Ankara
ANKARA
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, koronavirüse ilişkin iktidara çağrıda bulunarak, "İnsan hayatı en önemli önceliğimiz olmalıdır. Madem bir Bilim Kurulu oluşturuldu ve Bilim Kurulunun üyeleri bu haftanın çok kritik olduğunu söylüyor, o halde ülke genelinde veya kritik illerde en azından bu hafta, sokağa çıkma yasağı uygulamaktan çekinilmemeliydi." dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.
Toplantı sürerken açıklamada bulunan Öztrak, toplantı gündeminde koronavirüs salgınında gelinen son durum olduğunu belirtti.
Salgına karşı Türkiye'de alınan ve alınması gereken önlemleri bir kez daha gözden geçirdiklerini ifade eden Öztrak, Türkiye ve dünya ekonomisinde bu çerçevede ortaya çıkan son gelişmeleri ve Suriye'deki güncel durumu değerlendirdiklerini söyledi.
Öztrak, Odatv'de yayımlanan bir haberle ilgili başlatılan soruşturmada tutuklanan Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve Hülya Kılınç'ın durumunu yakından takip ettiklerini dile getirdi.
Koronavirüsü nedeniyle kaybedilen vatandaşların sayısının 131'e yükseldiğini belirten Öztrak, hayatını kaybedenlere rahmet, ailelerine başsağlığı diledi.
Öztrak, zor günlerden geçildiğine, felaket ve salgın dönemlerinin millet ve devlet için de bir sınav olduğuna işaret etti.
Felaketler karşısında herkesin nasıl davrandığını milletin vicdan terazisinin tarttığını dile getiren Öztrak, CHP olarak krizin başından bu yana sorumlu ve yapıcı bir siyaset izlediklerini anlattı.
Bu musibeti bir an önce ve en az hasarla atlatmak için ellerinden geleni yapmaya çalıştıklarını ifade eden Öztrak, CHP'li belediyelerin bu krizde başarılı bir sınav verdiğini aktardı.
Krizin başından bu yana, milletin aşı ve işi üzerinde salgının olumsuz etkilerini hafifletecek ciddi tedbir önerileri hazırladıklarını hatırlatan Öztrak, milletin sağlığı için evinde otururken geçimini düşünmemesi için asgari bir geliri garanti edecek, ülkenin işçi ve işvereniyle oluşturduğu üretim tabanını koruyacak önerileri kamuoyuna ilk CHP'nin açıkladığına değindi.
Öztrak, kriz sürecinde proaktif olduklarını, değişen koşullara göre iktidara yol göstermeye çalıştıklarını vurguladı.
Geçen hafta, İl İdare Kanunu ve Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'na dikkat çektiklerini, OHAL ilan edilmeden sokağa çıkma yasağı tedbirinin düşünülebileceğini gündeme getirdiklerini anımsatan Öztrak, iktidarın şehirlerde belli mekanizmaları oluşturduğunu ama sokağa çıkma yasağı konusunda bir karar almadığını savundu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun mücadelede görülen aksaklıklara bir kez daha dikkati çektiğini, iktidara vatandaşı "evde tut" çağrısında bulunduğunu ifade eden Öztrak, bunun için İl İdare Kanunu ve Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nun yeterli olduğunu, OHAL ilan etmeye gerek olmadığını anlattığını vurguladı.
Öztrak, Kılıçdaroğlu'nun İl İdare Kanunu ve Umumi Hıfzısıhha Kanunu'nun verdiği yetkilerin iktidar tarafından zamanında ve yeterince kullanılmadığının altını çizdiğini, evde tutulanlara iş ve gelir güvencesi sağlandıktan sonra geniş ve etkili bir sokağa çıkma yasağının ilan edilmesinin gerekliliğini vurguladığını kaydetti.
Faik Öztrak, şöyle devam etti:
"Bilim Kurulu üyeleri bu haftanın çok kritik olduğunu ifade ediyorlar. Bu nedenle tedbir alınmadan geçen her dakika çok önemlidir. Kimse yurttaşlarımızın sağlığıyla, canıyla kumar oynamamalıdır.
Bugün ertelediğimiz her tedbirin, yarın çok daha ağır tedbirlerle telafi edilmek zorunda kalınacağı unutulmamalıdır. Bu musibeti ne kadar hızla bitirirsek, tahribatı, öncelikle ekonomideki tahribat olmak üzere, her alanda o kadar azaltmamız mümkün olacaktır."
- "Acı gelişmeleri engellemek bizlerin elinde"
Türkiye'de salgının seyriyle ilgili açıklanan sayıların kaygı verici olduğunun altını çizen Öztrak, ilk hastanın raporlandığı günden bugüne 20 gün geçtiğini, bu sürede hasta sayısının 9 bin 217'ye ulaştığını dile getirdi.
Faik Öztrak, İtalya'nın 9 binli hasta sayılarına 24, İspanya'nın 31, Almanya'nın ise 32 günde geldiğini hatırlatarak, Türkiye'de yapılan test sayısının Almanya ve İtalya'nın gerisinde olduğunu bildirdi.
Kümülatif tanı-test oranlarına bakıldığında, durumun pek de iyi görünmediğine işaret eden Öztrak, 23 Mart'ta yapılan her 100 test için hasta sayısı 6 iken 29 Mart'ta her 100 test için hasta sayısının 14'e çıktığını söyledi.
Rakamlar ve salgının yayılma eğiliminin ortada olduğunu, iktidarın sorumluluktan kaçmanın sonuçlarından kaçamayacağını ifade eden Öztrak, "Acı gelişmeleri engellemek bizlerin elinde.
Biz buradan iktidara bir kez daha çağrı yapıyoruz. İnsan hayatı en önemli önceliğimiz olmalıdır. Madem bir Bilim Kurulu oluşturuldu ve Bilim Kurulunun üyeleri bu haftanın çok kritik olduğunu söylüyor, o halde ülke genelinde veya kritik illerde en azından bu hafta, sokağa çıkma yasağı uygulamaktan çekinilmemeliydi." şeklinde konuştu.
- "Devlet evde tuttuğu fakir fukaraya gereken desteği vermeli"
Öztrak, son dokuz yıldır devletin, milletten kestiği vergilerle, 4 milyona yaklaşan Suriyeli için 40 milyar dolardan fazla para harcadığını söyledi.
"Aynı devlet, sadece bir hafta, kendi milletine bakamayacak durumda mı?" sorusunu yönelten Öztrak, devletin geçilmeyen köprü ve otoyollar, uçulmayan havalimanları ve yatılmayan şehir hastaneleri için bir avuç müteahhidin cebine milyarları aktardığını ileri sürdü.
Öztrak, "Şimdi aynı devlet, sosyal devlet olup işini kaybeden esnafa, sanatkara, kapısına kilit vuran KOBİ'ye, yoksula, işsize birkaç ay destek olamayacak mı?" dedi.
Kaynakların millet için kullanılması gerektiğine işaret eden Öztrak, fakir, fukaranın bir yanda ödenecek fatura ve kiraları düşünürken diğer yandan evinde oturamayacağını kaydetti. Öztrak, devletin salgının yayılmasını engellemek için evde tuttuğu fakir fukaraya gereken desteği vermek zorunda olduğunu belirtti.
Genel Başkan Yardımcısı Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Evet, 'evde hayat var'. Ancak 'evde hayat var' diyerek millet bir başına bırakılamaz. Millet, kırk katır ile kırk satır arasına sıkıştırılamaz. Vatandaşı sağlığı ile işi, aşı arasında bir tercihe zorlayamayız. Millet evde oturduğunda, işini, aşını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyaysa, o insanı evde tutamazsınız. Vatandaşa, sağlığı için evde oturduğunda, işini aşını kaybetmeyeceğinin garantisini vereceksiniz. Bunu vermeden 'evde hayat var' diye slogan atmak idareimaslahattır. Yarın bir gün hiç kimse, 'biz uyardık ama millet uyarılarımızı dikkate almadı' diyemez, dememelidir. Suçu milletin sırtına bırakmamalıdır."
- "İktidar alınganlık göstermesin"
İktidarın ekonomide işçilerin, işverenlerin, KOBİ'lerin derdine derman olacak, üretim tabanını ve istihdamı koruyacak tutarlı, gerçekçi bir program halen açıklamadığını savunan Öztrak, bu nedenle ekonomik kayıpların ağırlaşması riskinin her geçen gün arttığını vurguladı.
İktidarın "Ekonomik İstikrar Kalkanı" paketini eleştiren Öztrak, pakette yer alan yurt içi uçuşlardaki KDV indiriminin derde derman bir tedbir olmadığını söyledi.
Öztrak, "İndirim güya 1 Nisan'da başlayacaktı ama daha indirimli uçuşlar başlayamadan, yurt içi uçuşlara sınırlama ve yasaklar getirildi. Havada uçak kalmadı. Saray olağan dışı koşulları göremediği ve soruna hakim olamadığını bu tür uygulamalarla gösteriyor. Bu da Türkiye'ye yönelik risk algısını daha da artırıyor." ifadesini kullandı.
Konut kredilerinde kredi tahsis limitinin artırılması tedbirine de tepki gösteren Öztrak, korona kriziyle konut kredilerindeki limiti artırarak mücadele eden ilk ve tek ülkenin Türkiye olduğunu aktardı.
Bu tür uygulamaların ülkeyi yönetenlerin bu konuyu hafife aldığını, olağan dışı koşullarda yaşandığını görmediğini ve soruna hakim olmadığını ortaya koyduğunu iddia eden Öztrak, "Bu Türkiye'ye yönelik risk algısını daha da artırıyor. Bu nedenle iktidar alınganlık göstermesin. Biz bir tedbir paketi önerdik. Uluslararası uygulamaları inceleyen kapsamlı bir raporu da kendilerine gönderdik. Millet İttifakı'nın değerli liderleri ve sözcüleri ve diğer partilerin yetkilileri tedbir önerilerinde bulundu. Bunları bir incelesinler." diye konuştu.
Bazı saygın iktisatçıların da görüşlerini dile getirdiğini belirten Öztrak, tüm bu görüşleri ve uluslararası uygulama örneklerini dikkate alarak gerçekçi, tutarlı bir programı hazırlamanın zamanının geldiğini söyledi.
- "Herkes taşın altına elini sokacak"
Olağan dışı sürecin olağan dışı tedbirleri ve olağan dışı harcamaları gerektirdiğini vurgulayan Öztrak, Türkiye'nin mali alanının, bugüne kadar uygulanan yanlış politikalar nedeniyle son derece sınırlı olduğunu kaydetti.
Mali imkanları genişletmek için para basılması halinde bu paraların dövize kaçmaması için gerekli tedbirlerin mutlaka alınması gerektiğinin altını çizen Öztrak, üretim tabanında kalıcı hasarların önlenmesi, işçisiyle, işvereniyle, işletmesiyle üretim gücünün yitirmemesi için hızla ve olağan dışı tedbirlerin alınması gerektiğine dikkati çekti.
Öztrak, teknik kalitesi yüksek, güven veren bir programa ihtiyaç olduğunu belirterek, bu programın toplumun tüm kesimlerini, tüm ekonomik ve sosyal katmanları temsil eden Ekonomik ve Sosyal Konseyde bir an önce tartışılmasının önemine değindi.
Faik Öztrak, "Tek adam üslubuyla, aspirin tedavisi ve pansuman paketleriyle bu olağanüstü koşullardan çıkmak mümkün değildir." ifadesini kullandı.
Zor günlerde dayanışmanın artırılması ve ekmek teknesi kapananlara sosyal devletin sahip çıkması gerektiğini belirten Öztrak, sözlerine şöyle devam etti:
"Saray ise kepenk kapatmış esnafa Halk Bankasından kredi veriyor. Yetmiyor, bir de bu krediyi verirken teminat istiyor. Adamda teminat falan kalmamış ki ama Allah'tan bizde de milletimizin feraseti ve belediyelerimizin hassasiyeti var. Gelirinden ve işinden olan tüm küçük esnaf ve sanatkarlarımıza, emekçilerimize yardım etmek amacıyla belediyelerimizin başlattığı 'dayanışma için tek yürek' kampanyalarına destek bekliyoruz."
Öztrak, Kılıçdaroğlu'nun, belediyelere "Belediyelerimizin yönettiği yerlerde hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecektir." talimatı verdiğini aktardı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztrak, şöyle konuştu:
"Her şeyden önce devletten milyarlarca dolarlık iş alan bir avuç yandaş müteahhidin bu zor günlerde milletimizin yanında olduğunu görmek istiyoruz. Bu beyler en azından bu yıl, geçilmeyen köprü ve otoyollar, kullanılmayan havaalanları ve yatılmayan şehir hastaneleri için hazineden tek kuruş garanti parası istemeyeceklerini açıklasınlar, böylece milyarlarca liranın millet için kullanılmasına izin versinler.
Yine bu dönemde pek çok küçük ve orta boy işletmemiz büyük sıkıntı çekiyor ve bu işletmelerimiz, ödedikleri aidat ve üyelik ücretleriyle, pek çok çatı örgütü finanse ediyor. Başta TOBB, TESK ve bağlı odalar olmak üzere üyelerinden kestikleri paralar sayesinde banka hesaplarında milyarlar biriken kuruluşlarımız var.
Bu paralarla kuleler diktiler, devlete helikopterler aldılar. Şimdi bu paraları, üyelerinin ihtiyaçları için kullandırma zamanıdır, doğrudan nakit desteği olarak. Gün dayanışma günü ise herkes taşın altına elini sokacak."
Sağlık Bakanlığının, korona hastalarını, vefat ve test sayılarını ayrı bir dijital mecradan gün gün açıklamaya başladığını anımsatan Öztrak, bunun doğru bir adım olduğunu ancak yeterli olmadığını kaydetti.
Öztrak, diğer pek çok ülkede olduğu gibi il bazında hasta ve kaybedilen vatandaşların sayılarının da kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini belirtti.
- "Ekmeğinin derdine düşmüş emekçilerimizi bırakın"
Sosyal medyada yaptığı bir paylaşım nedeniyle, kamyoncu bir esnaf hakkında tahkikat başlatıldığını ifade eden Öztrak, esnafın canının yandığını, sahipsiz kaldığını dile getirdi.
Öztrak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İçişleri Bakanı kamyoncu vatandaşımızın yaptığı paylaşımın 'milleti tahrik ettiğini' söylüyor. Şimdi tabii insan şunu merak ediyor, acaba millet test kitlerini bulamazken, evinde kutu kutu test kitleriyle oynayanlar, satılması kesinlikle yasaklanan tanı kitleri için internette sipariş toplayanlar, bunları pazarlamaya çalışanlar hakkında hangi tahkikatı başlattınız? Yoksa bunlar ne de olsa bizim çocuklar denilerek sırtları mı sıvazlanıyor?
Canı burnunda ekmeğinin peşine düşmüş sıradan insanların paylaşımları milleti tahrik etmez. Milleti ne tahrik eder? Sayın Bakan ben size söyleyeyim, milleti, vatandaşın canı burnundayken, yandaşın cebini doldurmak için yapılan maskeli Kanal İstanbul ihaleleri tahrik eder.
Millete 'cumayı kılma' dedikten sonra, saray camisinde, saray elitleriyle VIP namaz kıldırmak tahrik eder. Milleti test kitleri ve tıbbi malzemeler üzerinden yapılan kriz fırsatçılığı tahrik eder. Milletin tahrik edilmemesi için ekmeğinin derdine düşmüş emekçilerimizi bırakın, asıl bu odaklarla ilgilenin."
Öztrak, karar alıcılara yol göstermek için ellerinden geleni yapacaklarını ve salgınla mücadelede yapıcı olacaklarını ifade etti.
- "Suriye'de ilginç gelişmeler yaşanıyor"
Suriye'de ilginç gelişmeler yaşandığını aktaran Öztrak, ABD Başkanı Donald Trump'ın "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın PKK himayesindeki PYD/YPG ile anlaşma yapmaya artık hazır olduğu" konusundaki sözlerine, ne Dışişleri Bakanlığından ne de Beştepe'den bir açıklama geldiğini hatırlattı.
Öztrak, bu konuda MHP'nin ne düşündüğünü de duyamadıklarını belirtti.
Suriye'de, Türkiye'nin kontrolündeki gruplar arasında, rant ve kaynak paylaşımındaki anlaşmazlıklar dolayısıyla silahlı çatışmaların başladığını duyduklarını anlatan Öztrak, silahların Mehmetçiklere doğru dönmemesi ve Mehmetçiklerin bu çatışmaların bir tarafı haline getirilmemesi dileğinde bulundu.
- "İşlerinden çıkarılan çalışanlara da gelir destekleri verilmeli"
Öztrak, koronavirüs önlemleri kapsamında, basın mensuplarından mesaj yoluyla alınan soruları yanıtladı.
Koronavirüs tedbirleri kapsamında, iktidarın yardım kampanyaları konusunda üzerine düşeni yapıp yapmadığına ilişkin bir soru üzerine Öztrak, iktidarın bu konuda yeterli girişimlerde bulunmadığını, yeterli kaynak aktarmadığını belirtti.
Öztrak, iktidarın 1 milyon 800 bin yoksul aile için sadece 2 milyar lira para ayırdığını ifade ederek, tüm yıl için bir haneye verilecek paranın 1100 lira olduğunu, bunun aya bölünmesi halinde paranın 100 liranın da altına düştüğünü kaydetti.
Öztrak, "Ayda 100 liranın altında bir aileye verilecek parayla o ailenin yaşamını nasıl sürdüreceği konusunun takdirini milletimize bırakıyorum." dedi.
"İşsizlikle mücadelede kısa çalışma ödeneği yeterli mi?" sorusu üzerine Öztrak, kısa çalışma ödeneğine başvuru şartlarının belli olduğunu anımsattı.
Türkiye'de uzun süre prim ödeme imkanı bulamayan, geçici olarak çalışan turizm bölgelerinde 700 bini aşan genç olduğuna dikkati çeken Öztrak, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Bunların öyle kısa çalışma ödeneğinden faydalanmaları son derece güç. Onun için baştan beri söylüyoruz yani sadece kısa çalışma ödeneği değil aynı zamanda işsizlik fonundan kısa çalışma ödeneğine hak etmese bile evlerinde oturmak zorunda olan, işlerinden çıkarılan çalışanlara da doğrudan belli gelir destekleri verilmelidir."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com