Siyaset

CHP'den İzlanda'ya 'Milli Takım' tepkisi

CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztrak, "Milli Takımımıza İzlanda havalimanında yapılan çirkin muameleyi kınıyoruz. Milli Takımımız bu tavra en güzel cevabı yarın akşam yeşil sahalarda verecektir." dedi.

CHP'den İzlanda'ya 'Milli Takım' tepkisi
10-06-2019 20:02
Ankara

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.

Toplantı sürerken açıklamada bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, konuşmasına, Suriye'nin Azez kentinde Türk Silahlı Kuvvetleri üssüne yönelik terör saldırısında şehit olan Uzman Onbaşı Halil Kurt'a Allah'tan rahmet, millete ve kederli ailesine sabır, yaralı askerlere şifalar dileyerek başladı.

Bayram tatilinde yaşanan trafik kazalarında onlarca vatandaşın hayatını kaybettiğini hatırlatan Öztrak, yaşamını yitirenlere Allah'tan rahmet, yaralananlara acil şifalar diledi. Öztrak, bayram boyunca görevlerinin başında olan polislere teşekkür etti.

A Milli Futbol Takımını, Fransa karşısında kazandığı zaferden dolayı kutlayan Öztrak, Fransız Milli Marşı okunurken yapılan protestoları yakışıksız bulduklarını dile getirdi.

Öztrak, Milli Takıma İzlanda havalimanında yapılan muameleye işaret ederek, "Milli Takımımıza İzlanda havalimanında yapılan çirkin muameleyi kabul etmiyoruz, reddediyoruz. Bu olayı kınıyoruz. Milli Takımımız bu tavra en güzel cevabı yarın akşam yeşil sahalarda verecektir." diye konuştu.

Türkiye'nin ekonomik sorunlarının hızla derinleştiğini, mutfaktaki yangına artan işsizliğin refakat ettiğini vurgulayan Öztrak, Türkiye'de 8,5 milyon işsizin bulunduğunu, her 100 işsizden 24'ünün üniversite mezunu olduğunu söyledi.

Milletin borcunu ödeyemediğine, protesto edilen senet tutarının bu yılın ilk 4 ayında geçen yıla göre yüzde 57 artarak 7 milyar liraya ulaştığına, aynı dönemde karşılıksız çek tutarının ise yüzde 84 artarak 12 milyara geldiğine dikkati çeken Öztrak, iş adamlarının, esnafın, çiftçinin faiz ve kur kıskacı altında sıkıştığını ifade etti.

"Bakıyoruz, saray sosyetesi ve sarayın etrafındaki mutlu bir azınlık ihtişamlı yaşamlarını sürdürmeye devam ediyorlar. Hiçbir bankacılık tecrübesi olmayan mütekait siyasiler banka yönetim kurullarına atanıyorlar. Ardından THY'de çalışan saray sosyetenin genç bir üyesine 40 ayrı şirkette yönetim kurulu üyeliği veriliyor." iddiasında bulunan Öztrak, milli havacılık şirketi THY'nin saray sosyetesinin arpalığı haline geldiğini ileri sürdü.

"Sıradan bir mektup değil"

Öztrak, Türkiye'nin aile şirketi gibi yönetildiğini, 2014'ten bu yana iplerin tek kişinin elinde olduğunu öne sürerek, ipleri tek başına elinde tutan bu kişinin, dışarıdan veya içeriden gelebilecek ters rüzgarlara karşı ekonominin dayanıklılığını artıracak en ufak önlem almadığını savundu.

Türkiye'de hukuk devleti ilkesinin, hukukun üstünlüğünün yerlerde süründüğünü ileri süren Öztrak, "Türkiye'de kimin hapse gireceğine Beştepe'deki saray, kimin hapisten çıkacağına ise ABD'deki Beyaz Saray karar veriyor. Ülkeyi pahalılık, işsizlik ve yoksulluk batağına sürükleyen beceriksiz saray yönetimi sıkışmış gözüküyor. Şimdi kendi koltuklarının bekası için Türkiye'nin itibarını bozuk para gibi harcıyorlar." dedi.

ABD Savunma Bakanlığınca Türkiye'ye bir mektup yazıldığını anımsatan Öztrak, şöyle devam etti:

"Bu mektup, sıradan bir mektup değil ama ülke bu mektubu ABD Savunma Bakanlığının web sayfasından öğreniyor. Dil ve kullandığı üslup bakımından 1964'teki Johnson mektubuna benziyor. Bu mektupta Türkiye'ye ültimatom veriliyor. İktidar, S-400 ile F-35 silah sistemleri arasında kesin tercihe zorlanıyor. Gelen mektubun ekinde Türkiye'yi F-35 programından çıkarmaya dönük adımlar takvime bağlanıyor. Ancak mektupta bundan daha dikkat çekici ifadeler var. Örneğin, takvime bağlanan adımlara ilave olarak ABD hükümeti kongreyi işaret ediyor. Türkiye'ye yönelik ekonomik ve askeri yaptırım uygulama konusunda kongrede parti ayrımı olmaksızın güçlü bir irade olduğuna dikkati çekiyor. Amerikan tarafı kongre kartıyla konuyu kendileri açısından milli bir mesele olarak gördüğünü ima ediyor aslında. Şimdi eğer muhataplarınız size bu ciddiyetle bir ültimatom verdiyse, sizin yapmanız gereken tek bir şey vardır, o da aynı ciddiyetle karşılık vermek ama ne yazık ki saray bugüne kadar dış politikayı bir devlet politikası olarak görmedi, bir milli politika olarak görmedi, görmemeye de devam ediyor. Meclise bilgi verme ihtiyacı dahi duymuyor."

"ABD'nin mektubuna cevap verilmedi"

"Ana muhalefet olarak bizden çekinmelerine gerek yok. Biz, 1964'te Johnson mektubu yazıldığında, 'Yeni bir dünya kurulur, Türkiye'de o dünyada yerini alır.' diyen İsmet Paşa'nın anlayışından geliyoruz." ifadesini kullanan Öztrak, iktidarın bu işi bir devlet meselesi olarak görmek yerine, şahsi meselesi gibi gördüğünü, bu ayın sonunda ABD Başkanı Donald Trump ile Japonya'da yapılacak görüşmede bu işlerin çözüleceğinin düşünüldüğünü söyledi.

ABD'nin bu mektubuna cevap verilmediğine işaret eden Öztrak, bunun kapalı kapılar ardında görüşülerek halledilmeye çalışıldığını öne sürdü.

Öztrak, dış politika ve savunma konusunda Meclisin de muhalefetin de sürekli bypass edildiğini dile getirerek yeni rejimde, devletin dış politika oluşturmakta sıkıntı yaşadığını savundu.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Ülkenin yazgısında tek yetki ve güç sahibi olan Büyük Millet Meclisi, bu ülkenin düzeni için, iç ve dış güvenliğini sağlamak ve korumak için en büyük güvencedir. Büyük milli sorunlar şimdiye kadar ancak Büyük Millet Meclisinde çözümlendi. Gelecekte de yalnız oradan kesin önlemler sağlanabilecektir." dediğini aktaran Öztrak, iktidarın TBMM'yi bilgilendirmesinde ve milletin ortak aklına başvurmasında çok büyük yararlar olduğunu söyledi.

"Ya mitili ya İstanbul'un yolunu kaybetti"

Türkiye'de çeşitli konularda sıkıntılar yaşandığını belirten Öztrak, şöyle konuştu:

"Türkiye çok ciddi iktisadi, siyasi ve askeri sorunlarla karşı karşıya ancak iktidar 6 ayı mahalli idare seçimleriyle yitirdi. Memleketin sorunlarına çözüm bulmak için milletten yetki isteyen Erdoğan, bugün tüm işi gücü bırakmış görünüyor. Tamamen İstanbul Belediye Başkanlığını gasbetmek için nasıl kumpas kurarım bunun hesabında. Atanmış bakanları birer piyon gibi sahaya sürüyor. Valiler, memurlar 23 Haziran seçimlerinde Ekrem İmamoğlu'na kumpas kurmak için seferber olmuş vaziyetteler. Devletin işleri sahipsiz, kurumlar aşınıyor, devlet itibar kaybediyor.

Erdoğan'ın daha önce 39 ilçede miting yapacağı söyleniyordu ancak bırakın miting yapmayı artık Erdoğan'ın milletin içine bile çıkmayacağı, çıkamayacağı anlaşılıyor. Bu arada mitili İstanbul'a atacağını söyleyen küçük ortağı da ortalarda görünmüyor. Anlaşılan ya İstanbul'a sereceği mitili ya da İstanbul'un yolunu kaybetmiş vaziyette."

G-20 Maliye ve Ekonomi Bakanları Toplantısına Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın katılmayacağının söylediğini aktaran Öztrak, "Çünkü saray iktidarı Karadeniz'de Ekrem İmamoğlu'nun meydanlarda gördüğü teveccühten ürkmüş. Trabzon'a hasar kontrolüne bütün bakanlarını gönderiyor. Buna damat bey de dahil ama olan biteni vicdan sahibi milletimiz gayet iyi izliyor." dedi.

Öztrak, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. "AK Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım'ın 'kürdistan' söylemini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Öztrak, "Bu soruların muhatabı CHP değil. Bir, bu sorunun muhattabı Sayın Devlet Bahçeli, iki, 'Türkiye'de kürdistan diyen varsa, çeksin kürdistana gitsin' diyen sarayın kibirli adamı. Dolayısıyla onlar ne cevap verecekler bu sorulara biz de merakla bekliyoruz." yanıtını verdi.

"Kılıçdaroğlu'na saldıran ihraç edildi mi?"

"İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu'na Karadeniz seyahatinde kullandığı uçakla ilgili bir takım eleştirileri oldu. Bununla ilgili ne demek istersiniz?" sorusu üzerine Öztrak, "İmamoğlu, Karadeniz gezisinde muhteşem bir şekilde karşılandı. Bu, saray kanadında çok ciddi bir telaş ve korku yarattı. Saray, seçimlerde milleti kışkırtma, toplumsal huzuru bozma rolünü de öyle gözüküyor ki atama İçişleri Bakanına vermiş durumda." diye konuştu.

Uçağı kiralayan şirketin, "uçakları ve helikopterleri iktidarın bakanlarına da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayına da kiraladığını" ifade ettiğini aktaran Öztrak, şunları kaydetti:

"Burada bir provokasyon, tahrik olduğu açık. Seçmenlerin ve yurttaşlarımızın güvenliğini sağlamakla, seçimin adaletini gözetmekle görevli olan atama İçişleri Bakanı bizatihi çıkıyor tahriklerde bulunuyor, ona buna hakaretler ediyor, ortamı zehirlemeye kalkıyor. Ben, bu bakanın daha önce başka bir partideyken AK Partililere sarfettiği sözleri hatırlıyorum. Diyeceğim şey şu, 'Üslubu beyan aynıyla insan.' Bu olan bitene baktığım zaman insan ister istemez Napolyon'un bir dönem Fransa İçişleri Bakanı Fouche için söylediği sözleri hatırlıyor. Fouche için diyor ki Napolyon, 'Yaşamım boyunca tanıdığım en kusursuz dönek'.

Atama bakanın gerçek dışı iddialarından ve provokasyonlarından daha tehlikeli olan Bakan konuştukça birileri de bundan görev çıkarıyor ve ülkemizin huzurunu açıktan, özellikle sosyal medyadan tehdit etmeye başlıyorlar. Eline silah alıp sosyal medyaya çıkıyor, milleti taciz ediyorlar. Bu bakanın bunlar hakkında işlem yapması lazım ama onlarla meşgul değil. O tahrik alanında kendini görevli görüyor. Hiç mi akıl, izan, vicdan yok?"

Bu söylemler sonrası Kılıçdaroğlu'nun linç edilmek istendiğini anımsatan Faik Öztrak, saldırıyı gerçekleştiren kişilerin ihraç edilip edilmediğini sordu.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER