Adana
Çukurova Devlet Hastanesi Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü Huriye Sevim Akbıyık, safra kesesi ameliyatı için yaptırdığı Kovid-19 testinin pozitif çıktığını söyledi.
Test sonrasında kuru öksürük ve sırt ağrılarının başladığını ifade eden Akbıyık, bir gün hastanede yatmasının ardından evde izolasyonda kaldığını anlattı.
Akbıyık, mart ayından bu yana mücadele ettikleri Kovid-19'u yakınlarına bulaştırma korkusuyla hep onlardan uzakta kaldığını aktararak şöyle devam etti:
"Gidişatı bilmek insanı çok tedirgin ediyor. En büyük endişem, eşimin 85 yaşındaki annesi ve babasına bulaştırmaktı.
Özellikle bu süreçte onlara gitmemeye çalıştım. Kendimden çok onlardan endişe ettim. Bir ay onları koruyabildik. Hiç gitmedik, kapılarına ihtiyaçlarını asıyorduk. Fakat sonra çok üzücü şekilde bakıcıdan bulaştı.
İkisini de çalıştığım hastanede 30 gün yoğun bakım sürecinden sonra kaybettim. Çalıştığım hastanede kayınpederim ve kayınvalideme de diğer hastalarla baktık. Elimizden geleni yaptık ama maalesef onları kaybettik. Eşim için de benim için de çok zor süreçti."
Akbıyık, halen hastalığa inanmayanlar olduğunu belirterek, "Bizim yoğun bakımlarda yaşadıklarımızı görseler, bir anlarına sadece tanık olsalar... Bilimsel bir gerçek bu, böyle bir şeyle karşı karşıyayız.
Bugüne kadar salgın hastalıklar gördüm ama bunun gibisini görmedim. Hepimiz için bilmediğimiz bir şey, yeni bir hastalıktı. Çok zor süreçler yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz." dedi.
Babasının cenazesine gidemedi
Koronavirüs servisi sorumlu hemşiresi ve iki çocuk annesi Fatma Güven de şiddetli baş ağrısı şikayetiyle yaptırdığı testin pozitif çıkması üzerine evde izolasyonda tedavi gördüğünü ifade etti.
Sürecin başından bu yana yoğun şekilde çalıştıklarına işaret eden Güven, bu savaşta yakınlarını koruyabilmek adına onlardan uzak durduğunu anlattı.
Güven, salgının ilk zamanlarında 2,5 ay boyunca çocuklarını görmediğini ve bir otelde kaldığını dile getirerek şunları kaydetti:
"O dönem daha çok korkuyorduk, hastalığı tanımıyorduk. Otellerde kaldık. Kalamayan arkadaşlarımız da oldu.
O dönem daha çok etkiledi beni, 'ya anneme, çocuklarıma bulaştırırsam' diye.
O duyguyu yaşayıp da sokaktaki vurdumduymaz insanları görünce çok üzülüyoruz. Bu süreçte yakınlarımı da kaybettim. Babamı kanserden kaybettim, cenazeye bile gidemedim.
Babamın son günlerinde yanında olamadım. İnsanlar gerçekten çok dikkati olsun. Hastalarımızı görüp, kendimiz de aynı şekilde hasta olduğumuz için sokaktaki insanlar sanki bize kötülük ediyormuş gibi bir psikolojim oluşmaya başladı.
Sokakta dikkat etmeyen insanlara artık kızar oldum. Hiç tanımadığım insanlara karşı tepki gösterir oldum.
O kadar gereksiz ve sorumsuzca davranıyorlar ki artık bizi düşünün."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com