TRABZON
Kelime anlamı 'düşmanla savaşan' anlamına gelen tarihte Karadeniz'in Türkleşmesinde önemli rol oynayan Çepniler, Doğu Karadeniz'de havaların ısınmasıyla kültürlerinin bir göstergesi olan yaylalara göçe başladı.
Son yıllarda daha fazla zaman kazanılması amacıyla hayvanların araçlarla yaylalara götürülmesine karşın, geleneklerini unutmamak ve her yıl tekrarlamak isteyen çoğu Çepni, haziran ayının ikinci haftasından itibaren zorlu yolculuğun hazırlıklarını tamamladı.
Gün doğumuyla yayla yoluna koyulan Çepniler, küçük ve büyükbaş hayvanlarını süsleyerek yaylaya göçün ilk aşamasını tamamlıyor.
Nazarlık, gerdanlık, burunluk, kaşlık, boynuzluk, zil ve çan gibi rengarenk malzemelerle süslenen hayvanlar, ahırdan çıkarılmadan önce son kez temizleniyor. Hayvanların temiz ve gösterişli olmasındaki amaç ise sahibinin ona verdiği önemi ve değeri gösteriyor.
Hayvanların yaylaya göçe hazır hale gelmesinin ardından ise çoğunluğunu kadınların oluşturduğu yaylacılar, yörede Ağasar elbisesi olarak bilinen ve Çepni kültürünü yansıtan kıyafetleri giyiniyor.
Çepni kültürüne göre kadınların giydiği Ağasar elbiseleri fistan, yelek, kuşak, peştamal, şalvar, bağlar ve başörtüden oluşuyor. Yaylacı kadınların da hazırlıklarının bitmesinin ardından yaklaşık 40 kilometre sürecek olan zorlu yolculuk başlıyor. Yolculuk sırasında hayvanlarını belirli aralıklarla dinlendiren yaylacılar, yaklaşık 8 saatlik patika ve dağlık alandaki yürüyüşün ardından konaklayacakları yaylalarına varıyor.
"Kış boyunca bunun hasretini çekiyoruz"
Yaklaşık 30 yıldır yayla göçüne katıldığını belirten Ayşe Çuluk, bu yolculuğun yöre insanının vazgeçilemezi olduğunu söyledi.
Köylerinde hayvanlarını otlatacakları alanın az ve kısıtlı olduğuna değinen Çuluk, "Yolculuğun bana kalırsa zor bir yanı yok. Böyle daha zevkli oluyor. Kış boyunca bunun hasretini çekiyoruz. Yaz gelince giyinip kuşanıp yaylalara gidiyoruz." dedi.
Fatma Anıl ise dedelerinden miras kalan yayla göçünü yaşatmanın mutluluğunu yaşadıklarını belirtti.
.