İSTANBUL (AA) - Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, Türkiye'nin bugün 80 bin megavat civarındaki kurulu gücünün 2023 yılında 110 bin megavatın üzeri̇ne çıkmasının beklendiğini belirterek, "2023'e kadar 40 bin megavatlık i̇lave yatırım yapılması gerekiyor." dedi.
Özdemir, Vodafone Türkiye'nin ana sponsorluğunda, Capital ve Ekonomist dergilerinin öncülüğünde düzenlenen CEO Club Büyüme ve İstihdam Zirvesinde yaptığı konuşmada, enerji sektörünün Türki̇ye'ni̇n en strateji̇k sektörleri̇nden olduğunu ve ülke ekonomi̇ açısından da büyük bi̇r önem arz ettiğini söyledi.
Türki̇ye'ni̇n dış ti̇caret açığının ve sanayi̇deki̇ gi̇rdi̇ mali̇yetleri̇ni̇n önemli̇ bi̇r bölümünün enerji̇ sektöründen kaynaklandığını dile getiren Özdemir, enerji̇de dışa bağımlılık oranının yüzde 70'i̇n üzeri̇nde olduğunu aktardı.
Özdemir, mi̇lli̇ bi̇r enerji̇ poli̇ti̇kası oluşturmanın strateji̇k güvenlik ve ekonomi̇k bağımsızlık açısından kri̇ti̇k öneme sahi̇p olduğunu kaydederek, geçen ay Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca açıklanan "Mi̇lli̇ Enerji̇ ve Maden Poli̇ti̇kası"na ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'nin bugün 80 bin megavat civarında kurulu gücünün 2023 yılında 110 bin megavatın üzeri̇ne çıkmasının beklendiğini vurgulayan Özdemir, halihazırda kurulu santrallerin bir kısmının 2023'e kadar devam edemeyeceğini, bunlar da dikkate alındığında 2023'e kadar 40 bin megavatlık i̇lave yatırım yapılması gerektiğini ifade etti.
Özdemir, enerji yatırımlarında üretime geçmenin 3-4 yıl gibi bir süre aldığını belirterek, fi̇nansman ortamının bu büyük projeleri̇ fi̇nanse edebi̇lecek şeki̇lde i̇yi̇leşti̇ri̇lmesi̇nin son derece hayati̇ öneme sahi̇p olduğunu söyledi.
Bugüne kadar bu alanda 60 milyar dolar yatırım yapan özel sektörün 2023 yılına kadar 40 bin megavatlık yatırım için 60 milyar dolara ihtiyacı bulunduğunu dile getiren Özdemir, bu projelerin belli bir kısmının özsermaye geriye kalan kısmının finansman ile sağlanacağını aktardı.
Özdemir, "Pi̇yasanın uzun vadede gerçek mali̇yetlere dayalı doğru fi̇yat si̇nyalleri̇ vermesi̇ ve bi̇r deri̇nli̇ğe sahi̇p olması şart. İhti̇yacımız olan yatırımların devam edebi̇lmesi̇ ve bu uzun vadeli̇ yatırımların kısa vadeli̇ ekonomi̇k dalgalanmalardan etki̇lenmemesi̇ i̇çi̇n tedbi̇rleri̇n alınmasını Türkiye'nin arz güvenli̇ği̇ açısından elzem görmekteyi̇m." dedi.
- "Yerli enerji konusundaki destekler önemli"
Özdemir, milli enerji politikaları çerçevesinde milli ve yenilenebilir enerjiye yönelik desteklerden bahsederek, bunların son derece yerinde ve önemli olduğunu söyledi.
Yerli kömüre, güneş ve rüzgar enerjisine verilen desteklerin sürdürülmesi gerektiğini vurgulayan Özdemir, yerli̇ enerji̇ yatırımlarının önündeki̇ bürokrati̇k engelleri̇n azaltılması ve i̇şlemleri̇n kolaylaşması gerekti̇ği̇ni vurguladı.
Özdemir, "Yatırım yaparken yolda karşımıza ne tür engeller çıkacağını kestirmemiz gerekiyor. Önceden bilemediğimiz yeni maliyet artışları enerji yatırımcıları ve bu yatırımları sağlayan finansman kuruluşlarını son derece rahatsız etmektedir. Bu yüzden gelecekte neyi göreceğimizin bugünden belli olması ve değişmemesi gerekmekte." diye konuştu.
- "Turizmde politikalara iyi odaklanamamak kalkınma açısından risk getirir"
Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği (TYD) Başkanı Oya Narin, turizm sektöründeki gerilemeye değinerek, sektörün istikrarlı büyüme, ekonomik rekabet gücünün artırılması, insan kaynaklarının geliştirilmesi, gelir dağılımının iyileştirilmesi gibi konulardaki katkısını anlattı.
Turizm sektörünün doğrudan ve dolaylı etkileriyle bugün ülke ekonomisinin yüzde 10'una yakın bir etkiye sahip olduğunu ve 50'ye yakın sektörü geriye doğru beslediğini dile getiren Narin, 4 milyona yakın itihdam sağladığını söyledi.
Narin, normal trendinde hareket eden Türkiye turizm geliri seviyesinin cari işlemler açığına denk bir düzeyde olduğunu kaydederek, "Turizmin normal trendinde devam etseydi geçen yılki büyüme oranı 1 puan yüksek çıkacaktı." dedi.
Orta-uzun döneme bakıldığın sektörün temel taşıyıcısının ülke algısı olduğunu ifade eden Narin, bu algı arzu ettikleri seviyeye ve niteliğe henüz ulaşamadığını bildirdi.
Narin, turizm sektörünün sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmada kilit rol oynadığını belirterek, "Ancak sektör politikaları iyi odaklanamaz ise sürdürülebilir kalkınma açısından bir risk unsuru olarak karşımıza çıkacaktır." diye konuştu.
- "Sektör zincirleri Turquality kapsamına alınsın"
Narin, turizm sektörünün son 3 yılda ciddi bir talep daralmasıyla karşı karşıya kaldığını kaydederek, "2008 yılı ile başlayan küresel talep daralmasının üstüne, sektörün maruz kaldığı son dışsal şok, sektörün tüm modlarında, özellikle konaklama sektöründe kalıcı hasar bırakabilir." dedi.
Sektörün ihracatçı kapsamında görülmesi gerektiğini dile getiren Narin, "Sektörümüzün Kredi Garanti Fonu (KGF) ve Eximbank kredilerinde diğer sektörlerde uygulanan imkanların biraz daha uzun vadeli şekilde 2017-2018 senelerini atlatması için bir program yapılmalı. Markalaşma sektörümüz için çok önemli bir durumdur. Türk zincirlerinin desteklenmesi, Turquality kapsamına alınmasını rica etmekteyiz." diye konuştu.
- "Kamu-TOBB-özel sektör fonuyla inovasyonları ülkemize çekmeliyiz"
Zorlu Holding Üst Yöneticisi (CEO) Ömer Yüngül, şu anda dünyadaki en doğurgan sektörün elektronik sektörü olduğunu belirterek, yazılımın da bununla eşleştirilmesi gerektiğini söyledi.
Silikon Vadisi ve benzeri yerlerdeki yazılımların yüzde 65-70'inin elektronik ve bunun türevlerine ilişkin olduğunu anlatan Yüngül, sektörün en önemli sorununun "İngilizce bilen eleman eksikliği" olduğunu aktardı.
Yazılım ve elektroniğin dünyada çok hızlı hareket ettiğini dile getiren Yüngül, Türkiye olarak mutlaka ileriye yönelik tedbirler alınması gerektiğini, bu alanda verilen teşviklerin farklılaştırılması gerektiğini vurguladı.
Yüngül, "Kamu-TOBB-özel sektör katılımlarıyla bir fon yaratıp inovasyonları mutlaka ülkemize çekmemiz lazım. Bunları pazara çevirebilecek çok iyi bir coğrafyadayız. Avrupa'nın üretim üssü değil teknolojiyi yayma ve uygulama üssü olmayı hedeflemeliyiz." dedi.
Datayı değerlendirmenin geleceğin en önemli işi olacağını ifade eden Yüngül, datacenter merkezlerinin oluşturulması gerektiğini aktardı.
Yüngül, "Ama bu patent işlerini mutlaka artırmalı ve değişik şekillerde desteklemeliyiz. İhracata katkı sağlayan patent satışları olursa buna ayrı bir teşvik verilirse inanıyorum ki çok büyük inovasyon hazırlığı içinde olan ve bunları değer yaratacak firmalar için ülkemizi cazip hale getiririz." diye konuştu.
- "Türkiye'nin dijitalleşmesi çalışmalarımızı sürdüreceğiz"
Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Sinan Kızıldağ, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de de dijital nüfusun hızla arttığını belirterek, şunları söyledi:
"Hayatın her alanı dijital dünyaya göre şekillenirken, iş dünyası da teknolojideki gelişmelerden doğrudan etkileniyor. İstatistikler 2005 yılında dünya ekonomisinin sadece yüzde 15'i dijital iken, bu rakamın 2015 yılında yüzde 22'ye ulaştığını gösteriyor. 2020 yılında ise dijital ekonominin küresel ekonominin yüzde 25'ini oluşturması bekleniyor.
Dijitalleşme çağı, belki de henüz adı bile duyulmamış işlerde kalıcı olmak için hızla yeni beceriler edinmeyi ve bu becerileri daha sık kullanmayı gerektiriyor. Bugünün çocuklarının yüzde 65'inin çalışma hayatına başladıklarında henüz keşfedilmemiş işlerde çalışacakları belirtiliyor. Dijitalleşmenin en hızlı ve fazla yaşandığı perakendecilik sektöründe internet üzerinde ticaretin pazar payı her geçen yıl katlanarak artmaya devam ederken, bu alanda oluşan istihdam imkanı da binlerce kişinin iş sahibi olmasını sağlıyor."
Kızıldağ, dijitalleşmenin bir yandan ekonomik ve sosyal kalkınmanın anahtarı, bir yandan da işletmelerin ve kamu kurumlarının konumu açısından sürdürülebilirliğin ve istihdamın garantisi olacağını aktardı.
Türkiye'nin dijitalleşmesine liderlik etme vizyonları doğrultusunda bireylerin olduğu kadar işletmelerin ve kamu kurumlarının da telekomünikasyon ihtiyaçlarına yönelik uçtan uca çözümler geliştirdiklerini ve uyguladıklarını dile getiren kızıldağ, sözlerini şöyle tamamladı:
"İşletmelerin her zaman ve her yerde tek 'dijital iş ortağı' olarak aynı çatı altında sunduğumuz çözümlerle, dijital bağlantılı yaşamı onlar için kolay ve erişilebilir kılmayı hedefliyoruz. Bu hedef doğrultusunda, dijitalleşmenin Türkiye'nin tamamını, her bireyi, her evi, her kurumu, özetle her hayatı kapsaması için çalışmalarımıza kararlılıkla devam edeceğiz."