CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Önce şunu herkesin çok iyi bilmesi lazım. Camiye, kışlaya, adliyeye siyaset girmeyecek. Camiye, kışlaya, adliyeye siyaset girerse işte bunlar olur" dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada terör olaylarına değinerek, "Gencecik çocuklarımızı terör vuruyor. 15 Temmuzdan bu yana teröre kurban giden şehitlerimizin sayısı 36. Dün 6 polisimiz Bingöl’de şehit oldu. 6 vatan evladımız. Onlar biz rahat yaşayalım diye feda ediyorlar. Onlara bu ülkenin ve hepimizin minnet borcu var. Ben terör konusunda bütün siyasal partilerin aynı duyarlılığı göstermesi gerektiğini ısrarla dile getirdim. Bir şeyi de unutmayacağız. Unutturmayacağız. Terörsüz devralınan ülke 14 yılda nasıl bataklığın içine sürüklendi. Aklımız varsa aklımızı kullanmalıyız. Soru sormalıyız. Terörden şikayet etmek kolay. Ama sorun şikayetin ötesinde bir sorun. Terörle mücadelenin akılla, mantıkla, kolektif yapılması lazım. Bir siyasal iktidar ’ben tek başıma terörü engellerim’ derse bu tablo gerçekçi değil, olmadı, olamadı zaten. Eğer teşhisi doğru koyarsanız tedaviyi yaparsınız. Türkiye terör konusunda daha da ağırlaşan tabloyla karşı karşıya. Sadece PKK terörü değil, IŞİD terörü de var. 70 ilden IŞİD terör örgütüne katılım varsa bu terör örgütü de taban tuttu demektir. O zaman bizim sorgulamamız gereken pek çok alan var" diye konuştu.
"EĞER TÜRKİYE KARA PARA AKLAYAN BİR ÜLKE KONUMUNA TAŞINIRSA..."
Varlık barışı tasarısıyla ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bugün TBMM’de bir kanun teklifi görüşülecek. Daha önce gelmişti. Bir torba kanun içindeydi. Belli maddelerine itiraz ettiğimiz için geri çekildi. Daha sonra tekrar getirildi bir kanun teklifi olarak. Plan Bütçe Komisyonunda arkadaşlarım bütün endişelerini dile getirdiler. Teklifin Türkiye’ye vereceği zarar konusunda da endişelerini dile getirdiler. Fakat Plan Bütçe Komisyonundan geçti. Getirilen bir mali af vardı. Biz bir mali af kanunun çıkarılmasından yanayız. Ama yapılan düzenlenmenin yanlış ve eksik yanları var. Bunları söylemek zorundayım. AK Parti iktidarında 14 yılda 6 kez af kanunu çıkarıldı. Mali af. Yani ortalama iki yılda bir af kanunu çıkarıldı. Eğer vatandaş vergisini ve sigorta primini ödeyemez noktaya geliyorsa oturup hepimizin düşünmesi lazım. En son 2014’ün 9’uncu ayında çıktı. 2014 yılında vergi alacağı 67 milyardı, bugün vergi alacağı 90 milyar liraya çıktı. Borç azalması gerekirken 90 milyar liraya çıkıyor. Eğer çıkardığınız yeniden yapılanma tasarısı vatandaşı borcunu ödeyemez noktaya getiriyorsa gerçekten bir af kanunu niteliği taşımıyorsa bu para ödenmiyor. Ama bu teklifte bir madde var. Asıl bizim üzerinde durduğumuz madde o madde, diyor ki, ‘Yurt dışından herhangi bir para gelirse parayı kimin getirdiği belli değil, kaynağı da belli değil bu para Türkiye’ye gelirse ben bu parayı aklarım.’ Para uyuşturucu parası mı önemli değil, insan ticareti parası mı önemli değil, terör örgütlerinin parası mı önemli değil, Türkiye’ye gelsin kaynağı belli değil. Kime ait bu para o da belli değil. Niye Türkiye’ye geliyor kara parayı aklamak için. Eğer Türkiye kara para aklayan bir ülke konumuna taşınırsa dünya ekonomi çevrelerine vereceğimiz çok hesap vardır. Bizim bankalar için olağanüstü büyük riskler çıkarır. Türkiye ekonomi alanında kazandığı bütün itibarını kaybeder. Türkiye kara para cenneti olur. Bütün saygınlığını itibarını kaybeder. Biz bunu ısrarla dile getirdik. Neden kaynağı belli olmayacak, neden getirenin kimliği belli olmayacak? Bunun hesabını Türkiye Cumhuriyeti kime verecek. Hükümeti bir kez daha uyarıyoruz. Bu teklif bu şekliyle yasalaşırsa bunun ceremesi çok ağır olur. Kimse bize hatırlatmadı demesinler. Plan Bütçe Komisyonundaki arkadaşlarımız bütün bunları muhalefet şerhine yazmış. Dün bu konuda Sayın Başbakana da açıklamalarda bulundum. Çünkü biz ülkemizi seviyoruz. Türkiye Cumhuriyeti kara para aklayan bir devlet değildir. Hukukun üstünlüğüne inanmış bir ülkedir. Kara parayı aklayan bir süreci başlatamazsınız."
"CAMİYE, KIŞLAYA, ADLİYEYE SİYASET GİRMEYECEK"
15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili ise Kılıçdaroğlu, "15 Temmuz darbe girişiminin etkisini toplum üzerinden atmış değil. Bu darbe girişiminden hepimizin çıkarması gereken dersler var. Bu darbe girişimi siyaset kurumuna yeni pencereler açmak zorundadır. Bu darbe girişiminden ders olarak neleri çıkarmalıyız. Siyaset kurumu nasıl davranmalı. Önce şunu herkesin çok iyi bilmesi lazım. Camiye, kışlaya, adliyeye siyaset girmeyecek. Camiye, kışlaya, adliyeye siyaset girerse işte bunlar olur. Camiler bir siyasal görüşün arka bahçesine dönüşmemelidir. Birilerinin emir ve komutası altında olmamalıdır. O nedenle camiye siyaset girmemelidir. Kışlaya siyaset asla girmemelidir. Orduyu, okulları ele geçireceğiz. Sınav sorularını çalıp yandaşlarımızı harp okullarına sokacağız. Niçin göz yumdunuz bugüne kadar. Niçin gereğini yapmadınız bugüne kadar. Mustafa Kemal Atatürk Nutuk’ta askerin siyasete girmemesi gerektiğini çok net anlatır. Orduyu sıcak siyasetin unsuru haline getirmek, oradaki gelişmelere sıcak siyasetin doğrudan müdahale etmesini sağlamak ya da ortam hazırlamak Türkiye’yi felakete sürükler. Bu darbe bize bir şey daha öğretti. Bilimsel laik eğitimin ne kadar önemli olduğunu söyledi. Laik bir eğitimin olmadığı bir Türkiye’de aklını kiraya veren bir düzende sistem değişmez, yeniliklere Türkiye kapılarını kapatır. Akılla sadakat bir arada olursa olumludur. Umarım ve dilerim, görüştüğüm bütün kesimlere eğitim sistemindeki yozlaşmayı anlattım. ’Bu eğitim sistemi Türkiye felakete götürür’ dedim. Bu eğitim sisteminden hiçbir anne, baba memnun değildir. Bu eğitim sisteminin bilimsel laik eğitim sisteminin Türkiye’ye getirilmesi, yeniden inşa edilmesi gerektiğini ifade ettim" ifadelerini kullandı.
"DARBE GİRİŞİMİ SONRASI BU DAYATMA KÜLTÜRÜNÜN NE KADAR YANLIŞ OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI"
"Darbenin bize öğrettiği bir şey daha var. Siyaset kişisel çıkarlar için yapılmaz" diyen Kılıçdaroğlu, "Siyaset ailenin çıkarları için yapılmaz. Siyaset bir zümrenin, bir cemaatin çıkarları için de yapılmaz. Siyaset toplum için yapılır. Siyaset bana ne verecek değil, ben topluma ne vereceğim anlayışıyla siyaset yapılır. Bunu da artık siyaset kurumunun keşfetmesi lazım. Bir cemaate, bir sınıfa, bir tarikata, bir inanç grubuna devleti teslim edemezsiniz. Devleti teslim ettiğiniz andan itibaren siyaseti köreltirsiniz ve devleti yok edersiniz. Umarım bundan da ders çıkarmış oluruz. Siyaset aynı zamanda özeleştiri yapma ve geçmişi iyi analiz etme sanatıdır. Bir toplum geçmişi iyi analiz etmezse, bir siyaset geçmişi iyi analiz etmezse tarihi tekerrür ettirir. Şu soruyu sormaktan kendimi alamıyorum, nasıl oluyor da Türkiye Cumhuriyeti tekrar bir darbenin eşiğine gelebiliyor. Demek ki geçmişten ders almayan siyaset kurumu var. Eğer geçmişten ders alsaydık tarih tekerrür etmezdi. Geçmişi iyi analiz eden toplumlar geleceği sağlıklı inşa eden toplumlardır. Geçmişi kötü analiz ederseniz toplumu felakete sürüklersiniz. Bir şey daha öğretti bu darbe girişimi bize. Siyasetin bir dayatma değil uzlaşma işi olduğunu gösterdi. Darbeciler dayatır, dikta heveslileri dayatır. Demokrasilerde dayatma kültürü yoktur. Ortak akıl vardır. Bir dayatma kültürü vardı bize. Darbe girişimi sonrası bu dayatma kültürünün ne kadar yanlış olduğu ortaya çıktı. Umarım bundan siyaset kurumu ders çıkarır ve siyasetin uzlaşma alanı olduğunu ve bu uzlaşma alanının temel mekanının da TBMM olduğunu kimse unutmaz" değerlendirmesinde bulundu.
"DEVLETE SIZMA FALAN YOK. BUNLAR DEVLETE BİLEREK VE İSTENEREK YERLEŞTİRİLDİ"
Bu darbe girişiminin bir şeyi daha öğrettiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Devlette liyakat sisteminin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. İnancımızda bile var bu, işi ehline verin der. İşi falan cemaate, tarikata verin demiyorlar. Kim olursa olsun kimliği inancı, siyasi görüşü kim olursa olsun işi ehline verin diyor. İşi ehline vermezsen işte Türkiye bu tür olaylarla karşı karşıya kalır. Devlette liyakat önemlidir, liyakat sistemiyle oynarsanız devleti çökertirsiniz. Bugün geldiğimiz nokta devletin çökertildiği noktadır. Birileri diyor ki, ‘efendim bunlar devlete sızdı.’ Yok efendim devlete sızma falan yok. Bunlar devlete bilerek ve istenerek yerleştirildi. Bu gerçeği bilelim" açıklamasında bulundu.
(İHA)
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada terör olaylarına değinerek, "Gencecik çocuklarımızı terör vuruyor. 15 Temmuzdan bu yana teröre kurban giden şehitlerimizin sayısı 36. Dün 6 polisimiz Bingöl’de şehit oldu. 6 vatan evladımız. Onlar biz rahat yaşayalım diye feda ediyorlar. Onlara bu ülkenin ve hepimizin minnet borcu var. Ben terör konusunda bütün siyasal partilerin aynı duyarlılığı göstermesi gerektiğini ısrarla dile getirdim. Bir şeyi de unutmayacağız. Unutturmayacağız. Terörsüz devralınan ülke 14 yılda nasıl bataklığın içine sürüklendi. Aklımız varsa aklımızı kullanmalıyız. Soru sormalıyız. Terörden şikayet etmek kolay. Ama sorun şikayetin ötesinde bir sorun. Terörle mücadelenin akılla, mantıkla, kolektif yapılması lazım. Bir siyasal iktidar ’ben tek başıma terörü engellerim’ derse bu tablo gerçekçi değil, olmadı, olamadı zaten. Eğer teşhisi doğru koyarsanız tedaviyi yaparsınız. Türkiye terör konusunda daha da ağırlaşan tabloyla karşı karşıya. Sadece PKK terörü değil, IŞİD terörü de var. 70 ilden IŞİD terör örgütüne katılım varsa bu terör örgütü de taban tuttu demektir. O zaman bizim sorgulamamız gereken pek çok alan var" diye konuştu.
"EĞER TÜRKİYE KARA PARA AKLAYAN BİR ÜLKE KONUMUNA TAŞINIRSA..."
Varlık barışı tasarısıyla ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bugün TBMM’de bir kanun teklifi görüşülecek. Daha önce gelmişti. Bir torba kanun içindeydi. Belli maddelerine itiraz ettiğimiz için geri çekildi. Daha sonra tekrar getirildi bir kanun teklifi olarak. Plan Bütçe Komisyonunda arkadaşlarım bütün endişelerini dile getirdiler. Teklifin Türkiye’ye vereceği zarar konusunda da endişelerini dile getirdiler. Fakat Plan Bütçe Komisyonundan geçti. Getirilen bir mali af vardı. Biz bir mali af kanunun çıkarılmasından yanayız. Ama yapılan düzenlenmenin yanlış ve eksik yanları var. Bunları söylemek zorundayım. AK Parti iktidarında 14 yılda 6 kez af kanunu çıkarıldı. Mali af. Yani ortalama iki yılda bir af kanunu çıkarıldı. Eğer vatandaş vergisini ve sigorta primini ödeyemez noktaya geliyorsa oturup hepimizin düşünmesi lazım. En son 2014’ün 9’uncu ayında çıktı. 2014 yılında vergi alacağı 67 milyardı, bugün vergi alacağı 90 milyar liraya çıktı. Borç azalması gerekirken 90 milyar liraya çıkıyor. Eğer çıkardığınız yeniden yapılanma tasarısı vatandaşı borcunu ödeyemez noktaya getiriyorsa gerçekten bir af kanunu niteliği taşımıyorsa bu para ödenmiyor. Ama bu teklifte bir madde var. Asıl bizim üzerinde durduğumuz madde o madde, diyor ki, ‘Yurt dışından herhangi bir para gelirse parayı kimin getirdiği belli değil, kaynağı da belli değil bu para Türkiye’ye gelirse ben bu parayı aklarım.’ Para uyuşturucu parası mı önemli değil, insan ticareti parası mı önemli değil, terör örgütlerinin parası mı önemli değil, Türkiye’ye gelsin kaynağı belli değil. Kime ait bu para o da belli değil. Niye Türkiye’ye geliyor kara parayı aklamak için. Eğer Türkiye kara para aklayan bir ülke konumuna taşınırsa dünya ekonomi çevrelerine vereceğimiz çok hesap vardır. Bizim bankalar için olağanüstü büyük riskler çıkarır. Türkiye ekonomi alanında kazandığı bütün itibarını kaybeder. Türkiye kara para cenneti olur. Bütün saygınlığını itibarını kaybeder. Biz bunu ısrarla dile getirdik. Neden kaynağı belli olmayacak, neden getirenin kimliği belli olmayacak? Bunun hesabını Türkiye Cumhuriyeti kime verecek. Hükümeti bir kez daha uyarıyoruz. Bu teklif bu şekliyle yasalaşırsa bunun ceremesi çok ağır olur. Kimse bize hatırlatmadı demesinler. Plan Bütçe Komisyonundaki arkadaşlarımız bütün bunları muhalefet şerhine yazmış. Dün bu konuda Sayın Başbakana da açıklamalarda bulundum. Çünkü biz ülkemizi seviyoruz. Türkiye Cumhuriyeti kara para aklayan bir devlet değildir. Hukukun üstünlüğüne inanmış bir ülkedir. Kara parayı aklayan bir süreci başlatamazsınız."
"CAMİYE, KIŞLAYA, ADLİYEYE SİYASET GİRMEYECEK"
15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili ise Kılıçdaroğlu, "15 Temmuz darbe girişiminin etkisini toplum üzerinden atmış değil. Bu darbe girişiminden hepimizin çıkarması gereken dersler var. Bu darbe girişimi siyaset kurumuna yeni pencereler açmak zorundadır. Bu darbe girişiminden ders olarak neleri çıkarmalıyız. Siyaset kurumu nasıl davranmalı. Önce şunu herkesin çok iyi bilmesi lazım. Camiye, kışlaya, adliyeye siyaset girmeyecek. Camiye, kışlaya, adliyeye siyaset girerse işte bunlar olur. Camiler bir siyasal görüşün arka bahçesine dönüşmemelidir. Birilerinin emir ve komutası altında olmamalıdır. O nedenle camiye siyaset girmemelidir. Kışlaya siyaset asla girmemelidir. Orduyu, okulları ele geçireceğiz. Sınav sorularını çalıp yandaşlarımızı harp okullarına sokacağız. Niçin göz yumdunuz bugüne kadar. Niçin gereğini yapmadınız bugüne kadar. Mustafa Kemal Atatürk Nutuk’ta askerin siyasete girmemesi gerektiğini çok net anlatır. Orduyu sıcak siyasetin unsuru haline getirmek, oradaki gelişmelere sıcak siyasetin doğrudan müdahale etmesini sağlamak ya da ortam hazırlamak Türkiye’yi felakete sürükler. Bu darbe bize bir şey daha öğretti. Bilimsel laik eğitimin ne kadar önemli olduğunu söyledi. Laik bir eğitimin olmadığı bir Türkiye’de aklını kiraya veren bir düzende sistem değişmez, yeniliklere Türkiye kapılarını kapatır. Akılla sadakat bir arada olursa olumludur. Umarım ve dilerim, görüştüğüm bütün kesimlere eğitim sistemindeki yozlaşmayı anlattım. ’Bu eğitim sistemi Türkiye felakete götürür’ dedim. Bu eğitim sisteminden hiçbir anne, baba memnun değildir. Bu eğitim sisteminin bilimsel laik eğitim sisteminin Türkiye’ye getirilmesi, yeniden inşa edilmesi gerektiğini ifade ettim" ifadelerini kullandı.
"DARBE GİRİŞİMİ SONRASI BU DAYATMA KÜLTÜRÜNÜN NE KADAR YANLIŞ OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI"
"Darbenin bize öğrettiği bir şey daha var. Siyaset kişisel çıkarlar için yapılmaz" diyen Kılıçdaroğlu, "Siyaset ailenin çıkarları için yapılmaz. Siyaset bir zümrenin, bir cemaatin çıkarları için de yapılmaz. Siyaset toplum için yapılır. Siyaset bana ne verecek değil, ben topluma ne vereceğim anlayışıyla siyaset yapılır. Bunu da artık siyaset kurumunun keşfetmesi lazım. Bir cemaate, bir sınıfa, bir tarikata, bir inanç grubuna devleti teslim edemezsiniz. Devleti teslim ettiğiniz andan itibaren siyaseti köreltirsiniz ve devleti yok edersiniz. Umarım bundan da ders çıkarmış oluruz. Siyaset aynı zamanda özeleştiri yapma ve geçmişi iyi analiz etme sanatıdır. Bir toplum geçmişi iyi analiz etmezse, bir siyaset geçmişi iyi analiz etmezse tarihi tekerrür ettirir. Şu soruyu sormaktan kendimi alamıyorum, nasıl oluyor da Türkiye Cumhuriyeti tekrar bir darbenin eşiğine gelebiliyor. Demek ki geçmişten ders almayan siyaset kurumu var. Eğer geçmişten ders alsaydık tarih tekerrür etmezdi. Geçmişi iyi analiz eden toplumlar geleceği sağlıklı inşa eden toplumlardır. Geçmişi kötü analiz ederseniz toplumu felakete sürüklersiniz. Bir şey daha öğretti bu darbe girişimi bize. Siyasetin bir dayatma değil uzlaşma işi olduğunu gösterdi. Darbeciler dayatır, dikta heveslileri dayatır. Demokrasilerde dayatma kültürü yoktur. Ortak akıl vardır. Bir dayatma kültürü vardı bize. Darbe girişimi sonrası bu dayatma kültürünün ne kadar yanlış olduğu ortaya çıktı. Umarım bundan siyaset kurumu ders çıkarır ve siyasetin uzlaşma alanı olduğunu ve bu uzlaşma alanının temel mekanının da TBMM olduğunu kimse unutmaz" değerlendirmesinde bulundu.
"DEVLETE SIZMA FALAN YOK. BUNLAR DEVLETE BİLEREK VE İSTENEREK YERLEŞTİRİLDİ"
Bu darbe girişiminin bir şeyi daha öğrettiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Devlette liyakat sisteminin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. İnancımızda bile var bu, işi ehline verin der. İşi falan cemaate, tarikata verin demiyorlar. Kim olursa olsun kimliği inancı, siyasi görüşü kim olursa olsun işi ehline verin diyor. İşi ehline vermezsen işte Türkiye bu tür olaylarla karşı karşıya kalır. Devlette liyakat önemlidir, liyakat sistemiyle oynarsanız devleti çökertirsiniz. Bugün geldiğimiz nokta devletin çökertildiği noktadır. Birileri diyor ki, ‘efendim bunlar devlete sızdı.’ Yok efendim devlete sızma falan yok. Bunlar devlete bilerek ve istenerek yerleştirildi. Bu gerçeği bilelim" açıklamasında bulundu.
(İHA)