Manisalılar ile buluşan ve yine HDP'den Paralel Çete'ye, MİT TIR'larından MHP'ye, Diyanet'le ilgili tartışmalardan "bol keseden dağıtanlar" kadar geniş bir yelpazede değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP’li seçmenlere de seslenerek, "Şimdi ben CHP’ye gönül veren kardeşlerime söylüyorum, ne olur bu yalancıların peşinden kopun" dedi.
“Cumhurbaşkanı Manisalılar ile buluşuyor” programı kapsamında Cumhuriyet Meydanı’nda halka hitap eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Manisalıların büyük sevgi gösterisi ile karşılandı.
Erdoğan, sözlerine Soma’da 13
Mayıs 2014 tarihinde
meydana gelen maden faciasında hayatını
kaybeden 301 madenciye rahmet dileyerek başladı. Erdoğan, “Rabbim ülkemizi ve milletimizi bu tür felaketlerden korusun. Manisa, bu ülkede birliğin kardeşliğin kıymetini en iyi bilen şehirlerden biridir. Tarımın, sanayinin,
ticaretin şehri
Manisa istikrarın ve güvenin kıymetini çok iyi bilir.
Türkiye için hiçbir hedefi, hayalleri, projeleri olmayanlar
bir araya gelerek
eski Türkiye koalisyonunu kurdular. Bu koalisyonda kim var, ana muhalefet. Ben başbakanlığım dönemimde olduğu gibi
bugün de ana muhalefetin başındaki zatın yalanlarını, iftiralarını düzeltmekten adeta yoruldum. Bu seçimlerde de çıktı, bir
takım vaatlerle emekliyi, öğrenciyi kandırmaya çalışıyor. Öğrenciye üniversite harcını
kaldırma sözü veriyor. Halbuki biz 3
yıl önce zaten bu
harçları kaldırdık. Ya
böyle de
göz göre yalan olur mu? Şimdi ben CHP gönül veren kardeşlerime söylüyorum ne olur bu yalancıların peşinden kopun. Bu kadar ülkede yapılanlardan bihaber olanların peşinden gidecek misiniz ? Bu harç kalkalı 3 yıl oldu. İşsizlere yılda 1
milyon istihdam sözü veriyor. Geçen yıl gerçekleşen
yeni istihdam
sayısı 1 milyon 350 bin. Bunlar ne ile meşgul,
Türkiye’nin gerçeklerinden bir haber.
Önce ne dedi, ‘bana 4 yılın verin, işsizliği ortadan kaldırayım’
sonra 2035’te işsizliği yüzde 5’e düşüreceğim dedi. Bu yüzde 5 dediği rakam aslında
benim başbakanlığım dönemimde bizim
2023 hedefimizdi. Şimdi ey
Kılıçdaroğlu şimdi senin neyine inanacağız. Şimdi bir yalan daha çıktı. ‘Et ve
Balık Kurumunu, Et ve Süt Kurumu’na çevireceğiz’ diyor. Biz zaten 2013 yılında yaptık. Et ve Balık Kurumu’nu zaten Et ve Süt Kurumu’na dönüştürdük. Haberi yok. Böyle siyaset olur mu? Ne diyor şimdi, ‘Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki klozetler altındır’ diyor. Ben de ‘gel bir tane
altın kaplama klozet kapağı bulabilirsen ben cumhurbaşkanlığını bırakacağım’ dedim. Ama bulamazsan sen partinin
başından gitmeye var mısın? Gidemez. O koltuğa o kasetle
geldi kasetle. Zaten orada da bir yalan söylemişti.
Baykal ile görüştü, ayrıldı.
Basın sordu, ‘yok aday değilim’ dedi. Bir gün sonra adaylığını açıkladı. Kardeşlerim dünyada en çok
nefret edilmesi
gereken şey yalandır, yalancıdır.
Türkiye’de yaşayan birinin, bu ülkenin gerçeklerini bilen
birisi nasıl bu kadar yalanı, yanlışı arka arkaya sıralar diye düşünüyorduk ki
mesele çözüldü. Meğer bu Kılıçdaroğlu Türkiye’ye bakmak
yerine başka yerlere bakıyor. Yunanistan’a bakmış, oradaki partinin söylediklerinin aynısını konuşuyor. Hatırlarsanız, bundan önceki
Yunanistan Başbakanı için ne diyordu, ‘Yorgo biz iktidara geliyoruz.’ Ama tabi Yorgo’nun siyasi ömrü buna yetmedi.” dedi.
“OLMAYAN ŞEY DAĞITILMAZ, BUNLAR SADECE DAĞITMASINI BİLİYORLAR”
Muhalefetin seçim vaatlerini
eleştiren Erdoğan, konuşmasına şöyle
devam etti:
”Ülkeyi büyütmeden, geliştirmeden, zenginleştirmeden
herkese bol keseden dağıtmaya kalkarsanız, sonunda IMF’nin kapısında
borç dilenen ülkelerden
biri haline düşerseniz. Biz iktidarı kimden aldık ? Kendi iktidarım dönemini, geçmişi anlatıyorum.
Cumhurbaşkanlığı dönemimde böyle bir görevim yok ama
bunları anlatmak durumundayım. Niye, halkım doğruları bilsin istiyorum. Bilsin
ki bu yalan ve yalancıların peşine düşmesin. MHP, DSP ve ANAP, IMF’den borç aldılar. 23 buçuk
milyar dolar borçla bize devrettiler. 23 buçuk milyar
borcu IMF’ye biz ödedik. Başbakanlığım dönemimde IMF bizden borç istedi. 5 milyar dolar. El elden üstündür. Biz böyle bir Türkiye
inşa ediyoruz, yeni Türkiye bu dedik.
Merkez Bankası’nın
döviz rezervi neydi, 27 buçuk milyar dolar. Şimdi 122 milyar dolar. O eski Türkiye’ydi şimdi ise yeni Türkiye. Farkımız bu. CHP’nin ithal
ekonomi bakanı güvencesi verdiği o
Sayın Derviş döneminde 15
günde 15 yasa
tasarısı verdi.
Kemal Derviş o günün hükümetine ‘bu 15 yasa çıkmazsa IMF o krediyi vermez. Siz işçinin, memurun maaşını ödeyemezsiniz’ diye dayatma yapmıştı. Kardeşlerim unutmayın, borç alan emir de alır. Türkiye’yi koalisyon değil, meclis
değil kim yönetiyordu biliyor musunuz ? IMF. Son Davos’a gidişimi biliyorsunuz. O ‘one minute’ dediğimiz
Davos var ya. O Davos’ta ben IMF’nin başındaki zat ile yanımda ekonomi bakanı ve
başbakan yardımcımız ile beraberiz konuşuyoruz. Dedim ki ‘ Siz bize
kredi açtıysanız eğer biz size bu borcumuzu yaptığımız planlamayla öderiz. Ama yok siz Türkiye’yi yönetmeye kalkarsanız, yönetilecek bir Türkiye yok.’
Adam tabii ki renkten renge girmeye başladı. Siz bu borcu bizden önceki hükümetlere verdiniz, biz de size bu borcu ödeyeceğiz dedik. ‘Bu ülkeyi yönetmeye gelince, bu ülkeyi ben yönetiyorum kusura bakma.’ dedim. IMF’ye borcumuz bitti. Şimdi Kılıçdaroğlu başta olmak
üzere muhalefet partileri bizim Türkiye’yi IMF boyunduruğundan kurtarmamız,
ekonomimiz sayesinde kalkmışlar
kuru sıkı atıyorlar. Kim inanacak, dürüst olun. Önce kazanacak, sonra dağıtacaksın. Olmayan şey dağıtılmaz. Bunlar
sadece dağıtmasını biliyorlar. Hazıra dağ dayanır mı? Bakınız biz bu kadar yatırım yapıyoruz
değil mi ? Örnek şimdi İstanbul’da 3. Hava limanı yapılıyor. Bu
hava limanının
maliyeti ne biliyor musunuz, 12 milyar euro. 5 tane
Türk firması yapıyor. İlk etabını 2017 yılında inşallah açacağız. İkinci etap 2023’e yetişecek. Enteresan bir şey var. 25 yıllık
kiralama süreci başladı. 25 yıl içerisinde
kira olarak ne ödeyecekler biliyor musunuz, 22 milyar euro. İş bilenin kılıç kuşananındır. Yılda 150 milyon
yolcu kapasiteli
dünyanın ilk 3’ü içerisindeki bir hava limanını yapıyoruz. Aynı şekilde bakın şuanda sizi de ilgilendiren bir konu. İstanbul-İzmir otoyolu. Manisa’dan da geçecek. Dünyanın en uzun ilk 3 asma köprüsünden bir tanesi. Bunun maliyeti 9 milyar dolar. Bunda da yine bizim cebimizden
para çıkmıyor. İş bilenin kılıç kuşananın.”
“VATİKAN’IN PAPASINA İTALYA UÇAK TAHSİS EDİYOR DA BİZ NİYE YAPMAYALIM”
Diyanet İşleri
Başkanı Mehmet Görmez’in kamuoyunda gündeme gelen polemiğin
ardından Mercedes
makam aracını
teslim etmesine değinen Erdoğan, “Cebinde para, harcamak kolay.
Kaynak gösteriyor mu bunlar, yok. Gösterdiler, bir tanesi çıktı o
terör örgütünün arkasında olan var ya. Ben buradan aynı zamanda Kürt kardeşlerime de sesleniyorum; ne dedi, ‘Diyanet İşleri Başkanın
altındaki Mercedes kaynaktır’ dedi. Bu Mercedes’in değerini sordurttum. 320 bin lira. Buymuş kaynakları. Biz
Arnavutluk ziyareti yaptık,
Diyanet İşleri Başkanımızla.
Diyanet İşleri Başkanına dedim ki ‘keşke bu konu için benimle istişare yapsaydın. Ben
asla şu Mercedes’i geri verdirmezdim sana. Çünkü bu makama bu araba az bile.’ Bir defa
bunların dinle, diyanetle bir alakası yok. Şimdi Diyanet İşleri Başkanlığını kaldıracaklarmış. Diyanet İşleri Başkanımız
verdi tabi arabayı. Ben de bu defa dedim ki ‘makamıma tahsisi olan
zırhlı Mercedeslerden bir tanesini ben size tahsis ediyorum. Seçimlerden sonra Başbakanımız ile konuşacağım, uçaklarımızdan bir tanesini uluslararası yolculuklarda tahsis edeceğim. Yani, Vatikan’ın papasına
İtalya uçak tahsis
ediyor da biz niye yapmayalım.
Bizim Diyanet İşleri Başkanımız sadece Türkiye’nin değil, bu coğrafyanın yetkililerden bir tanesidir. Onun için Şehzadeler şehri Manisa, gereken cevabı Pazar günü vereceğinize inanıyorum. Bu kandan beslenenlere, bu kafa tası milliyetçilerine, bugüne kadar bir şey üretemeyenlere ve aynı zamanda bu Ulusalcılara gereken cevabı ben Pazar günü Manisalının vereceğini inanıyorum” dedi.
“BİR DEVLET İŞÇİSİNE, MEMURUNA BORÇLU OLUR MU?”
Geçmiş hükümetlerin icraatlarından söz eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Kafatası milliyetçisi’ dedim diye rahatsız oluyor. Niye rahatsız oluyorsun? 3 buçuk yıl bu ülkede
iktidar oldular mı? Sorun bunlara Türkiye’de bu süre içerisinde ne yaptınız? 12 yıl ben bunları inceledim.
Düzce depremi,
Bolu depremi,
Sakarya depremi,
Kocaeli depremi. Bunlar bu depremlerin
altında kaldılar. Ondan sonra da hükümeti bırakıp kaçtılar. Hemen
erken seçim dediler mi? İyi ki demişler. Çünkü hemen arkasından biz geldik. Yoksa bunların kahrı çekilmezdi. Bak 12 yıl hep ilan
edilen zamanlarda seçimleri yaptık. Çünkü bu istikrardır. İstikrar olmayan bir ülkede asla
güven olmaz. Bu ülkede öyle zamanlar gördük ki kardeşlerim 8 yıldır 6
hükümet gördük. Çoklu siyasi döneme girildiğinde 16 ayda bir hükümet kurulmuştur. İstikrar olmayan bir
ülkeye küresel sermaye
gelir mi ama şimdi hamdolsun geliyor. Emekli, memur, işçi kardeşlerime sesleniyorum. Allah aşkına başınızı iki elinizin
arasına alın düşünün
zorunlu tasarruf
adı altında memur, işçi kardeşlerimden para kesildi mi? Kimin döneminde; MHP, ANAP, DSP, SHP. Hepsinin döneminde paralar kesildi. Ne kadar biliyor musunuz? Başbakan oldum, masaya oturdum, önüme geldi bu rakam. 15 katrilyon. Bugünün rakamıyla 15 milyar. Hemen arkasından bir dosya daha geldi. Bunun adı da KEY’di. Yani konut edindirme yardımı. Güya memuru, işçiyi
ev sahibi yapacaklarmış. Maaşlarından kesiyorlar. Niye biliyor musunuz, maaşları ödeyemiyorlar. 3 buçuk katrilyon da o. Ne yaptı, 18 buçuk katrilyon. Bu paraları biz ödedik. Bir devlet, işçisine, memuruna
borçlu olur mu? İşte bu yanlışı biz düzelttik. Bir Manisa türküsü var. O
türkü bunların halini çok güzel anlatıyor. Karşıdan gelir oğlu serviye benzer, bakmayın çalımına heybesi saman dolu. Bunların heybesinde milletine hizmet anlamında hiçbir şey yok. Bunların heybesinde hiç bir şey yok. Bunların heybesinde sadece çalım var,
tehdit var. Biz Türkiye’nin milli gelirini 230 milyar dolardan aldık, şimdi 800 milyar dolar. 2023’te
hedef 2 trilyon dolar. 78 milyon herkesin refahını arttıracağız. Başbakanlığım dönemimde bu hedefleri koyduk. Emeklinin, işçinin de bundan istifade etmesini sağlayacağız. Yalanla, iftirayla atıp tutmakla bu işler olmaz.”
“BÖLÜCÜ ÖRGÜTÜN GÜDÜMÜNDEKİ PARTİ İÇİN UĞRAŞIYORLAR”
Muhalefetin seçim sonrası için bahane üretmeye başladığını belirten Erdoğan, “Hep birlikte bölücü örgütün güdümündeki parti için uğraşıyorlar. Manisalı kardeşim
görüyor musun, CHP, MHP, Pensilvanya,
Ermeni lobisi destekliyor,
Kandil zaten komuta durumunda. Tüm bunlar kimi destekliyor, 6-7-8
Ekim olaylarında
milleti sokağa döküp 50 kişinin ölümüne yol
açan partiyi destekliyor. Ölen 50
kişi kimdi, Kürt’tü. Peki öldüren, onlar da Kürt. Bir
insan can alır mı ? Şimdi 200 tane ‘Aydın’ diye geçinen çıkmış, ne ‘Aydın’ı ya bunlar karanlık. Düşünün 50 kişinin ölümüne
neden olan bu kişileri bu anlayışı
destekleme kararı aldılar. 15
yaşında Yasin Börü et dağıtmaya çıkıyor, 3. kattan atıyorlar, bıçaklıyorlar ondan sonra da
üzerinden arabayla geçiyorlar. Hiç bunlarla ilgili bunlardan bir şey duydunuz mu? Annesine, babasına ‘pişmanız, özür dileriz’ dediğini
duydunuz mu ? Kardeşlerim bunlar dürüst değil. Bunlar kandan besleniyorlar. Ben bunları Van’da gördüm. Musluklardan kan akıyor. Tabii üzerlerine gidince musluklar değişti, bilboardlar değişti. Su akan bilboardlar geldi. Zaten Van’ın
suyu da yoktu. Van’a suyu başbakanlığım döneminde
Veysel Bey’e ‘şu Van’ın su problemini biz çözelim. Yoksa bunların böyle bir şey yapacak hali yok’ dedim. Van’ın su problemini biz çözdük. İzmir’in su problemini de Gördes Barajı’ndan yine biz çözdük. Aslında bu görevler
belediyelerin görevleri. Lafla bu işler yürümüyor. Canımız yanıyor, canımız” dedi.
“ARTIK BAŞÖRTÜSÜ SORUNU YOK”
Sözlerine CHP’yi eleştirerek devam eden
Erdoğan şöyle konuştu:
”Geçmişte biliyorsunuz, ‘Kabe Arap’ın
olsun bize
Çankaya yeter’ diyorlardı. Biz ne diyoruz. Bizim Kabe’miz Mekke. Kabe’miz Mekke’de bizim öyle mi? Farkımız bu. Ne yapıyor Diyanet’i
kapatma sözü veriyor. Diğeri başka bir şey diyor. Nedir o CHP diyor ki ‘İmam Hatipleri’ kapatacağım. Kayseri’ye gidiyor orada ‘hayır ben öyle bir şey demedim’ diyor. Ne söyledin. ‘ben 1+8+3 dedim’ diyor. 28 Şubat’ta da bunlar aynısını yapmadılar mı? İmam Hatiplerin orta kısmını kapatmadılar mı? 600 bin
öğrencisi vardı. 60 bin öğrenciye düştü. Niye üniversiteye gidemiyor, başörtülü olamıyor. Ne
yaptı mecburen çekilmeye başladılar.
Orta kısımlar dahil şuanda
imam hatipler
tamamen açık mı? Kat sayısı kalktı mı? İstediğiniz üniversiteye gidiyor musunuz? Artık
başörtüsü sorunu yok, üniversitelerde de imam hatiplerde de yok. Şimdi Danıştay
yeni bir karar aldı. Düz liselerde de başörtüsü sorunu yok. Bir karar daha çıktı. Hakimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu dedi ki yargıda da başörtüsü sorunu yok. Maalesef çok çektik. Ben imam hatip mezunuyum. 4 evladım var 4’üde imam hatip mezunu. Fakat ben kızlarımı bu ülkede okutamadım. Benim ülkemde okutamadım. Öz yurdunda garip bir parya diyor ya
şair biz parya muamelesi gördük. O kapılardan o yavrularımızın maalesef başlarından başörtüleri çekilerek nasıl kovuldular biliyor musunuz. Çok enteresandır.
Okulu birincilikle bitiren kızlarımızı
diploma törenine almadılar. Şunu bilmemiz lazım. Hesapların
üzerinde bir hedef var, hesapların üzerinde bir tuzak var. Bunların hiçbiri tutmadı.”
“BUNUN HESABINI VERECEKLER”
Paralel
yapı ile ilgili de
konuşan Erdoğan, “Şimdi Pensilvanya bunlarla beraber iş tutmuş. Yılanla beraber
hareket ediyor. Aman Yarabbim. 1999’da kaçıp gitti buradan. Hocaefendi niye Amerika’ya gittin de Mekke’ye, Medine’ye gitmedin? Mihmandarları da kaçıyor. Şimdi imamları da kaçmaya başladı. Yahu imam mihrabı
terk eder mi? Eder, eder. Ne demiştim Başbakanlığımızda. İnlerine gireceğiz demiştim. İnlerine girdik. Onlar kaçıyor biz kovalıyoruz. Kim olursa olsun. Ne gerekiyorsa yapacağız. Bu millet
adına yapacağız.
Hukuk içerisinde ne yapılması gerekiyorsa yapacağız. Bunlar bu milleti parçaladılar. Bu ümmeti parçaladılar. Bunun
hesabını verecekler. Tabi Bu dünyadaki hesap var bir, bir de öbür alemdeki hesabı var iki” dedi.
“ONLAR YARIM PORSİYON BİLİYORSUNUZ”
HDP’yi Diyanet İşleri
Başkanlığı üzerinden eleştiren Erdoğan, “Kürt kardeşlerimize Kürtçe Kur’an
meali bastırıyor, Diyanet İşleri Başkanlığı çıkıyor o malum partinin başındaki eş başkan, onlar yarım porsiyon biliyorsunuz. Ne diyor bunlar ‘bir tane bastırmışlar onu da
Cumhurbaşkanına göndermişler’ diyor. Ertesi gün Diyanet sabah
açıklama yapıyor. 10 bin tane bastırdık.
Güneydoğu ve
Doğu Anadolu’ya gönderildi. Ücretsiz dağıtılacak. Bundan rahatsız oluyor. Olur ya Kürtçe bilen kardeşlerim Kur’an-ı öğrenir, Kur’an-ı kerimin mealini okur. O kadar ileri gittiler ki tek parti döneminin
Türkçe ezanına özenip Kürtçe ezan fitnesi çıkaran yine bunlar. Sadece bu kadar da değil. Meclise giremezsek şöyle olur böyle olur diye bir yandan eş başkanlar, bir yandan Kandil, bir yandan da bunların destekçisi olan
yerli yabancı medya milleti tehdit ediyor. Siz bu milleti ne sanıyorsunuz ya. Çanakkale’yi Kut ül Amare’yi ne çabuk unuttunuz ya. 1950
demokrasi zaferini ne çabuk unuttunuz ya. Milletimiz 12 yıldır seçimiyle, referandumuyla 9 defa size bu tehditlerin işe yaramayacağını göstermedi mi? Benim dönemimde 9 seçim geçirdik. İkisi referandum, 7’si
belediye ve genel seçimdi. Hepsinden de zaferle biz çıktık. Bir defa millet size deyim yerindeyse demokrasiden, kalkınmadan, özgürlüklerden, hedeflerinden vaz mı geçecek sanıyorsunuz? Soruyorum şimdi Manisa bunlardan vazgeçiyor mu? Ben Türkiye’nin diğer 80 vilayetinden de aynı nidanın yükseldiğine inanıyorum. Az önce Sivas’ta yağmurun altında on
binlerce insan böyle haykırdı. Bunlara
karşı cevabımızı yağan yağmurda veriyoruz. Ne diyoruz? bir Tek millet, iki tek bayrak, üç tek vatan, dört tek devlet.
Devlet içinde devlet asla. Paralel devlet bilmem ne devlet yok öyle şey. şimdi bunlar temizleniyor. Aklanacak paklanacak. Tertemiz olacak inşallah. Ama biraz sabır, 40 yılda yaptılar bu işi. Türkiye inşallah tek millet, tek bayrak, tek devlet, tek milletle kararlı bir şekilde bu yolda ilerliyor. 2023 hedeflerine, 2053 hedeflerine, 2071 hedeflerine inşallah Rabia’nın gücüyle birlikte ulaşacağız” dedi.
“DOĞAN MEDYA GRUBU DA BUNDAN ÇOK RAHATSIZ OLDU”
Cumartesi günü İstanbul’da fethin 562’inci yılını kutladıklarını hatırlatan Erdoğan, “Milliyetçisi de ulusalcısı da bundan rahatsız oldu.
Doğan Medya
grubu da bundan çok rahatsız oldu. Köşe yazarları yazıyor. Ordunun mehterinin orada ne
işi var. Türk yıldızları orada niye
gösteri yapıyor. Yahu bu partinin fetih
şenliği değil ki. Bu Cumhurbaşkanlığının himayesinde,
İstanbul Valiliğiyle, İstanbul
Büyükşehir belediyesinin ortaklaşa düzenlediği bir fetih şenliği
İstanbul’un fethini kutlamayacağız da neyi kutlayacağız. Orada büyük bir müjde var biliyorsunuz. Ne diyordu
Sevgililer Sevgilisi ’Le tufte hannel Kostantiniyyetu fele ni’mel emiru emiruha vele ni’mel ceysu zalikel ceys’ diyordu. ’İstanbul
yani Kostantiniye muhakkak fetholunacaktır, onu fetheden komutan ne güzel emir, onun ordusu ne güzel ordu’ diyordu. Ve bu milliyetçiler bundan
mutlu olmaları gerekirken, maalesef tabi
yönetimi kastediyorum. Yoksa MHP’ye gönül vermiş kardeşlerimi değil. Ben onların başındakiler gibi düşündüğüne inanmıyorum. Doğan Medya grubu orada yazsa ne olur, yazmasa ne olur. Ben orada 2 milyona
yakın insanı dinliyorum. 562 kişilik bir mehter ilk defa.
Ordu mehteri. Muhteşem bir gösteri. Türk Yıldızları ilk defa
inanıyorum ki, böyle bir kitleye böyle bir gösteri yaptılar. Başka bir heyecan. Bu neyi gösteriyor biliyor musunuz? Benim uçaklarım, pilotlarım maşallah ne kadar başarılı.
Halka bir özgüven geliyor. Ama onlar bundan rahatsız oluyor. Anlatabiliyor muyum. Şimdi biz her yıl bu fetih şenliğini yapacağız. Bir haftaya yayacağız.
Çanakkale Zaferinin 100. yıldönümünde yaptığımız gibi aynısını yapacağız. Biz milletimizi tanıyoruz, ülkemizi tanıyoruz, Türk kardeşlerimizi tanıyoruz ve
takip ediyoruz. Türkiye güçlü olamazsa Orta Asya’daki kardeşlerimizin
mahsur kalacağını biliyoruz, Türkiye güçlü olmazsa Balkanlar’daki kardeşlerimizin
en büyük taraftarını kaybedeceğini biliyoruz. Türkiye güçlü olmazsa Afrika’nın,
Güney Asya’nın mazlumlarının kendilerine uzanacak el bulamayacaklarını biliyoruz” şeklinde konuştu.
MİT TIRLARI BU YARDIMLARI GÖTÜRÜRKEN...
MİT TIR’larının durdurulmasına ilişkin konuşan Erdoğan, “Milliyetçilik, Suriye’deki Türkmen kardeşlerimize giden
yardımların önünü bölücü örgütle, paralel yapıyla bir olup önüne kesmeye çalışmak değildir. Ey
Bahçeli MİT TIR’ları bunlar MİT.
Milli İstihbarat Teşkilatı’nın TIR’ları Türkmenlere
yardım götürüyordu. MİT TIR’ları bu
yardımları götürürken sen neredeydin, sana mı soracaktı, terör örgütünün güdümündeki partiye mi soracaktı. Bir ülkenin
istihbarat teşkilatı o ülkenin başındaki cumhurbaşkanı ve hükümetle yapar. Bunları size sormaz. Bakın şimdi o
operasyonları yapanların hepsi yargılanıyor. Biz bu oyunlarla ilk defa karşılaşmıyoruz Türkiye, Bosna’ya, Kosova’ya yardım eder birileri hemen ayağa kalkar. Kılıçdaroğlu ne diyor, ‘Türkiye’deki Suriyelileri,
Suriye’ye göndereceğiz’. Şu anlayışa bak. Bu insanlar evlerinden kaçarak Türkiye’ye sığındılar. Bu millet ensardır, ensar. Muhacir ile ensarın ne
olduğunu bilin. Muhacirler gelmiş biz de ensar görevimizi yapmışız. Türkiye, Suriye’deki Türkmen kardeşlerine yardım ediyor. Bunlar kimin yanında, Kılıçdaroğlu’na sormuyorum, çünkü kimin yanında olduğunu zaten biliyorum. Pensilvanya’ya da sormuyorum, onun da nerede olduğunu biliyorum. Ama milliyetçiyim iddiasında bulunan Bahçeli’ye soruyorum, sen kimin yanındasın. Milletin yanında
olmadığı kesin. 3 buçuk yılda hükümeti bırakıp kaçmaya benzemez. Hiç öyle geometrik şekillerle oyun oynamaya benzemez. Türkmenlerimiz ile birlikte Suriye’deki milyonlarca kardeşimizin canı söz konusu. Pensilvanya’ya şirin gözükmek için bölücü örgütün güdümündeki partiye
destek vermek için Türkmenlere
yapılan ihanete
ortak olan
herkes hesabını Pazar günü verecek” dedi.