CHP Sözcüsü Haluk Koç, AB’nin karşısında bir mülteci sorunu olduğunu ve bu sorunu Türkiye’yi bir mülteci taşeronluğuna iterek halletmek istediğini söyledi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Toplantısı Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında devam ederken, Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç da, bir basın toplantısı düzenledi. Koç, olağan kurultayın devam ettiğini belirterek "Parti Meclisi toplantısında ifade edildiği üzere 16-17 Ocak tarihlerinde Ankara Arena Spor Salonunda yapılacak. Bu bağlamda hafta sonlarında yoğunlaşan bir kongre takvimi CHP’de devam ediyor. Şuana kadar 15 il, 371 ilçede olağan kongre süreci tamamlandı. Yoğunluk olarak önümüzdeki hafta ve sonraki haftalar ilçeler tamamlanacak ve 26 Aralık’a kadar illerimiz bitecek” diye konuştu.
“SULH CEZA HAKİMLİKLERİNİN BİR İKTİDAR SOPASI OLARAK TÜM HUKUKİ UYGULAMALARDA SİYASİ VESAYET ALTINDA KARAR ALDIKLARINA TANIK OLUYORUZ”
Geçen hafta gazeteci Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasına değinen Koç, şunları söyledi: “Sulh Ceza Hakimliğinin kararı üzerine tutuklandılar. Özel yetkili mahkemeler ve benzerleri kaldırıldı deniliyor ama Sulh Ceza hakimliklerinin bir iktidar sopası olarak tüm hukuki uygulamalarda siyasi vesayet altında karar aldıklarına tanık oluyoruz. Basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü açısından kabul edilemeyecek bir tabloyla karşı karşıyayız. Her ne kadar AB ile ilgili bir yapay bahar havası oluşturulmaya çalışılsa da bu normların ne kadar dışında kaldığımızı gösteren uygulamalara Türkiye içerisinde sürekli olarak tanık olmaya devam ediyoruz. Bu kabul edilemez durum, Türkiye algısını ne şekilde etkiliyor, Avrupa’nın çıkarları bağlamında bir süre hafif dozda ifade edilse de günü geldiğinde Türkiye’nin gerçek siyasi karnesinde mutlaka değerlendirilecek husus olarak yer alacak. Bu süreçte etkili olan odakların, tutuklanma sürecinde etkili olan odakların pozisyonlarını gözden geçirmeleri gerekiyor. Yapılan itirazın adli kontrol takiple serbest bırakılarak yargılamanın devam etmesi çok daha uygundur. Bu Türkiye demokrasisi açısından, kırıntılarını yaşadığımız demokrasi açısından bile kabul edilemeyecek bir durumdur.”
“UMARIZ SAYIN BAŞBAKAN BRÜKSEL YOLUNDA VE DÖNÜŞTE İFADE ETTİĞİ HUSUSLARA RİAYET EDER”
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin öldüğü, iki polisin şehit olduğu gelişmelere ilişkin de konuşan Koç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tahir Elçi’nin öldürülmesi karanlığını koruyor. Olay mutlaka sağlıklı bir soruşturmayla gerçek faillerinin ortaya çıkarılması bakımından önem taşıyor. Umarız Sayın Başbakan Brüksel yolunda ve dönüşte ifade ettiği hususlara riayet eder. Bu konu faili meçhul olmaktan çıkartılır. Onu aramızdan alanlar Tahir Elçin’in de ifade ettiği gibi birlikte yaşama irademizi, ortak değerlerimizi kurşunlayanlar herkes şunu çok iyi bilsin hiçbir zaman çatışma, düşmanlık, toplumu kutuplaştırma üzerine bir takım siyaset geliştirenler burada özgürlük, barış, demokrasi hususunda taleplerini yükseltenlerin hiçbir zaman önüne geçemeyecekler. Bu cinayetin azmettiricileri, failleri, karanlıkta kalan tüm hususlar mutlaka adalet önünde hesap verecek şekilde aydınlatılmalıdır.”
“KRİZİ TIRMANDIRACAK VE ETKİ ALANINI YAYABİLECEK ADIMLARA RUSYA TARAFINDAN DA SON VERİLMESİNİ BEKLEMEKTEYİZ”
Koç, Rus savaş uçağının düşürülmesinin ardından Türkiye ile Rusya ilişkilerinde yaşanan gerginliklerle ilgili şunları kaydetti:
“İç politika havuzuna dönük ifadelerden ziyade Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temel çıkarlarının ön planda olduğu duygusal olmaktan uzak gerçekçi yorumlar yapma zorunluluğumuzu ifade etmek istiyorum. Biz dış politikaya CHP’nin dış politikası olarak bakmıyoruz Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikası olarak bakıyoruz. Ulusal güvenliğimiz ve çıkarlarımıza göre öneri ve uyarılarda bulunmaya gayret ediyoruz. Biz Türkiye’nin egemenlik hakları ve hava sahasının korunması ve buna mutlak saygı gösterilmesini savunuyoruz. Ak Parti’nin bu krizi kontrol etme, yönetme ve etkilerini azaltma noktasında krizin seyrine bağlı olarak temas edilen noktalar itibariyle doğru kanalları kullanmadığını, açıkça ifade ediyoruz. Yeterli ve uygun bir dil kullanılmadığı ve olaylara bu suhuletle yaklaşılmadığı için Türkiye’nin orta ve uzun vadeli çıkarlarının olumsuz etkileneceğini şimdiden görüyor uyarıyoruz."
Rusya ile gelişen ve pek çok alanda stratejik işbirliğine dönüşmüş olan ilişkilerin bir anda bu noktaya getirilmiş olmasının ciddi olarak sorgulanması gerektiğini anlatan Koç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu konuda önceliğimiz mevcut aşamada bu tansiyonun düşürülmesi ve ilişkilerin mümkün mertebe tekrar rayına oturtulmasıdır. Bu konuda CHP olarak üzerimize düşen her katkıyı devlet ciddiyeti ve sorumluluğuyla sunmaya devam edeceğimizin de bilinmesini istiyoruz. Krizi tırmandıracak ve etki alanını yayabilecek adımlara Rusya tarafından da son verilmesini beklemekteyiz. Zira bu çekişmenin ve getireceği sonuçların her iki tarafa orta ve uzun vadede yarar sağlamayacağı çok açıktır. Bu kriz şunu göstermiştir. Artık Türkiye Ak Parti tarafından her ne kadar son seçimde yüzde 49,5’luk bir oy desteği de gözükse maalesef iyi yönetilmemektedir. Bunun maliyetini bütün milletimiz ödemek durumunda kalmaktadır.”
“3 MİLYAR EURO BU SADECE MÜLTECİLERİN GERİ KABUL ANLAŞMASINA VE YENİLERİNİN AB ÜLKELERİNE GİDİŞLERİNİN ENGELLENMESİNE BAĞLI OLARAK MI VERİLECEK?"
Avrupa Birliği Türkiye Zirvesinin uzun bir aradan sonra toplandığını ifade eden Koç, şunları söyledi:
“AB liderlerinin Türkiye ile ilgili bir zirve toplamasının altını çok iyi okumamız gerektiğini düşünüyorum. Burada başta Suriyeli olmak üzere Türkiye’deki mültecilerin, Türkiye’den AB ülkelerine giden mülteci akımının geri kabul anlaşması çerçevesinde Türkiye’ye geri gönderilmeleri ve yeni mültecilerin AB’ye Türkiye üzerinden geçişinin engellenmesi. Burada Türkiye’nin konumunu çok iyi değerlendirmek gerekiyor. Türkiye tarafından atılması vaat edilen adımlardan bahsediliyor. Bu adımlar ne karşılığında, hangi koşullarda atılacak? 3 milyar Euro bu sadece mültecilerin geri kabul anlaşmasına ve yenilerinin AB ülkelerine gidişlerinin engellenmesine bağlı olarak mı verilecek hangi koşulda, sürede verilecek, bunun gerçekleşmesi için başka beklentiler var mı? Siyasi başka talepler var mı masada? Yoksa bu son sürecin arkasında Türkiye’nin müzakere sürecine devamında temel çıkarlarını gözden çıkaracak yeni tavırlarının masaya getirilmesi talep ediliyor mu? AB Türkiye Zirvesi mültecilerin geri kabul anlaşması Haziran 2016’da Schengene vizesiz giriş süreçteki uygulamalara bağlı olacağı ifade ediliyor. Kimsenin görmek istemediği sayfanın kenarında bulunan Güney Kıbrıs Rum yönetimiyle ilgili Kıbrıs konusu bağlamında Türkiye’yi ilgilendiren başka karar mekanizmaları da Türkiye’den talep ediliyor mu? Kıbrıs ile ilgili Türkiye’den talepleri var mı? Türkiye bu konuda herhangi bir taahhütte bulundu mu?"
AB’nin karşısında bir mülteci sorunu olduğunu anlatan Koç, şöyle konuştu: "Bu mülteci sorununu Türkiye üzerinden maddi olarak bedelini ödeyerek yani Türkiye’yi bir mülteci taşeronluğuna iterek halletmek istiyor. Türkiye gittikçe zayıflayan meşruiyet algısını geçici olarak bu vesileyle fırsat bilerek o çevrelerce onarmak istiyor. Ucu açık süreç, kesin ve önü belli olmayan bir yol tarif ediyor Türkiye’ye. Bu süreci bir tarih noktasında Türkiye’nin ucu açık bir süreç değil ucu net, tarihi belli bir süreç olarak tarif etme sürecine taşıması gerekiyor."
“RUSYA’NIN KARŞILIKLI OLARAK ZARAR GÖRECEĞİ ALANLAR VAR”
Koç, "Rusya’nın Türkiye’den sebze meyve ithalatını yasakladığı" sorusuna şöyle yanıt verdi: “Sadece sebze ve meyve değil, inşaat sektörü dahil, turizm sektörü, enerji sektörü dahil çeşitli sıkıntılarla karşı karşıya kalabileceğimiz bir süreç. Tabi bunun Rusya’nın karşılıklı olarak zarar göreceği alanlar var. İç politikada yaşanan gelişmelerin iki tarafın da birer kahramanlık ya da tepki koyma zorunluluğu hissetmeden çok daha sağlıklı bir değerlendirme boyutuna taşımaları gerektiğinin altını çizmek istiyorum”
“BU SÜRECİN MEÇHULDEN ÇIKARTILIP FAİLLERİ ÜZERİNDE BİR GERÇEKLİĞE MUTLAKA ULAŞTIRILMASI GEREKİYOR”
Koç’a, "Tahir Elçi cinayetiyle ilgili Kılıçdaroğlu’nun Başbakan ile Meclis’te yaptığı görüşmenin hatırlatılması ve Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır’a çarşamba günü gerçekleştireceği ziyarette kimlerle görüşeceği" soruldu.
Koç da, bunun üzerine şöyle konuştu: "Çarşamba günkü ziyaretin içeriğiyle ilgili bir metin yok elimde. Kaygılarımız devam ediyor. Bu sürecin mutlaka kamuoyunu ikna edecek şekilde, sağlıklı bir soruşturmayla meçhulden çıkartılıp failleri üzerinde bir gerçekliğe mutlaka ulaştırılması gerekiyor. Onun için Sayın Başbakanı göreve davet ettik. Süslü sözler ve toplumu yatıştırıcı ifadelerin ötesinde mutlaka tatmin edecek kamuoyunu, bütün bu sonuçlarıyla beraber olayın aydınlatılması gereğinin bir kere daha üzerinde duruyoruz."
(İHA)
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Toplantısı Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında devam ederken, Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç da, bir basın toplantısı düzenledi. Koç, olağan kurultayın devam ettiğini belirterek "Parti Meclisi toplantısında ifade edildiği üzere 16-17 Ocak tarihlerinde Ankara Arena Spor Salonunda yapılacak. Bu bağlamda hafta sonlarında yoğunlaşan bir kongre takvimi CHP’de devam ediyor. Şuana kadar 15 il, 371 ilçede olağan kongre süreci tamamlandı. Yoğunluk olarak önümüzdeki hafta ve sonraki haftalar ilçeler tamamlanacak ve 26 Aralık’a kadar illerimiz bitecek” diye konuştu.
“SULH CEZA HAKİMLİKLERİNİN BİR İKTİDAR SOPASI OLARAK TÜM HUKUKİ UYGULAMALARDA SİYASİ VESAYET ALTINDA KARAR ALDIKLARINA TANIK OLUYORUZ”
Geçen hafta gazeteci Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasına değinen Koç, şunları söyledi: “Sulh Ceza Hakimliğinin kararı üzerine tutuklandılar. Özel yetkili mahkemeler ve benzerleri kaldırıldı deniliyor ama Sulh Ceza hakimliklerinin bir iktidar sopası olarak tüm hukuki uygulamalarda siyasi vesayet altında karar aldıklarına tanık oluyoruz. Basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü açısından kabul edilemeyecek bir tabloyla karşı karşıyayız. Her ne kadar AB ile ilgili bir yapay bahar havası oluşturulmaya çalışılsa da bu normların ne kadar dışında kaldığımızı gösteren uygulamalara Türkiye içerisinde sürekli olarak tanık olmaya devam ediyoruz. Bu kabul edilemez durum, Türkiye algısını ne şekilde etkiliyor, Avrupa’nın çıkarları bağlamında bir süre hafif dozda ifade edilse de günü geldiğinde Türkiye’nin gerçek siyasi karnesinde mutlaka değerlendirilecek husus olarak yer alacak. Bu süreçte etkili olan odakların, tutuklanma sürecinde etkili olan odakların pozisyonlarını gözden geçirmeleri gerekiyor. Yapılan itirazın adli kontrol takiple serbest bırakılarak yargılamanın devam etmesi çok daha uygundur. Bu Türkiye demokrasisi açısından, kırıntılarını yaşadığımız demokrasi açısından bile kabul edilemeyecek bir durumdur.”
“UMARIZ SAYIN BAŞBAKAN BRÜKSEL YOLUNDA VE DÖNÜŞTE İFADE ETTİĞİ HUSUSLARA RİAYET EDER”
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin öldüğü, iki polisin şehit olduğu gelişmelere ilişkin de konuşan Koç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tahir Elçi’nin öldürülmesi karanlığını koruyor. Olay mutlaka sağlıklı bir soruşturmayla gerçek faillerinin ortaya çıkarılması bakımından önem taşıyor. Umarız Sayın Başbakan Brüksel yolunda ve dönüşte ifade ettiği hususlara riayet eder. Bu konu faili meçhul olmaktan çıkartılır. Onu aramızdan alanlar Tahir Elçin’in de ifade ettiği gibi birlikte yaşama irademizi, ortak değerlerimizi kurşunlayanlar herkes şunu çok iyi bilsin hiçbir zaman çatışma, düşmanlık, toplumu kutuplaştırma üzerine bir takım siyaset geliştirenler burada özgürlük, barış, demokrasi hususunda taleplerini yükseltenlerin hiçbir zaman önüne geçemeyecekler. Bu cinayetin azmettiricileri, failleri, karanlıkta kalan tüm hususlar mutlaka adalet önünde hesap verecek şekilde aydınlatılmalıdır.”
“KRİZİ TIRMANDIRACAK VE ETKİ ALANINI YAYABİLECEK ADIMLARA RUSYA TARAFINDAN DA SON VERİLMESİNİ BEKLEMEKTEYİZ”
Koç, Rus savaş uçağının düşürülmesinin ardından Türkiye ile Rusya ilişkilerinde yaşanan gerginliklerle ilgili şunları kaydetti:
“İç politika havuzuna dönük ifadelerden ziyade Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temel çıkarlarının ön planda olduğu duygusal olmaktan uzak gerçekçi yorumlar yapma zorunluluğumuzu ifade etmek istiyorum. Biz dış politikaya CHP’nin dış politikası olarak bakmıyoruz Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikası olarak bakıyoruz. Ulusal güvenliğimiz ve çıkarlarımıza göre öneri ve uyarılarda bulunmaya gayret ediyoruz. Biz Türkiye’nin egemenlik hakları ve hava sahasının korunması ve buna mutlak saygı gösterilmesini savunuyoruz. Ak Parti’nin bu krizi kontrol etme, yönetme ve etkilerini azaltma noktasında krizin seyrine bağlı olarak temas edilen noktalar itibariyle doğru kanalları kullanmadığını, açıkça ifade ediyoruz. Yeterli ve uygun bir dil kullanılmadığı ve olaylara bu suhuletle yaklaşılmadığı için Türkiye’nin orta ve uzun vadeli çıkarlarının olumsuz etkileneceğini şimdiden görüyor uyarıyoruz."
Rusya ile gelişen ve pek çok alanda stratejik işbirliğine dönüşmüş olan ilişkilerin bir anda bu noktaya getirilmiş olmasının ciddi olarak sorgulanması gerektiğini anlatan Koç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu konuda önceliğimiz mevcut aşamada bu tansiyonun düşürülmesi ve ilişkilerin mümkün mertebe tekrar rayına oturtulmasıdır. Bu konuda CHP olarak üzerimize düşen her katkıyı devlet ciddiyeti ve sorumluluğuyla sunmaya devam edeceğimizin de bilinmesini istiyoruz. Krizi tırmandıracak ve etki alanını yayabilecek adımlara Rusya tarafından da son verilmesini beklemekteyiz. Zira bu çekişmenin ve getireceği sonuçların her iki tarafa orta ve uzun vadede yarar sağlamayacağı çok açıktır. Bu kriz şunu göstermiştir. Artık Türkiye Ak Parti tarafından her ne kadar son seçimde yüzde 49,5’luk bir oy desteği de gözükse maalesef iyi yönetilmemektedir. Bunun maliyetini bütün milletimiz ödemek durumunda kalmaktadır.”
“3 MİLYAR EURO BU SADECE MÜLTECİLERİN GERİ KABUL ANLAŞMASINA VE YENİLERİNİN AB ÜLKELERİNE GİDİŞLERİNİN ENGELLENMESİNE BAĞLI OLARAK MI VERİLECEK?"
Avrupa Birliği Türkiye Zirvesinin uzun bir aradan sonra toplandığını ifade eden Koç, şunları söyledi:
“AB liderlerinin Türkiye ile ilgili bir zirve toplamasının altını çok iyi okumamız gerektiğini düşünüyorum. Burada başta Suriyeli olmak üzere Türkiye’deki mültecilerin, Türkiye’den AB ülkelerine giden mülteci akımının geri kabul anlaşması çerçevesinde Türkiye’ye geri gönderilmeleri ve yeni mültecilerin AB’ye Türkiye üzerinden geçişinin engellenmesi. Burada Türkiye’nin konumunu çok iyi değerlendirmek gerekiyor. Türkiye tarafından atılması vaat edilen adımlardan bahsediliyor. Bu adımlar ne karşılığında, hangi koşullarda atılacak? 3 milyar Euro bu sadece mültecilerin geri kabul anlaşmasına ve yenilerinin AB ülkelerine gidişlerinin engellenmesine bağlı olarak mı verilecek hangi koşulda, sürede verilecek, bunun gerçekleşmesi için başka beklentiler var mı? Siyasi başka talepler var mı masada? Yoksa bu son sürecin arkasında Türkiye’nin müzakere sürecine devamında temel çıkarlarını gözden çıkaracak yeni tavırlarının masaya getirilmesi talep ediliyor mu? AB Türkiye Zirvesi mültecilerin geri kabul anlaşması Haziran 2016’da Schengene vizesiz giriş süreçteki uygulamalara bağlı olacağı ifade ediliyor. Kimsenin görmek istemediği sayfanın kenarında bulunan Güney Kıbrıs Rum yönetimiyle ilgili Kıbrıs konusu bağlamında Türkiye’yi ilgilendiren başka karar mekanizmaları da Türkiye’den talep ediliyor mu? Kıbrıs ile ilgili Türkiye’den talepleri var mı? Türkiye bu konuda herhangi bir taahhütte bulundu mu?"
AB’nin karşısında bir mülteci sorunu olduğunu anlatan Koç, şöyle konuştu: "Bu mülteci sorununu Türkiye üzerinden maddi olarak bedelini ödeyerek yani Türkiye’yi bir mülteci taşeronluğuna iterek halletmek istiyor. Türkiye gittikçe zayıflayan meşruiyet algısını geçici olarak bu vesileyle fırsat bilerek o çevrelerce onarmak istiyor. Ucu açık süreç, kesin ve önü belli olmayan bir yol tarif ediyor Türkiye’ye. Bu süreci bir tarih noktasında Türkiye’nin ucu açık bir süreç değil ucu net, tarihi belli bir süreç olarak tarif etme sürecine taşıması gerekiyor."
“RUSYA’NIN KARŞILIKLI OLARAK ZARAR GÖRECEĞİ ALANLAR VAR”
Koç, "Rusya’nın Türkiye’den sebze meyve ithalatını yasakladığı" sorusuna şöyle yanıt verdi: “Sadece sebze ve meyve değil, inşaat sektörü dahil, turizm sektörü, enerji sektörü dahil çeşitli sıkıntılarla karşı karşıya kalabileceğimiz bir süreç. Tabi bunun Rusya’nın karşılıklı olarak zarar göreceği alanlar var. İç politikada yaşanan gelişmelerin iki tarafın da birer kahramanlık ya da tepki koyma zorunluluğu hissetmeden çok daha sağlıklı bir değerlendirme boyutuna taşımaları gerektiğinin altını çizmek istiyorum”
“BU SÜRECİN MEÇHULDEN ÇIKARTILIP FAİLLERİ ÜZERİNDE BİR GERÇEKLİĞE MUTLAKA ULAŞTIRILMASI GEREKİYOR”
Koç’a, "Tahir Elçi cinayetiyle ilgili Kılıçdaroğlu’nun Başbakan ile Meclis’te yaptığı görüşmenin hatırlatılması ve Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır’a çarşamba günü gerçekleştireceği ziyarette kimlerle görüşeceği" soruldu.
Koç da, bunun üzerine şöyle konuştu: "Çarşamba günkü ziyaretin içeriğiyle ilgili bir metin yok elimde. Kaygılarımız devam ediyor. Bu sürecin mutlaka kamuoyunu ikna edecek şekilde, sağlıklı bir soruşturmayla meçhulden çıkartılıp failleri üzerinde bir gerçekliğe mutlaka ulaştırılması gerekiyor. Onun için Sayın Başbakanı göreve davet ettik. Süslü sözler ve toplumu yatıştırıcı ifadelerin ötesinde mutlaka tatmin edecek kamuoyunu, bütün bu sonuçlarıyla beraber olayın aydınlatılması gereğinin bir kere daha üzerinde duruyoruz."
(İHA)