TBMM
CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
ABD'de yürütülen Rıza Sarraf soruşturması kapsamında Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın gözaltına alınması ve tutuklanması olayının son derece ciddi bir konu olduğunu belirten Gök, şöyle konuştu:
"Ne olmuştur da Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı tutuklanmıştır? Rıza Sarraf ile ilişkisi nedir, Sarraf'la ABD'nin soruşturduğu konularda iş birliği mi yapmıştır? Bu konularda berrak, şeffaf açıklamalara ihtiyaç vardır. Bu konuyu son derece ciddi biliyoruz. ABD'de yürütülen bu soruşturmanın başka kesimlere de sirayet edeceğinin bir sinyali olarak görüyoruz. Bu bakımdan hükümetin ve Halk Bankası'nın kamuoyunu inandırıcı açıklamalar yapmaya davet ediyoruz."
Gök, referandum süreci içerisinde gittikleri her ilde, ilçede ağır baskılara maruz bırakıldıklarını öne sürdü.
Bu süreçte devletin tüm kaynaklarının 'evet' diyenlere tahsis edildiğini iddia eden Gök, valilerin, kaymakamların ve emniyet güçlerinin de 'evet' diyenlerin yanında saf tuttuğu ve bunu fütursuzca saklamaya bile gerek duymadığı bir süreçten geçiyoruz." ifadesini kullandı.
Gök, referandum sürecinde gerçekleştirilen toplantılarda hükümetin bazı bakanlarının kullandığı dilin de çok ağır olduğuna dikkati çekti.
Konuşmaların devlet adabıyla bağdaşmayan tarzda olduğunu savunan Gök, "İçişleri, Dışişleri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlarının yaptıkları açıklamalarda hakaret cümleleriyle sarf ettikleri sözlere karşı CHP olarak yasal haklarımızı kullanacağımızın bilinmesini isteriz. Bu kişilerin diliyle onlara cevap vermeye tenezzül dahi etmiyoruz. Bu bakanlar devlet adabını ayaklar altına almaktadırlar. Onları uyarması gereken başbakandır ancak onun da sesi çıkmıyor. Biz bu dille yasal haklarımızı koruyarak mahkemeler önünde hesaplaşırız. Onların seviyesine inmeyi asla düşünmüyoruz. Boşuna beyhude çırpınışlar içerisinde bulunmasınlar. CHP, kutuplaştırmadan, ayrıştırmadan uzak bir dille kampanyasını sürdürme kararlılığı içerisindedir. Kimse bizi kendi dillerinin seviyesine düşürecek tartışmaların içerisine çekeceğini beklemesin." değerlendirmesinde bulundu.
Muhabir: İsmail Çimen