Cem Garipoğlu tarafından vahşice öldürülen Münevver Karabulut’un ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, "Cem Garipoğlu’nun intihar ettiğine eminim. Ancak eşimi bile ikna edemiyorum, insanlar kaçtığını düşünüyor" dedi. Özgecan Aslan davasında da görev alan Epözdemir, son celsede kravat takıp düğme iliklediği için sanıklara ceza indirimi yapıldığı sürece kadın cinayetlerinin önüne geçilemeyeceğini de söyledi.
Gediz Üniversitesi 3’üncü Hukukta Kariyer Günleri, ülkenin tanınmış hukukçularını bir araya getirdi. Açılışını Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oğuz Atalay’ın yaptığı etkinlikte Galatasaray Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez, İzmir Barosu Başkanı Avukat Aydın Özcan, Hakim Murat Aydın, Gediz Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Soner Hamza Çetin ile avukatlar Barış Kaşka ve Rezan Epözdemir konuşma yaptı.
Hunharca öldürülen Münevver Karabulut’un ve Özgecan Aslan’ın ailelerinin avukatı Epözdemir, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Avukat Rezan Epözdemir, Münevver Karabulut cinayetinden aldığı cezasını çekerken intihar eden Cem Garipoğlu ile ilgili soru üzerine, "Ben öldüğüne ikna oldum. Tüm deliller intihar ettiğini ortaya koyuyor. Ancak eşimi bile ikna edemedim, ’Ölmedi değil mi?’ diyor. İnsanlar cezaevinden kaçtığını, hayatta olduğunu düşünüyor. Ne yazık ki geldiğimiz nokta bu. Bir hukukçu olarak bu durum karşısında üzülüyorum" dedi.
Kadın cinayetlerinde sosyal sorumluluk kapsamında mağdur aile vekilliği yapan Avukat Rezan Epözdemir, acı olayların önüne geçilememesinin en önemli nedenlerinden biri olarak sanıklara uygulanan ceza indirimlerini gösterdi.
"ADALET TECELLİ ETMİYOR"
Yürürlükteki mevzuatta bir sıkıntının olmadığını dile getiren Epözdemir, "Canavarca, hunharca, kan gütme veya tasarlama sureti ile cinayetin ceza kanunumuzdaki karşılığı ağırlaştırılmış müebbet. 15 günde bir yakınlarınla görüşüyorsun, günde 1 saat havalandırma boşluğuna çıkabiliyorsun ve tek kişilik hücrede kalıyorsun. Bundan daha ağır ceza yok. Sorunumuz ise cezanın bireyselleştirilerek uygulanmasında. Burada sancılı 2 husus var. Birincisi haksız tahrik indirimi, diğeri de takdiri indirim. ’İzlediğim açık bir filmde eşime benzettim, öldürdüm’ diyene, ’Kıskandım’ diyene, ’Erkekliğime laf söyledi’ diyene tahrik indirimi uygulanıyor, kanunun amacına çıkılıyor. Hiçbir yerde böyle bir şey yok. Failin geçmişi, sosyal ilişkileri, yargılama sırasındaki davranışları da takdiri indirim sebebi olabiliyor. Adam mahkemeyi yanıltmış, yalan söylemiş; son celseye güzel bir kıyafetle gelip düğme ilikleyerek ’Pişmanım’ diyor, cezası indiriliyor. Bir cinayet sanığını sırf son celsede kravat takıp düğme ilikledi diye ağırlaştırılmış müebbet yerine 6 yıl cezaevinde tutup salıverirseniz, kamu vicdanını rahatsız edersiniz, adalet de tecelli etmez" ifadelerini kaydetti.
(İHA)
Gediz Üniversitesi 3’üncü Hukukta Kariyer Günleri, ülkenin tanınmış hukukçularını bir araya getirdi. Açılışını Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oğuz Atalay’ın yaptığı etkinlikte Galatasaray Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez, İzmir Barosu Başkanı Avukat Aydın Özcan, Hakim Murat Aydın, Gediz Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Soner Hamza Çetin ile avukatlar Barış Kaşka ve Rezan Epözdemir konuşma yaptı.
Hunharca öldürülen Münevver Karabulut’un ve Özgecan Aslan’ın ailelerinin avukatı Epözdemir, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Avukat Rezan Epözdemir, Münevver Karabulut cinayetinden aldığı cezasını çekerken intihar eden Cem Garipoğlu ile ilgili soru üzerine, "Ben öldüğüne ikna oldum. Tüm deliller intihar ettiğini ortaya koyuyor. Ancak eşimi bile ikna edemedim, ’Ölmedi değil mi?’ diyor. İnsanlar cezaevinden kaçtığını, hayatta olduğunu düşünüyor. Ne yazık ki geldiğimiz nokta bu. Bir hukukçu olarak bu durum karşısında üzülüyorum" dedi.
Kadın cinayetlerinde sosyal sorumluluk kapsamında mağdur aile vekilliği yapan Avukat Rezan Epözdemir, acı olayların önüne geçilememesinin en önemli nedenlerinden biri olarak sanıklara uygulanan ceza indirimlerini gösterdi.
"ADALET TECELLİ ETMİYOR"
Yürürlükteki mevzuatta bir sıkıntının olmadığını dile getiren Epözdemir, "Canavarca, hunharca, kan gütme veya tasarlama sureti ile cinayetin ceza kanunumuzdaki karşılığı ağırlaştırılmış müebbet. 15 günde bir yakınlarınla görüşüyorsun, günde 1 saat havalandırma boşluğuna çıkabiliyorsun ve tek kişilik hücrede kalıyorsun. Bundan daha ağır ceza yok. Sorunumuz ise cezanın bireyselleştirilerek uygulanmasında. Burada sancılı 2 husus var. Birincisi haksız tahrik indirimi, diğeri de takdiri indirim. ’İzlediğim açık bir filmde eşime benzettim, öldürdüm’ diyene, ’Kıskandım’ diyene, ’Erkekliğime laf söyledi’ diyene tahrik indirimi uygulanıyor, kanunun amacına çıkılıyor. Hiçbir yerde böyle bir şey yok. Failin geçmişi, sosyal ilişkileri, yargılama sırasındaki davranışları da takdiri indirim sebebi olabiliyor. Adam mahkemeyi yanıltmış, yalan söylemiş; son celseye güzel bir kıyafetle gelip düğme ilikleyerek ’Pişmanım’ diyor, cezası indiriliyor. Bir cinayet sanığını sırf son celsede kravat takıp düğme ilikledi diye ağırlaştırılmış müebbet yerine 6 yıl cezaevinde tutup salıverirseniz, kamu vicdanını rahatsız edersiniz, adalet de tecelli etmez" ifadelerini kaydetti.
(İHA)