Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. Tarımda verimliliği azaltan hususlara ve çözümlerine değinen Canikli, “En büyük problemlerden verimliliği de azaltan hususlardan bir tanesinin çok parçalı yapı ve işletme başına düşen arazi miktarının diğer ülkelerle kıyaslandığında son derece küçük oluşudur. Türkiye’de ortalama tarımda arazi büyüklüğü işletme başına 59 dekar iken, ABD’de bu rakam bin 820 dekar, İspanya’da 238 dekardır.
Türkiye’deki bu rakamın son derece küçük oluşu ve parçalanmanın giderek artması tarımda verimliliği son derece olumsuz etkileyen ve aynı zamanda tarım arazilerinin de etkin bir şekilde kullanımını engelleyen sorunların başında gelmektedir.
Bunun önlenmesi ve arazi toplulaştırılması ile ilgili yasal çalışmalar yapıldı ancak uygulamada karşı karşıya kaldığımız sorunları giderici ve bu arazi toplulaştırmasını daha da etkin hale getirici önlemler noktasında çalışmalar yapılıyor. Önümüzdeki günlerde bununla ilgili kanun tasarısı TBMM’ye sevk edilecek.
Parçalı, hisseli, göç ve benzeri nedenler ile ekilemeyen arazilerin devlet tarafından sahipleri lehine kiraya verilmek üzere üçüncü kişilere böyle bir imkan elde edilmeye çalışılıyor. Atıl olan arazilerin tümü değerlendirildiğinde 17 milyar TL’lik hasıla artışı beklenmektedir” diye konuştu.
Tarımda önemli sıkıntıların bir tanesinin de meraların işgali olduğunu belirten Canikli, bununla ilgili cezai işlemlerin söz konusu olduğunu ancak uygulamadan yola çıkıldığında cezaların daha etkin hale getirilmesi gerektiğini söyledi.
Meraların işgal edilmesine ilişkin cezaların arttırılacağına dikkat çeken Canikli, “Büyükşehir Yasası'ndan sonra meraların işgali ile ilgili cezaların uygulanıp uygulanmayacağı tartışmalı bir konu. Onu da netleştireceğiz. Havza bazlı üretim planlaması yapılacak. Stratejik ürünlere öncelik verilecek. Bu da etkin ve verimli bir tarım politikası için etkilidir” açıklamasında bulundu.
Türkiye’nin tarım topraklarının son derece sınırlı olduğunu kaydeden Canikli, açıklamalarına şöyle devam etti:
“Başka ülkelerde verimli arazi kiralanması noktasında sonuç alıcı çalışmalar gerçekleştirilecektir. Özellikle uzun vadeli ihtiyaçlarımızın karşılanmasına katkı sağlayacaktır. Gübre desteğine yüzde 18 destek veriliyor. Buna ilave olarak da yüzde 16.5 fiyatta indirim yapılarak toplamda gübre fiyatlarında yüzde 34’lük bir düşüşün önü açılmıştır.”
“STOKLARDA 280 BİN TON NİTRATLI GÜBRE MEVCUTTUR VE BLOKE EDİLMİŞTİR”
Nitratlı gübrenin patlayıcı yapımında kullanılan bir gübre olduğunu ve Türkiye gübre tüketiminin de yüzde 30’unun nitratlı gübreden oluştuğunu ifade eden Canikli, “Yıllık 1.5 milyon ton Türkiye’de nitratlı gübre kullanılmaktadır. 6 Haziran itibariyle nitratlı gübreye satış yasağı getirildi. Şubat ayına kadar Türkiye’de nitratlı gübre çok az kullanılmaktadır.
Şuan itibariyle stoklarda 280 bin ton nitratlı gübre mevcuttur ve bloke edilmiştir. Kullanımın başlayacağı Şubat ayına kadar da nitratlı gübrenin takibi ve izlenmesine ilişkin alt yapı çalışmaları devam ediyor. Ondan sonra da kontrollü bir şekilde ve kötüye kullanımını engelleyecek tarzda düzenleme yapılacak ve daha sonra kullanımı takipli olarak serbest bırakılacaktır” dedi.
“GIDA GÜVENİLİRLİĞİ İÇİN CAYDIRICI CEZALAR ARTTIRILACAKTIR”
Gıda güvenliği açısından kurallara aykırı içerikte ve yerlerde gıda üretimine ilişkin cezaların caydırıcılığı arttırmak amacıyla yükseltileceğine vurgu yapan Canikli, şöyle devam etti: “Üreticiden tüketiciye olan aşamadaki bütün gıda ürünlerinin fiyat oluşumunda daha etkin bir müdahale söz konusu olacaktır. Özellikle kar marjlarının oluşumuna ve bir de kademelerin azaltılması mümkün mü diye çalışmalar yapılıyor. Bununla ilgili düzenleme de önümüzdeki günlerde yasa teklifi olarak TBMM’ye gönderilecektir.”
Kırmızı et üretimi ve fiyatının son dönemlerde Türkiye’nin gündeminde yoğun tartışılan konuların başında geldiğine dikkat çeken Canikli, konuya ilişkin şunları dedi: “Yıllık kırmızı et üretimimiz 1 milyon 150 bin ton. Yaz aylarında yüzde 10-12 civarında bir tüketim artışı gerçekleşiyor.
Bunun fiyatlarda bir artışa yol açmaması için Et ve Süt Kurumu ithal konusunda yetkilendirildi. Şuana kadar 400 ton kırmızı et ithalatı yaptı ama çok kısa süre içerisinde 15 bin 500 ton etin kırmızı et ithali çalışmaları sürüyor. Kısa zamanda sonuçlanacak. Yaz aylarındaki talep artışının fiyatlara yansımaması için gerekli çalışmalar yapılıyor.”
Süt ürünlerinin ihracatında ve ihracat yapılan ülkelerdeki sıkıntılar nedeniyle bazı sorunlar yaşandığını ifade eden Canikli, “Mart ayında süt üreticilerinin mağdur edilmemesi için müdahale alımı yapıldı. Bu alımlar daha da artarak devam edecek. Özellikle bunlar süt tozuna dönüştürülerek, Türkiye’nin uluslararası yardım programının ana unsurlarından bir tanesi haline getirilecek” diye konuştu.
dikGAZETE.com