunuz ama her şeyden önce dolarla ihale alan, hazine garantilerini dolara bağlamış olan yandaş müteahhitlerin bu fedakarlığı yapmasıyla işe başlamamız gerekiyor." dedi.
Öztrak, açıklamasının ardından yöneltilen "Diyanet İşleri Başkanının verdiği hutbe ve Ankara Barosunun açıklamaları gündemde. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Baronun açıklamasıyla ilgili soruşturma başlattı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna şu karşılığı verdi:
"Bu ülkede inanç sahiplerinin inançlarını dile getirme hakkı vardır. Ancak bunu dile getirirken birilerinin yaşam tarzı üzerinden nefret dilini kullanarak, düşman yaratarak bunu yapmamaları gerekir. İçinden geçmekte olduğumuz bugünlerde en son ihtiyaç duyacağımız şey birilerini ötekileştirerek, düşmanlaştırarak toplumu bölmektir."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com